Dünyanın bağlantı noktası: Türkiye

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu.
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu.

82 binden fazla uluslararası şirketin faaliyet gösterdiği Türkiye, küresel çapta doğrudan yatırımların azaldığı bir dönemde uluslararası doğrudan yatırımları yüzde 12 oranında artırmayı başardı. Türkiye 2023’te Fransa, İngiltere ve Almanya'nın ardından Avrupa’nın en fazla uluslararası doğrudan yatırım çeken 4’üncü ülkesi oldu. 2023 Haziran ayından bu yana da doğrudan yatırımlarda yeniden artış yaşanmaya başladı. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu’na göre, Türkiye izlediği eşgüdümlü para, maliye ve gelirler politikası sayesinde hem iç piyasada hem de uluslararası arenada önemli bir güven ortamı oluşturmayı başardı. Cari dengede sağlanan iyileşme de bu başarıda kilit rol üstlendi. Türkiye’yi rakip ülkelerden ayıran özelliklerin başında ise genç ve dinamik nüfusu, nitelikli işgücü, küresel krizlere karşı dayanıklı ekonomisi, Ar-Ge ekosistemi, jeostratejik konumu, Serbest Ticaret Anlaşmaları, Gümrük Birliği'ne taraf olması, küresel değer zincirlerine entegrasyonu ve üretim üssü olma özelliği gösteriliyor.

Uluslararası yatırımcının gözünde Türkiye hangi avantajları taşıyor?

Yeni teknolojilerin ortaya çıkmasıyla birlikte, yatırım projelerinin yapısı ve ülkelerden beklenenler önemli ölçüde dönüşüyor. Bu yapısal değişim, Türkiye için hem önemli fırsatlar sunuyor hem de küresel rekabetteki konumumuzu güçlendirme gerekliliğini ortaya koyuyor. Türkiye güçlü altyapısı, nitelikli insan kaynağı ve stratejik coğrafi konumu sayesinde bu dönüşüme uyum sağlayan ülkeler arasında ön plana çıkıyor. Bu süreçte yakaladığımız ivme, hem ekonomimizi güçlendirecek hem de küresel değer zincirlerinde daha etkin bir rol oynamamızı sağlayacak. Türkiye, son 21 yılda yıllık ortalama yüzde 5,4'lük güçlü bir büyüme oranı yakalayarak şoklara karşı dirençli bir ekonomi oluşturdu ve Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülke olarak genç ve dinamik iş gücünden faydalandı. Eğitimli işgücü ve gerçekleştirdiği enerji, ulaşım, iletişim ve sağlık alanlarındaki altyapı yatırımlarıyla Türkiye, uluslararası yatırımcılar için cazip bir ekosistem sunuyor. Uluslararası doğrudan yatırımları (UDY) çekme amacıyla hayata geçirdiği kapsamlı reformlar sayesinde Türkiye, bölgedeki UDY’lerin odak noktası haline geldi. 2002 yılında yaklaşık 5 bin 600 uluslararası şirketin faaliyet gösterdiği Türkiye'de, bu sayı günümüzde 82 bini aşmış durumda. OECD 2023 verilerine göre, küresel UDY akımları azalırken Türkiye’ye gelen UDY akımı yüzde 12 artış gösterdi. Ayrıca European Attractiness Survey 2024 Raporu’na göre Türkiye, 2023 yılında çektiği 375 adet sıfırdan (greenfield) uluslararası doğrudan yatırım projesiyle 45 ülke arasında Fransa, İngiltere ve Almanya'nın ardından Avrupa’nın en fazla UDY projesi çeken 4’üncü ülkesi oldu.

Coğrafi konumumuz da ülkemizin avantajlarını artıran unsurlardan biri. Ülkemiz, Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesişim noktasında yer alarak yaklaşık 1,3 milyarlık bir nüfus ve 30.2 trilyon dolarlık bir pazar hacmine sahip bölgelere komşu. Bu stratejik konum, Türkiye’yi küresel ticarette bir köprü ve ticaret için geniş bir pazar sunan merkez haline getiriyor. Avrupa Birliği ile olan güçlü ekonomik ilişkiler, gümrük birliği ve geniş serbest ticaret anlaşmaları ağı sayesinde otomotiv, tekstil ve gıda gibi sektörlerde üretim ve ihracatta önemli roller üstleniyoruz. Ayrıca, gelişmiş lojistik altyapımız sayesinde üretilen ürünlerin kara ve deniz yolu ağlarımız aracılığıyla dünya pazarlarına hızlı ve düşük maliyetle ulaşması mümkün oluyor. Bu durum, rekabet gücümüzü artırarak Türkiye’yi birçok sektör için daha da cazip hale getiriyor.

Ekonomide öngörülebilirlik arttı

Son dönemde Türkiye’ye yönelik doğrudan yatırımlarda yeniden artış yaşanmaya başladı. Bu artışın altında yatan temel faktörler nedir?

Türkiye, 2023 yılı Haziran ayından bu yana izlediği eşgüdümlü para, maliye ve gelirler politikası sayesinde hem iç piyasada hem de uluslararası arenada önemli bir güven ortamı oluşturmayı başardı. Cari dengede sağlanan iyileşme, bu başarıda kilit rol oynadı. Örneğin, Mayıs 2023’te 57 milyar dolar seviyesine ulaşan yıllıklandırılmış cari işlemler açığı, Eylül 2024 itibarıyla 9,6 milyar dolara geriledi. Ekonomik istikrarı güçlendiren diğer önemli bir gelişme enflasyondaki düşüş oldu. Mayıs 2024’te yüzde 75 ile zirve yapan enflasyon, Eylül ayı itibarıyla yüzde 49.38’e düştü ve sıkı para politikası ile destekleyici maliye politikaları sayesinde yüksek enflasyonist ortam geride kaldı. Tüm bu gelişmeler, Türkiye ekonomisinin öngörülebilirliğini artırdı ve yatırımcı güvenini pekiştirdi.

2023 Şubat ayında meydana gelen deprem felaketine rağmen Türkiye, bütçe disiplinini koruyarak bütçe açığını kontrol altında tuttu. Bütçe açığının milli gelire oranının 2025 yılında yüzde 3’e düşürülmesi hedefleniyor. Ayrıca, 2021 yılında Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından gri listeye alınan Türkiye, Haziran 2024’te bu listeden çıkarak olumlu göstergelere bir yenisini daha ekledi. Tüm bu olumlu gelişmeler sayesinde Türkiye, 2024 yılında üç büyük kredi derecelendirme kuruluşundan not artırımı alarak uluslararası yatırımcılar için cazip bir konuma yükseldi. Bu ekonomik başarılar, Türkiye’yi sürdürülebilir büyüme patikasına oturttu ve uluslararası doğrudan yatırımların artmasını sağladı.

Türkiye Yüzyılı, yatırımın yüzyılı

Bu avantajları öne çıkaracak hangi adımlar atılıyor?

Yatırım süreçlerinin verimliliğini artırmak için kurulmuş olan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) bünyesinde yatırımcıların karşılaştığı sorunları tespit etmek, çözüm önerileri geliştirmek ve yatırım ortamını daha da iyileştirmek için çalışmalar yapılıyor. 2004 yılında YOİKK’in üst düzey danışma platformu olarak tasarlanan Yatırım Danışma Konseyi (YDK) ile dünyanın önde gelen çok uluslu şirketlerinin üst düzey yöneticileri bir araya getiriliyor. Bu toplantıların sonuncusunu 28 Eylül 2024 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında gerçekleştirdik. Toplantıya katılan yatırımcılarla gündemdeki önemli konuları masaya yatırdık ve önümüzdeki dönemde takip edilecek yol haritası üzerinde de fikir alışverişinde bulunduk.

Yakın zamanda tanıtılan 30 milyar dolarlık HIT-30 paketi, yeşil enerji, yarı-iletkenler, dijital teknolojiler ve mobilite gibi alanlarda önemli teşvikler sunuyor. Sürdürülebilir enerji alanında Avrupa'nın en büyük pazarlarından biri olarak, bu sektörde büyük yatırımlar çekiyoruz. Orta gelir tuzağından çıkabilmek için yüksek teknoloji ve dijital Uluslararası Doğrudan Yatırımlar (UDY) büyük önem taşıyor. Bu sebeple, dijital UDY'yi çekmek için belirlediğimiz nitelikli UDY profillerine özel bir önem veriyoruz. Tüm bu adımlar, Türkiye'nin uluslararası yatırımcılar için cazip bir ülke olmasını sağlıyor ve "Türkiye Yüzyılını Yatırımın Yüzyılı" yapma hedefimiz doğrultusunda önemli katkılar sunuyor.

En fazla yatırım yapan ülke Hollanda oldu

2024 yılı, hedeflerle uyumlu mu ilerliyor? 2024 yılında Türkiye’ye gelen yatırımlar daha çok hangi ülkelerden ve hangi sektörlerde yoğunlaşıyor? Bu sektör dağılımı sizin stratejinizle uyumlu mu?

2024 yılı, Türkiye’nin doğrudan yatırım çekme hedefleri açısından oldukça başarılı ilerliyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, 2024 yılının ilk 8 ayında toplamda 6.4 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım (UDY) çekildi. Geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında Türkiye’nin mevcut performansını koruduğunu görüyoruz. 2023 Eylül - 2024 Ağustos ayları arasındaki 12 aylık kümülatif UDY miktarı ise 10.5 milyar doları bulmuş durumda. Bu gelişmeler Türkiye’nin yılbaşından bu yana UDY ivmesini sürdürmeyi başardığını ortaya koyuyor.

Bu yatırımların sektörel dağılımına baktığımızda, imalat sektörü yüzde 33.8 ile en büyük payı aldı. Toptan ve perakende ticaret yüzde 21.2 ile ikinci sırada yer aldı ve ulaştırma ve depolama sektörü ise yüzde 10.1 oranında yatırım çekti. Aynı dönemde Türkiye’ye en fazla yatırım yapan ülkeler sırasıyla Hollanda (yüzde 19.8), Almanya (yüzde 15.5) ve ABD (yüzde 12.9) oldu. Türkiye’ye gelen yatırımların bu sektörel ve coğrafi dağılımı, Yatırım Ofisi’nin sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm odaklı stratejik hedefleriyle büyük ölçüde uyumlu.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin verilerine göre, 2024 yılı ilk 7 ayı itibarıyla 180 uluslararası şirket, Türkiye’de 200 uluslararası doğrudan yatırım projesi için yatırım kararı aldı. Bu projeler toplamda 9.3 milyar dolarlık yatırım tutarı ve 23 binden fazla istihdam oluşturacak.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi olarak, Türkiye’ye yönelik yatırımların artırılması adına hangi stratejileri izliyorsunuz?

Türkiye’nin yatırım potansiyelini küresel ölçekte tanıtmak ve uluslararası yatırımcılarla doğrudan iletişim kurmak amacıyla hem genel iletişim açısından hem de projeye özel çözümler üretmek açısından kapsamlı iletişim stratejileri izliyoruz. Bu doğrultuda, uluslararası yatırım konferanslarına katılım sağlayarak, tanıtım turları düzenleyerek ve Türkiye’deki yatırım fırsatlarını tanıtarak global yatırımcıları çekmeyi amaçlıyoruz.

Ayrıca, ABD, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin, Fransa, Güney Kore, Japonya gibi 15 hedef ülkede yerleşik yerel danışmanlarımız aracılığıyla şirket ziyaretleri, seminerler ve tanıtım faaliyetleri düzenliyoruz. Yatırımcılar için sunduğumuz hizmetler İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça ve Japonca gibi birçok dili kapsıyor. Toplamda 10 dilde hizmet veriyoruz.

İletişim ve tanıtma faaliyetlerimizi önemli politika alanlarından biri olarak strateji belgemize işledik. Bu kapsamda içerik, mecra ve hedef kitle odaklı çalışmalarımızı sürdürüyoruz. “Nexus of the World” sloganıyla yürüttüğümüz kampanyalar kapsamında, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu esnasında New York’un Times Meydanı’nda gerçekleştirdiğimiz dijital açıkhava kampanyamız, Real Madrid iç saha maçlarındaki reklam kampanyalarımız, Türkiye Yüzyılı kapsamında 15 ülkede düzenlenen yatırım resepsiyonları gibi faaliyetlerimizle yatırımcılarla doğrudan etkileşim kurularak Türkiye'nin potansiyeli ve yatırım fırsatlarını tanıtmayı amaçlıyoruz.

Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırım stratejisi 2024-2028
Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırım stratejisi 2024-2028

“Türkiye'den geçmeyen ticaret yolları verimli olmayacak”

Türkiye’nin rakip ülkelere göre avantajları neler?

Türkiye, rakip ülkelerle kıyaslandığında, genç ve dinamik nüfusu, nitelikli işgücü, küresel krizlere karşı dayanıklı ekonomisi, Ar-Ge ekosistemi, jeostratejik konumu, Serbest Ticaret Anlaşmaları, Gümrük Birliği'ne taraf olması, küresel değer zincirlerine entegrasyonu ve üretim üssü olma özelliğiyle öne çıkıyor. Bunlara ilave olarak, sürekli iyileştirdiği altyapısı, 85 milyonluk güçlü pazarı ve çeyrek asırdır sürdürdüğü istikrarlı ekonomik büyümesiyle de yatırımcılar için cazip bir merkez olması, güçlendiren unsurlar arasında yer alıyor.

Türkiye, G20, OECD, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlara üye olması ve AB ile güçlü ilişkileri sayesinde dünyadaki değişimleri yakından takip etme ve hızla uyum sağlama kapasitesine sahip. BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG) ve Avrupa Birliği'nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) gibi uluslararası standartlara, yeşil ve dijital dönüşüm gibi küresel trendlere hızla adapte olabilmesi, yatırımcılar için cazip bir iş ortamı yaratıyor.

Ama tüm bunlara ek olarak bizi farklı ve özel kılan bir avantajımız var, bunu da son zamanlarda “dünyanın bağlantı noktası Türkiye” (“Nexus of the World”) diyerek vurguluyoruz. Bu slogan ilk duyulduğunda, haklı olarak Türkiye’nin coğrafi konumu ve küresel tedarik zincirlerinin birleştiği noktada bulunması akla geliyor. Ülkemizden yalnızca 4 saatlik bir uçuş mesafesiyle 70 ülkeye ulaşılabiliyor; bu 70 ülkede 1.3 milyar insan yaşıyor ve bu bölge 30.2 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe tekabül ediyor.

Hâlihazırda Kızıldeniz’i etkilemekte olan gerginlikler, Avrupa ile Hindistan ve Uzak Doğu arasındaki ticaretin Süveyş Kanalı’na bağımlı olmasının getirdiği riskleri ortaya koydu. Tabii ki son dönemde gündemde olan Orta Koridor, Kalkınma Yolu gibi Süveyş Kanalı’na alternatif ve ülkemizden geçen yeni ticaret rotaları oluşmakta; hatta başka ticaret yolları da öneriliyor. Ancak mevcut jeopolitik konjonktürde Türkiye’den geçmeyen ticaret yollarının verimli olmayacağını görüyoruz. Hatta şunu söylüyoruz: “Küresel lojistiğin değişmeye başladığı ve enerji fiyatlarının yükseldiği bu süreçte, dünya ticaretindeki pazar payınızı ve rekabet avantajlarınızı korumak için doğrudan Türkiye’ye yatırım yapın.” Bu çağrımız, son zamanlarda bilhassa Uzakdoğu ülkelerinde karşılık buluyor. Çünkü Türkiye’de üretim yapmak demek, Gümrük Birliği sayesinde 520 milyon kişilik nüfusa sahip bir pazara ve Türkiye’nin taraf olduğu serbest ticaret anlaşmalarıyla 1 milyarlık bir pazara doğrudan ulaşmak demektir. Aynı zamanda hammadde, enerji ve pazara çeşitli alternatif yollardan ulaşma imkânına sahip olmak demektir. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz ki önümüzdeki süreçte, Türkiye’nin sunduğu stratejik avantajları göz ardı edenler küresel rekabette geri kalırken, Türkiye’nin önemini iyi kavrayanlar ve Türkiye’deki konumunu güçlendirenler dünya sahnesinde de konumlarını güçlendirecekler.