Enflasyon ve resesyon arasında kalan merkez bankacılığı

Doç. Dr. M. Levent Yılmaz.
Doç. Dr. M. Levent Yılmaz.

Önce pandemi dönemi sonrasında ise Rusya-Ukrayna savaşı’nın etkileri tüm dünyada enflasyonist bir süreci beraberinde getirdi. Enflasyon bu denli yüksek olunca ve ekonomi yönetimleri enflasyonla mücadele yerine ekonomileri ayakta tutmayı önceleyince gözler merkez bankalarına çevrildi. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke merkez bankaları enflasyonla mücadele etmek yerine ellerindeki para politikası araçlarının ekonomiyi destekleyici nitelikte kullandılar. Elbette bunun da enflasyonu tetikleyen belirgin etkileri oldu.

Fed Politika Faizi (%)
Fed Politika Faizi (%)

Bugün geldiğimiz noktada ise işler biraz daha karışmış durumda. Ana akım iktisadi önermeler ile hareket eden merkez bankaları dünya ekonomilerini adım adım resesyona sürükleyecek adımları atmaya başladılar. Birkaç örnek üzerinden olan bitene bakalım.

ABD Merkez Bankası Fed bir süreden bu yana hem faiz artırıyor hem de bilanço daraltıyor. Fed son 4 toplantıda 75’er baz puanlık faiz artışları yaparak tarihinin en hızlı sıkılaşmasına imza atıyor.

Fed’in bu denli hızlı faiz artışının ekonomide resesyon beklentilerini artırması Fed toplantılarının da en önemli gündem maddesi olmaya devam ediyor. Örneğin Fed toplantısında bu konunun etraflıca değerlendirildiğini ve nihayet faiz artış hızının yavaşlatılmasının uygun olacağına ilişkin kanaat getirildiğini görüyoruz. Hem Fed Başkanı Powell’ın basın toplantısındaki konuşmasından hem de son Fed tutanaklarındaki Fed üyelerinin ifadelerinden gördüğümüz üzere Fed Aralık ayı toplantısından itibaren daha yavaş hareket edecek.

Her ne kadar faiz artış hızındaki yavaşlama piyasalarda olumlu fiyatlanmış olsa da Fed’den gelen sinyaller nihai faiz oranının önceki beklenenden daha yüksek bir seviyeye çıkacağı yönünde. Yani Fed faiz artırmaya devam edecek. Hatta faizi daha yüksek bir noktaya çıkaracak ancak bunu resesyon kaygılarını gözeterek “yavaş yavaş” yapacak.

Ancak tüm mesele faiz politikasından ibaret değil. Zira eş zamanlı olarak Fed’in bilanço daraltma programı da tüm hızıyla devam ediyor. Açıklanan takvime göre Fed içinde bulunduğumuz ay da dahil olmak üzere 2022 yılının tamamında 522,5 milyar dolarlık bilanço daraltmasını tamamlamış olacak. 2023 planı henüz belli değil ancak bilanço daraltmasının devam edeceğini biliyoruz.

Atılan her bilanço daraltma adımı da faiz artışı gibi etki ediyor. Bu bakımdan 2023 yılına ilişkin bilanço daraltma programının ne olacağı konusu sadece ABD’nin değil diğer tüm ekonomilerin de en çok merak ettiği konulardan birisi. Çünkü Fed’in hem faiz artışları hem de bilanço daraltma adımları Dolar Endeksi’ne etki ediyor ve diğer ülke para birimleri bundan olumlu ya da olumsuz etkileniyor.

Dolar Endeksi’nin güçlenmesi başta gelişmekte olan ekonomiler olmak üzere dünyanın geri kalanı için döviz kuru geçişkenliği üzerinden daha fazla enflasyon anlamına geliyor. Dolayısıyla diğer ülke merkez bankaları sadece enflasyonla mücadele için değil aynı zamanda yerel para biriminin değer düzeyini dengelemek için de adımlar atmak zorunda kalıyor. Daha açık bir ifade ile sadece enflasyon hedeflemesi değil aynı zamanda üstü kapalı bir döviz kuru hedeflemesi de yapmak zorunda kalıyor.

Fed Bilançosu (Trilyon Dolar)

Yazının devamı Z Raporu 43. Sayısında