Avrupalı tüketici Çin ürünü yerine Türk ürünü istiyor

Akkuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Akkuş
Akkuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Akkuş

Pandemi ve sonrasında meydana gelen Rusya-Ukrayna Savaşı küresel ticarette dengeleri değiştirdi. Tedarik zincirinde yaşanan değişimde Türkiye üretimini ara vermeden devam ettirdiği için dünya için güvenli tedarik merkezi haline geldi. Güçlü ve esnek üretim altyapısı ile artık dünyanın üretim merkezi haline gelen Türkiye’nin artık Avrupa ve ABD’li alım heyetleri tarafından en fazla tercih edilen ülke haline geldiğine dikkat çeken Akkuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Akkuş, gelişmelerle birlikte Türkiye’nin bu yıl tekstil ihracatının yüzde 150 oranında artabileceğini belirtiyor. Aynı zamanda DEİK Türkiye-Lübnan İş Konseyi başkanı olan Abdülkadir Akkuş ile Türkiye-Lübnan arasındaki ticari ilişkileri ve faaliyet gösterdikleri bir diğer sektör olan inşaat sektöründeki gelişmeleri değerlendirdik.

ABD ve Çin arasında yaşanan gerilim, üzerine gelen pandemi Türkiye’yi tedarikte nasıl konumlandırdı?

Avrupa ve ABD, son olaylardan sonra Çin’den ithalatı durdurdu. Bu aslında yeni bir oluşum da değil. Son 4-5 yıldır Çin’in ekonomisini daha da güçlendirmek istemiyorlar. O yüzden ABD, tekstil ürünlerinin bir kısmını Türkiye’den Bangladeş’ten, Mısır’dan, Tunus’tan almak ve yarattığı devi durdurmak istiyor.

Türkiye hangi ürünlerde özellikle rekabet gücünü artırdı?

Biz denim ürünler üretiyoruz. Ancak onu yetiştirebiliyoruz. İç piyasada da yokuz, sadece ihracat yapıyoruz. Denimde Türkiye’nin birinci sırada olma sebepleri arasında zımpara, kimyasal, lazer alanlarında çok fazla gelişmemiz yer alıyor. Çinliler bize bu alanlarda yaklaşamıyor. Ayrıca hızlı modayı yakından takip ediyoruz. Ünlü markalar ‘Made in China’ istemiyor, ‘Made in Türkiye’yi görmek istiyorlar. Türkiye yazısını görünce Avrupalı tüketiciden daha çok talep geliyor. Gelir durumu düşük olanlar Çin mallarını tercih edebilir ama gelir durumu iyi olanlar ya ‘Made in Italy’ ya da ‘Made in Türkiye’yi tercih ediyor. Avrupa’da 500 milyon nüfusun 50 milyonu bile bizden ürün alsa yeter. O yüzden bizde hiçbir zaman tekstil durmaz.

Türkiye’nin ihracatındaki artıştan dolayı oluşturulmaya çalışılan ‘ucuz ürün satışı’ algısı doğru mu?

Hayır. Bizim ürünlerin tercih edilme sebebi, katma değerli ürün olması. Yavaş yavaş daha da kaliteli ürünler üretiyoruz. Mücevher sektöründe, gıdada, tekstilde çok iyiyiz. Birkaç yıl içinde ihracatımız 500 milyar dolara çıkabilir. Çok hızlı ilerliyoruz. Son dönemde Suriye, Irak ve İran’ın tüccarları Mersin’de, Mardin’de büyük tesisler açtılar ve ihracatlarını Türkiye üzerinden yapmak istiyorlar. O yüzden bu durum bizim rakamlarımıza da etki edecektir.

Küresel anlamda yaşanan gelişmeler Türkiye-Lübnan ilişkilerine nasıl yansıdı? Son durumu değerlendirebilir misiniz?

"Her yıl 800 bin konuta ihtiyaç var ama biz 400 bin konut üretebiliyoruz."
"Her yıl 800 bin konuta ihtiyaç var ama biz 400 bin konut üretebiliyoruz."

Geçtiğimiz günlerde Lübnan Başbakanı Necib Mikati, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etti ve ikili arasında ticari ilişkiler açısından önemli görüşmeler yapıldı. Türkiye, 2022’nin ilk 7 ayında Lübnan’a 1 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdi. Bu rakam 2022 sonunda 1,5 milyar doları geçebilir. İthalatımız da 45 milyon dolara yakın. Lübnan’ın şu anda 100 milyar dolara yakın borcu var. Ülkenin acilen kabineyi kurması ve reformlar yapması lazım. Ülkede enerji sıkıntısı olduğu için bizim Türk müteşebbislerinin Lübnan’da rüzgar ve güneş enerjisi gibi yatırımlar ve alt yapı çalışmaları yapabilir. Bölgede çok fazla Türki iş insanı var ve özellikle döviz ve inşaat alanlarında çalışıyorlar. Ülke şu anda ekonomik darboğazda, GSYH 3 bin dolarlara düştü. Bir de en büyük sorunlarından biri, 5 milyon nüfusu olan Lübnan’da 1,5 milyon Suriyelinin bulunması. Şu anda Lübnan’ın İsrail ile düzeltmeye çalıştığı ilişkilerinde bir ilerleme olursa kıta sahanlığı sorunları çözülebilir.

Lübnan, eğer denizdeki doğalgaz rezervlerini çıkarabilirse çok ciddi anlamda rahatlar. Ayrıca bu sene ülkenin turizm gelirinde ciddi bir artış oldu. Yurt dışında yaşayan 7 milyona yakın Lübnanlı birlik olup kendi ülkelerinde tatil yaptılar.

Türkiye’nin bölgeye insani yardımları da çok fazla. Akaryakıt istasyonları patlamasında yaralıları Ankara’ya getirip tedavi ettirdik. Pandemi döneminde ilaç, maske yardımında bulunduk. Bölgede hastane ve kütüphane yaptık, kilise ve yollarını onardık. Bu yardım ve çalışmalarımızın bizlere ticari olarak da dönüşü oluyor. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da çok seviyorlar. “Bizi neden yönetmiyor?” diyorlar. Cumhurbaşkanımızın dobra dobra konuşmasını seviyorlar.

Lübnan’a en çok ne ihraç ediyoruz?

Giyim, mobilya, ilaç, tahıl, gıda, kimyevi ve deri sektöründe ihracatımız çok iyi. 45 milyon dolar olan ithalatımız da önümüzdeki dönemde artabilir. Bu dönemde Lübnan’ın Türk ürünlerine talebinin artığını söyleyebiliriz. Baktığınız zaman lojistik olarak onlara yakınız ve haftada iki defa gemi seferleri düzenliyoruz. Ülkede gıda fiyatları çok arttı. Türkiye’deki fiyatlar çok uygun olduğu için Türkiye’ye gıda anlamında da aşırı talep var.

TOKİ sosyal konut projesi ev fiyatlarını geri çekebilir

Malzemelerdeki fiyat artışları ile öne çıkan inşaat sektörünün son durumunu nasıl değerlendirirsiniz?

Dünyadaki emtia fiyatlarının yükselmesinden kaynaklanan malzeme fiyatlarının artışı, inşaat sektörü olarak bizim satışlarımızı etkiliyor. Biz yerli halka, yabancılardan daha çok satış yapmak istiyoruz. Ancak maalesef emtia fiyatları tüm dünyada arttı. Demir 18-19’lardan 13-14’lere geldi. Bu fiyatların geri gelmesi ise Çin’e bağlı.

Çin, dünyada ne buğday bıraktı, ne de demir. Dünyadaki her şeyi almaya çalışıyor, eğer alımları durdurursa fiyatlar geri gelebilir. Bunun etkilerini de son dönemde görmeye başladık. Müteahhitleri en çok etkileyen konu ise arsa fiyatları. Arsa fiyatları tahsis edilmezse imalatımızın yüzde 50’si oraya gidiyor. Türkiye’nin, hurda alımını serbest bırakması demir fiyatlarının geri gelmesinde etkili olacaktır. İnşaat sektörünün ana maddesi olan demirde fiyatlar geri gelirse maliyetleri bir nebze de olsa düşürebiliriz. Genel giderler içinde sadece yüzde 3-4’lük paya sahip demirin dışında mobilya, parke, akrilik tezgâh ve vitrifiye ürünleri de var. Ancak fiyatların hiçbiri geri gelmediği için bizler de ev satış fiyatlarımıza yansıtamıyoruz. Bunun yanı sıra işçi maliyetlerinde de ciddi bir artış var.

Ancak TOKİ 250 bin adet evi iki yılda yaptığında, fiyatlar biraz geri gelebilir. O zaman mal sahibi kiracının kirasını arttırmaz. Emtia fiyatları da artmayacağı için müteahhitler de konut fiyatlarını artırmayabilir. Ayrıca ofislerin konuta dönüşme projesi de devam ediyor.

Artık İstanbul pahalı şehir oldu. Tıpkı Londra’daki gibi, burada çalışanların yakın şehirlerde oturması lazım. Diyelim ki Çanakkale Köprüsü bittiği için Tekirdağ’da çalışan birisi Çanakkale’de ev alıp iki saat git gel yapabilir. Ya da Yalova tarafı için aynı şey geçerli. Biz de yığılma hep İstanbul, Ankara ve İzmir’de oluyor. Baktığımız zaman Avrupa’da böyle değil. Almanya’nın her şehrinde belli oranlarda yığılma var.

Konut sektörü hareketlenecek

Pandemi dönemi inşaat sektörünü nasıl etkiledi?

Pandemide birçok inşaat firması faaliyetlerini durdurdu ancak biz durdurmadık. Bilakis projeleri daha da hızlı bitirmeye çalıştık. Çünkü biz biliyorduk ki pandemi bittikten sonra konut sektörü canlanacak, insanlar bu dönemden sonra daha çok balkonlu ve bahçeli evleri tercih edecekti. Düşündüğümüz gibi de oldu. İyi ki inşaatı durdurmadık ve stoklarımızı erittik. Ben tekstil alanında da bunu yaşadım. Körfez krizi olduğu zaman herkes küçülmeye gittiğinde ben büyümeye gittim. Savaş bittiğinde korkunç siparişler gelmeye başladı. Fırsatları iyi değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Konut sektöründe de eylül ayından sonra bir hareketlenme bekliyoruz. Avrupa ve ABD’de yaşayan Filistinli, Ürdünlü, Lübnanlı ve Çinliler buradan ev almak istiyor. Çinliler, ABD’ye artık kolay kolay girip çıkamadığı için Türkiye’den konut alıp vatandaşlık almaya çalışıyorlar. Hindistan, Pakistan, İran’ın hepsi Türkiye’ye gelmek istiyor. Aslında devlet desteği ile şehir dışındaki arsalara ev yapma ve yabancılara sadece bu bölgeden ev satma imkânımız olsa, hem şehir merkezlerinde bu kadar yabancı olmaz hem kırsal bölgeler canlanır hem de müteahhitler kazanır.

Şu anda devam eden inşaat projeleriniz neler?

Beylikdüzü’nde devam eden dört projemiz, Bahçeşehir’de bir villa projemiz, Zeytinburnu’nda da bir kentsel dönüşüm projemiz var. Bugüne kadar sekize yakın proje bitirdik. Satışlardan da mutluyuz. 2021’e göre 2022 çok daha hareketli geçiyor. 2023 seçim döneminde inşaat satışları nasıl olur bilemiyorum. Ama konut sektörü bir ihtiyaç, onu lüks ihtiyaç olarak göremeyiz. Her yıl 800 bin konuta ihtiyaç var ama biz 400 bin konut üretebiliyoruz. Faizler 1’in altına inerse çok hızlı konut satışları olacak. Herkesi konut alımına yönlendirebilmemiz için iki seçenek var ya fiyatlar düşecek ya da süre uzayacak.