Caravaggio vs Maradona: Napoli’nin iki atası

HABER MASASI
Abone Ol

CARAVAGGİO :

Uyumsuz bir dahi. Sıra dışı, kışkırtıcı, şaşırtıcı ve aldatıcı. Çözülmüş bir sırrın üzüntüsünü vaat ediyor. Rönesans’ın istenmeyen çocuğu. Beklenmeyen sonucu. Onun Roma’ya gelişi Rimbaud’un Paris’e gelişi gibidir. Yıkıp daha iyisini yapmaya ve sonra onu da yıkıp terk etmeye dayanıyor dehası. Yapıtları yüz yıllarca devam edecek bir bilmecenin savaş alanıdır. Tuvallerindeki sahneler, kutsal hikayeler ve efsaneler gerçeğin birer yansımasıdır. Sokakta gördüğü bir dilencinin yüzünü Hristiyanlığın en önemli azizlerinden birisi olarak resmeder. İşvereni olan Vatikan’ın isteklerini; tuvallere ayyaşların, hırsızların ve fahişelerin suretlerinden devşirerek yansıtır. Kilisenin soyut ruhaniyetine somut bir dünyevilikle cevap verir. Üstelik o resimler o kiliselerin duvarları içindir. Dünyanın en alışılmadık bakış denemeleri onundur. Göz ile nesne arasında hiç farkında olmadığımız başka yollar da bulur. Mekânı eğip büker. Öyle ki içerisi mi dışarısı mı anlayamaz kimse ilk bakışta. Son bakışta ise dışarı doğru bir karakter isen dışarısını, içine dönük birisi isen içerisini görürsün. Kesinlik yoktur. Hayatı baştan sona skandallarla doludur. Hiç rahat durmaz. Başı hep beladadır. Dehası bütün iktidar sahiplerini korkutur. Sanatı ise hepsinin ona sahip olma arzusunu kamçılar. İşte 38 yıllık kısa hayatını bu ikilimden yararlanarak geçirir. Rönesans’ın tek gerçek sırrıdır.

Caravaggio

1- Caravaggio’nun sırrı ellerinde Maradona’nın ise ayaklarındadır.

2- Caravaggio modellerini ve ilhamını sokaktaki sıradan insanlardan alır, Maradona ise ince çalımlarını, oyun görüşünü ve doğaçlamasını sokak futbolundan öğrenmiştir.

Caravaggio'nun eserlerinden biri

Bir yerde Maradona varsa, Maradona tutulur.

MARADONA :

Uyumsuz bir başka dahi. İngiliz sistemini, Alman disiplinini ve İtalyan sinsiliğini tek başına karşısına alabilecek bir meydan okuma. Bu küçük melez Arjantinli, futbolun baronlarına ve endüstrinin kodamanlarına sorun çıkarmaya bayılıyor. Sokaktan çalınıp aristokrat salonlarına hapsedilen Tango’nun intikamını futbol yolu ile aldı. Evita’nın gömleksizlerinden. Kazandığı onca paraya, şöhrete ve konfora rağmen o gömleksiz Arjantinli her seferinde ait olduğu yerin türküsünü söylemeye devam etti. Futbolu bıraktıktan sonra, yüz yirmi kiloya ulaşıp sağlık sorunlarıyla boğuşurken dahi o anda sahaya çıksa yine başarabileceğine hepimizi inandırdı. Bu yüzden bir yerde Maradona varsa, Maradona tutulur. İtalyan kodamanlarının kuzey birliğini tarumar etmesi ve güneyin ötekisi Napoli’yi zirveye çıkarması 20.yy’nın en güzel tablolarından birisi olarak kayda geçti bile. Futbolda dün yoktur derler. Doğrudur belki de. Fakat dün Maradona varsa, bugünde vardır ve yarın da olacaktır. Çünkü o klişelerden nefret eder. Doğaçlamanın kralı beyaz adamın kibrine karşı!

3- Birisi otuz sekiz yaşında bu dünyadan ayrılmış, diğeri ise aynı yaşta futbolu bırakmıştır.

4- Caravaggio şöhretinin zirvesindeyken skandalları, yaşadığı keskin bohem hayatı yüzünden sanat dünyasının lanetlisi ve kovulmuşu olurken Maradona da aynı şekilde futbol hayatı boyunca skandalları, yasak maddelere olan ilgisi ve kavgacı kişiliği ile lanetlenip bir nevi “karantina”ya alınmıştır.

5- Caravaggio, Roma’dan kovulduktan sonra Napoli’ye sığınmış, Napoli halkı tarafından coşkuyla karşılanmış ve yeniden doğmuştur. Tıpkı Caravaggio gibi Maradona da Barcelona’dan kovulduktan sonra Napoli’ye sığınmış, halk tarafından delicesine sevilmiş ve altın çağını yaşamıştır.

6- Caravaggio Napoli’de yaptığı tablolar ile Roma’nın sanat dünyasını yerinden oynatırken, Maradona ise Napoli gibi küçük bir takımı Kuzeyin Baronlarına (Milan, İnter ve Juventus) karşı iki kere şampiyon yapmıştır.

7- Her ikisi de en güzel ve en yaratıcı zamanlarını Napoli’de geçirmiştir. Ne ilginçtir ki Napoli ne İtalyan’dır ne de Avrupalı. O sadece Napoliten’dir.