Ross The Boss: “Yapamazsınız” diyenlere yanıldıklarını gösterdik

50 yılı aşkın süredir sahnelerde olan Ross The Boss, kurucusu olduğu Manowar’ın efsanevi albümü “Sign of the Hammer” başta olmak üzere pek çok Manowar klasiğini çalacağı üç konserlik bir turneyle Black Label Events organizasyonu ile Türkiye’ye geliyor. Ross The Boss’la İzmir, Ankara ve İstanbul konserleri öncesi sizler için konuştuk.
Son stüdyo albümünüzün üstünden tam beş sene geçti. Yeni, Ross The Boss şarkılarını ne zaman dinleyeceğiz?
Dürüst olmak gerekirse üç ya da dört yeni şarkım var. Ama şu anda yeni bir albüm yapmak için acelem yok. Ross The Boss için dediğim gibi yeni şarkılarım var ama acele etmiyorum.
İstanbul, Ankara ve İzmir konserlerinizde ağırlıklı olarak “Sign of the Hammer” albümünden şarkılar çalmayı planlıyorsunuz. Bu albümün yayınlanmasının üzerinden 41 yıl geçti. Albümün kayıt aşamasına dair neler hatırlıyorsunuz?
O zamanlar çok sık prova yapıyorduk. Tek yaptığımız çalmak ve kaydetmekti. Bu yüzden o altı albüm benim için birbirine çok yakın ve özel. Çok fazla ilham almıştık, o şarkılar da o şekilde ortaya çıktı. Şaşırtıcı bir şekilde, şu anda onlar için durum böyle görünmüyor (gülüşmeler). Her neyse, kayıt süreci harikaydı. Virgin Records’un ayarladığı harika bir stüdyoda kaydettik, kayıt için muhteşem bir yerdi ve bizi de o süreçte oldukça şımartmışlardı.
“Sign of the Hammer” dinleyiciler için kült bir albüm. Peki sizin için neler ifade ediyor?
Yükseliyorduk, her geçen gün sahnede daha iyi hale geliyorduk. Her şey yolunda gidiyordu sanırım daha da güçleniyorduk. Kendi aramızda yaptığımız provalarda, kaydettiğimiz şarkılarda daha iyiye gittiğimizi hissediyorduk. Gerçekten her anlamda özel zamanlardı.
Önceki İstanbul konserinize dair neler hatırlıyorsunuz? Uçağı kaçırmamak adına konsere 20 dakika erken başladığınızı ve birkaç dakika içinde konser mekânının dolduğunu hatırlıyorum, konser öncesi kapıya hava almak için çıkan insanlar siz çalmaya başlayınca mekâna hücum etmişlerdi…
Evet, o gece İstanbul konseri sonrası uçuşumuz vardı ve zaman kısıtlaması altındaydık. Uçağı kaçırsak sonraki konser gerçekleşmeyecekti. Ve böyle bir durumu yaşamak istemezdik, bu korkunç olurdu. Bu nedenle konsere biraz erken başladık ama mekân harikaydı, Türkiye çok iyiydi, orayı seviyoruz. İnsanların bize olan tavrı mutluluk vericiydi. Geri gelmek için sabırsızlanıyorum. Ne mutlu ki az kaldı. Orada gerçekleştireceğimiz üç konser de harika olacak.
Ross The Boss sahnede oldukça enerjik. Yaş sizin için sadece bir rakamdan ibaret gibi. Genç kalmayı heavy metale mi borçlusunuz?
Gençliğimi müziğe borçluyum. Müzik aşkım ve sahnede harika insanların önünde performans sergilemek, beni gerçekten halen heyecanlandırıyor. Rock and roll ya da heavy metal adına ne derseniz deyin bana enerji veriyor. Elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı bilmek beni tatmin ediyor. Harika müzisyenlerle, iyi bir sound ile sahnede olduğunuzda gerisi vızıltı. Bu hissiyat benim için asla değişmeyecek. Her zaman o müziği yaratan ya da o müziğin yaratılmasına yardımcı olan kişi olarak görüneceğim.
Rock dünyasında idol isimler, kahramanlar vardı ama bugüne baktığımızda yeni rock and roll kahramanları göremiyoruz. Sence bunun nedeni nedir?
En iyi müzik zaten yapıldı. En iyi metal, en iyi rock and roll zaten çalındı. Ancak her zaman kendilerini yeniden keşfeden, müzik türlerini yeniden icat eden gruplar çıkacaktır. Yine de rock ikonlarının sizin için ne sakladığını bilemezsiniz. Biliyorsun, ben hâlâ yapıyorum. The Dictators’la çalıyorum, Ross The Boss’la sahnelerdeyim. Halen rock’n roll’um. Her konserimi son şovummuş gibi veriyorum. Yarın uyanamayabilirsiniz, bu yüzden son konserden önceki gece, elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı bilmelisiniz. Ben de hep böyle yapıyorum.

Röportajlarınızı okuduğumda favori Manowar albümlerinizin sıralamasının dönem dönem değiştiğini görüyorum. Peki, sizin için en özel Manowar albümü hangisi? Nedeniyle birlikte öğrenebilir miyiz?
Manowar’la kaydettiğim albümlerin hepsi benim için çok kişisel ve özel anlam taşıyor. Gerçekten hangi albümlerin daha iyi olduğunu ya da olmadığını söyleyemem. Her zaman Battle Hymns’ın ilk olduğunu söylerim. Her şeyi Battle Hymns başlattı. Bunu sadece ben söylemiyorum insanlar da söylüyorlar. Battle Hymns, Power Metal’i başlatan albüm olarak görülebilir. Bunun haricinde “favori” albümümü söyleyemem çünkü dediğiniz gibi dönem dönem değişiyor (gülüşmeler).
50 yıldır müzik piyasasındasınız. Kariyerinizde en gurur duyduğunuz an hangisiydi?
Manowar’la plak sözleşmesini imzaladığımız gün inanılmazdı. New York’taydık, Joey ile çok heyecanlı ve çok mutluyduk. Bekledik, çok zaman harcadık, her şeyin yoluna girmesi için çok sabırlı davrandık ve sonra Manowar doğdu. Çok güzel bir gündü. Şunu söylemeliyim ki insanlar bunu yapamayacağımızı söylüyorlardı. “Bunu yapamazsınız, mümkün değil! Manowar’la mümkün değil.” diyorlardı (gülüyor). Hepsine yanıldıklarını gösterdik.
Pek çok röportajında Joey DeMaio ile ilgili olumsuz cümleler kuruyorsun. Peki, geri kalan Manowar elemanlarıyla aranız nasıl? Onlarla konuşuyor musunuz?
Manowar’ın geri kalanıyla gerçekten bir ilişkim yok, konuşmuyoruz. Onlarla hiçbir temasım yok. Bilerek yapmıyorum. Sadece konuşmuyoruz. Onlara karşı hiçbir şeyim yok. Ama konuşmak için bir sebep yok. Herkes için en iyisini diliyorum.