Piramide odaklanan tasarım: Keops Gözlemevi
Studio Malka Architecture, Keops Piramidi’ne odaklanan ve onu merkezine alan bir gözlemevi tasarladı. 7. yüzyılda kurulan köyün tarihi duvarlarında yükselen yapıda yerel değerlere modern bir yorum getirildi. Gözlem odasının her detayı Keops Piramidi’nin etkisini güçlendirecek şekilde geliştirildi. Gözlemevi, aynı zamanda konut olarak kullanılıyor.
Bir yandan konut olarak kullanılan gözlemevi, Giza Nekropolü platosu üzerindeki Nazlet El-Samman köyünde yer alıyor. Antik yerleşim, piramitlere hayran olan çöl kabileleri tarafından 7. yüzyılda kuruluyor. Yerleşim yeri, bir bütün olarak korunuyor ve ziyaretçileri bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Ulaşım ise hala at ve develerle sağlanıyor.
Cheops Gözlemevi aynı zamanda bir sanatçı tarafından konut olarak kullanılıyor. Adeta çöl girişindeki bir geçit olan yapı, Giza Nekropolü’ndeki piramitlerin en büyüğü olan Keops Piramidi’ne yürüme mesafesinde konumlanıyor. Gözlemevi, bir pavyonu andıran çatı katı tasarımı ile piramitlere selam duruyor.
Tahminlere göre, günümüzde küresel inşaatın %60'ından fazlası yapı ruhsatı olmadan yapılıyor ve ortaya kontrolsüz bir mimari çıkıyor. Kahire'de ise gayri resmi mimari, bölgenin %70'ini kaplıyor. 2011 Mısır Devrimi’nden itibaren bu illegal yapılaşma tarım arazilerinde ciddi şekilde yayılıyor.
Studio Malka Architecture, projeyi yerel tarihi değerler ve dinamikler çerçevesinde ele alıyor. Tarihi mirasın korunması, yaşatılması ve genişletilmesi için müdahalenin gerekli olduğu gayri resmi mimari konusunda araştırma yapılıyor.
Asırlık sözlü geleneklere göre, konut çöl kumu üzerine çizilmiş birkaç eskize dayanarak inşa ediliyor. İnşaat, yerel teknikler ve köylülerin atalarından öğrendiği el sanatlarını uygulaması sonucu oluşuyor.
Projede geri dönüşebilen ve yeniden kullanılabilen malzemeler kullanılıyor. Cepheleri ham toprak tuğlalar, geri dönüştürülmüş geleneksel pencere doğramaları ve köyün döngüsel ekonomisinden gelen kepenkler oluşturuyor. Giza çölünde yaşayan bir ata kabilesi tarafından yapılmış çadırdan alınan ahşap parçalara projede yer veriliyor.
Cepheyi oluşturan farklı boyutlara sahip ahşap panjurlar, yerel, çağdaş ve göçebe mimariyi bir araya getiriyor. Böylece bölgenin mimarisini oluşturan zamansal süreç yansıtılıyor. Farklı geometrik şekillerin oluşturduğu bu mimari, güneş ışınlarına karşı etkili bir korumanın yanında geçirgen yapısı ile pasif havalandırma da yapıyor.
Gözlemevinin tasarımında bugün hala var olan ve antik dünyanın 7 harikasından en eskisi ve en büyüğü, günümüze kadar ulaşan tek eser olarak bilinen Keops Piramidi doğrudan etkili oluyor. Bina doğu-batı aksında uzanıyor, bu sayede ayın ve güneşin yörüngelerini en iyi şekilde görme imkanı elde ediyor. Bu istisnai durum, Keops Piramidi’nin Kuzey Yıldızı ile ilişkisini, gece-gündüz eşitliğinin gerilemesini inceleme fırsatı sunuyor.
Bu ilişkiler kullanılarak mantıksal süreklilikler ve görüş uyumlarıyla bir mimari ve peyzaj kompozisyonu tasarlanıyor. Bahçeden, havuzdan ve gözlem odasından piramide doğru güçlü bakışlar geliştiriliyor. Tüm iç mekanlarda piramidin hissedilmesi amaçlanıyor.
Gözlem odası, Cheops Piramidi'ne bakan güçlü bir meditatif gözlem alanı sunuyor. Çatının kumaş perdesi, mevsime göre katlanarak açılabiliyor. Bu sayede tek mekan kapalı veya açık işlevler için kullanılıyor. Piramit biçiminde özel çatı doğramaları, iç hacmi iki katına çıkaracak şekilde tasarlanıyor. Çatı doğramalarının üçgen formu, Giza'nın büyük piramidini çerçeveleyen üç boyutlu bir portal oluşturuyor. Ayrıca batı cephesine ve gün batımına doğru yatay bir kanopi tasarlanıyor.
Çevresindeki değerlere odaklanan mimari tasarım kurgusu, açık plan şeması ile iç mekanda sürdürülüyor. Çevreyle ilişkiyi kesmemek adına bölme, duvar, cam veya diğer bölücüler olmadan bağlamsal ve duyusal bir alan oluşturuluyor. Hiçbir öğe piramidin görüntüsünü kesmiyor.
| Proje | Cheops Observatory |
| Mimar | Studio Malka Architecture |
| Alan | 250 m² |
| Konum | Giza Platosu, Mısır |
| Yıl | 2020 |
| Fotoğraf | Rayem |