Sudan yapılan şehir Bursa

Aşka hürmetin şehri Bursa.
Aşka hürmetin şehri Bursa.

Yarım asır boyunca tüm dünyayı adım adım gezmiş olan Evliya Çelebi yalnızca bir seyyah değil, aynı zamanda bir mucit. 400 yıl önce bizim için bir “zaman makinası” icat etmiş bir bilge. Tam da bugün, bir şehrin 400 yıl önceki sokaklarını adımlamak istiyorsanız doğru yerdesiniz. O halde buyurun Evliya Çelebi’nin Bursa’sına…

Yolculuk da yol gibi, aslında bir fikir. Ticaret için yahut bir dostu ziyaret için çıkmanızın bir önemi yok. Yoldur bu. Niyetiniz ne olursa olsun sonuca kendiliğinden dahil olan bir şey vardır yolculukta. Önceden hesap edilemez ve ajandalara kaydedilemez bir bilgi bu. Yeter ki merak duygunuzun peşinden gidin. Neydi yeryüzü seyyahlarının en büyüğü Evliya Çelebi’nin yola çıkış hikayesi? Bütün kadim hikayeler gibi onun hikayesi de bir ‘dost’ ile başlıyordu. Şöyle demişti rüyasının ertesi günü bir dostu ona: “Gel kardeşim, Bursa şehrini görüp gezelim. Belki mahzun gönlümüz şad olur.”

Yolculuk, hüzünlü gönülleri şad eden bir fikir işte. Üstelik yeni de değil çünkü 400 yıl önce de böyleydi, şimdi de böyle… Üstelik bir de, şimdiki yolculuğunuzu tarihin ayak izlerine basarak yaptığınızı düşünün. Her saniyesinde 400 yıl önce kurulmuş bir çarşıyı adımladığınız bir yürüyüş düşünün. İşte tam da o! Evliya Çelebi, Levent’lerin “Hüda asan eyleye” duasıyla gemiyle çıkıyor yola gerçi ama bugün de mümkün, hem karayoluyla hem de deniz yoluyla Bursa’ya gitmek. Nereden? Tabi ki Evliya’nın da gittiği yerden; İstanbul’dan. Deniz yoluyla gidince ilk durağı burasıdır Evliya Çelebi’nin: Mudanya. “Ticaretgah bir iskeledir, gidip gelenler için emin bir limandır” der Mudanya için. 3 camisi, 7 mescidi, 3 hanı, 1 hamamı, 2 mektebi, 200 kadar dükkânı olan güzel şehirdir Evliya Çelebi’nin Mudanya’sı. Yıl: 1640.

Nilüfer Irmağı.
Nilüfer Irmağı.

Aşka hürmetin şehri

Tane tane, adım adım anlatır da Evliya Çelebi gördüklerini, o kısım büyük eseri Seyahatname’de var zaten. İlgilisi oradan bakabilir. Biz, Bursa’ya hikmetini kazandıran ama hep görmezden gelinen “asıl” meseleye gelelim. Bursa’nın en meşhur şeyi nedir sorusunun cevabı bu güne kadar hep yanlış verildi. Doğrusunu ilk kez burada açıklıyoruz; Nilüfer’idir yani aşka hürmetidir.

Çelebi, İstanbul Sarayburnu’ndan bindiği gemiden Bursa’da Mudanya Limanı’ndan iner ve at sırtında dört saat güneye doğru ilerler yemyeşil bahçelerin arasında… Sonra karşısında bir ırmak: Nilüfer Irmağı. Nilüfer Hatun, Hristiyan Birecik Tekfurunun kızı. Osmanlı’nın kurucusu Osman Gazi’nin oğlu Orhan Bey’in ilk gördüğü andan itibaren sevdalandığı eşi ve hayat arkadaşı. Şehri ta o zaman onun adına vermiş Orhan Gazi. Öyle derin bir aşk. Bugün de Bursa’nın en büyük ilçelerinden birinin adıdır Nilüfer. Bursa, aslında pek konuşulmasa da aşka hürmetin şehridir. Yolculuğu sürer Çelebi’nin, Nilüfer Irmağı’nı geçtikten iki saat sonra artık kadim şehir Bursa’ya varmıştır bile. İyisi, aynı rotadan at sırtında girmektir şehre ama bugün bu pek mümkün görünmüyor. Yine de, bugün oralarda gezerken tam da o günleri duymak mümkün.

Dünyada yaşanmaya değer ilk birkaç şehirden biridir Bursa.
Dünyada yaşanmaya değer ilk birkaç şehirden biridir Bursa.

Bursa’nın çarşıları

Çelebi, Bursa’nın çarşıları için “Halep’in ve İstanbul’un çarşılarından iyidir.” der. 23 bin hane, 2 bin çeşme ve biraz abartılı da olsa 9 bin dükkandan kurulu bir şehirdir Evliya Çelebi’nin Bursa’sı. Pek çok kahvehanenin yanı sıra 97 bozahaneden de söz eder. Bozahane, bildiğimiz boza içilen yer işte. İstanbul’da da Vefa’da vardır, lezizdir. Ne yazık ki bugün artık kalmamış Bursa’da bozahaneler. Her kahvehanede bulunan gazelhanlardan da bahseder Evliya Çelebi. Hem şarkılar söylenir hem de okunurmuş buralarda. Eski vazifesini görmese de, hala kahvehaneler vardır şehirde. Yolunuz düşerse, Ulu Cami kenarlarında oturup, bir çay içiniz. Ve elbette iyi kulak verirseniz, 450 yıl önceki gazelhanları duyabilirsiniz.

Bursa’yı seçmemizin sebebi elbette sadece büyük seyyah Evliya Çelebi’nin ilk durağı olması değil. Çelebi’nin İstanbul’dan sonra en ayrıntılı anlattığı şehirdir de Bursa. İstanbul’da yaşamasak nerede yaşanır sorusunun ilk cevabıdır aynı zamanda. Bu şu demek: dünyada yaşanmaya değer ilk birkaç şehirden biridir Bursa. Kısaca geçmiş olmayalım ama, gidenler için Bursa’nın medreseleri de özellikle görülmeye değer. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk üniversitelerinin bu şehirde kurulduğunu bilmek, sanıyorum büyük kısmı hala ayakta duran bu medreseleri yakından görmek için pek çok şey söyler ilgisine.

Bursa sudan ibarettir.
Bursa sudan ibarettir.

Çeşmeler şehri

Her imparatorluk başkenti gibi aslında Bursa’nın da her köşesi çeşmelerle dolu… Evliya Çelebi, 2 bin çeşmeden bahseder sayıp bilebildiği. Üstüne bir de her evin kendi özel çeşmesi olduğunu da belirtir. Bu, 400 yıl önceden bahsederken çok önemli bir konu aslında. Toplam 17 kaynak suyundan söz ettikten sonra, Bursa’yı bilen herkesin beraberinde bildiği o cümleyi de ekler seyahatnamesine: “Velhasıl, Bursa sudan ibarettir.” El hak, bugün de öyledir. Bir şehirde su bol olunca haliyle yeşil de beraberinde geliyor. Bugün elbette artık o kadar değil ama efsaneye göre Evliya Çelebi Bursa’ya giderken bir günlük yolculuk boyunca gökyüzünü görememiş. Yeşilin bolluğuna ilişkin biraz abartılı gibi görünse de, net bir bilgi bu.

Ulu Cami, asırlardır Bursa’dan yükselen dualara şahitlik ediyor.
Ulu Cami, asırlardır Bursa’dan yükselen dualara şahitlik ediyor.

Bursa’nın Ayasofya’sı

“Ulu Camii, Bursa’nın Ayasofya’sıdır.” diyor Evliya Çelebi… Bu büyük mabed, manevi olarak İslam dünyasının en önemli beşinci mabedi kabul ediliyor. Osmanlı Devleti’nin 2 minareli ilk selatin camii olan Ulu Cami, asırlardır Bursa’dan yükselen dualara da şahitlik ediyor. Mimarisi ve döneminin özelliklerini birebir bugüne taşıması ayrı bir güzellik… Caminin ilk imamı Süleyman Çelebi de Mevlid-i Şerif’i 1409’da burada yazmış üstelik. Bu büyük zaman bekçisi, tarihin tam ortasında ilk günkü haliyle bugün de misafirlerini bekliyor.

Evliya Çelebi
Evliya Çelebi

Çelebi’den ne kaldı?

Aslında Çelebi’den pek çok şey kaldı. Yerimiz olmadığından bir kısmına değiniyoruz sadece. Peki, Evliya Çelebi’nin bütün dünya seyahatnameleri içinde en hacimli ve etkili seyahatnamesindeki Bursa girişini bugün neden yeniden hatırlıyoruz? Bugün onun çizdiği rotayı takip ederek kadim Bursa’ya seyahat etmeniz için elbette.

Pirinç Han, tarihi bir yolculuğa çıkarıyor meraklısını.
Pirinç Han, tarihi bir yolculuğa çıkarıyor meraklısını.

Pirinç Han

Ulu Cami’den biraz aşağıya indiğiniz zaman yolun sonunda sizi o karşılıyor. Tahıl ve özellikle pirinç ticaretinin yaygın olması yüzünden o günden bugünlere aynı isimle anılıyor. Evliya’nın dönemin en büyük hanlarından biri olarak andığı Pirinç Han, bugün içerisinde bulunan kafeleriyle tarihi bir yolculuğa çıkarıyor meraklısını. Evliya’nın gözüyle görmeye değer.

Nadir köprülerden biri Irgandı Köprüsü.
Nadir köprülerden biri Irgandı Köprüsü.

Irgandı Köprüsü

Venedik’teki Rialto, Floransa’daki Ponte Vecchio ve Bulgaristan’daki Osma köprülerinden önce o geliyor. Evliya Çelebi’nin aktardığına göre o günlerde üzerinde 200 kadar dükkan bulunan dünyadaki nadir köprülerden biri Irgandı Köprüsü.Bursa’nın içinde ve dışında bulunan toplam 40 köprünün en güzeli olduğunu belirtiyor, Çelebi. Bugün geleneksel el sanatları dükkanlarının bulunduğu köprü, 1442 yılından beri ayakta duruyor. Bu köprü, çarşılı köprülerin hem en eskisi hem en güzeli.

Çelebi’nin “insan aşağıya bakmaya korkuyor” dediği yer.
Çelebi’nin “insan aşağıya bakmaya korkuyor” dediği yer.

Bakacak

“Burada konaklayıp üç gün kaldık, keklik avı, balık avı ve kuzu kebapların tadına baktık” diyor Evliya Çelebi Bakacak için. Ramazan aylarında hilale buradan baktıkları için mevkiinin adı Bakacak olmuş. Yaklaşık 500 yıldır kesintisiz bu isimle anılıyor, dünyanın en güzel şehir manzaralarından birine ev sahipliği yapıyor. Çelebi’nin “insan aşağıya bakmaya korkuyor” dediği bu yer, bugün çay ocakları ve kafeleriyle eşsiz bir Bursa manzarası sunuyor.