Ressam Recep Rauf Tuncer: 'Sanatçı kendi geleneğinden beslenmeli'

Ressam Rauf Tuncer
Ressam Rauf Tuncer

Bu ay sizler için, birbirinden farklı imgelerin, tanıdık sembollerin ve resme dahil edilmiş yazıların harmanlandığı eserlerine medeniyetimizin binlerce yılda oluşturduğu birikimi ekleyerek geleneksel bir çizgi oluşturan dünyaca ünlü ressamımız Rauf Tuncer’le bir söyleşi gerçekleştirdik. Çalışmalarını damga, mezar taşları, hat, folklorik öğeler, Orhun Yazıları, kaya resimleri, kandiller, halı ve kilim desenleri, laleler ile harmanlayan 65 yaşındaki sanatçı “Unutulmaya yüz tutmuş, fazla bilinmeyen konuları aktararak kültürel mirasımıza, tarihimize hizmet etmek istiyorum.” diyor.

Geleneksel Türk resmi yapmaya nasıl başladınız?

Geleneksel Türk resmi değil de gelenekseli resimde kullanmaya yüksek lisans öğrenimimi yaptığım yıllarda başladım. Sonrasında Hollanda’da açtığım bir sergide sanatçılarla sohbet ederken bana yaptığım resimleri kastederek “Bu resimlerde sizin değerlerinizden bir şey göremiyoruz.” dediler.

Ben de gözümü Türk dünyasına çevirdim bu vesileyle. Bu yönelişten sonra bizim kültürümüze ait olan damga, mezar taşları, hat, folklorik öğeler, Orhun Yazıları, kaya resimleri, kandiller, halı ve kilim desenleri, laleler gibi konuları çalışmaya başladım. Hala aynı konulara yakın duruyor ve bize özgü ne varsa çizgi dilinin geniş imkanlarını kullanarak yorumlamaya çalışıyorum.

"Yabancı bir kültürün dilini kullanmakla oluşturulan eserler sanatçıyı ifade etmekte güçlük çeker."
"Yabancı bir kültürün dilini kullanmakla oluşturulan eserler sanatçıyı ifade etmekte güçlük çeker."

Resimlerinizde kültürel değerler, folklorik ögeler oldukça ön planda. Yerli unsurların ya da başka bir tabirle coğrafyamıza ait ortak bir kültürün taşıyıcılığını yapıyorsunuz. Bu neden önemli sizin için?

İnsanlar mensubu oldukları medeniyetin değerleriyle beslenir, yaşam biçimlerini içinde bulundukları toplumun adet, gelenek, inanç ve törelerine göre şekillendirirler. Sanatçı aynı zamanda çevreyi gözlemleyen, yorumlayan sonraki kuşaklara aktaran kişi ise kullandığı dil geleneğe ait bir dil olmalı. Yabancı bir kültürün dilini kullanmakla oluşturulan eserler sanatçıyı ifade etmekte güçlük çekerler. Yani sanat serine baktığınızda sanatçısının imzası yoksa dahi o eser ait olduğu dönemi, kültürü yansıtmalıdır. Mesela eski bir figüratif resme baktığınızda o dönemin kıyafetlerini, resmin yapıldığı mekânı, yaşamın o andaki izlerini görürsünüz.

"Sergilerimde insanların çalışmalarıma ilgisinin oldukça fazla olduğunu gördüm."
"Sergilerimde insanların çalışmalarıma ilgisinin oldukça fazla olduğunu gördüm."

Türk görsel unsurlarının sanat yoluyla çağımıza taşınmasına vesile oluyorsunuz. Bu anlamda Türk tarihini de resmediyorsunuz...

Kendi gördüklerimle kültürel mirasımıza hizmet etmeye çalışıyorum. Kültür coğrafyası oldukça geniş bir medeniyetin fertleriyiz. Dolayısıyla görsel unsurlarımız, folklorumuz, renklerimiz oldukça fazla. Konu bulmakta güçlük çekmeyeceğiniz bir deryanın içindesiniz. Gönül hepsine çalışmak, hepsini insanlara aktarmak istiyor ama bu mümkün değil. Ben de unutulmaya yüz tutmuş, fazla bilinmeyen konuları aktararak kültürel mirasımıza, tarihimize hizmet etmek istiyorum.

Peki Türkiye’deki diğer sanatçıların eğilimi hangi yönde?

Gelenekten beslenmek eserlerin daha kimlikli olmasına yarıyor. Aktarılan konunun tarihi ve kültürel anlayışımıza uygun olması kendimi daha iyi ifade edebilme imkânı sağlıyor bana. İzleyenler esere baktıklarında nereye ve hangi kültüre ait olduğunu anlıyorlar bu da verilen mesajın anlaşıldığını gösteriyor. Türkiye’deki sanatçıların büyük bir kısmı okullarda aldıkları akademik eğitimin devamı şeklinde çalışmalarını sürdürüyorlar. Genelde Batı resmine daha yakın şekilde eserler üretiyorlar.

"Eserlerimi yaparken satması veya ödül alması endişesi taşıma."
"Eserlerimi yaparken satması veya ödül alması endişesi taşıma."

Birçok sergi açmış bir sanatçısınız. Özellikle yurt dışında eserleriniz nasıl tepkiler alıyor?

Bugüne kadar yurtiçi ve yurt dışında oldukça fazla kişisel sergi açtım evet. Sergilerimde insanların çalışmalarıma ilgisinin oldukça fazla olduğunu gördüm. Bazı izleyiciler eserlerde kendilerinden bir şeyler görüp mutlu oluyorlar. Bir kısım izleyici de çalışmalarımı enteresan buluyor. Kültürümüze aşina olanlar ise, bir eksikliğin giderilmesi yolunda güzel bir adım olarak, tepkilerini dile getiriyorlar.

Bir sanatçı için ülkesi dışında eserlerini sergilemek, kendi kültürünü tanıtmak nasıl bir duygu?

Geniş coğrafyalı bir medeniyetin mensubu olarak, yurt dışında sergiler açmayı, kültürel faaliyetler yapmayı seviyorum. Bunun sonucunda yurt dışında galeri yöneticiliği, kişisel ve karma sergiler de yaptım. Birçok ülkeye gitmek ve birçok ülkeyi gezip görme şansım oldu. Yurt dışında kısa süreli sergi açmanın yanında, uzun süreli sergi açma imkânım da oldu. Bu ülkelerdeki gözlemlerim, tecrübelerim, tanıdığım kültürlerin, çalışmalarımda bana daha çok ülkemi, kültürümü tanıtmak adına oldukça fazla yarar sağladı. Bir sanatçı için mutluluk verici.

"Gelenekten beslenmek eserlerin daha kimlikli olmasına yarıyor. "
"Gelenekten beslenmek eserlerin daha kimlikli olmasına yarıyor. "

Türk dünyası Hizmet Ödülü gibi birçok önemli ödülün de sahibisiniz. Ödüller konusunda neler hissediyorsunuz?

Resimlerimi yaparken çok satış yapması ya da bir ödül alma endişesi taşımam. Başlıca kaygım yapmak istediğim eseri üretebilmek ve eserin kalıcı olması. Kendi kültürüme hizmet etmek bana yetiyor. Türk resim sanatına bir şeyler katabilmek önemli, yetiştirdiğim öğrencilerin aynı yöndeki çabalarını görünce mutlu oluyorum. Ama aynı zamanda Türk kültürüne hizmet etmek adına kurumların bana verdikleri ödüller, çalışmalarımın doğru yönde olduğunu bu konuda daha çok çaba sarf etmem gerektiğini gösteriyor.