Sonsuz liderli Anayasalar:Çin, Kuzey Kore ve Türkiye!

Anayasa’sında şahıs adı geçen devletler, en hafif tabiriyle totaliter, doğru ifadesiyle diktatoryal devletlerdir.
Anayasa’sında şahıs adı geçen devletler, en hafif tabiriyle totaliter, doğru ifadesiyle diktatoryal devletlerdir.

Şimdi biz Anayasa’nın değiştirilmesini mi,değiştirilmemesini mi tartışıyoruz? Kendimizibildiğimizden beri Anayasa üzerinden iktidarlaryargılanır, Anayasa’yı kimin yaptığı üzerindedurulmaz. 27 Mayıs darbecileri Demokrat Partiiktidarının Anayasa’yı ihlal ettiği iddiasıyla hareketegeçmiştir. Yassıada Mahkemesi “Anayasayı ihlaldâvası”nda bir hayli idam ile ömür boyu veya ağırhapis cezasına hükmetmiştir. Aynı 27 Mayısçılar, ihlaledildiğini iddia ettikleri Anayasa’yı değiştirmekte beisgörmemişlerdir! Seçilmiş iktidarlar onların yaptığıAnayasa’ya uymak zorundadır!

1960 darbecilerinin Anayasa’sını ancak 1980 darbecileri değiştirebilmiştir!1980 Anayasası ise kıyısından köşesinden, daha çok Avrupa Birliği’nin mevzuatına uyma mecburiyeti çerçevesinde kıdım kıdım değiştirilmiştir. Fakat Anayasa kavramıyla bağdaşmayan, esasa müteallik maddelerin değiştirilmesi mümkün olmamıştır.

Şimdi de Anayasa değişikliği üzerindeki tartışmalara bakarak, “gerçek bir değişiklik için yeni bir darbe gerekir” düşüncesi pekiştiriliyor, demekten kendimizi alamıyoruz!

İktidar destekcisi mi, muhalefet fiştekcisi mi?

Anayasa’nın nasıl değişmeyeceğini muhalefet partileri ezber halinde tekrarlarken iktidar destekçisi “milliyetçi” parti de bu koroya katılmaktadır. Anayasa değişikliğinin konuşulması gereken günlerde Anayasa’nın değişmeyecek maddeleri muhalefetle tadat edilmektedir! İktidar destekçisi partinin lideri sonunda muhalefete “siz anayasadan Atatürk’ün ismini çıkarmaktan yana mısınız?” sorusunu sormuştur.

Bu soru cevabını da mündemiçtir! Soruyu soran, CHP ve müttefiki muhalefetin Anayasa’da şahıs isminin kalmasından yana olduğunu çok iyi bilmektedir.

Bir Anayasa’da kim olursa olsun, bir kişinin isminin zikredilmesi en başta Anayasa kavramı ile bağdaşmaz. Anayasa’yı bir isimle bağlantılı şekilde anmak anayasa kavramının ortaya çıktığı ülkelerde görülmüş bir şey değildir. Zaten İngilizlerin yazılı anayasası yoktur, Amerikan Anayasa’sında, Fransız Anayasa’sında, Alman Anayasası’nda… böyle şeye rastlanmaz. Peki, nerede rastlanır?

  • Fazla düşünmeye gerek yok. Mesela (Kuzey) Kore Anayasası’nda “Kore İşçi Partisi önderliğinde, Demokratik Halk Cumhuriyeti Kore Cumhuriyeti ve Koreli halk, büyük Yoldaş Kim İl-sung ve Kim Jong-il’i Juche Kore’nin ebedî liderleri” denilir!

Kuzey Kore nihayetinde ikiye ayrılmış bir vatanda küçük bir devlet. Kuzey Kore ile kıyaslanmayacak cesamette bir devletin Anayasa’sında da şahıs ismine rastlanır. Komünist ihtilal Rusya’da vuku buldu. Sovyetler Birliği komünizmin resmî temsilcisi idi. Çin ancak ondan hiza tutarak komünistti. Sovyetler yıkıldı, Çin Halk Cumhuriyeti ise görünüm olarak komünist olmakla beraber, uygulama olarak kapitalistleşti ve yoluna devam ediyor. “Halk Cumhuriyeti” kavramının ne demek olduğunu bilen bilir! İşte bu devletin anayasasında ilgili madde:

  • “Madde 2- Çin Komünist Partisi, bütün Çin halkının önder çekirdeğidir. İşçi sınıfı, devlete, öncüsü Çin Komünist Partisi vasıtasıyla önderlik eder. Marksizm- Leninizm-Mao Çetung Düşüncesi, milletimizin düşüncesine yol gösteren teorik temeldir.”

Bizde de zamanında Anayasa’da geçmemekle beraber “ebedî şef” kavramı vardı. Ona bir de “millî şef” eklenmişti. Dünyada hiçbir kişi ebedî, sonsuz değildir; ebedi olan, bâkî olan yaratıcıdır, Allah’dır. Kim- il Sung, Mao veya bir başka birisi fâni şahsiyetlerdir. Onlar târîhî bir figür olarak gelir geçerler.

Anayasa'ya Atatürk'ün adını kim soktu?

Atatürk devrinde yürürlükte olan Anayasa’da (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, 1924) şahıs ismi geçmez! Anayasa’ya Atatürk’ün adını sokan darbecilerdir.

Menfur darbeleri ile millete karşı işledikleri ağır suçu Atatürk’ü öne sürerek örtmek istemişlerdir.

1960 Anayasa’sının Başlangıç bölümünde “Türk milliyetçiliğinden hız ve ilham alarak ve ’Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ ilkesinin, Millî Mücadele ruhunun, millet egemenliğinin, Atatürk Devrimlerine bağlılığın…” ibaresi yer alır. Uzun ve kötü bir cümlenin bozuk bir parçasıdır bu.

“biz darbelere karşıyız, fakat darbecilerin koyduğu hükümleri mutlak olarak kabul ediyor ve değiştirilmesini reddediyoruz!”
“biz darbelere karşıyız, fakat darbecilerin koyduğu hükümleri mutlak olarak kabul ediyor ve değiştirilmesini reddediyoruz!”

1980 darbecileri “Atatürk”ü çoğaltılmış bir Anayasa yapmışlardır! Buradan onların cürümlerinin daha ağır olduğunu çıkarabiliriz! Bu Anayasa’da 18 Yerde Atatürk adı geçer. (Bunların bir kısmı “Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu” dolayısıyladır.)

Anayasa’sında şahıs adı geçen devletler, en hafif tabiriyle totaliter, doğru ifadesiyle diktatoryal devletlerdir. Türkiye’nin demokrasi iddiasını yerle bir eden bir durumdur bu. Bu ülkelerin anayasalarında bile şahıs adları bir defa geçerken, Türkiye’nin Anayasa’sında defalarca geçmektedir.

Şimdi “milliyetçi” partinin lideri muhalefetle saf tutarak anayasada şahıs isminin geçmesini savunuyor. Peki, geçmişte durum nasıldı?

En şiddetli itiraz milliyetçilerden!

1982 Anayasa’sının oylanması sırasında en keskin itirazlar MHP camiasından, bu camianın lideri Alparslan Türkeş’ten gelmişti. Kendini milliyetçi olarak kabul eden camia, milliyetçiliğin bir şahsın adına bağlanamayacağı gerekçesiyle “Atatürk milliyetçiliği”ne itiraz etmiştir! 1982 Anayasası’nın Başlangıç kısmında, bu darbe kutsayıcı metinde, 23/7/1995 tarihli ve 4121 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değişiklik yapılmıştır. Böylece darbelerin kutsanmasının önüne geçilmiştir. Fakat darbecilerin zihniyetini yansıtan maddelerde bir değişiklik yapılmamıştır.

Şimdi birileri diyor ki, “biz darbelere karşıyız, fakat darbecilerin koyduğu hükümleri mutlak olarak kabul ediyor ve değiştirilmesini reddediyoruz!” Bu Türkiye’de siyasetin nasıl bir tıkanma içinde olduğunun en açık belirtisi değil de nedir?