Türkiye Risk haritası

Millet, ülkede dirlik ve düzenin devamının garantisi olan devletine sahip çıkıyor.
Millet, ülkede dirlik ve düzenin devamının garantisi olan devletine sahip çıkıyor.

Son üç yılını ağır iç ve dış tehditlerle göğüs gererek geçiren Türkiye için 2017, geçmiş bir yüzyılın hesaplarıyla gelecek bir yüzyılın umutları arasındaki o kritik kavşağı temsil etmeye aday.

Karşı karşıya olduğumuz bir çok tehdit var ancak onları bertaraf edecek güçlü yönlerimizin de olduğu unutulmamalı. Türkiye üzerine hesap yapanların özellikle vurduğu hassas noktalarımız var ancak bu zayıflıkları fırsata dönüştürebilecek birçok avantajımız da mevcut.. Milletin seçimlerde yapmış olduğu demokratik tercihleri hiçe sayan uluslararası güçler ve yerel işbirlikçileri, Türkiye’de siyaset alanını kendi istedikleri şekilde dizayn etmek amacıyla üst üste darbe girişimlerinde bulunuyor. Ancak, siyasi görüş farkı olmaksızın halkın tümü, darbe heveslilerinin emelleri önündeki en büyük set oluyor. Kapısında 50 yıl beklediğimiz Avrupa Birliği, terör örgütü üyelerini Avrupa parlamentolarında ağırlıyor. NATO’daki yakın müttefikimiz ABD, bir buçuk yıl içinde onlarca canlı bomba patlatan, yüzlerce insanımızı şehit eden, topraklarımızda işgal girişiminde bulunan PKK’ya silah ve cephane yardımı yapıyor.

Suriye’de ilan ettiği kantonlar üzerinde iki hava üssü kuran ABD yönetimi, bu sayede artık uçaklardan yardım atmak zorunda kalmıyor. Ancak Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde ve El Bab şehrinde DEAŞ’ı yenmesi ile, ülke içini ve bölgeyi ateşe atan teröre karşı gerçekten mücadele eden tek ülke olarak dünyada adından söz ettiriyor.

Misafir ettiği 3 milyon Suriyelinin yanısıra Halep’ten kurtardığı onbinlerce insana yardımcı olarak dünyanın kalbini kazanıyor. Bu madde ile ölçülemeyen bir uluslararası kredibilitedir ve Türk vatandaşları ticaret ya da seyahat için gittikleri tüm ülkelerde bu nedenle takdir edilecektir.

Türkiye-Rusya-İran ve Suriye rejimi arasında başlayan barış görüşmelerinin olumlu sonuçlanması halinde sadece Suriye’de değil Irak’ta da büyük bir siyasi ve ekonomik ferahlama döneminin başlaması neden mümkün olmasın? Bölgesel devletlerin birbirini anlayarak istikrarsızlık unsurlarına prim vermemesi sayesinde herkesin kazançlı çıkacağı bir iklim meydana getirilebilir.

Türkiye’yi çökertmek isteyen odaklar, bölücü terör örgütüne sınırsız destek vererek ülke topraklarının bir bölümünde işgal denemesine girişiyor. Ancak millet, hendek kazan, şehirleri işgal eden teröristlere hiçbir şekilde boyun eğmiyor, ülkede dirlik ve düzenin devamının garantisi olan devletine sahip çıkıyor. Teröristlerin ve arkasındaki güçlerin oyununu boşa çıkarmasını biliyor. Türkiye siyasette olduğu gibi ekonomide de çetin bir imtihandan geçiyor.

2017 ihracatta zirve yılı olabilir

ABD Merkez Bankası FED’in, uzun süredir beklendiği üzere, 2017’de üç kez faiz artırımına gideceğini ilan etmesi, ABD Başkanı Trump’ın ekonomiyi büyütmek için 6 trilyon dolar harcayacağını açıklaması, sıcak para sahiplerinin gelişmekte olan ülkelerden belirli bir miktarda çıkış yaparak ABD’ye giriş yapmasına neden oluyor ve bu çıkışın bir süre daha devam etme ihtimali yüksek. Gelirinin 3 katı borcun içinde yüzen bir ülkede, yabancı düşmanlığı yapan Trump yönetiminin, vaat ettiği gibi, ABD ekonomisini yüzde 4’ün üzerinde büyütüp büyütemeyeceği meçhul. Ama bilinen bir şey var ki, Trump’ın vaatleri doların tüm dünya paralarına karşı muhtemelen bir süre daha yüksek seyretmesine neden olacak.

Yüksek döviz fiyatları, enflasyonda ve faiz oranlarında yükselişe neden olabilir, ancak imalat sanayimiz çok güçlü olduğu için bu olumsuzlukları avantaja dönüştürmek bizim elimizde. Zira, yüksek kur, ithalatın ve lüks tüketimin artmasına gem vuruyor. Onun yerine ülke içinde üretimi ve ihracatı teşvik ediyor. Dışarıya satış yapmak dışarıdan satın almaktan daha kârlı hâle gelirken işsizlik oranları da doğal olarak aşağıya çekilebiliyor. Nitekim, yüksek kurun ilk olumlu etkisini Kasım ayı ihracat verilerinde gördük. Kasım ayında ihracat dolar bazında yüzde 5 yükseldi. 2017’de ihracatın 160 milyar dolar barajını geçebilmesi zor değil.

Hükümetin ekonomiyi hareketlendirmek için açıkladığı 250 milyar TL’lik destek paketi tam da bu noktada stratejik bir fırsatı destekliyor. Kısaca, 2017’yi iç üretimin canlandığı, işsizliğin düştüğü, ihracat gelirlerinin arttığı bir yıla dönüştürecek araçlara sahibiz.

Türkiye’nin Çin ve Rusya ile imzaladığı yerel para birimleriyle ticaret anlaşmaları 2016’yı ekonomi tarihinin önemli yıllarından biri yaptı. Çin ve Rusya ülkelerine karşı verdiğimiz 30 milyar dolara yakın dış ticaret açığını onlara TL ile mal satarak hem yerli üretimi artırmış olacağız, hem de ABD dolarını aradan çıkararak dolar bağımlılığını azatmış olacağız.

Yeni gümrük birliği Türkiye'yi 2023'e götürür

AB ile aramızdaki siyasi sorunların zirvede olduğu bir dönemde, AB tarafının geçen yılın son günlerinde Türkiye ile Gümrük Birliği (GB) anlaşmasını düzeltme kararını kabul etmesi önemliydi. GB anlaşması Türkiye’nin AB’ye sadece sanayi ürünleri satışını öngörüyordu. Türk şirketleri AB’ye tarım ürünleri ve hizmet satamıyor veya AB içinde kamu ihalelerine giremiyordu. Şimdi iki sene içinde bir üst sürüme yükseltilmesi beklenen yeni GB anlaşması sayesinde Türkiye elinin çok güçlü olduğu tarım ve müteahhitlik sektörlerinde Avrupa’nın en büyük oyuncularından biri olabilir. Dünyada inşaat ve taahhüt sektöründe Çin’den sonra en büyük oyuncu olan Türkiye’nin, eskimiş ve yeniden yapılanma ihtiyacı duyan Avrupa’da inşaat ve taahhüt işleri almaya başlaması büyük bir ekonomik kazanca işaret ediyor. Ancak, 2008 finansal krizinden sonra ekonomisini halen toparlayamamış olan AB’nin 80 milyonluk Türkiye’nin enerjisinden yararlanabilmesi için önce PKK’ya destek vermekten vazgeçmesi gerekiyor.

Risklerin farkında olursak umutsuzluğa yer kalmaz