Başarı ve şöhrete karşı istemem yan cebime koy tribine girmiş 5 yazar

Başarılı olmaktan pişman olduğunu söyleyen ve "Keşke hiç başarmasaydım" diyen buldumcuk yazarlarımız mevcut. Bugün bize hiç gerçekçi gelmese de vaktiyle yazdıklarıyla pişmanlıklarını dile getiren, dünya edebiyatından 5 yazarı sizin için listeledik.

Başlık biraz tuhaf gelebilir, kabul ediyoruz. Herkesin birer hırs atına dönüştüğü, benmerkezci, bencil ve kibirli günümüz dünyasında kim başarılı olmak istemez ki?

Üstüne üstlük bir de başarılı olacaksınız ve bundan pişmanlık duyacaksınız.

Bu durumu açıklamak için hepimizin aklına ilk başta serbest çağrışım yoluyla başarının getirdiği “kötü şöhret" gelebilir. Hatta bazılarımızın aklına Alan Parker'ın 1980 yapımı Oscar ödüllü kült filmi “Kötü Şöhret" gelebilir.

Neydi mesajımız, başarılı ve ünlüsün ama aynı zamanda mutsuz ve pişman.

Tüm bu mantık silsilesinin nostaljik çağrışımlarını bir kere koyarsak, gerçekten başarılı olmaktan pişman ve "Keşke hiç başarmasaydım" diyen yazarlarımız mevcut.
Lewis Carroll

                                    
                                    Absürt edebiyatın önemli temsilcilerinden “Alice Harikalar Diyarında” ve devamı niteliğinde olan “Aynanın İçinden” adlı kitapların yazarı Carrol'un başaralı olmaktan pişman olmasının sebebi çok açık. Yazmış olduğu kitaplar dolayısıyla herkesin onu takma adıyla bilmesi. Gerçek adı “Charles Lutwidge Dodgson” olan yazar, bu durumdan o kadar rahatsız ki arkadaşı Symonds'a yazdığı mektupta, “İsmimin sürekli bu şekilde anılmasından o kadar nefret ediyorum ki keşke o kitapları yazmayaydım” dediği belirtiliyor.
Lewis Carroll Absürt edebiyatın önemli temsilcilerinden “Alice Harikalar Diyarında” ve devamı niteliğinde olan “Aynanın İçinden” adlı kitapların yazarı Carrol'un başaralı olmaktan pişman olmasının sebebi çok açık. Yazmış olduğu kitaplar dolayısıyla herkesin onu takma adıyla bilmesi. Gerçek adı “Charles Lutwidge Dodgson” olan yazar, bu durumdan o kadar rahatsız ki arkadaşı Symonds'a yazdığı mektupta, “İsmimin sürekli bu şekilde anılmasından o kadar nefret ediyorum ki keşke o kitapları yazmayaydım” dediği belirtiliyor.
Alan Moore

                                    
                                    “For Vendetta ve Watchmen” gibi eserleriyle tüm zamanların en etkili simgesel romancılarında biri olan Moore da başarılı olmaktan çok pişman. Moore, çizgi romanlarının sinemaya aktarılmasını istemediği halde, başarılı olan çizgi romanları, yönetmenler tarafından sinemalara ve film programlarına aktarılmış. 

Bu konuda çok mutsuz olan Moore, milyonlarca dolarlık teklifleri de reddetmiş. Kendisiyle ilgili bir belgeselde Moore, bu durumdan çok pişman olduğunu ve bunu engellemek için 1980'den sonra yazdığı çizgi romanların sinemaya aktarılamayacak şekilde tasarladığını belirtir.
Alan Moore “For Vendetta ve Watchmen” gibi eserleriyle tüm zamanların en etkili simgesel romancılarında biri olan Moore da başarılı olmaktan çok pişman. Moore, çizgi romanlarının sinemaya aktarılmasını istemediği halde, başarılı olan çizgi romanları, yönetmenler tarafından sinemalara ve film programlarına aktarılmış. Bu konuda çok mutsuz olan Moore, milyonlarca dolarlık teklifleri de reddetmiş. Kendisiyle ilgili bir belgeselde Moore, bu durumdan çok pişman olduğunu ve bunu engellemek için 1980'den sonra yazdığı çizgi romanların sinemaya aktarılamayacak şekilde tasarladığını belirtir.
Annie Proulx

                                    
                                    1997 yılında “Brokeback Mountain” yazan Proulx'un eseri 2005 yılında Brokeback dağı olarak filmleştirilmiştir. Kitabı ve filmiyle çok olumlu yorumlar alan ve ünlenen Proulx ise tahmin edersiniz ki çok pişmandır. 

Proulx, kitabının toplumsal ve ahlaksal bir bakış açısını yansıtan homofobiyle ilgili olduğu halde filmin hayranları tarafından bir aşk filmi olarak hatırlanmasından o kadar pişmandır ki "Keşke kitabı yazmasaydım" demiştir. Hatta bir röportajında Proulx, “Dayanamıyorlar, filmin sonuna dayanamıyorlar ve bir aşk filmi olarak etiketliyorlar. Konuyu kimse anlamıyor” diyerek üzüntüsünü dile getirmiştir.
Annie Proulx 1997 yılında “Brokeback Mountain” yazan Proulx'un eseri 2005 yılında Brokeback dağı olarak filmleştirilmiştir. Kitabı ve filmiyle çok olumlu yorumlar alan ve ünlenen Proulx ise tahmin edersiniz ki çok pişmandır. Proulx, kitabının toplumsal ve ahlaksal bir bakış açısını yansıtan homofobiyle ilgili olduğu halde filmin hayranları tarafından bir aşk filmi olarak hatırlanmasından o kadar pişmandır ki "Keşke kitabı yazmasaydım" demiştir. Hatta bir röportajında Proulx, “Dayanamıyorlar, filmin sonuna dayanamıyorlar ve bir aşk filmi olarak etiketliyorlar. Konuyu kimse anlamıyor” diyerek üzüntüsünü dile getirmiştir.
Peter Benchley

                                    
                                    Aslında, Benchley'in pişmanlığını bir vicdan azabı olarak nitelendirebiliriz. “Jaw” isimli kurgu romanıyla ünlenen ve daha sonra sinemaya çevrilen romanından Benchley çok pişmandır.

 Kitap, tatil köyüne saldıran büyük beyaz köpek balığının yarattığı terörü anlatmaktadır. 

Benchley, gerçek yaşamda, insanlara saldırmayan ve kin tutmayan köpek balıklarını vahşi ve ölümcül bir yaratık olarak tanıtmaktan dolayı çok üzgündür.

 Kitap ve filmin yarattığı panik ve korku, köpek balıklarıyla ilgili algıyı tamamen değiştirmiştir. Daha sonra bu durumu düzeltmek için köpek balıklarının tehlikeli ve saldırgan olmadıklarıyla ilgili yazılar yazsa da pek başarılı olamamıştır. 2006 yılında ölmeden önce Benchley, “Şimdi olsa asla böyle bir roman yazmazdım” demiştir.
Peter Benchley Aslında, Benchley'in pişmanlığını bir vicdan azabı olarak nitelendirebiliriz. “Jaw” isimli kurgu romanıyla ünlenen ve daha sonra sinemaya çevrilen romanından Benchley çok pişmandır. Kitap, tatil köyüne saldıran büyük beyaz köpek balığının yarattığı terörü anlatmaktadır. Benchley, gerçek yaşamda, insanlara saldırmayan ve kin tutmayan köpek balıklarını vahşi ve ölümcül bir yaratık olarak tanıtmaktan dolayı çok üzgündür. Kitap ve filmin yarattığı panik ve korku, köpek balıklarıyla ilgili algıyı tamamen değiştirmiştir. Daha sonra bu durumu düzeltmek için köpek balıklarının tehlikeli ve saldırgan olmadıklarıyla ilgili yazılar yazsa da pek başarılı olamamıştır. 2006 yılında ölmeden önce Benchley, “Şimdi olsa asla böyle bir roman yazmazdım” demiştir.
Alan Aleksand Milne

                                    
                                    En ünlü çocuk edebiyatı yazarlarından Milne, bir ormanda Winny adlı bir ayının başından geçenleri anlattığı “Winnie the Pooh” adlı eseriyle ünlenmiştir. 

Hatta eseri, Walt Disney tarafından film ve karakter haline getirilmiştir. Ancak, Milne, kendisinin bir çocuk edebiyatı yazarı olarak ünlenmesinden çok pişmandır. Çünkü daha sonra yetişkinler için yazmış olduğu birçok eserini, “Winnie the Pooh” gölgelemiştir. Bu durumdan çok üzgün ve pişman olan Milne, çocuk edebiyatındaki başarısından dolayı çok pişman...
Alan Aleksand Milne En ünlü çocuk edebiyatı yazarlarından Milne, bir ormanda Winny adlı bir ayının başından geçenleri anlattığı “Winnie the Pooh” adlı eseriyle ünlenmiştir. Hatta eseri, Walt Disney tarafından film ve karakter haline getirilmiştir. Ancak, Milne, kendisinin bir çocuk edebiyatı yazarı olarak ünlenmesinden çok pişmandır. Çünkü daha sonra yetişkinler için yazmış olduğu birçok eserini, “Winnie the Pooh” gölgelemiştir. Bu durumdan çok üzgün ve pişman olan Milne, çocuk edebiyatındaki başarısından dolayı çok pişman...
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >