Baroktan neoklasizm'e geçiş dönemi: Rokoko

BEYZA ELİF BAYRAM
Abone Ol

Rokoko, Barok akımının son dönemlerinde ortaya çıkar ve 18. yüzyıl sonlarına doğru yerini Neoklasizm’e bırakır. Mimari bir akım olmanın ötesinde Rokoko; Fransız Kralı 14. Louis’in 1715’teki ölümünden 1789 Fransız devrimine kadar geçen süreyi de ifade eder.

Rokoko, 16. yüzyıl sonlarına doğru, Fransa’da saraylıların ve soyluların yaşamını yansıtan bir resim sanatı ve dekorasyon türü olarak ortaya çıkar. 1789 Fransız İhtilali, Avrupa barok saray saltanatını sona erdirerek; yeni bir akım olan rokoko akımının başlamasına neden olur. Gösterişten yana olan rokoko akımına, doğal olarak soylular sahip çıkar. Rokoko resimlerinde, saraylarda şaşalı yaşam süren soylular resmedilir.

Jean-Honoré Fragonard, Salıncak.

Rokoko, Fransa'da 14. Louis (1715-1774) döneminde soyluların çok değer verdiği bir akım olarak anılır. Barok dönemdeki ağırlık ve ciddilik; yerini daha hafif, daha sade bir tarza bırakır. Akım, kısa sürede bütün Avrupa’ya yayılır. Rokoko’nun ilk çıktığı yer Paris olsa da barış ortamında doğan bu tarz, gezgin sanatçılar sayesinde kısa sürede kendini Fransa’nın dışında; İngiltere, Almanya, Rusya, Avusturya, İspanya gibi ülkelerde de gösterir.

Madam Pompadour Portresi.

Rokoko üslubu adını, bitkisel bezemelerin ve duvarları kaplayan resimlerin; göz oyalayan, tasasız ve yaldızlı görünümünden alır. Rokoko, Fransızca "rocaille" kelimesinden gelir. Bu ifade, çürük yapılı taşların, harçla karıştırılmasıyla oluşturulan yapay kayalıklara denir.

İspanyol ressam Francisco Goya’ya ait olan bu eserde, Fransızlar’ın 1808 yılında İspanyol sivillerini katlettiği mayıs günlerinden biri anlatılır.

Barok’un karmaşık ve kıvrımlı biçimlerini benimsemesine karşın, Rokoko sanatı çok daha zariftir. Biçimsel açıdan bakıldığında Rokoko’da doğrusal çizgiler değil, baskın bir şekilde S ve C kıvrımlarının kullanıldığı görülür. Barok’la olan biçimsel benzerliği dışında, duyarlılığa daha fazla seslenen renkler (örneğin gökyüzü mavisi, gül pembesi gibi) daha güçlü duygusal ifadeleri tanımlamakta kullanılır. Bu akımda; rahatlık, canlılık, doğal gözlemcilik ve teşbih sanatının baskın olduğu görülür.

Hotel’de Soubise, Prenses Salonu, Paris.

Bu akımın en önemli özelliklerinden biri de dış mekandan ziyade iç mekanda da etkili olması. Rokoko, odaların iç dekorasyonunu süslü mobilya ve aynalarla tamamlar. Rokoko’da, duvar ve tavan işlemelerinde, "rocaille" denen midye kabuğunun biçiminden esinlenilir. Bir süsleme motifinin etrafı; kabartma olarak biçimlenmiş meyveler, çiçekler ve salkımlarla bezenir. Ayrıca asimetrik bir duvar düzeni benimsenir. Duvarlara bol yapraklı ağaçlar arasından bakan hayvan resimleri yapmak bir noktadan sonra moda haline gelir.

Aşk mektubu, François Boucher, 1750.

Çoğu zaman barok stili ile özdeşleştirilse de, rokoko sanat akımında zariflik ve ince detaylar ön planda tutulur. Bu da sadelikle birlikte nitelikli eserlerin ortaya çıkmasını sağlar. Barok stilinde ise gösterişin daha ön planda olduğu görülür. Rokoko döneminde; binaların dış tasarımı sade, iç tasarımda ise yoğun detaylar kullanılır.

The meeting, Jean-Honoré Fragonard, 1771-1773.

Her ne kadar rokoko denildiği zaman akla mimari yapılar gelse de bu akımdan etkilenen farklı sanat dalları da bulunur. Mobilya, resim ve heykelcilik alanında da rokoko tarzı ile yapılmış olan çok sayıda eser ortaya konulur. Rokoko resimlerinin konuları, soylular tarafından ressamlara bizzat verilir. Genel olarak Rokoko resminin konusu; soyluların abartılı yaşamları ve gizli aşk hayatları olur.

Ottobeuren Bazilikası, Almanya.

Bu dönemde Avrupa’nın hemen hemen birçok sarayında görevlendirilen Tiepolo adlı ressam; kısa zamanda, duvar ve tavanları sayısız figürlerden oluşan kompozisyonlarla doldurur. Kısa sürede, yüzeysel ve ezbere yaptığı figürlerin ünü, tüm Avrupa’ya yayılır. Tiepolo, tüm kilise ve sarayların tavan ve duvarlarını, göklerde uçan, bulutlar arasında dolaşan figürlerin yer aldığı kompozisyonlarıyla âdeta dış dünyaya açar ve mekânlarını sınırsızlaştırır. Bu nedenle Tiepolo’nun kompozisyonları, tavanları göğe açılan birer pencere tasviri haline getirir.

Rokoko alanında yaptığı çalışmalarıyla tanınan bir diğer isim olan Francisco Goya, diğer sanatçılardan farklı olarak çalışmalarında büyük oranda soyluları eleştirmeyi tercih eder. Bu da sanatın, eleştiri alanındaki gücünün büyük bir göstergesi olarak kabul edilir.

Catherine Sarayı- St. Petersburg- Rusya.

Ülkemizde rokoko tarzı, 1720-1721 yıllarında Paris elçisi olan Yirmi sekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin yurda dönmesinden ve Fransa Kralı 14. Louis’nin gönderdiği devrin sanat özelliklerini yansıtan hediyeleri, Sultan III. Ahmed’e sunmasından sonra görülür. İlk başlarda çok tasvip edilmese de daha sonra süslemelerde yerini almaya başlayan rokoko tarzı, Osmanlı sanat ve mimarisinde kabul görür. Osmanlı sanatının, klasik dönemine ait en görkemli eserlerinin verilmesinden sonra; Batı’nın etkisiyle, alışılagelmişin dışında manzaralar sergileyen rokoko tarzı çalışmalar üretilir. Bu eserler başlarda Avrupa taklidi olarak görülür, ancak zamanla halk bu türe alışır ve benimser.

III. Ahmed Çeşmesi, Topkapı Sarayı ile Ayasofya Camii arasında yer alan rokoko tarzı çeşme.

Dolmabahçe, Beylerbeyi ve Yıldız Sarayları başta olmak üzere; resmî, sivil ve dinî binaların hemen hemen hepsinde rokoko üslûbu uygulanır. Kahire (Mehmed Ali Paşa Camii) ve Bursa (Murâdiye Camii’nin boyalı alçı mihrabı) gibi imparatorluğun önemli şehirlerinde de bu üslubun etkileri görülür.

Rokoko süslemeli bir serlevha.

Ortaköy Camii’nin (Büyük Mecidiye Camii) cephelerinde yer alan, barok-rokoko tarzındaki kabartma süslemelerin yanında; mekanda, istiridye kabuğunu andıran formlar görülür. Küçüksu Kasrı’nın dış cephesine de Abdülaziz devrinde rokoko tarzında kabartma süslemeler yapılır. Rokoko süslemesinin güzel örneklerine fermanlarda da rastlanır.