Pentagon’un sağlık alanındaki oyunları

Pierre Chıartano.
Pierre Chıartano.

ABD ordusunda kanser ve diğer hastalıkların hızlı artışı ordunun sağlık birimi tarafından ifşa edildi. Savunma Tıbbi Epidemiyoloji Veritabanı’na (DMED) göre, 2021 verileri, önceki beş yılın ortalamasından önemli ölçüde daha yüksek. Öyle ki, kanser teşhisi sayısında yüzde 300’e yakın, nörolojik hastalıklarda ise yüzde bine yakın artış kaydedildi. 7 Şubat’ta Senatör Ron Johnson’ın moderatörlüğünü yaptığı, beş saat süren “KOVID-19: İkinci Görüş” konulu panelde, koronavirüs aşısı zorunluluğuna karşı dava açanların avukatlığını yapan Ohio’lu avukat Thomas Renz, ABD askerlerinin sağlığına ilişkin şok edici bir tablo çizen 2021 DMED fatura bilgilerini sundu. Pentagon derhal iddiaları yalanlamaya çalıştıysa da, gerçek ve onaylanmış 2021 verilerini inkâr edemeyeceği için, önceki beş yıllık verilerin güvenilir olmadığını ve çok düşük olduğunu savundu.

Yetkililer, beş yıllık dönemin ortalamasını belirlemek için kullanılan 2016-2020 rakamlarının eksik bildirilmiş olduğunu söylerken, bir Pentagon yetkilisi sorunları belirlemek ve çözmek için verilerin aşağı çekildiğini ifade etti. Bu nedenle, ortaya çıkan son derece endişe verici ilişkinin yeniden boyutlandırılması gerekiyordu.

Veri toplama işleminin nasıl işlediği belli olmayan Pentagon, böyle yaparak kendi itibarını sarsıyor. ABD silahlı kuvvetleri, halk tarafından sevilen ve saygı duyulan sağlam bir kurum olduğu için, orduyla ilgili her şey ülke çapında bir sorun haline geliyor. Ancak bu durum aşıların güvenilirliği ile de ilgili olduğu için aynı zamanda küresel bir sorun haline gelmiştir. Veriler Big Pharma’dan maaş alan bilim adamları tarafından yayınlandığı ve yine aynı ilaç şirketlerinin sahibi olduğu medya kuruluşları tarafından yayıldığı için, aşıların yan etkileri tartışmalı bir konudur. Sanki tartışma kabul etmeyen dini bir konu gibi, yan etkilere dair başka görüşlere izin verilmiyor. Bunun bilimle hiçbir ilgisi yok. Zira Danimarka, son zamanlarda toplu aşılamadan sonra birçok hastalığın büyük bir oranda arttığını tespit etti.

Örneğin kanser ve kalp hastalıklarında artış kaydedilirken, çalışmalar hala devam ediyor. Salgın boyunca insanlar üzerinde yapılan deneylerde hep göz ardı edilen veriler, şeffaflık ve denetim de önemli bir sorundur. Şimdi, ordunun sağlık verilerini ifşa edenler, aşıların güvenilirliği konusunda belki de bulunabilecek en doğru ve açıklayıcı veri setini ortaya koymuş oldular. Nitekim ABD askerleri genellikle komutanlarının kusurlarını ihbar eden, asker kılığındaki vatandaşlardır.

Aşı yanlısı siyasetçiler ve medya, ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri’nin (CDC) farmako-denetim aracı VAERS’ın (Aşı Sonrası Gelişen Yan Etkileri Takip ve Kayıt Merkezi), görüşülen kişilerin aşının yan etkilerinden bahsetme ihtimali olduğu için, aşı araştırmalarını teşvik edebilecek kadar iyi olmadığını iddia ediyorlar. Aşı yanlıları her daim VAERS’in aşı karşıtları tarafından silahlandırıldığı tezini savunmuştur. Bu daha fazla bilgiye erişimi kısıtlamak için bir bahane. Bu nedenle, bu sistem aşı üreticilerini sorumluluktan kurtarmak için halka bir teselli olarak uygulamaya konmuş olmasına rağmen, VAERS’ten aşıların güvenilirliği konusunda gelen tüm sinyaller göz ardı ediliyor. Şimdi ise işler değişti ve ordudan bilgi sızdıranlar, VAERS verilerini önemsiz gibi gösteren aşıyla ilgili rahatsız edici güvenlik endişelerini pekiştirecek verileri sunmak için ortaya atılıyorlar.