Toprak Sergen: Doğaya dönmenin vakti geldi

Toprak Sergen
Toprak Sergen

Birbirinden güzel kasaba ve koylarla dolu Ege Bölgesi’nde yer alan Muğla Dalyan'a bağlı Eskiköy’ü gezerken "Yeni Adet" adlı bir çiftliğe rastlıyoruz. Çiftliğin sahibinin sinema, dizi ve tiyatro oyuncusu, seslendirme sanatçısı Toprak Sergen olduğunu öğreniyoruz. İlk şaşkınlığımızı attıktan sonra bizi büyük bir misafirperverlikle çiftliğinde ağırlayan Sergen’le nar, limon, sakız ağaçlarının içinde yer alan iki yüz yaşındaki bir okaliptüs ağacının altında SkyRoad okuyucuları için tatlı bir sohbete koyulduk. Sergen, çiftli, doğa, doğal gıdalar ve Türkiye'nin güzellikleri hakkında düşüncelerini sizler için paylaştı ve hepimize "Artık doğaya dönmenin vakti geldi" diye seslendi.

Öncelikle bu harika ortamda bizi ağırladığınız için teşekkür ederiz. “Yeni Adet” çiftliğini kurmaya nasıl karar verdiniz, nerden çıktı bu fikir?

Rica ederim. Benim için zevk. Aslında bu hayal uluslararası organik sertifikayı alabilmekti, aldık ve Ege'de de ilk 10 arasına girdik. Benim dedem Ziraat Fakültesinde dekandı, bir anlamda onun manevi hatırası oldu bu. Adımın Toprak olmasının sebeplerinden birisi de bu. Daha da ötesi Dalyan UNESCO Dünya Kültür Koruma Mirası Listesinde Türkiye'deki 3 bölgeden birisi diğerleri; Akyaka ve Tuz Gölü. Dalyan'ın UNESCO tarafından korunurken insanların da çorbada tuzu bulunması gerektiğini düşündüm, dolayısıyla da buraya geldik. Aslında Dalyan kimsenin bilmediği, gerçek anlamda bir yeryüzü cenneti.

Yeni adet çiftliği
Yeni adet çiftliği

Burada neler var peki? Klasik bir tatilden farklı olarak ne sunuyor ziyaretçilerine "Yeni Adet"?

Klasik bir tatilden taban tabana farklı. Adı üstünde zaten sistemimizin adı “Yeni Adet” ve Eskiköy’deyiz. Eskiköy’e yeni adet getirmenin öyküsü bu aslında. Çünkü var olan konvansiyonel bakış açılarını daha bilimsel bakış açılarıyla değiştirmek gerekiyor. Yedi Tepe Üniversitesi, Greenpeace, TEMA, ÇEVKO da işin içinde, danışman ve gönüllü olarak bize destek veriyorlar.

"Klasik bir tatilden farklı"
"Klasik bir tatilden farklı"

Şöyle yapmaya çalıştık; insanların doğadan ve topraktan uzaklaştığını hepimiz biliyoruz, biraz oryantalizasyon rolü de herkes için çok geçerli, herkese bir model oluşturmak istedik. İnsanlar bir çiftliğin içine girerek ağaçları bitkileri hayvanları tanısınlar istedik. Organik doğanın içinde yaşamak ne demek, kolay mıdır, zor mudur bunun testini de kendileri görmüş olsunlar. Buraya gelen misafirlerimizin hemen hemen hepsinin hayalinde böyle bir şey var.

Ne gibi imkanlar var bu yaşam alanını paylaşan misafirleriniz için?

Kendi kalplerinden geçeni insanlar için sağlamak yeterli bence. Kimi ata binmek istiyor, kimi bahçeyle ilgilenmek istiyor, kimi doğanın içinde bizim kadim okaliptüsün altında dinlenmek istiyor. Aslında bir süre sonra herkes kadim okaliptüsünün altında dinlenmeye başlıyor. İnsanlar hissediyor, biz kodlarsak olmaz. Tur önermiyoruz, tur reklamı göremezsiniz bizde. İnsanların kendileri görüp kendileri yaşasın istiyoruz bu öyküyü.

"Kola burada hiç olmayacak"
"Kola burada hiç olmayacak"

Evet, gördüğüm kadarıyla zaten burası reklam ve teknolojiden uzak bir yer. Odalarda tv yok mesela. İnternet tam olarak çekmiyor, gıdalar doğal. Vitamin bar ve organik mutfağınızdan da biraz bahseder misiniz?

Bizim uluslararası organik sertifikası aldığımız ürünlerimiz var. Bunlar nar, limon, zeytin, portakal ve bal. Özellikle bal arılarının altını çok çiziyoruz, bal arıları yok oluyor çünkü maalesef artık dünyada. Bizim kendi sebzelerimiz mutfaktaki ürünler. Misafirlerimiz hem yeme, hem de alıp götürme şansına sahip bu ürünlerimizi.

Bal da bölgenin balı, “Dalyan balı” deniyor. Sabah kahvaltısında yüzde seksen organik olmayı başarıyoruz. Lütfen bu çok önemli, sertifika istemeden organik lafına inanmasın kimse. Vitamin barda ise nar suyu var mesela, bir de babaanne limonatası. Eski gerçek tatları insanlara hissettirmek istiyoruz. Vegan türü beslenmelerini de istiyoruz insanların. Gazlı içecek kabul etmiyoruz mesela, kola burada hiç olmayacak.

"Papua Yeni Gine’den dahi misafirlerimiz oldu"
"Papua Yeni Gine’den dahi misafirlerimiz oldu"

Peki köy sakinleriyle iletişiminiz nasıl? Nasıl karşıladılar ünlü birinin böyle bir şey yapmasını?

Aslında başlangıçta o gelenekçi bakış açısı, bizim bakış açımızla çarpışınca kendimizi ifade etmekte biraz zorlandık. Adı üstünde “Eski Köye Yeni Adet” üzere kurulduk. İlk başta üzerlerine alındılar tabii. Oysa bunda sıkıntı yok; iş ki temiz ahlaklı ve düzgün olmayı başarmakta.

Köydeki insanlar da bunu anladıktan sonra sahip çıktılar. Ayrıca bir model olma meselesi bizimkisi. Türkiye'nin en çok güneş alan yerlerindeyiz, solar enerjiyi henüz yakaladık. Bir anlamda bizim gibi öncülerin hem desteklenmesi hem de insanlara doğru öykünün anlatılması gerekiyor.

"Akıntıya karşı yüzmenin anlamı yok"
"Akıntıya karşı yüzmenin anlamı yok"

Yurt dışıyla bağlantınız nasıl, yabancı misafirleriniz oluyor mu? Ve yurt dışından bu işi sistematik olarak paylaştığınız bir kişi ve kurum var mı?

Otel bilişimi çok gelişti, birçok yabancı seyahat acentesi takip ediyor bizi. Bilişim teknolojisini de güzel kullanıyorum. 37 yabancı ülkedenmisafir ağırladık, Papua Yeni Gine'den dahi misafirlerimiz oldu. Sen kendini doğru ifade ettiğinde, insanlar güzeli yakalıyorlar. Dalyan deltasının güzelliklerini anlatmak gerekiyor öncelikle. Tek başına doğa yeterli değil, doğayla birlikte hareket edersen insanlar bu mutluluğu güzelliği görür. Beş yıldızlı oteller sıkıcı diyor mesela herkes, o zaman yan koya geç, başka güzellikleri bul ve gör.

"Bizim uluslararası organik sertifikası aldığımız ürünlerimiz var."
"Bizim uluslararası organik sertifikası aldığımız ürünlerimiz var."

Dizi, tiyatro oyunculuğunuz, yani yoğun bir iş temponuz var ama bir Ege kasabasına atıyorsunuz kendinizi. Ünlülerden pek bekleyip görmediğimiz bir hareket bu esasında. Temponuz içinde burayla ilgilenmek için fırsatı nasıl buluyorsunuz?

Burası uluslararası havalimanına 30 dakika mesafede bir yer. Daha önce Kaş’ta da bir benzerini yapmıştım bu işin. Hepimizin zamanı az ama çabuk ulaşım sağlıyorsunuz Dalyan'a. Bir yerden çıkıp başka bir yerde yaşamak öyküsü değil benimki. Akıntıya karşı yüzmenin anlamı yok enerjiyi kaybedersin, akıntıyla beraber hareket ettiğinde ise üretebilir hale gelirsin. Burası akıntı içinde hareket eden bir vaha gibi benim için.İstanbul'dan sürekli gidip-gelip yapabiliyorum bunu.