Maçka sırtlarında Boğaz’ı gören bir yapı: Taşlık Kahvesi

İREM NUR KAYA
Abone Ol

Sedad Hakkı Eldem’in en tanınan yapılarından biri olan Taşlık Kahvesi, bir zamanlar Maçka sırtlarında konumlanıyordu. Yapı, Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı’nı güncel bir şekilde yorumlayan plan tipiyle mimarlık tarihinde öne çıkıyor. Günümüze ulaşamayan yapının İstanbul manzarasına karşı fotoğrafları ise halen hayallerimizi süslemeye devam ediyor.

Taşlık Kahvesi ve çevresi, Fotoğraf: Gültekin Çizgen, Kaynak: Salt Araştırma.

Osmanlı Devleti’nin dağılma döneminde modern ama öze dönüşü de yansıtan bir mimari arayışa gidiliyor ve bu dönemde Birinci Ulusal Mimarlık Akımı doğuyor. 1900’lü yılların başına denk gelen ve nispeten etkisi daha kısa süren bu akımın ardından çağdaş modernist bir akım etkili olmaya başlıyor. Ancak takvim 1940’ları gösterdiğinde İkinci Dünya Savaşı ile birlikte dünyaya yeni bir milliyetçilik dalgası yayılıyor. Tam da bu dönemde öz kaynaklarımıza döneceğimiz, kendi “milli” mimarimizi yansıtacağımız yapılar yapma hedefi oluşuyor. İkinci Ulusalcı Mimarlık ya da Milli Mimari olarak anılan bu dönemde tarihi yapıları referans alan ve onu yorumlayarak güncel bir tasarım ortaya koymayı amaçlayan yapılar inşa ediliyor. Bu yıllarda aktif olarak çalışmalar yapan Sedad Hakkı Eldem’in tasarladığı Taşlık Kahvesi de Boğaz’ın en eski sakinlerinden olan Amcazade Yalısı’nın plan tipini örnek alan ve döneminde adından sıkça bahsedilen yapılardan biridir. Yapı, Taşlık Parkı’nın içinde inşa ediliyor.

Amcazade Hüseyin Paşa | Köprülü Yalısı, Fotoğraf: M. Erem Çalıkoğlu, Kaynak: Salt Araştırma.

Taşlık Parkı, Sultan Abdülaziz zamanında yapımına başlanan ancak tamamlanmayan bir yapının temel taşları kaldırılarak ve hafriyat çukuru doldurularak halka açılıyor. Daha sonra Taşlık Parkı’nı canlandırma hedefiyle Maçka sırtlarında Taşlık Kahvesi inşa ediliyor. Parkta o dönemde Taşlık Kahvesi’nin dışında bir büfe ve tuvaletler yer alıyor. 1947-1948 tarihleri arasında inşa edilen yapı, önceleri sadece kahvehane olarak kullanılsa da zamanla mutfak ilave ediliyor ve lokanta olarak hizmet vermeye başlıyor.

Taşlık Kahvesi’nin bağlamıyla ilişkisi, Fotoğraf: Gültekin Çizgen, Kaynak: Salt Araştırma.

O dönemde Arkitekt dergisinde yayımlanan yazıda bu ekleme olayı Sedad Hakkı Eldem’in ağzından şu şekilde aktarılıyor: “İki sene evvel inşasına başlanan, bu bina zaman ile program değişikliği geçirmiş, sadece kahve olarak başlanmış iken, mutfak ilâvesiyle ayni zamanda lokanta olmuştur. En nihayette de, ufak bir bar daha kazanmıştır. Böylelikle plân eski sadeliğini ve maksadını kaybetmiş, fakat bugünkü ihtiyaca daha uygun bir hale gelmiştir.”

Taşlık Kahvesi’nin kat planı, Kaynak: Arkitekt Dergisi.

Yapı, III. Ahmed Dönemi’nden günümüze ulaşan en önemli yapılardan biri olan Amcazade Yalısı’ndaki T plan tipini örnek alıyor. Bu plan tipi sayesinde manzaraya uç yönlerinden açılabilen bir mekan elde ediliyor. Taşlık Kahvesi’nin plan tipi incelendiğinde Yalı’dan farklı olarak orta salona bir kol daha eklendiği görülüyor. Eklenen bu kolda giriş ve servis birimleri yer alıyor. Yapının cumbalarında kanatlar birer kademe yükseltilerek sedir ile çevreleniyor. Betonarme iskelete sahip olan yapı, alandaki mevcut istinat duvarlarının üzerine payandalarla oturtuluyor.

Taşlık Kahvesi iç mekan detayları, Kaynak: Arkitekt Dergisi.

Eldem, Kahve’nin orta salonuna mermer döşemeli havuz ve fıskiye yerleştiriyor. İçeride ve dışarıdaki duvarlar ahşapla kaplanıyor ve kaplamalar saçaklara kadar devam ettiriliyor. Yapıdaki diğer tüm detaylarda da ahşap tercih ediliyor. Geniş bir çatı planlanan yapıda çatı kaplaması olarak bakır kullanılıyor. Eldem eski bir plan tipini kullandığı için bazı mimarlar tarafından eklektisizm yapmaklasuçlansa da bu plan tipini yorumlayarak dönemi için önemli bir yapı ortaya koyuyor. Eldem yazdığı yazıda plan tipini şöyle anlatıyor: “Bu plân tipi, eski mimarimizin, en çok tutunmuş unsurlarından biridir. Cenah veya çıkmalar programın zenginliğine göre 1’den 4’e kadar olabilir.”1Böylece geçmişte kullanılan ve aslında yoruma açık bir plan tipini ele alan Eldem, güncel malzeme kullanımıyla İkinci Ulusalcı Mimarlık Akımı’nın önemli yapılarından birini tasarlıyor.

Yıkılmadan önce Taşlık Kahvesi, Fotoğraf: Aykut Köksal, Kaynak: Çağdaş Türkiye Mimarlığı.

1980’lere gelindiğinde Swiss Otel’in inşası için Sedad Hakkı Eldem’den izin alınarak yapı yıkılıyor ve aynı arazide başka bir yere yapının yapılacağına dair söz veriliyor. Ancak bu yapının inşa görevi Eldem’e verilmiyor. Dönemin mimarlık camiasında bu haber üzüntüyle karşılanırken Mimarlık Dergisi’nde şöyle bir yazı yazılıyor: “Dolmabahçe Sarayı'nınn ardında Taşlık sırtlarında inşa edilmekte olan, deniz görünüşü on sekiz kat yüksekliğinde Bosfor Oteli'nin ana kütlelerinin yavaş yavaş belirmeye başladığı bu günlerde kentli, gördüklerine inanamayacaktır. Nasıl olur, nasıl olabilir diyebilir. Bu durumu Boğaziçi'nin Marmara girişinde en etkili topoğrafik noktada kent siluetine kaba, haksız bir müdahale olarak görebilir.”3 Bu paragrafın hemen ardından camiaya yönelik eleştiri de ekleniyor: “Mimarlar özel toplantılarında Boğaziçi'nin doğal karakteristiklerinden istinat duvarlarından birine oturtulmuş Şark kahvesinin yok edilişine ağıtlar yakmış, daha dramatik, kalıcı ve asırlar boyu kentliye görsel huzursuzluk verecek olan otelin inşa edilişini unutur gibi olmuş, veya üstün güçler karşısında çaresizliklerini kabullenmişler, Mimarlar Odası'nın mücadelesini, direnişini destekleyerek umutlanmışlardır.”3Pek çok eleştiriye rağmen ne yazık ki dönemin önemli yapılarından biri orijinal haliyle günümüze ulaşmayı başaramıyor.

Proje

Taşlık Kahvesi

Yeri

Maçka, İstanbul

Mimarı

Sedad Hakkı Eldem

Yapım yılı

1947-1948