Ayazda kalmış İslamcı eskisi

EREN SAFİ
Abone Ol

Geçiyoruz. Bence adını vermek istemediğim “yerli” arkadaş, bu İslamcı eskisi gazeteci tayfanın içindeki en ilginç figürdür. Evet onun da diğerleri gibi ne ilmi seviyesi ne okur yazarlığı ipe sürülecek kadardır ama gençlik yıllarında gözünün içine bakılan bir karakter olmayı başarmış. Bir tür Çin malı Hakan Albayrak.

Aydın Doğan, 1979 yılında Milliyet gazetesini satın alarak medya sektörüne giriş yaptı.

CNN Türk ile Hürriyet, Taraf, Cumhuriyet ve Zaman gazeteleri, bunların dışında asimetrik medya saldırıları için yaratılmış Ot ve Leman gibi underground görünümlü Aydın Doğan destekli muhalif entel mecralar ve Diken, t24 benzeri internet siteleri. Aydın Doğan’ın Almanlarla resmi ortaklığının oranını bilmiyorum ama bu Koç vesayeti gibi bir komplo değil, nesnel bir bilgi. Gezi olayları bu medya cephesinin iyiden iyiye konsolide olmasının ve militan bir politik üsluba bürünmesinin miladıdır. Yaşam tarzı, magazin veya spor servislerinde bile artık gerektiğinde gerilla görevi ihmal edilmiyor.

Dışarıdan sağlam görünen çürümüş ağaçlar vardır, içleri vıcır vıcır kurt kaynar. Bu dışarıdan bakıldığında medya organı gibi görünen yapının içi de cılk yara gibi. Elli tane farklı yabancı servis cirit atıyor. Nereye başınızı çevirseniz ajan kaynıyor. Bu kadar manipülasyonun, istihbarat oyununun, politik çılgınlığın, algı operasyonlarının sebebi o. Ben hatta mesela bu mecralarda özellikle Taraf ve Zaman gibi yayınlarda daha önce yer almış ve şimdi İslamcı kanatta arzı endam eden hiç kimseye şahsen güvenemiyorum. Şimdilik sizin saflarınızda küffarla savaşan paralı askerleriniz size mübarek olsun. Ben almayım mümkünse. Neyse. Gelelim sebebi ziyaretimize. Efendim bu birkaç ligden oluşan Gezi medyasında bir de eski İslamcı diye tesmiye edilen birkaç figür var. Bunlara azıcık yakından bakmayı deneyeceğiz. Bunlar kimmiş neyin nesiymiş, içlerindeki saldırgan Kürtçüyü yıllarca nerede saklamışlar birkaç cümleyle hatırlamaya çalışacağız. Bu arkadaşların Kürtçülük ortak paydasını siz de şaşırarak fark edeceksiniz. Buyurun.

Ahmet Hakan, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu.

Bilenler bilir, eskiden yarı profesyonel İslamcı sermaye için çalışan bir “ara personel” vardı.

Patronları temsilen, gazetelerde dergilerde özellikle kampanya ve reklam departmanı yöneticisi. Bu tarafıyla bence önemli birisiydi bu adını vermek istemediğim arkadaş.

Gerçek Hayat dergisine de bu özellikleriyle değer katmış, derginin maddi olarak problemsiz bir şekilde yayın hayatını sürdürmesiyle bir sürü kalbur üstü arkadaşı entelektüel dünyaya kazandırmıştır. Özellikle tüketiciyi kışkırtmak ve promosyon gibi konularda bence tartışılmaz olarak dehadır. Bunu küçümsemek veya dalga geçmek için söylemiyorum. Ticaretle uğraşan bir kardeşiniz olarak gerçekten hayretle ve şaşkınlıkla söylüyorum. Para kazanmak, ticaret yapmak ayıp değil ki. Ama bu çakma müteahhit arkadaşımız, ilk fırsatını bulduğunda bu işleri bırakıp yazarlığa soyundu. Ki yazar olarak, entelektüel olarak böyle birisi yoktur. Benim bildiğim bu adını vermek istemediğim arkadaş okur-yazar Müslümanların yanında edebiyle oturan ara sıra lafa girmeye çalışıp sonra pardon diyen bir yüz ifadesi ve şaşkın bakışlar altında yerine dönen bir medya yöneticisiydi. Şimdi anlatıyor sallıyor çeviriyor da yok öyle bir şey. Şu konuda şöyle bir fikri vardır veya ben bu arkadaşın şu konuda şöyle dediğini hatırlıyorum diyen varsa bilin ki yalan söylüyor. İnanmayın. Şimdi bakıyorum da promosyoncu eski delikanlı gezicilere, Kürtçülere kanaat önderi olmuş. Bizim gavurlara çok bile diyeceksiniz. E doğru.

Kim olabilir bu bahsi geçen?

Geçiyoruz. Bence adını vermek istemediğim “yerli” arkadaş, bu İslamcı eskisi gazeteci tayfanın içindeki en ilginç figürdür. Evet onun da diğerleri gibi ne ilmi seviyesi ne okur yazarlığı ipe sürülecek kadardır ama gençlik yıllarında gözünün içine bakılan bir karakter olmayı başarmış. Bir tür Çin malı Hakan Albayrak. Amerika’ya gidip geldikten sonra kendisinden beklenen atakları gerçekleştiremediği gibi karşılaştığı ilgisizlik onu hırçınlaştırmış görünüyor. Hani böyle heyecanlı, asi, kıpır kıpır çok zeki çocuklar vardır. Bundan bir şey olacak dersiniz. Bu arkadaş, gençliğinde İslamcı gençler içinde böyle bakılan arkadaşlardandı. Fakat dediğim gibi aynı kuşaktan olduğu bir Hakan Albayrak, Nihat Genç veya Gökhan Özcan gibi değil de bir alt ligde mesela İdris Özyol gibi, Kenan Çamurcu gibi algılanıyordu. Döndüğünde artık o ligde bile oynayamayacak kadar hamlamış, eprimiş, tozlanmıştı. Yaramaz ve ele avuca sığmaz karakterimiz birkaç kez sınıfta kalmış ebleh bir çocuğa dönüştü. Hala sağı solu kırıp dökmesi anlayışla karşılansın istiyor. Benim gibi yakından bakanların dışında çok insan da fark etmiyor durumu. Sürekli el yükseltiyor bu yüzden. En son internette bildiğin şehir kadrosundan bir militan ağzıyla, terör meselesindeki saldırganlığıyla AK Parti trolleriyle kapışıyordu.

Hem entelektüel hem de dolandırıcı.

Üçüncü tipimiz feci ve iflah olmaz bir anti-kapitalist.

Bu türden Aktivistlere hep hayranlık beslemişimdir. Bu arkadaşlarda inanılmaz bir yetenek var. Bunlar bir tür entelektüel dolandırıcıdır. Tüm dolandırıcılar gibi üstün yetenekli ve yaratıcı formüller bulurlar hep. Ama kendisi bir girişim yapıp, dükkan açıp ticarete yönelmez. Başkalarının hakkını çalar, birikimlerini çarçur eder filan. Bu vatandaşın Saddam zamanında Irak’taki tuhaf maceralarından tutun yazdığı boyum kadar kitaplara “Yaşayan Kuran” adını verdiği mealinden tutun Gezi olaylarındaki cengaverliklerine kadar bu dolandırıcı karakterin izlerini görürsünüz. İslamcılar içinde ciddiye alınmayı bırakın geçmişte de mesela bir İsmail Nacar kadar veya bir İbrahim Sadri kadar bile önemi ve yeri olmamıştır. Yok 28 Şubat’ta çile çektik, yok şöyle mücadeleler verdik diye üfürdüğüne bakmayın. Kimsenin bilmediği, tanımadığı, sürekli oraya buraya yamanmaya çalışan yarı gazeteci yarı ilahiyatçı bir garibandan bahsediyoruz. Allame-i cihan pozlarına aldırmayın, fiil çekecek Arapçası da Kuran çevirecek kadar Türkçesi de yok. Başkalarının meallerinden aparma kesme yapıştırma işler. İki yüz sene öncesine kadar sıradan bir medrese talebesinin altıncı ayında geride bıraktığı çaptan düşmüş tarihselci lafları yenilik diye yutturuyor Müslümanlara. Pardon Müslümanlar derken, işte neyse. Aydın Doğan’ın dizinde oturup kapitalizmle mücadele ediyorum diye çığlık atan zamane meddahı. İslamcıymış. Canım benim, daha baştan yanlış anlamışsın sen konuyu. Unutmadan, Muaviye’den Ebu Zer’den PKK terörünün fıkhi güzellemesine nasıl ulaştı diyeceksiniz, ayrı. Geçelim.

Müslüman, İslam ve ''katil devlet''...

Adını anmak istemediğimiz ilginç romancının ciddiye alındığını hatta ilk romanı çıkana kadar fark edildiğini bile söylemek çok zorlamak olur. Sonradan devam etmese de zamanında şiirde bence takip edilmeyi hakedecek ilginç şeyler denemişti bir süre. Romanları için pek aynı fikirde değilim. Bari satılıyordur dendiği gibi inşallah. İsmet Özel’in yanındaki ve bir zamanlar Gerçek Hayat dergisindeki neredeyse herkes sivrildi, yürüdü filan ama bu yaşlı genç, o parlamayı Gezi olaylarına kadar gerçekleştiremedi. Anladığım kadarıyla bu sefer tam olarak yırtmaya çalışıyor. Benim bildiğim yabancı dili, herhangi ihtisası, mezuniyeti bilmem nesi yoktur. Boş şeylerle hava atan internet bilginleri gibi. Laiklik, özgürlük, şehirleşme gibi kavramları keşfetmiş. Bu yanıyla yeni kariyerinde başlangıç olarak çok umut vadetmiyor. Şansını kalibresi giderek düşen yazılarında kenar mahalle müktesebatıyla Müslümanlara, İslam’a ve “katil devlete” saldırarak deniyor. Yazık.

Bir de şey çıktı bu arkadaşlarda yok bizi tehdit ediyorlar hakaret ediyorlar üstümüze saldırıyorlar da bilmem ne. İlgili herkesi temin ederim ki böyle bir şey yok. Bunları yanında çalıştıran, bunlara mikrofon uzatan, adam yerine koyan sevgili gavur arkadaşlar bu tür laflara inanmayın. Gündelik hayatta, okur-yazar çevrelerde, medyada ve diğer ortamlarda inanın bana bu insanların çok büyük bir çoğunluğunun adı bile geçmiyor. Herkes kendi dalgasında. Bu çocuklar ezik arkadaşlar olduğundan size daha iyi yanlamak için böyle laflar söylüyor. Sallayın.

Allah yolunda 'cihad' nedir?

Bu İslamcı eskisi saldırgan Kürtçüleri Maradona’nın “meraba Televole” dediği kısa videoda arkadaki tiplere benzetiyorum.

Ota boka atlayıp kafayı çıkaran bir şekilde televizyona gazeteye çıkmaya çalışan gariban ayak takımı. Her seferinde daha da ileri giderek İslam’a ve Müslümanlara hakaret etmeleri teknik ve mesleki açıdan ecellerini hızlandırıyor. Meşhur antikapitalistimizin ömrü tamamlandı mesela. Kabri andıran iyice çaptan düşmüş medya ve sivil toplum çukurlarında görüyorum ara sıra. Diğerlerini de benzer bir son bekliyor. Heyecanlarını anlıyorum çünkü kendileri daha iyi biliyor ki bu ve benzeri örnekler mülteci botuna çok zaman önce atlamış Ahmet Hakan veya Akif Beki gibi değil. Bunların kullanışlı enstrümanlar olmaya devam etmesi ve gündemde olmaları için her seferinde bir bahaneyle daha da ileri gitmeleri, her seferinde Müslümanlara daha süfli bir şekilde saldırmaları şart. Birkaç sene içinde solcu oldular, liberal oldular, Gezici oldular, PKK’lı oldular. Her seferinde her gün her hafta salya sümük Müslümanlara saldırıyorlar. En son binbir güçlükle, zorlukla canları pahasına doğu ve güneydoğuda görev yapmaya çalışan askere polise taktılar kafayı. Yıldırmak, moral bozmak ve devleti püskürtmek için neredeyse cephe savaşı veren vicdansızlara katillere moral destek timine dönüşüverdiler. Katil devletmiş, Sarayın askeriymiş, IŞİD’miş el-Kide’ymiş. Kuran’a göre, Allah yolunda cihad, PKK’nın yaptığıdır diyeni gördüm. Vallahi gördüm. İtikat, birikim, ahlak, kişilik tükendikçe böyle davranış bozuklukları, tuhaf ataklar, balici-jiletci çocukların saldırılarına benzer hücumların da arkası gelecek gibi görünüyor. Gezi olaylarından beri ülkeyi tımarhaneye çevirdikleri için bu deli saçması hezeyanlar, küfür sözleri araya kaynıyor. Allah’tan ülkemizde fikir hürriyeti yok, söz söylemek yasak. Mazallah demek bir de serbest olaymış?