“Operasyona üç kişi gittik, biri donarak şehit oldu” SAT Komandosu Namık Ekin, GZT Alfa’da konuştu

SAT Komandoları neden insan üstü sayılıyor?
SAT Komandoları neden insan üstü sayılıyor?

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin efsanevi SAT komandolarından Namık Ekin, GZT Alfa’ya konuk oldu. Soğuk Savaş döneminde NATO’nun Sovyetlere karşı geliştirdiği bir tatbikat kapsamında Karadeniz’de düzenlenen operasyonda yaşanan dramatik bir olayı ilk kez paylaştı. Yedi kişilik timle gece paraşütle denize atladıklarını belirten Ekin, görev sırasında bir silah arkadaşının soğuktan donarak şehit olduğunu açıkladı. Programda yalnızca askeri operasyonlar değil, SAT disiplininin sivil hayattaki etkileri, hayatta kalma mücadeleleri, ölümle burun buruna gelinen anılar ve kamuoyunda “cehennem haftası” olarak bilinen zorlu eğitim süreçleri tüm yönleriyle ele alındı.

Gecenin karanlığında başlayan görev buz gibi bir ölümle sonlandı

Yıl bin dokuz yüz altmış yedi… Karadeniz’in dondurucu sularında icra edilen özel bir NATO operasyonunda, SAT timi gece saatlerinde paraşütle denize atladı. Yedi kişilik tim, iki grup halinde ilerleyerek su altındaki mağaralara ulaşmayı hedefliyordu.

İlk dalgayı oluşturan üç kişilik ekip görev için ilk adımı attı. Ancak yüzeye çıkıldığında timin üçüncü üyesi uzun süre görünmedi. Yaklaşık yirmi dört dakika boyunca yapılan gözlem ve çağrılardan sonuç alınamayınca, komandonun görev sırasında donarak şehit düştüğü anlaşıldı. Şehit olan asker, Mustafa Tosun’du. Bu olay, Namık Ekin’in kariyerinde unutulmaz bir kırılma noktası oldu.

Cehennem haftası: 244 kişi başladık 21 kişi mezun oldu

SAT komandosu adaylarının fiziksel ve zihinsel sınırlarını zorlayan en kritik aşamalardan biri olan “Cehennem Haftası”, Ekin’in ifadesiyle “hayatta kalma içgüdüsünün son sınırına ulaşıldığı” bir eğitim sürecidir.

Haftanın yedi günü, günde yalnızca bir saat uyku ile geçen bu süreçte kursiyerler, yaklaşık yirmi üç saat boyunca kesintisiz fiziksel faaliyet içinde bulunur. Ancak bu bir saatlik uyku bile tam anlamıyla dinlenme fırsatı sunmaz.

Ekin, eğitim sırasında dehidrasyona girdiğini, gözleri çökmüş haldeyken bile görevine devam ettiğini ve eğitmenlerin bir bardak su bile vermediğini belirtti. Bu eğitimin amacı, komandoları savaşın en ağır şartlarına hazırlamaktır. 244 kişi olarak başladıkları kursun sonunda 21 kişinin mezun olduğunu ve kendisinin de mezun olanlar arasında olduğunu anlattı.


Kıbrıs’a yüzerek gitmek: “Tarihe not düşmek içindi”

Programın dikkat çeken bölümlerinden biri de Ekin’in Mersin’den Kıbrıs’a 38 saat boyunca yüzerek gerçekleştirdiği geçişti. Askerî kariyerinin ardından bile sınırlarını zorlamaktan vazgeçmeyen Ekin, bu denemeyi bir rekor kırmak için değil, bir Türk SAT komandosunun dünya rekorlarına imza atabileceğini göstermek için gerçekleştirdiğini ifade etti.

Spor geçmişi ve SAT disiplini sayesinde bu cesur adımı atabildiğini söyleyen Ekin, aç ve susuz bir şekilde, su altında 38 saat boyunca yüzerek hedefine ulaştı. Bu yüzüş, yalnızca fiziksel bir başarı değil, aynı zamanda zihinsel dayanıklılığın da bir kanıtıydı.

Hayatla ölüm arasında ince bir hat: Vicdan

Ekin, sadece fiziki sınamaları değil, görev sırasında vicdanla yüzleştiği anları da anlattı. Eğitimlerde en zorlu şartlarda hayatta kalmayı ve gerektiğinde öldürmeyi öğrenen komandolar için en çetin sınavlardan biri, vicdanın devreye girdiği anlardır.

Kıbrıs Harekâtı sonrası etkisinden uzun süre kurtulamadığı bir olayda, öldürdüğü düşman askerinin cüzdanından çıkan çocuk fotoğrafı, savaşın insani boyutunu tüm açıklığıyla ortaya koydu. SAT komandolarının görevi net: hedefe ulaşmak, düşmanı etkisiz hale getirmek ve timi sağ salim geri getirmek. Bu hedefin dışında kalan tüm duygular, görev süresince askıya alınmak zorundadır.

Ekin, SAT komandolarının bir anlamda “savaş makinesi” olarak yetiştirildiğini ve vicdan ile görev bilinci arasında denge kurmanın hayati önemde olduğunu ifade etti.

Lağım çukurunda geçen üç gün

Namık Ekin’in eğitim sürecinde yaşadığı en sarsıcı anılardan biri de logar kapağının altında geçirdiği üç gün oldu. “Yakalanma ve gizlenme” senaryosu kapsamında yapılan bu eğitimde, kursiyerler olası bir düşman baskınında kendilerini saklayabilecekleri en zorlu ortamlarda hayatta kalmak zorundaydı.

Ekin, günlerce güneş ışığı görmeden, farelerin dolaştığı, rutubetli ve havasız bir logar boşluğunda kaldı. Üzeri demir levhayla kapatılmıştı; içeriden dışarıyı görmek imkânsızdı. Açlığa karşı direnmek için kertenkele yediğini, içeride yalnız kalmanın psikolojik etkisini olumlu düşüncelerle bastırmaya çalıştığını anlattı. Bu eğitimin kendisinde travmatik etkiler bıraktığını ancak üstesinden gelmeyi başardığını da ekledi.

Pamuk yüzlü adam canavara dönüştü

SAT kurslarında eğitmenlik yaptığı dönemi anlatan Ekin, "Bana 'Pamuk Yüzlü Adam’ derlerdi. Ama eğitim başladığında bir canavara dönüşürdüm. Bu kurs seni hem fiziksel hem ruhsal olarak baştan inşa eder," sözleriyle bu sürecin bir kişilik dönüşümü olduğunun altını çizdi.

Görev sırasında acıma duygusunun yerinin olmadığını, savaşçı ruh ile vicdanın çatıştığı anlarda karar verme mekanizmasının tamamen hedef odaklı çalıştığını belirtti. “Görev varsa acıyamazsın. Çünkü sen yapmazsan, o sana yapacak. Komandolukta affetmek yoktur. Sadece plan, hedef ve başarı vardır,” sözleriyle bu anlayışı özetledi.

GZT Alfa’ya övgüyle veda etti

Program sonunda GZT Alfa ekibine teşekkür eden Ekin, “Cihazlardan çok burada gördüğüm samimi yüzler beni etkiledi. Bu kadar içten bir program beklemiyordum,” diyerek hem stüdyo ekibine hem de izleyicilere güçlü bir mesaj verdi.

SAT Komandosu Namık Ekin’in yaşam öyküsü, görevleri, acıları ve zaferleriyle dolu bu özel bölüm; yalnızca bir askerî portre değil, aynı zamanda insan iradesinin sınırlarını zorlayan bir hayatın belgesidir.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım