3 soruda Duran Boz

HABER MASASI
Abone Ol

Her eylemin bir adabı vardır. Okumak da bir eylem olduğuna göre onun da bir adabı vardır. Öncelikle ciddiyet ister. Metnin sesini duyabilmek için belli ritüelleri yerine getirmek zorundadır insan. Gelişigüzel okumak öğütür okuru, okuma obezi yapar; tüketimin alkışçısı hâline getirir.

Neden okuyalım?

Asıl mesele hakikati kavrama noktasında düğümlenir.

İnsan, hayata sorumlu olarak doğar. Doğumundan itibaren de çeşitli kuşatmalarla karşılaşır. Dolayısıyla insanın ömrü kuşatmaları yarmakla geçer. Birinin üstesinden geldiğini zannettiği anda kuşatmanın bir diğeriyle yüz yüze gelir. Önüne çıkan engelleri bitiremez bir türlü. İnsan tükenmez arzuların, bitmez beklentilerin devridaimiyle yeryüzüne tutunur çünkü. Dilekleri, beklentileri bittiği vakit ise yükünü yüklenmiş olarak göçe hazır hâle gelmiş olur. İnsan hayatının ırasını oluşturan dilek/istek kipindeki arayışlar onun yaşamak kararlılığını kamçılar. Yaşamaya azmeden tutumuyla sorular sorar, sorduklarının cevabını arar. Sorularının karşılıklarının bulunması uğruna seferlere çıkar.

Kolayına bir hayatın savrulmaları doğuracağını bilir. "Bulanların arayanlar olduğu" hakikatine sırtını dönmez. Açılıp kapanan her kapıyla insan bilmediğini biraz olsun idrak eder. Bu idrak ediş hâli içerisinde açılıp kapanan kapıların alametifarikası olarak kitaplar insanın önünü aydınlatan ışık olur.

3 soruda M. Fatih Andı
Cins

Uzun yola çıkmaya kararlı oluş realitesi içerisinde, tutamağı olan kalbini ayartmalardan koruyabilmek için kitaplara, hayata ve dünyaya yeniden dokunur. Yaşamak, derinlemesine bir kavrayışa sahip olabilmek için okumayı bir atlas hâliyle insanın önüne serer. Dolayısıyla insan; okunacak temel kitabı anlamak, hakikatle yüzleşmek, yeryüzüne sorumlu bir bakışla yaklaşmak, hayat pratiğinin anlamına vâkıf olabilmek için okur.

Ne okuyalım?

Nuri Pakdil'in yorumuyla "okumadan meydan okunamayacağını" kavradıkça göklerden sarkan ipe tutunmak istenci artar.

Asıl mesele hakikati kavrama noktasında düğümlenir. İnsanın insanla ve tabiatla ilişkisinden hız alan yeryüzü yürüyüşü, onun hakikatle ilişkisinin de belirleyeni olur. Dünyaya ve hayata sağırlaşmamak tutumuyla kavramak gerekir hakikati. Hakikatin ipine tutunabilmek uğruna gerekenleri yerine getirmek için ezeli sözleşmenin duldasına sığınmak zorunludur. Çünkü evvelden ahire hakikatin terazisi şaşmaz. Yitirilmiş hikmeti bulmakla benliğini şartlayan Âdemoğlu, kendisine uzatılan ipe tutunmak yükümlülüğü içerisinde hattıhareketini belirler. Nuri Pakdil'in yorumuyla "okumadan meydan okunamayacağını" kavradıkça göklerden sarkan ipe tutunmak istenci artar. Ancak ezelî ve ebedî olanı kavrama arayışında olanlar, hakikati kavrama cehdi gösterebilir çünkü. Yol azığını hazırlamak için yola koyulanlar gerçekliğin izini sürer. Kısa ömrüne okuyacaklarını sığdırmak sorumluluğundaki insan, öncelikli olarak ne okuyacağını seçmelidir. İhtiyaçlarını belirleyerek ona göre okumalıdır. Nebevi öğretinin kişilik kurucu yönünü dikkate alarak menkıbesini örmelidir. İlahi vahyin şelalesinden kanasıya içmelidir. Şiirden hikâyeye, romana ve diğer anlatı türlerine kadar şahsiyetini örgütleyen metinlerin sesini özümsemelidir. Nihayetinde insanın payına düşenle buluşmak üzere giriştiği kavgalar sonucu büyüyor hayat.

Okunacak kitabın ardı sıra çeşit çeşit kalemler yürür.

Nasıl okuyalım?

Her eylemin bir adabı vardır. Okumak da bir eylem olduğuna göre onun da bir adabı vardır. Öncelikle ciddiyet ister. Metnin sesini duyabilmek için belli ritüelleri yerine getirmek zorundadır insan. Gelişigüzel okumak öğütür okuru, okuma obezi yapar; tüketimin alkışçısı hâline getirir. Kişiyi, oyun ve eğlence sapaklarına eklemler.

  • Masa başında, parkta, bahçede, kırda da olsa okumanın düzeni değişmez. Okunacak kitabın ardı sıra çeşit çeşit kalemler yürür. Defterler de kitabın, kalemin yanı sıra çantanın tamamlayanı olur. Çanta dedimse kitap, kalem ve defterle anlamını bulacak mühimmat deposu akla gelmelidir.

Zihnen ve bedenen hazır duruma gelmek, arayanların işaret fişeğidir. Yoksa kalbe şifa ilkelerin dünyasından beslenmeyen bir yaklaşımla hayat çölleşir, muhannet sapakların çürütücü alfabesinde rehin kalır insan. Dolayısıyla başlangıçtan bugüne kadar her insan okuma biçimini kendisi belirlese de genel okurluk adabına riayetten uzak duramaz.