Sanat ile zanaatı bir araya getiren bir mimar: Walter Gropius

ULUÇ ALGAN
Abone Ol

1883 doğumlu, Alman-Amerikan mimar ve eğitimci Walter Gropius, sanat ile zanaatı birleştiren ve makine çağında tasarım ile üretimi entegre eden bir eğitim anlayışı oluşturduğu Bauhaus Okulu'nun kurucusu olarak tanınıyor. Cam ve çelik malzemenin kullanıldığı kübik bir yapı olan Fagus Fabrikası gibi tasarımlarında kullandığı giydirme cephe gibi yenilikçi uygulamalar ile Gropius, erken dönem modern mimari faaliyetlere öncülük etmiş olmasıyla öne çıkıyor. Yaşamının son dönemlerini Amerikalı bir mimarlık firması olan The Architects Collaborative'in yöneticisi olarak geçiren Gropius, modern mimarlık üzerinde bıraktığı derin etki günümüzde hala canlılığını koruyor.

Walter Gropius.

Tam adıyla Adolf Georg Walter Gropius, 18 Mayıs 1883 günü, Berlin’de Genthiner Sraße 23 numaralı evde doğdu. 1969 tarihinde ise Boston'da hayata gözlerini yumdu. Walter Gropius, yirminci yüzyılın en saygın mimarlarından biriydi ve ailesinin geçmişi incelendiğinde, onun tamamen kentsoylu bir aileden geldiği görülüyor. Gropius'un amcası, Berlin'deki Dekoratif Sanatlar Müzesi'nin tasarımıyla bilinen Martin Gropius da tanınmış bir mimar olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla Gropius'un mimariye olan ilgisinin genç yaşlarından itibaren teşvik edildiği dikkat çekiyor. Çizim yeteneğinin olmamasıyla bilinen Gropius, bu durumun bir dezavantaj oluşturabileceği düşünülse de bilgisayar destekli tasarımın henüz gelişmediği bir dönemde başarılı bir mimarlık kariyeri inşa etmeyi başarıyor. Bu başarısıyla, Gropius nitelikli bir mimari kariyer için çizim becerisinin zorunlu olmadığını erken bir dönemde kanıtlıyor. Gropius, ekip çalışmasının büyük bir destekçisi, ilham veren bir öğretici, sakin ve kararlı bir akademik idareci, modern tarzın öncü bir tasarımcısı ve başarılı bir halkla ilişkiler uzmanı oluyor.

Fagus Fabrikası, Alfeld, Almanya.

Walter Gropius'un mimari faaliyetlerini tanımadan, modern mimariyi anlamak ya da açıklamak mümkün değildir. Fagus Fabrikası, Dessau’da konumlanan Bauhaus Okulu yapısı ve Bauhaus ustaları için tasarladığı evler, Dessau-Törten ve Karlsruhe-Dammerstock'taki konut projeleri gibi tasarımları, modern mimarinin öncü yapılarıdır ve günümüzde hala modern mimari dendiğinde akla gelen ilk nitelikli örneklerdendir.

Gropius'un 1919 tarihinde kurduğu ve yaklaşık on yıl boyunca yönettiği Bauhaus Okulu, mimarlık, tasarım, görsel sanatlar ve genel estetik normlar üzerinde yirminci yüzyıldaki diğer tüm kurumlardan daha kalıcı bir iz bırakıyor. Gropius, 1903 yılının başlarında Technische Hochschule’de okumak üzere Münih’e taşınıyor. Kardeşinin kısa süre sonra hayatını kaybetmesi üzerine eğitimine ara vererek stajyer olarak bir mimarlık bürosunda çalışmaya başlıyor. 1904 tarihinde yedek subay olarak askerliğe başvuruyor ve Hamburg yakınlarında bir alaya kabul ediliyor. Askerliğini bitirir bitmez ise Berlin’de Technische Hochschule’de mimarlık eğitimine devam etmeye karar veriyor. 1905 sonbaharında, Amcası Erich, Walter Gropius’un kendisi için bir demirhane, çamaşırhane ve bahçe duvarı yapmasını istiyor ve böylece Gropius, Janikow’daki çiftlik için yapılan bu eklemelerin ardından çeşitli siparişler de almaya başlıyor. İnşaat uygulamaları sırasında karşılaştığı kimi zorluklara rağmen, bu ilk mimari çalışmalarını başarıyla yerine getiriyor.

nBauhaus Okulu, Dessau, Almanya.

Kandinsky Evi, Dessau. Almanya.

Gropius, 20. yüzyılın başlarında hem teknoloji hem de mimarlık alanında gerçekleşen devrimle yakından ilgileniyor ve mimarlık alanında standartlaşmanın ve seri üretimin var olabileceğine ise oldukça genç bir yaşta inanıyor. 1908 tarihinde, tanınmış Alman mimar ve endüstriyel tasarımcı Peter Behrens'in stüdyosuna katılıyor ve burada daha sonra ünlü modernist mimarlar olacak olan Le Corbusier ve Mies van der Rohe ile çalışıyor. Bazı kaynaklarda Le Corbusier’nin sonradan geldiği yazıyor. Behrens'in ofisindeki üç genç mimar arasından Gropius, modern anlayışı mimari tasarımlarına ilk yansıtan kişi oluyor. 1911 tarihine gelindiğinde Adolf Meyer ile Gropius, giydirme cephe gibi modern mimari uygulamalara öncülük eden, cam ve çelik malzemenin kullanıldığı kübik bir yapı olan ve daha geleneksel endüstriyel mimar Eduard Werner'in kat planlarından yola çıkılarak inşa edilen Fagus Fabrikası'nı tasarlıyor. Aynı yıl Gropius, yaratıcı tasarımcıları makine üretimiyle buluşturmak amacıyla 1907'de kurulan Deutscher Werkbund’a üye oluyor. Münih'te, Muthesius tarafından sanatçıların, mimarların, iş adamlarının ve uzmanların bir derneği olarak kurulan, Peter Behrens ve Walter Gropius gibi tasarımcılar tarafından yürütülen Deutscher Werkbund, ticaret, zanaatkarlık ve endüstri ile tasarım ve sanatçı arasında etkili bir bağlantı kurmaya çalışıyor. Walter Gropius, Bauhaus Okulu’nun felsefesinin, Deutscher Werkbund öğretisi doğrultusunda ortaya çıktığını vurguluyor. Nitekim Deutscher Werkbund’da lider pozisyonda olan Gropius, Werkbund’un sahip olduğu öğretilerin birçoğunu, 1919 yılında Weimar’da kurmuş olacağı Bauhaus Okulu’na taşıyor. Gropius 1919'da Weimar'daki Grand-Ducal Sakson Sanat ve El Sanatları Okulu'nun başına geçerek okulu kısa sürede Bauhaus'a dönüştürüyor. O tarihten 1933'e kadar Avrupa'nın en yenilikçi ve etkili tasarım okullarından biri olan okul, modern sanat ve mimarlık akımını büyük ölçüde etkiliyor. Dessau'daki Bauhaus, öğretilerini yapının mimari unsurlarına aktaran Gropius tarafından 1925 yılında tasarlanıyor.

Bauhaus Okulu’nun ortaya çıkışından kısaca bahsedecek olursak; Van de Velde 1915 tarihinde savaşla ilgili baskılar yüzünden Belçika’ya geri dönmek üzere Weimar şehrinden ayrılmadan önce kendisi yerine Weimar’daki Tatbiki Sanat Okulu okul müdürü olarak Gropius’u öneriyor. Gropius, 1916 yılında Weimar’daki Tatbiki Sanat Okulu müdürü olarak teknikerleri ve tüccarları okul bünyesinde toplayacak olan şantiye anlamına gelen “Bauhütte” konseptinde örgütleme prototipini tecrübe etmek istiyor. Bauhaus Okulu ise Gropius önderliğinde, Almanya’nın Weimar şehrinde Saksonya Grandükalık Sanat Akademisi ve Okulu’nun devamı niteliğinde kuruluyor. Gropius’un Weimar’daki Sanat ve Zanaat Okulu ile Weimar Güzel Sanatlar Akademisi’ni tek bir enstitü altında birleştirmesi ile Bauhaus Okulu faaliyetlerine başlıyor. Plastik sanatları bir bütün, sanatı topluma hizmet olarak gören,sanatçı ile zanaatçı arasında ayrım gözetmeyen,tasarımcı ve uygulayıcıları topluma fayda sağlayacak şekilde yetiştiren anlayış altında kurulan Bauhaus Okulu aracılığıyla, 20. yüzyıl sanat tarihinde, Arts and Crafts ve ardından Wiener Werkstätte’de gündeme gelen sanat ve zanaat birlikteliği, Bauhaus Okulu’nda ilk defa makine ile buluşturuluyor ve endüstri tasarımı ortaya çıkıyor.

Weimar’daki Van de Velde tasarımı, Bauhaus Okulu’nun ilk yapısı.

Şubat 1937'de Gropius, Harvard Üniversitesi'ndemimarlık profesörü olmak üzere Cambridge'e gidiyor. Ertesi yıl bölüm başkanlığına getiriliyor ve 1952'de emekli olana kadar bu görevi sürdürüyor. 1944'te ABD vatandaşlığına geçtiği biliniyor. Gropius’un Harvard'daBauhaus tasarım felsefesini müfredata soktuğu ancak atölye eğitimini uygulayamadığı biliniyor. Gropius, modern tasarım için verdiği mücadele ile öğrenciler arasında hemen popüler oluyor. Gropius’un Harvard'daki yenilikleri kısa süre içinde Amerika Birleşik Devletleri'ndeki diğer mimarlık okullarında da benzer bir eğitim reformunu tetikliyor ve bu durum Amerikada’daki tarihselci, taklitçi,eklektisist mimarlığın sonunun başlangıcı oluyor. Amerika Birleşik Devletleri'ne göç ettikten sonra Gropius, öğretilerine ve Bauhaus idealini araştırmaya devam ediyor. Harvard Üniversitesi'nde ders verirken, ailesiyle birlikte kendi tasarladığı Gropius Evi'nde yaşıyor. Bauhaus'un eski bir diğer direktörü olan Ludwig Mies van der Rohe ile birlikte çalışan Gropius, 1932'de New York'taki Modern Sanat Müzesi'nde aynı adı taşıyan efsaneleşen sergiden sonra modern hareket olarak adlandırılan Uluslararası Stil'in başarısına belirleyici bir katkıda bulunuyor.

Gropius Evi, Massachusetts, Amerika.

Gropius’un yazdığı mimarlık kitapları da bulunuyor. Gropius tarafından 1935 yılında yayınlanan, The New Architecture and The Bauhaus (Yeni Mimari ve Bauhaus) adlı kitap, Bauhaus felsefesi ile ortaya çıkan mimarlığa ilk ve en önemli örnek olan Haus am Horn adlı sergi evinin, Dessau’daki Bauhaus Okulu yapısının ve Dessau usta evlerinin inşasından sonra yazılıyor. Gropius bu kitapta, Haus am Horn ve Bauhaus Dessau yapılarının tasarımında var olan, rasyonelliği, fonksiyonelliği, ekonomik, aynı zamanda hijyenik tasarımı, teknolojinin sağladığı olanakların doğru ve akıllıca kullanılması gerektiğini, geniş cam yüzeyler sayesinde iç mekânlara daha çok güneş ışığı ve temiz hava girerek yaşam kalitesinin arttırılacağını anlatırken, Bauhaus Okulu’nun mimarlıktaki etkisine vurgu yapıyor. Son olarak Gropius, Batı dünyasının en büyük ve en başarılı mimarlık ofislerinden biri olan "The Architects Collaborative "in (TAC) üst düzey yöneticisi oluyor. Gropius 86 yaşında vefat edene kadar TAC'nin aktif bir üyesi olarak kalıyor.

Weimar-Bauhaus, Walter Gropius Ofisi.

Bauhaus Okulu.

Dessau, Törten Sitesi.

Karlsruhe-Dammerstock'taki konut projesi.

ABD’deki Gropius Evi’nin merdiveni.

Gropius Evi, Bauhaus Okulu Usta Evleri, Dessau.

Dessau, Bauhaus Okulu.

The New Architecture and The Bauhaus (Yeni Mimari ve Bauhaus) adlı kitabın kapağı.