Küresel ticaret risk altında

Kim kazandı kim kaybediyor.
Kim kazandı kim kaybediyor.

Korumacılık önlemleri karşısında dünya ekonomisi ‘belirsizlik’ kaygılarıyla yavaşlıyor. WTO ve IMF’nin, G20’nin Japonya toplantısı öncesinde dünya ekonomisinin resesyona sürükleneceği uyarısına, ABD başkanı Trump’ın kayıtsız kaldığı görülüyor. Agresif bir politika izleyen Trump, Çin’in barutunun bitmesini bekliyor. Ancak hem ABD, hem de Çin ihracat pazarlarını komşularına kaptırmaya başladılar. ticaret savaşının kazananı henüz belli değil.

ABD Başkanı Donald Trump’ın 1 Mart 2018’de ilan ettiği çelik ithalatına yüzde 25, alüminyum ithalatına yüzde 10 gümrük vergisi uygulama kararı, ABD ile Çin arasında başlayan ticaret savaşının temelini oluşturuyor. ABD’nin kararı, kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına aldı. Çünkü dünya ticaretinin hakimi iki ülke karşı karşıya gelmiş oldu. Dünyanın en çok ithalat yapan ülkesi ABD yaklaşık 2,6 trilyon dolarlık ithalat gerçekleştiriyor. Yükselen ekonomi Çin ise 2,1 trilyon dolar ile onu ensesinden takip ediyor. Haliyle iki küresel güçün ticaretteki payları, tüm dünyadaki ticareti derinden etkiliyor.

  • Bloomberg ekonomisti Dan Hanson’ın yaptığı hesaplamaya göre, ABD-Çin ticaret savaşının derinleşmesi durumunda büyük çaplı bir piyasa düşüşü ile birlikte, küresel büyüme 2021’in sonuna kadar 1.2 trilyon dolar zarar görebilir. Bu demek oluyor ki, ABD ile Çin gerilimi nedeniyle dünya ekonomisi 1.2 trilyon dolarlık bedel ödeme riskiyle karşı karşıya.

Gümrük tarifesi, özünde yerel ekonomileri geliştirmek ve yerli üreticileri korumak amacıyla tasarlanmış bir vergi türü. Dış ticaret politikasının da en eski ve belki de en sık kullanılan enstrümanlarından biri. 2018’in son dönemine kadar olan süreçte Trump başkanlığında Ticaret Bakanlığı, damping / telafi edici görevler konusunda tam 122 soruşturma başlattı. Bu tarifeler, toplamda 31 ülkeye ulaşarak ithalatta 12 milyar dolar etkiye yol açtı. ABD Başkanı Trump, gümrük tarifesi silahına sarılarak ‘ülkesinin çıkarlarını’ korumayı amaçlasa da karar üstüne aldığı kararlarla, bu eski uygulamayı çok daha derin etkilere vardıracak boyuta getirdi, küresel ticaret belirsizlik riski altında, durgunluğa doğru gidiyor.

Küresel ekonomi resesyon sarmalında

Dünya Ticaret Örgütü (WTO) G20 ekonomileri arasında giderek artan ticaret kısıtlamalarının küresel ekonomide “belirsizlik” oluşturduğuna dikkat çekiyor. WTO, geçen yılın Ekim ayından 2019’un Mayıs ayına kadar 20 yeni politika ile toplamda 335.9 milyar dolarlık bir ticaretin kısıtlandığını açıkladı. Dünyanın en büyük finans gruplarından biri olan İsviçre merkezli banka UBS’nin Küresel Ekonomik Araştırmalar Başkanı Arend Kapteyn, bankanın müşterilerine gönderdiği notta, iki ülkenin bir anlaşmaya varamaması ve birbirlerine yeni gümrük tarifeleri uygulamaları halinde, global ekonomik büyüme ve piyasa şartları hakkında beklentilerin bozulacağına dikkat çekiyor. Notta, Japonya’da gerçekleşen G20 toplantılarında ticaret savaşını bitirme konusunda ilerleme sağlanamaması durumu değerlendiriliyor ve dünya ekonomisinin durgunluğa (resesyon) sürükleneceği uyarısı yapılıyor.

Uluslararası kuruluşlardan peşi peşine uyarılar geliyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, ABD ile Çin arasındaki ticari savaşa ilişkin, “Hiç kimse ticari savaşta kazanmıyor, hepimiz bundan kaybediyoruz” diye açıklama yaparken; Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi de artan ticari kısıtlamaların oluşturduğu yeni gerilimlere karşı uyarıyor.

Trump uyarılara kulak tıkıyor

Öyle gözüküyor ki anlaşma çok uzak ihtimal. Çünkü uyarılara kulaklarını tıkayan ABD Başkanı Trump’ın farklı beklentisi var. Trump, Japonya ziyaretinde Çin ile bir ticaret anlaşması yapmaya hazır olmadıklarını söyledi. Sözlerine, binlerce firmanın ek gümrük vergisi ödememek için Çin’i terk ettiğini savını da ekledi. Toplantılar başlamadan yaptığı açıklamada da Çin mallarına kaydadeğer ek gümrük tarifesi uygulayabileceği uyarısında bulunması, ticaret savaşının tekrar ön plana çıkabileceğini ortaya koyuyor. Muhtemeldir ki Trump, Çin’in barutunu bitireceği beklentisi içinde hareket ediyor. Bu arada küresel ekonomi için en dikkat çekici uyarı da ‘kriz kahini’ olarak bilinen ABD’li ünli ekonomist Nouriel Roubini’den geldi. Meslektaşı Brunello Rosa ile birlikte geçen yaz duyurdukları ABD’de ve global ekonomide 2020’de resesyonu tetikleyebilecek 10 potansiyel aşağı yönlü riske atıfta bulunan Roubini, Project Syndicate’e yazdığı makalede, 2020 yılında olası bir küresel resesyon ve kriz riskini artıran 10 faktörden dokuzunun hala geçerli olduğu uyarısı yapıyor. Roubini, söz konusu risklerin ağırlıklı olarak ABD’yle ilişkili olduğunu belirtirken, Çin ve diğer ülkelerle devam eden ticari savaşlar, dolaysız dış yatırım ve teknoloji transferlerinin, küresel tedarik zinciri üzerinde önemli etkiler oluşturabileceğini ve stagflasyon tehdidini arttırdığını vurguluyor..

Anlaşmazlık ABD için de risk taşıyor

Geçen ay ABD’nin ekonomi politikalarını değerlendiren bir rapor yayınlayan ABD, ticaret anlaşmazlıklarının tırmanması ya da mali piyasalarda ani darboğazın, ABD ekonomisinde azımsanamayacak bir risk yaratacağı uyarısı yaptı. IMF raporunda, ABD için 2019 büyüme öngörüsü, Nisan ayındaki yüzde 2.3 düzeyinden, yüzde 2.6’ya yükseltildi ve bu artışın “finansal piyasa koşullarındaki kolaylıklardan” kaynaklandığı belirtiyor. ABD ekonomisindeki sıkıntılara ABD merkezli yatırım bankası Goldman Sachs da vurgu yapıyor. Goldman Sachs’ın yeni raporunda ABD’nin yılın ikinci yarısı için gayri safi yurt içi hasılası öngörüsü 0.5 baz puan düşüşle yüzde 2.0 düzeyine çekildi.

  • Veriler ABD’nin ticaret hacminde de azalma yaşandığını ortaya koyuyor. Çin’den ithal edilen ürünlere tarife uygulanmasıyla, bazı Asya ülkeleri, ABD ile olan ticaretlerinde önemli artışlar kaydetti. ABD Nüfus Sayım Bürosu verilerine göre, ABD’nin Asya kıtasındaki ticaretinin yüzde 82,5’ini oluşturan ilk 10 ticari ortağı ile dış ticaret rakamlarında önemli değişiklikler yaşandı.

ABD’nin Asya ile olan ticaret hacmi, 2019’un ilk 4 ayında 2018’in aynı dönemine göre yüzde 2,5 azalırken, Asya ülkelerinin ABD’ye verdiği dış ticaret fazlası da yüzde 1,4 geriledi. Ekonomi çevrelerinin çoğunluğu mevcutta Çin ile ABD’nin ticaret savaşından iki ülkenin de zarar gördüğü ve küresel ekonomide kazananı olmayan bir çıkmaza sürüklenildiği konusunda birleşiyorlar.

Çin ve ABD'ye değil komşulara yarıyor

ABD’nin Çin’den ithal ettiği ürünlere tarife uygulamaya başlamasıyla bazı Asya ülkeleri, ABD ile olan ticaretlerinde önemli artışlar kaydetti.
ABD’nin Çin’den ithal ettiği ürünlere tarife uygulamaya başlamasıyla bazı Asya ülkeleri, ABD ile olan ticaretlerinde önemli artışlar kaydetti.

ABD’nin sanayi ürünlerine uygulayacağı ilave tarifeler Çin’in imalat sektörünü olumsuz etkiliyor ve Çin’in girdilerini sağlandığı Güney Kore, Japonya, Tayvan gibi ekonomiler de bu durumdan etkileniyor. ABD’nin Çin’den ithal ettiği ürünlere tarife uygulamaya başlamasıyla bazı Asya ülkeleri, ABD ile olan ticaretlerinde önemli artışlar kaydetti. Söz konusu ülkelerin başında Güney Kore ve Vietnam geliyor. Bu yılın ilk 4 ayında ABD’ye verdiği dış ticaret fazlasında Güney Kore yüzde 52,6, Vietnam da 43,5’lik artış yaşadı. Ocak-nisan döneminde ihracatını yüzde 38,3 ile en çok Vietnam artırırken, Vietnam’ı, yüzde 17,1 ile Güney Kore ve yüzde 12,5 ile Hindistan takip etti. Söz konusu ülkeler arasında ABD’den ithalatını en çok artıran ülke ise yüzde 17,5 ile Hindistan oldu. ABD’nin kıta ile olan ticaret hacmi, 2019’un ilk 4 ayında 2018’in aynı dönemine göre yüzde 2,5 azalırken, Asya ülkelerinin ABD’ye verdiği dış ticaret fazlası ise yüzde 1,4 geriledi. Öte yandan yaptırımlara maruz kalmak istemeyen şirketler de üretim merkezlerini farklı ülkelere kaydırmayı sürdürüyor. Trump, 13 Mayıs’ta Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Tarife uygulanan birçok şirket, Çin’i Vietnam gibi ülkelere gitmek için terk ediyor. Çin bu yüzden bir anlaşma yapmayı çok istiyor” ifadelerini kullanmıştı.

Yatırımlar kaçıyor ve ihracatlar düşüyor

GCM Forex Araştırma Uzmanı Enver Erkan, “ABD ve Çin arasındaki dış ticaret anlaşmazlığında tansiyon, Başkan Trump’ın Çin’e yönelik 200 milyar dolarlık tarife planını açıklaması ve Çin’in de ‘kuvvetli,’ bir şekilde karşılık vermeyi değerlendirmesiyle beraber iyice yükseldi. Hatırlanacağı gibi Trump, Çin’e karşı 50 milyar dolarlık ithalata yüzde 25’lik tarife uygulayacağını açıklamış, Çin ise ABD’ye karşılık 6 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe girecek gümrük tarifesiyle karşılık vermişti. Trump’ın son 200 milyar dolarlık hamlesi ile beraber ticaret savaşları önemli ölçüde alevlenecek görüntüsünde ve bundan ABD ekonomisi belki daha sınırlı etkilenecek ama Çin’in ve Avrupa’nın ekonomik küçülme anlamında daha çok etkilenmesi sürpriz olmayacaktır” diye belirtiyor. IMF verilerine göre Çin 2017’de ABD’den 155 milyar dolarlık ithalat yaparken, ABD’nin Çin’den ithalatı ise 506 milyar dolarak olarak gerçekleşti. Yani, Çin’in ithalatı ABD’nin 200 milyar dolarlık tarife hamlesini karşılayamıyor. Trump çıtayı çok yüksekte tutuyor. Ancak bunun da maliyetleri var. Henüz gerçekleşmese de

  • ABD’li iktisatçı Joseph Stiglitz, ‘ABD’nin Çin’den ithal ettiği malların daha çok ara malı ve ham madde niteliğinde olduğunu ve artan vergilerin ABD’de enflasyona neden olacağını’ iddia ediyor.

Buradan da yatırımların ABD dışına kayacağı uyarısında bulunuyor. “Ortaya çıkan gerçeklik şu; Amerika’nın Çin’e olan ihracatı yaptırımlarla beraber düştü ancak başka ülkelerin, örneğin Avustralya’nın payı arttı. Amerika’nın Çin’e uyguladığı yaptırımlar uzun zaman bir araya gelemeyen Japonya ve Çin’in ticaret anlaşması yapmasına sebebiyet verdi. Rusya’nın Çin ile olan ilişkileri daha da derinleşti.”

Avrupa korumacı önlemlerden rahatsız

Avrupa Birliği (AB) ve AB içerisinde özel olarak Almanya, ABD’nin Çin, Kanada ve Meksika ile ticaret hacminin azalmasından faydalanmış görülüyor. Ancak bu Almanya ekonomisinde büyümedeki yavaşlamayı durduramıyor. Almanya’nın önde gelen ekonomik düşünce kuruluşlarından Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), Almanya’nın bu yıla ilişkin büyüme tahminini sabit tutarken, gelecek yıl (2020) büyüme beklentisini aşağı yönlü revize etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in Trump’ın ek tarife kararını açıklamasından hemen sonra, “Bu adımı son derece esefle karşılıyoruz” cümlesi, AB’nin kaygılarının da özeti niteliğindeydi. Bu konuda en son açıklama Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkan Yardımcısı Luis De Guindos’den geldi. O da ABD ve Çin arasındaki gerçek bir ticaret savaşının yavaşlayan Euro Bölgesi ekonomisini etkileyeceğini hatırlatıyor. De Guindos, ticaret savaşlarında gerginliğin yükselmesinin “son derece zararlı” olduğunu ve piyasalardaki uçuculuğu artırarak ekonomiye çok hızlı bir şekilde zarar vereceğini ifade etti. Gidişat, korumacı önlemlerin daha da fazla ağırlık kazandığı bir ortama doğru yön aldığını gösteriyor. Bunun katını, ABD Ticaret Temsilcisi Robert Lighthizer, ticaret anlaşmazlıkları konusunda Çin ile sürdürülen diyalogun başarısız kalması durumunda, ticaret bariyerleri uygulamanın “tek yol” olacağına ilişkin sözleri. Korumacı tedbirler ülkeleri alternatif pazar arayışlarına zorluyor. Mesela, ticaret savaşından en fazla etkilenen sektörü çelikte Türkiye, yeni dönemde Güneydoğu Asya, Batı Afrika ve Latin Amerika bölgelerini hedefliyor.