Depremden ne öğrendik?

Prof. Dr. Murat Yülek.
Prof. Dr. Murat Yülek.

Büyük bir felaket yaşadık. Depremden etkilenen alandaki on ilimizin nüfusu 13 milyon. Şu ana kadar açıklanan rakamlara göre insan kaybı 40 binin üzerinde, yaralı sayısı ise 50 bini aştı. Ön hesaplamalar, mali kaybın (binalar ve altyapı) en az 500 milyar TL değerinde olduğunu gösteriyor.

Yaşadığımız büyük felaketten ders alarak özellikle afet müdahale politikalarımızı afet öncesi bina kalitesi ilke ve uygulamalarımızı gözden geçirirsek bu önemli kaybı daha da büyük bir fayda ile tazmin etmiş oluruz.. Alacağımız dersler ve bundan üreteceğimiz politika ve düzenlemeler bir yandan afet yönetimi diğer yandan ise inşa standartları ve süreçleri ile ilgili iki ana grupta toplanıyor.

Afet yönetimi

1. Afet lojistiği çok kritiktir. Toplanan yardımların yerleşim merkezinde ihtiyacı olanlara dağıtılabilmesi kurtarma çalışmaları kadar önemlidir. Özellikle Hatay’da şehir içi araç trafiği ve şehrin giriş ve çıkışlarındaki tıkanmalar çalışmaların etkinliğini çok düşürdü. Afet alanında, afet sonrasında oluşturulacak gıda ve diğer ürün dağıtım merkezleri ve ağlarının yerlerinin önceden belirlenmesi gerekir. Bu noktalardan ihtiyaç sahiplerine ulaşımın hızlı, telefatsız ulaştırılabilmesi gerekir. Portatif tuvaletler, kullanım suyu ve hijyenik malzeme temini de gıda kadar önemlidir. Sağlıklı veya yaralı insanların kentte mi kalacağı, civar yerleşim merkezlerine kaymayı mı tercih edecekleri – veya zorunlu olarak mı kaydırılacakları önceden planlanmalıdır. GSM hayatidir. İletişim alt yapısının hızla yeniden kurulması ve enerji tedariği de bunlar kadar önemlidir.

2. Koordinasyon-Koordinasyon- Koordinasyon. Afet ziyaretimizde koordinasyonun önemini yerinde gözlemledik.

A. Afet sonrasında, il ve ilçe bazında koordinasyon ve izleme kalitesi kritik öneme sahip. Örneğin yardımların toplanması ve dağıtılması konusunda kaos yaşanmaması için il ve ilçe bazında malzeme stoklarının nerelerde toplanacağı (topla dağıt sistemi) önceden belirlenmelidir. Halkımızın yardımıyla çok büyük miktarda yardım toplandı. Boşaltma ve toplama alanları belirlenmeyince, yüklü kamyonlar birkaç gün yollarda dolu bekliyor ve ardından yol kenarlarına yüklerini boşaltarak geri dönüyorlar. Yani, ilk anlarda, yardımların tamamı ihtiyacı olanlara ulaşamıyor. Bu da bir taraftan israf oluştururken diğer taraftan yardımların bazı ihtiyaç sahiplerine eriştirilmesinde zorluk çekildi. Öte yandan ilk baştaki aşırı gayretle toplanan yardımların boşa gitmesi, yardımların sonraki hafta ve aylardaki sürdürülebilirliği riskli hale getirebilir.

Yazının devamı Z Raporu 46. Sayısında