Uzaktan beyaz yakından mavi Chefchaouen

Mavi şehir, Chefchaouen
Mavi şehir, Chefchaouen

Fas’a ikinci kez yolum düştüğünde, görebildiğim bir şehir oldu “Chefchaouen.” Fas turlarında ve turistik Fas rotalarında göremeyeceğiniz bu şehir, ülkenin en görülesi yerlerinden biri oysaki!

Türkiye’den kalkan turlarda daha çok Casablanca, Marrakesh, Fez, Meknes şehirleri tercih ediliyor. Chefcahaouen bu şehirlere uzak kaldığı için tercih edilmiyor sanırım. Fas’ın kuzeyinde kalması ve İspanya’ya yakınlığı Avrupa’dan yoğun ziyaretçi almasına sebep oluyor. Zaten şehir meydanındaki kafelerde Avrupalı turistler hemen gözünüze çarpıyor. Şehir Rif Dağları arasında kalmış bir vadide bulunuyor. Vadiye geldiğiniz yol boyunca şehre yukarıdan baktığınızda bembeyaz bir yerleşime iniyormuşsunuz hissini veriyor. Oysaki sokaklarına girdiğinizde mavinin tonlarında kayboluyorsunuz.

Fas-Şafşavat
Fas-Şafşavat

Mavi mavi masmavi

Şehrin İspanya’da ki engizisyonlarda yaşananlardan sonra ülkeyi terk eden Yahudiler ve Müslüman Araplar tarafından 1471 yılında kurulduğu söyleniyor. 1920 yılındakiİspanyol işgalinekadar dışarıdan kültürlere ve etkilere kapalı kalan şehir1956 yılında Fas’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle özgürlüğüne kavuşmuş. Yalnız şehrin tarihinin bu kadar eskiye dayanıyor olması yüzyıllardır masmavi olduğunu düşündürmesin size.

Her ne kadar evlerin kapıları yüzlerce yıllık olsa da, duvarları, sokakları maviye boyama geleneğinin başlangıç tarihi ve sebebi ile ilgili çok farklı rivayetler var.

 Yahudiler ve Müslüman Araplar tarafından 1471 yılında kurulduğu söyleniyor.
Yahudiler ve Müslüman Araplar tarafından 1471 yılında kurulduğu söyleniyor.
Bir rivayete göre mavi renk sivrisineklerin şehir sokaklarına yaklaşmamalarına sebep oluyormuş.

Başka bir rivayete göre buraya yerleşen Yahudilerin geleneklerinden kaynaklanıyormuş şehri maviye boyamak...

Yüzyıllardır boyandığını söyleyenler de var, 1930’dan beri devam ettiğini söyleyenler de... Gerçi rivayetlerden hangisi doğru olursa olsun sonucun muhteşem olduğu ortada.

Gökyüzüne karışan şehir...
Gökyüzüne karışan şehir...

Önce meydan sonra sokaklar

Sur içerisinde kalan eski şehrin (Medina) ortasındaki meydandan başlamak gerekiyor şehri gezmeye. Nane çayınızı eski camiye karşı yudumlayıp ondan sonra da dükkânların arasından içinde kaybolacağınız sokaklara doğru ilerlemelisiniz.

Meydan şehri ikiye bölüyor öncelikle meydandan şehrin girişine doğru olan kısmı gezmelisiniz... Turkuaz renginin birkaç tonu arasında bir süre yürüdükten, dükkânlardan uzaklaştıktan sonra dar merdivenli sokaklar karşılayacak sizi. İşte oralarda mavinin tonları, sıvalı duvarlar, duvarlarda saksılar çiçekler, farkı farklı kapılar, yarı açık pencereler arasında kendinizi bir film setinde hissedeceksiniz.

Her köşesi mavinin tonu...
Her köşesi mavinin tonu...
En çok da oyun oynayan çocukları, her köşeden çıkan, kapıdan kapıya atlayan kedileri seveceksiniz...

Dükkânlardan uzaklaştığınızda sizi karşılayan sokaklarda hayatı hissedeceksiniz. Mahalle bakkalı, ellerinde torbalarla teyzeler, camiden çıkan cemaat... Burada koşuşturmadan uzak bir hayat sizi bekliyor. O sakinliğe, dinginliğe kendinizi bırakmak en güzeli...

Fotoğrafçıların işi kolay değil

Bu güzelliği yaşamak kolay olsa da, fotoğraflamak o kadar kolay değil... Fas’ın genelinde karşılaştığımız fotoğraf çekme zorluğu bizi burada da yakaladı. Özellikle portre çekmek isterseniz bu pek mümkün değil. Bilinmez neden yerel halk fotoğrafa biraz mesafeli. O yüzden fotoğraf çekerken dikkatli olmak, kimseyi kırmadan üzmeden, özellikle izin alarak fotoğraf çekmek gerekiyor.

İnsanlar geçtikten sonra sokakları fotoğraflamak da mümkün tabii.. Tekrar meydana dönüp yemek yedikten sonra da şehrin diğer tarafını gezebilirsiniz. Kendinizi kaptırarak şehrin etrafındaki son evlere yaklaştığınızda şehrin surlarıyla karşılaşacaksınız. Çok büyük olmayan bu şehirde en azından bir gece konaklamalısınız. O sakinliğe ayak uydurup tadına vara vara, mavide kaybola kaybola iki gün gezmelisiniz.

Gökyüzü gibi mavi...
Gökyüzü gibi mavi...

Teraslar pek güzel

Ben gittiğim neredeyse her şehirde, bir teras cafe varsa uğramayı tercih ederim. Şehirlerin yukarıdan görüntüsü ayrıca etkiler beni. Chefchaouen’de de terastan, şehir harika gözüküyor. Hatta yüksekten beyaz gözüküyor. Mutlaka uğrayın derim.

Biraz da alışveriş

Yemekler de güzel, her öğünde memnun kaldık biz. Tajin yine vazgeçilmez, bir de şiş deneyebilirsiniz... Havasından mı, suyundan mı bilmiyorum etler de çok lezzetli. Sokaklar arasında rengârenk dükkânlarda kendinizi kaybetmediyseniz, alışverişi sona bırakanlardansanız dokumalara bakabilirsiniz...

Mis gibi kokusu sizi çekmiştir zaten, amber sabunları harika. Yine Berberi figürlerinin olduğu gümüş takılar dikkat çekici. Ayrıca Fas’ın genelinde görebileceğiniz deri çanta ve terlikler de var.

Birbirinden güzel süsler...
Birbirinden güzel süsler...

Şehir renkli olunca buzdolabı magnetleri de harika tabii... Yemeklerden de bahsettiğimize göre geldik yazının sonuna... Fas’ta gezilip görülecek çok yer var. Okyanusu ayrı, çölü ayrı, tarihi şehirleri ayrı... Ancak Cheafchaouen o kadar güzel ki, Fas’a sadece burayı görmek için bile gelinebilir...