Bu yıl da büyüyor: Bir İslam filozofunun kütüphanesi nasıl oluşuyor?

HASAN SAYILOĞLU
Abone Ol

Türk edebiyatının ve düşünce dünyamızın en önemli kalemlerinin kütüphanesinde hangi kitapların olduğunu, o isimlerin neler okuduğunu merak ediyorsanız, sizler için, o isimler ile kendi kütüphaneleri hakkında konuşmaya, sohbet etmeye “Biblioteka” bölümünde devam ediyoruz...

Kütüphanenizi ne zaman oluşturmaya başladınız?

Kütüphanemi üniversite çağından itibaren oluşturmaya başladım. Lisans döneminde daha ziyade ilahiyat ilimlerini öğrenme çabasında olduğumdan ağırlıklı olarak Türkçe ilahiyat çalışmalarına dayalı birkaç kolilik bir kütüphanem vardı. Sonra yükseklisans ve doktora döneminde ilgilerim belirgin hale geldiğinden yeni bir okuma sürecine girdim ve ilgilerime göre kaynak ve araştırma kitaplarını toplamaya başladım. Bu süreçte lisans dönemindeki kitaplarımın sanıyorum tamamını Anadolu kütüphanelerinden birine gönderdim. İngiltere’de bulunduğum sırada epeyce İngilizce kitap toplamıştım. Bunların bir kısmını Türkiye’ye döndüğümde elden çıkardım ama hala bir kısmı duruyor. Nihayet doktorayı bitirdikten sonra çalışma alanıma, süreç içinde geliştirdiğim ilgilerime göre kitap alımına devam ettim. Aslında şimdiki kütüphanemin bu yaşıma kadar kurmaya çalıştığım üçüncü kütüphane olduğu söylenebilir.

Kütüphaneniz hâlâ büyüyor mu? Hangi tür kitaplar alıyorsunuz, bir ayrımınız var mı?

Evet, kütüphanem hâlâ büyüyor. Aldığım kitaplar daha ziyade okumalarıma göre şekilleniyor. Ben münhasıran metafizik, bilgi teorisi ve ahlak alanıyla ilgili çalışmalar yapıyorum. Alanım ise İslam Felsefesi. Fakat İslam düşüncesinin muhtelif ekolleriyle yakından ilgileniyorum. Bu sebeple kütüphanem ağırlıklı olarak İslam düşüncesi kaynakları, metafizik, bilgi teorisi ve ahlâk eserlerinden oluşuyor. Bir miktar teorik fizik kitabı da var. Ayrıca sayıca felsefe eserlerine yakın miktarda edebiyat kitabı var. Son yıllarda artık evde yer kalmayacak kadar edebiyat kitabı da kütüphaneme girdi.

O melun soruyu da sormamız gerekiyor: Hepsini okudunuz mu? (Bir kütüphane içindeki kitapların okunması için mi oluşturulur?)

Tabii ki aldığım bütün kitapları okumadım. İnsan bazı kitapları okumak, bazı kitapları merakını gidermek, bazı kitapları ise bulundurmak için alıyor. Kitap almanın ve kütüphanede bulundurmanın kendisi başlı başına bir merak ve zevk. Kütüphaneye arada bir seyretmek ve hangi kitaplar olduğuna bakmak bile büyük bir haz veriyor insana. Sanırım hepimiz bazı kitapları bir gün gelecek okuyacağım arzu ve umuduyla alıyoruz. Bende de böyle alınmış çok kitap var.

Kütüphanenizin iskeleti olan eserler var mı?

Evet, kütüphanemin sürekli kullandığım ve olmazsa olmaz kitapları var. Bunlar daha ziyade kaynak eserler. Herhangi bir İslam düşüncesi çalışmasında mutlaka başvurulacak eserler.

Bir hırsız evinize girdi ve tüm kütüphanenizi çaldı. Ancak arkasında üç kitap bırakmış. Onlar hangileri?

İbn Sînâ’nın Kitabu’ş-Şifâ Metafizik’i, Fahreddin er-Râzî’nin Şerhu’l-İşârât’ı ve Seyyid Şerif el-Cürcânî’nin Şerhu’l-Mevâkıf’ı.

Kütüphanenizin sizden sonra da yaşamasını istiyor musunuz? Yoksa dağılabilir, parçalanabilir mi?

İnsan kütüphane oluşturma sürecinde kitaplarla ünsiyet kuruyor ve kitaplar zamanla sizden sonra yaşamayı sürdürmesi beklenen canlılara dönüşüyor. Bu sebeple gönlümden, kütüphanemin gün geçtikçe genişlemesi ve benden sonra da varlığını devam ettirmesi geçiyor. Fakat bu, hepimizin bildiği üzere çok az kimseye nasip olan bir şey. Ayrıca bir kütüphanenin dağılıp parçalanmaması için sadece her yerde bulunabilecek kitaplardan oluşmaması ve kolaylıkla kurulabilecek bir kütüphane olmaması gerekir. Benim epeyce kaynak kitabım var ama bu şartları sağlayabildiğimden de emin değilim. Umarım kütüphanem benden sonra bir şekilde varlığını sürdürür.

Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.