Ben bu şarkıyı bir yerden hatırlıyorum

RASİM DOĞAN
Abone Ol

Bizim görmemiz gereken asıl resim, Batı’nın sömürgeci yüzünün asla değişmemiş olması ve değişmeyeceği gerçeği. Batı’ya bakmaktan boynu ağrıyanların görmesini umut ettiğimiz gerçeklerden bahsediyorum. Muhataplarına onlarca hikâye, yüzlerce şarkı yazdıran gerçekler.

Güney Sahra’da, çölde bir kıvılcım geceyi aydınlattı. Müzik ona ruhunu verdi; hikâyeleri, can. Ve dile geldiler: “Bu acı bir yük. Keşke hücrem bir ova kadar geniş olsaydı. Sadece kalbimi yakıp kavuran sıcak bir çay içtim.”

Takip eden yıllarda, Fransız egemenliğine direnmeleri sebebi ile asi bir topluluk olarak etiketlenen Tuaregler, bu coğrafyada sömürgecilerin dayanılmaz baskıları ile karşılaştılar.


Tinariwen, 1963 Mali isyanı sırasında henüz dört yaşında iken babasının infazına tanık olan İbrahim Ag Alhabib tarafından kuruldu. “Müziğin gerçek isyancıları” tanımını hak eden bir öyküleri var. Tinariwen, bin yılı aşkın süredir Cezayir, Mali ve Nijerya arasındaki bölgede yaşayan Tuareg ailesine mensup bir müzik grubu. Mali; 1800’lü yılların sonlarına doğru Fransız sömürgesi haline geldiğinde Tuaregler, sömürgeciliğe karşı güçlü bir direniş sergilemiş ve bu direniş 1917 yılına kadar da 23 yıl boyunca devam etmişti.

Takip eden yıllarda, Fransız egemenliğine direnmeleri sebebi ile asi bir topluluk olarak etiketlenen Tuaregler, bu coğrafyada sömürgecilerin dayanılmaz baskıları ile karşılaştılar. Göçebe bir hayat tarzını benimseyen kabilenin, sonraki dönemlerde Mali hükümeti ile aralarında zaman zaman vuku bulan problemleri hakkında yazabilmem için bir Afrika uzmanı olmam gerekir. Üzgünüm, değilim. Sadece özetle şunu söyleyebilirim ki; bu coğrafyalarda bağımsızlıklarını kazanan ülkeler, bir vatandaşlık kimliği oluşturmakta güçlük çekmiştir. Bu ilginç topluluğun hayat tarzını, hükümetle olan ilişkilerini, siyasal bağlamda içerisinde bulunduğu durumu incelemekten çok daha iyi bir fikrim var.

Kalk ve işe yarar bir şey yap
Cins

Tekrar aynı müziğe dönüp Tinariwen’e kulak vermek: “Keşke hücrem bir çayır kadar uçsuz bucaksız olsaydı. Bir kuş gibi uçup giderdim.” Şarkının ismini yazmayı da unutmayalım tabii: Iswegh Attay. Yalnız bu şarkıyı sıcak bir çay eşliğinde tüketmelisiniz. Mali’nin kuzeyi. Sahra çölü. Bir adam. Birkaç adam. Çöldeler. Ve o muazzam hikâyeyi anlatıyorlar. Anlatmıyorlar, siz anlıyorsunuz. Ve bir illüzyon gibi izliyorum çayın hazırlanışını. Tek itirazım naneli olması! Çölde ve bir başına olmaları, daha doğrusu daha sloganik bir ifade ile şöyle:

  • Bağımsız bırakılamayacak kadar özgürler! Düşünmek, hiç düşünmemek veya düşünmekten delirmek düzlemlerinin her birinde git gel mekik dokuyorum. Düşüncenin bir sınırı yok fakat düşünmenin bir sınırı var.

Bu adamlar kimdir? Maduro ile ne ilgisi vardır konunun? Maduro nereden gelmiştir aklımıza? Ne kadar haddimizi aşabiliriz burada, ne kadar ileri gidebiliriz soru sorar iken? Düşünmek bahsi olunca aklıma absürt denemeler de geliyor. Sokrates’in dirsekleri çürümüş müdür misal? İlk düşünen kimdir ve bizi bu belaya ne içün musallat etmiştir? Bir milimetrenin içerisinde kilometreler boyu düşünmek, yürümek… Yürüdüğün bir milimetre, fazla değil. Her karesinde bu kadar oyalanmaya şimdi ne lüzum vardı! Konu, sömürü ve yağma.

Jomo Kenyatta.

Konu aslında Kenya kurucu devlet başkanı Jomo Kenyatta‘nın o vurucu, sarsıcı sözlerinde saklı: “Misyonerler Afrika’ya geldiğinde bizim topraklarımız onların İncilleri vardı. Dua edelim dediler. Gözlerimizi kapattık. Açtığımızda, bizim incilimiz, onların ise toprakları vardı” Sömürü nesnesi, sömürü cinsi, her dönem ve ülke için değişmekte tabii, yapmayın!

Ticari bir mal olarak Amerika'nın satışı
Cins

Altın, petrol, doğalgaz, elmas, uranyum, kobalt, ucuz iş gücünü de bu listeye dâhil edebiliriz. Misyonerlik faaliyetleri özelinde konuya eğilirsek Maduro’yu atlarız. Bizim görmemiz gereken asıl resim, Batı’nın sömürgeci yüzünün asla değişmemiş olması ve değişmeyeceği gerçeği. Batı’ya bakmaktan boynu ağrıyanların görmesini umut ettiğimiz gerçeklerden bahsediyorum.

Muhataplarına onlarca hikâye, yüzlerce şarkı yazdıran gerçekler. Peki, bir hikâye dinlediğinizde ya da bir şarkı, bir fon müziği; hiç şunu söylediniz mi kendi kendinize? “Asla istemezdim anımsamayı fakat ben bu şarkıyı bir yerden hatırlıyorum” Evet duymuştun…