Saray'da bayram

Dolmabahçe Sarayı’nda ilk muayede töreni 1868 yılında düzenlenir.
Dolmabahçe Sarayı’nda ilk muayede töreni 1868 yılında düzenlenir.

Dolmabahçe Sarayı’nda heyecanla beklenen gün gelir. Bayramlaşma töreni için Muayede Salonu’na altın taht kurulur, kırmızı yol halıları serilir. Valide Sultan, salonun kafesli pencereleri ardında yerini aldığında artık yolu gözlenen tek kişi padişahın kendisidir…

Osmanlı Devleti’nin var olma mücadelesi verdiği son yüzyılına tanıklık eden Dolmabahçe Sarayı’nın en özel günlerinden biridir bayramlar. Saray’ın tören salonu Muayede’de başka, Harem’de ise bambaşka bir heyecan vardır o gün. Zira “devlet resepsiyonu” diyebileceğimiz resmî tören Muayede Salonu’nda, hanedan üyeleriyle bayramlaşma ise Harem’de gerçekleştirilir. Her iki bölümün davetlileri ve orkestrası yerlerini almıştır. Saray erkânı yeni üniformalarıyla, Harem halkı ise en renkli kıyafetleriyle hazırdır bayramlaşmaya. Artık tek beklenen, Sultan’ın kendisidir. Muayede Salonu’nun ufkunda görünmesiyle başlar büyük seremoni.

Osmanlı’nın prestij salonu: Muayede

Dolmabahçe Sarayı’nda ilk muayede töreni 1868 yılında düzenlenir. Osmanlı’nın 32. padişahı, Sultan Abdülaziz’in tahttaki 7. yılıdır. Son törenin gerçekleştirildiği Eylül 1919’a kadar da istisnalar dışında adres hep aynıdır: Muayede Salonu. Adını “bayramlaşma” anlamına gelen “muayede”den alan salon için en tarihî an, elbette Ramazan ve Kurban Bayramı sabahlarıdır. Aslında Saray’da bayram hazırlıkları günler öncesinden başlar, bayram namazının kılınacağı camii bir hafta öncesinden belirlenir. Genellikle de Saray’ın yanı başındaki, Bezm-i Âlem Valide Sultan veya Yıldız Camii tercih edilir. Padişah, namazdan sonra Muayede Salonu’ndaki odasına çekilir, bu sırada salonda hummalı bir çalışma yürütülür. Davetliler, protokol memurları tarafından karşılanır, Muayede Salonu’na buyur edilir.

Padişahın kınalı koçları

Eğer Kurban Bayramı ise padişah tören salonuna girmeden kurbanlar kesilir. Sultan, salonun binek taşına gelir ve buraya boynuzları altın yaldızla boyanmış, tüyleri kınalanmış 3-4 iri koç getirilir. Hazine-i Hümayûn Kethüdası sağ elinde dua levhası, sol elinde ise üstünde altın işlemeli bıçaklar bulunan gümüş tepsiyi sultana takdim eder. Padişah da bıçaklardan birini seçip vekâlet verdiği paşaya uzatır. Bunların dışında sarayda Hz. Peygamber ve ailesi adına toplam 21 koç daha kurban edilir.

Altın taht, salonun başköşesinde

Törenin merkezinde padişah vardır. Konukların yeri de padişahın konumuna göre şekillenir. Törenden iki gün önce, Topkapı Sarayı’nın Hazine- i Hümayûn’unda muhafaza edilen altın taht getirilir ve salonun kuzey tarafına kurulur. Tahtın sol tarafında vekiller, sağ tarafında şehzadeler yer alır. Şehzadelerin de arkasına damatlar dizilir. Saray erkânı ise tahtın arkasında durur.

Valide Sultan, kafes ardında

Muayede Salonu’ndaki resmî törenlere Saray hanımları katılmazdı. Sultan’la hanedanın kadın üyelerinin özel bayramlaşması, resmî tören bittikten sonra Harem-i Hümayûn’un Mavi Salon’unda gerçekleştirilir. Ama bu ayrım, hanımların ilk töreni izlemedikleri anlamına gelmez. Onlar için farklı bir formül düşünülmüş; Muayede Salonu’nun deniz kanadına ve büyükelçiler locasının altına, “yarım ay’” şeklinde açılan üç tane kafesli pencereden, başta Valide Sultan olmak üzere, padişahın eşleri, kızları ve kız kardeşleri töreni takip eder.

Önce “Selam Marşı” sonra “Bayram Alkışı”

Muayede Salonu’na dört parça olmak üzere kırmızı kadifeden yol halıları serilir. Nakîbü’l eşrâf huzura gelir, dua okur. Hz. Peygamber’in soyundan gelenlere tanınan ayrıcalıkları korumakla görevli olan Nakîbü’l eşraf efendinin iyi dileklerine, hep bir ağızdan “âmin” denir. Padişah kime emrettiyse o, tarihî saçağı göğüs hizasında saygıyla tutar. Sadrazam ve ardından diğer vekiller, padişahın önünde eğilir, saçağı öper ve tebriklerini sunar.

Rum Patriği de törende

Sıra Şeyhülislam’a geldiğinde, törenin yarılandığı anlaşılır. Şeyhülislam, huzura çıkar, tebriğini sunduktan sonra salonun ortasına ilerler ve dua okur. Salonda yankılanan ‘âmin’ sesleri arasında bu sefer önce ulema sınıfı, ardından da gayrimüslimlerin ruhani liderleri aynı ritüeli tekrar eder. Rum Patriği ayrıca kutlama mesajı okur. Son olarak protokol memurlarının Padişahla tebrikleşmesiyle törenin ilk bölümü sona erer. Başlarken olduğu gibi bitirirken de “Selam Marşı” ve “Bayram Alkışı” eşliğinde Padişah odasına çekilir.

Mavi Salon’a saçılan altın liralar

Valide Sultan ve hanımlarla bayramlaşmanın adresi, Harem-i Hümayûn’un Mavi Salonu’dur. Bin bir gece masallarını andıran bu merasim için hanımlar günler öncesinden planlarını yapar; elbiseleri, mücevherleri ve başlıklarıyla törene hazırlanır. Padişah, Harem’e çıkmadan önce hazinedarlar, salonda düzeni kurar, protokol sırasına göre hanımlara yerlerini gösterirler. Padişah, gösterişli kristal avizenin aydınlattığı Halife Merdivenleri’nden çıkarken, Mavi Salon’un altın varaklarla süslü, kemerli kapısında Teşrifatçı Kalfa görünür. Bu sırada orkestra şefi, elindeki topuzlu sarı asayı, başının üstünde çevirir, aynı kapıdan Hazinedar Kalfa çıkınca havaya fırlatıp tutar, “Selam Marşı” çalmaya başlar. Bu marş, artık padişahın, salonun kapısında olduğunun işaretidir. Padişaha âdet üzere Harem’in en yetkili cariyesi olan Hazinedar Usta eşlik eder. Padişah kapıdan içeri adımını atar atmaz cariyelere altın ve gümüş liralar saçılır. Liraları almanın da bir adabı vardır. Salona serpilen paraları uzaktan seyreden kalfalar yerlerinde durur, gençler ve çocuklar, birbirleriyle yarışırcasına liraları kapışır; üstüne denk gelen parayı almayıp yere düşürmek padişaha saygısızlık sayılır ve yadırganırdı.

İlk tebrik Valide Sultan’dan

Harem’de yönetici konumunda olan kişi, padişahın annesi Valide Sultan’dır. Padişah önce onunla bayramlaşır. Eğer Valide Sultan hayatta değilse önce kız kardeş ardından hanedan üyeleri gelir. Salonda “Sultan Marşı” duyulduğunda, yaş sırasına göre padişahın kızları ve kız kardeşleri, yavaşça padişaha doğru yaklaşır, saygıyla önünde eğilir ve sağ tarafında el bağlayıp dururlar. Etekleri uzun, ipek, şifon veya kadifeden göz kamaştıran kıyafetleriyle bu sefer padişahın eşleri aynı şekilde sol tarafta yerlerini alır. Padişah tüm hanımlara nazik sözlerle iltifat eder, karşılıklı “nice bayramlara” temennileriyle tören sona erer. Merasim bittiğinde hanımların hepsi kendi dairelerine geçer, yemek yer ve dinlenmeye çekilir.

  • *"Saray’da Bayram" yazısının hazırlanmasında makalelerinden yararlandığım tarihçi Dr. T. Cengiz Göncü’ye teşekkürler.