Seul yakınlığı

Seul.
Seul.

Bir şehrin yakınlığından söz ediyorum ya! Şaşırmayın. Bu yakınlığı yaşamak için en az on saatlik uçak yolculuğunu göze almanız gerekecek. Bir süre sonra, havada nereye gittiğini, daha doğrusu gidip gitmediğini de şaşırır insan. İnanın Seul her tür şaşkınlığı göze almaya değecek bir şehir. Her şeyden önce farklı bir ülke Güney Kore. İnsanlarıyla, sesleriyle, yemekleriyle ve asıl önemlisi sokağa çıktığınız zaman her yeri dolduran yaşama aklıyla Seul ülkenin nabzı. Evet, Seul yaşama aklının taştığı bir şehirdir.

Seul Havaalanına indiğinizde birden şehre kavuşacağınızı düşünmeyin. Daha uçaktan çıkarken büyük titizlikle düzenlenmiş çıkış levhaları, pasaport kontrol noktaları ve gözlerinizin içine bir sorun varsa çözelim diye gülümseyerek bakan görevliler biraz da bu sabra hazırlar sizi. Hiç beklemeden gelen otobüsler hızla şehre doğru yol alır. Muhtemelen gelgitten dolayı yolun bir tarafı az önce kâinatın yaratılışına şahit olmuşçasına arkaik görüntülerle doludur. Ve mutlaka bir şekilde yağmur yağar. Yağmur Seul’ün âdeta salkım söğütüdür.

İşte şehre kavuştunuz. Otelinize de yerleştiniz. Benim önerim mümkünse bir akupuntur kliniğine gitmeniz. Çok özel ve abartısız birkaç dokunuşla o uzun yol yorgunluğunu uykuya dalarak ve sağlıklı şekilde atabilirsiniz. Sonra, Türkiye’de bir şekilde hayatınıza giren markaların üssü burası. Samsung mu evet. Hyundai mi evet. Bilgi, bilim ve hayat iç içedir her an burada. Temizlik ve disiplin ise kendisini göstermeden gölge gibi takipçiniz olur. Bunu öğrenmenin basit bir yolu var. Herhangi bir umumi tuvalete giriniz! Sanat galerisi mi yoksa ışık havuzu mu karar veremezsiniz. Bir ara yok olma eşiğine gelmiş bir ülkenin yeniden dirilişi her bir ayrıntıya sirayet etmiştir. Hayat bir kere daha olmayabilir diye çalışır her Koreli. Eğer, Kim Ki Duk’un filmlerinden Seul’e ve Güney Kore gündelik hayatına aşina iseniz işiniz kolay. Sokak aralarına dalabilir, mini lokantalarda baharatla zenginleşmiş yemeklerin tadına bakabilirsiniz.

Bir önerim daha var, Han Nehri Seul’ü hem sarar hem de şehrin işlekliğine hizmet verir. İnin kenarına bu nehrin ve sabah erken vakitte mutlaka yürüyün. Alt ve üst geçitler, köprüler, tren yolları, metro hatları ve akla hayale gelebilecek her tür ulaşım imkânı ile şehrin ne denli modern bir akılla örüldüğünü görebilirisiniz.

Bir önerim daha var, Han Nehri Seul’ü hem sarar hem de şehrin işlekliğine hizmet verir. İnin kenarına bu nehrin ve sabah erken vakitte mutlaka yürüyün.
Bir önerim daha var, Han Nehri Seul’ü hem sarar hem de şehrin işlekliğine hizmet verir. İnin kenarına bu nehrin ve sabah erken vakitte mutlaka yürüyün.

Ayrıca şehir içinde yol alırken yer yer oluşan tepeliklerden şehrin yayılış haritasını da gözlemleyebilirsiniz. Yeşil, bakımlı, tertemiz, tiril tiril ama cıvıl cıvıl bir şehir burası. Tırnaklarınızın uzadığını mı fark ettiniz. Hemen bir sokağa girin. Sizi bekleyen tasarım harikası sandalyeye oturup içeri elinizi uzatın. Narin eller önce masaj yapacak, tırnaklarınızı incelikle kesip törpüleyecek siz de büyük bir ferahlık ve temizlik hissiyle şehre karışacaksınız.

Kitaba, kâğıda mı meraklısınız. İnsadong sokağına mutlaka uğramalısınız. Burada kâğıdın düşleri karşılayacak sizi. Her bir ayrıntı rüya ile beslenmiştir adeta. Midenizi özgür bırakıp Gwangjyang’a uğrarsanız, her bir parçası özenle hazırlanmış yöresel lezzetlere bırakabilirsiniz kendinizi. Bir fırsatını bulup Namdaemun Market'e uğradığınızda ise size sanki şöyle fısıldır bir ülke. Burada hiçbir şey tesadüfen bulunmaz. Bak bu yosundan yapılmış deniz ürünleri bile geride pek çok hikâye barındırır.

Benim önerim ay çekirdeği niyetine yiyebileceğiniz kavrulmuş mini balık paketlerinden almanız. Hem lezzetli hem de kolaylıkla yenilebilir cinsten. Çokluğun ışık altında düzenin buradadır. Hiçbir şey diğerini bastırmaz. Çünkü Seul’ün varlığı düzensizliği kaldıramaz. Bir de Ginseng ürünlerini almayı unutmayın. Şeker en tercih edilesi ve her zaman tüketilebilecek güzellikte. Sarımsak ve ginseng Seul’de ruh hâlinde dolaşır. Buradan çıktınız bir süre Namsan Park’ta gezebilirsiniz. Sükûnet kadar yeşil renk geçişkenliğini hissedebilirsiniz.

Seul’un asıl yakınlığı ise dil ve insanlarında.
Seul’un asıl yakınlığı ise dil ve insanlarında.

Eğer biraz geçmişe meraklıysanız, Gwanghwamun, Jongmyo Shrine birer alternatif. Tapınaklara girip uzun uzun insanları ve saygılarını izleyebilirsiniz. Seul’un asıl yakınlığı ise dil ve insanlarında. Gözlerinizi kapatırsanız Türkçe’nin sesine yakın bir tat duyarsınız. Özellikle Seul’lü yaşlılar muhabbete çok yakınlar. Bir mahalleli gibi gülümseyerek sohbet edebilirsiniz onlarla. Bakmayın siz on saatlik uçak yolculuğuna. Seul Türkiye’ye yakın bir şehirdir.