Geleneksel ögeleriyle mistik bir şehir: Stone Town, Zanzibar

VUSLAT SOYTÜRK
Abone Ol

Tanzanya’ya bağlı yarı özerk bölge Zanzibar; baharat bahçeleri, Hint Okyanusu’na açılan sahilleri ve doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi ve kültürel zenginlikleriyle de öne çıkıyor. Zanzibar’ın en büyük adası Unguja’nın batısında bulunan Stone Town, Afrika’nın en turistik noktalarından biri olmakla birlikte UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor.

Stone Town sokakları.

Bir zamanlar baharat ve köle ticaretinin merkezi olan Stone Town; Swahili, Hint, Arap, Avrupa ve Fars medeniyetlerinin izlerini taşıyan mimari yapılarıyla öne çıkıyor. Taş kasaba anlamına gelen şehir, asırlardır kentsel dokusunu ve şehir manzarasını neredeyse hiç bozmadan muhafaza etmeyi başarmış.

Şehirden pencere ve çatı görünümü.

Stone Town’daki tarihi bir binada cep telefonunuzu kullanmak isterseniz muhtemelen bağlanamayacaksınız. Bunun sebebi duvarların ortalama kalınlığının 40 ile 60 cm arasında olması. Yapı malzemesi olarak mercan taşı (coral rag) ve kireç harcı kullanılarak en sıcak havalarda bile binaların serin olması sağlanıyor.

Stone Town’daki geleneksel evlerin tavan ve zeminlerinde belirli bir uzunlukta büyüyen mangrov ağaçlarının kullanılması sebebiyle, odalar genellikle dar ve karanlık iken; ithal tik ağaçları ve demir kirişlerin kullanıldığı yapılar daha geniş ve ferah. Adaya oluklu demir malzemelerin getirilmesinden önce yapılan çatılar, düz bir yapıya sahipken; aradan zaman geçtikçe eğimli çatıların kullanımı da yaygınlaşmaya başlamış.

Jaws Corner’daki baraza.

Evlerin tipik bir detayı olarak evin dışında ya da girişindeki koridorda bulunan, Swahilice’de "baraza" denilen taş banklar yer alıyor. Ada halkının sosyal hayatında büyük bir yeri olan barazalarda misafirler ağırlanıyor ya da toplantılar düzenleniyor.

Farklı tarzlarda binalar.

Şehrin dar, dolambaçlı sokaklarında dolaşırken; birçok farklı tarzda yapıyı yan yana görmek mümkün. Arap tarzı binalar genellikle iç avluların bulunduğu, kare planlı, iki veya üç katlı yapılardan oluşuyor. Yine birkaç kat yüksekliğindeki Hint binalarının zemin katlarında dükkânlar, üst katlarında ise; süslü cepheler yer alıyor.

Ahşap oymalı kapının önünde oturan çocuklar.

Stone Town’un zenginlik ve statü sembolü olan oymalı ahşap kapıları, Zanzibar’ın en ünlü parametrelerinden biri. Halen gelişen kapı oymacılığı endüstrisi sayesinde, sokaklarda asırlık kapılarla yeni kapıları yan yana görmek mümkün.

Çiçek oymalı ahşap kapı.

En eski kapılar Burma tik ağacından yapılıyor olup Asya’dan, Hint Okyanusu üzerinden getiriliyormuş. Burma tik ağacı artık bulunmadığından, sonraki dönemlerde yapılan kapıların yapımında Doğu Afrika tiki kullanılmış. Bu malzemenin nadir olması ise, kapıları daha değerli kılıyor.

Arap stili kapı.

Arap stili kapı.

Kapı kenarlarının alt taraflarında bulunan işaretler sayesinde, kapıların yaşları hakkında bir tahminde bulunmak mümkün. En eski kapılardaki balığa benzeyen semboller, yıllar geçtikçe ananasa benzemeye başlamış. Yani eğer ananasa benzer bir sembol görünüyorsa daha yeni nesil bir kapıya bakıyorsunuz demektir.

Kapılara çiçek, ağaç, balık, fil gibi figürlerin yanı sıra Kur’an’dan ayetlerin işlenmesi de sıkça görülen bir durum. Kapılara monte edilen pirinç tokmakların ortaya çıkış sebebi Hindistan'da, kapıların filler tarafından zarar görmesini engellemek olsa da; Zanzibar’da fil bulunmadığından yalnızca dekorasyon amaçlı kullanılıyor. Her kapı, sahibinin sosyal konumuna, dinine ve mesleğine göre tasarlanıyor. Örneğin balık ticareti yapan bir tüccarın evinin kapısında, dalga motifleri ya da balık pullarını andıran desenlerin bulunması çok yüksek bir ihtimal.

Arap stili pencereler.

Stone Town yapıları, en az kapıları kadar dikkat çekici ve eşsiz pencerelere sahip. Genellikle zeminden başlayıp yukarı doğru uzanan pencereler, derin nişler sayesinde, odaya doğrudan güneş ışığının girmesini önlüyor. Alt kısımlarında bulunan panjurlar ise; odalardaki havalandırmaya yardımcı oluyor.

Ahşap işlemeli balkon.

Balkon ve pencereler.

Stone Town’daki yapıların bir diğer dikkat çekici özelliği ise balkonları. Gujeratlı tacirler tarafından adaya getirilmiş olduğu düşünülen balkonların yapımında, gül veya tik ağaçları kullanılıyor. Halk arasında, bir evin balkonu ne kadar büyükse sahibinin o kadar varlıklı olduğu düşünülüyor.

Stone Town’da bugün yaklaşık 1700 ev olduğu tahmin ediliyor. Bunların birçoğu ise restore edilmeyi bekleyen asırlık binalar.

Old Fort.

Old Dispensary.

Christ Church Anglikan Katedrali.

Stone Town Camii.