Bir rüya üzerine yapılan cami: Takkeci İbrahim Ağa Camii
Takkeci İbrahim Ağa Camii, İstanbul’un tarihi dokusunu yaşatan, sade ama derin anlamlar taşıyan bir eserdir. Bu caminin hikâyesi, zenginlikten değil, alın teriyle kazanılan bir hayır işinin sembolüdür.
Efsaneye göre İbrahim Ağa, İstanbul’da geçimini takke satarak sağlayan mütevazı bir esnaftı. Her gün sabah erkenden çarşıya gider, el emeğiyle ördüğü takkeleri satar, kazandığı az miktardaki paradan küçük bir kısmını kenara koyardı. Günlük kazancının bir bölümünü biriktirmeye başlamasının sebebi, gönlünde taşıdığı büyük bir arzuydu: Allah rızası için bir cami yaptırmak.
Yıllar boyunca azimle çalıştı, kazandıklarının çoğunu hayaline adadı. İnsanlar onun bu gayretine bazen hayretle, bazen alayla baktılar; ama İbrahim Ağa hiçbir zaman vazgeçmedi. Küçük birikimleri zamanla büyüdü ve nihayet cami yaptırabilecek hale geldi. O dönemin padişahı III. Murad devrinde, 1591 yılında, bugün Fatih – Karagümrük semtinde yer alan Takkeci İbrahim Ağa Camii inşa edildi.
Caminin mimarisi gösterişli değildir; ancak mütevazı yapısı, onu yaptıranın karakterini yansıtır. Tek kubbeli, klasik Osmanlı üslubundaki bu yapı, sade taş işçiliğiyle dikkat çeker. Ancak asıl güzelliği, hikâyesindedir: bir esnafın alın teriyle, helal kazancıyla Allah’a olan sevgisini bir ibadethaneye dönüştürmesinde.
Rivayete göre İbrahim Ağa, cami tamamlandığında minberin önünde secdeye kapanıp “Ya Rabbi, benim takkem kadar helal bir niyetle yapıldı bu cami” demiştir. Bu söz, caminin ruhunu özetler.
https://www.instagram.com/reel...
Bugün Takkeci İbrahim Ağa Camii, yalnızca bir ibadet yeri değil; çalışkanlığın, inancın ve azmin sembolüdür. İstanbul’un kalabalığında bile, sessiz bir köşede, samimi bir insanın duasını yansıtan mütevazı bir hatıra olarak varlığını sürdürmektedir.