Kötülük hakkında art niyetli fikirler

SAMED KARATAŞ
Abone Ol

Bir gerçeği kötü niyetle söylemişsen daha kötüdür uydurabileceğin tüm yalanlardan.

1. Bazı kötülükler yalnız bırakılarak, bazılarıysa yalnız bırakılmayarak düzeltilebilir.

2. Bir kötünün bize yaptığı en büyük kötülük, kendimizi, zamandan ve mekândan bağımsız olarak, kötüyle mukayese ederek tertemiz ve günahsız hissettirmesidir. Özetle kötü bize kendimizi günahsız hissettirir. Ve bu da bizi mağdurluk üzerinden zalimliğe sevk edebilir.

3. Kötülüğün ikinci en büyük zararı ise, bize kötülük yapan kişi veya kişilere karsı kin duyabilme potansiyelimizdir. Kin işgalci bir duygudur ve başka bir duyguya izin vermez insanda.

4. Kötülüğün tanımı aslında insana bırakılmamıştır. Tüm coğrafyalarda din, kötülüğü belirleyen otoritedir. Geçmişten günümüze geldiğimizdeyse kötülüğün tanımını belirleyen şeyin demokrasi olduğunu görürüz. Demokrasinin de iktisadi ve reklamvari yapısını göz önünde bulundurursak, manipüle edilebilir bir boyutu olduğunu söyleyebiliriz. Kötülük, kötü olanın değil, topluluğun karar verdiği şeydir.

5. Kötülük, yakınlaştıkça tanınmaz olur. O yüzden ona ne kadar mesafe koyarsak o kadar iyidir. Yoksa kötülük yaklaştığı öznenin kendisine bürünür hatta dost bile görünebilir. Alan savunması gerekir.

6. Kötülüğe muhtacızdır. Eğer bir yerde kötülük yok deniyorsa, kötülük orda kamusal bir kimlikle normalleşip yürürlüğe girmiştir. Alelade hale gelmiştir. Bu açıdan bir yerde kötülükten bahsedebiliyorsak hâlâ bir umuttan da bahsediyoruzdur. Çünkü bu iyinin de işaretini taşır.

7. Kötülük modern zamanlarda, güvenli alanlarda temsil edilmesiyle beğenilen bir şey haline de gelmiştir. Bu aslında tarih boyunca (modernlik öncesi küçük çevrelerce okunan bazı tarihi edebi metinleri dışarda bırakırsak) kitlesel anlamda ilk kez deneyimlediğimiz bir durumdur. Bir dizide, filmde veya edebi eserde, kötü karakteri sevebilir, onun yerine kendimizi koyabiliriz. Bu açıdan güvenlidir, çünkü gerçek değildir. Kötüdür çünkü o kötünün bulunduğu koşulları ve eylemleri zihnimizde bir yerlere koyabilmiş ve düşünebilmişizdir. Kötülüğün kilidini zihnimizde açmak gibi. Kötülüğe dair gerçekleşen bu derinleşmenin zıttı olarak iyileşmede bir derinleşme göremeyiz. Denebilir ki kötülük derinleşebilir bir şeyken iyilik yaygınlaştırılabilir bir şeydir. İnsan kötülükte her zaman iyiliğe nazaran daha acemidir. Çünkü iyilik derinleşmekten çok genişlemeye yani yaygınlaşmaya dair bir tutum izler. İyilik orijinal olmak zorunda değilken, kötülük orijinal olmak zorundadır. Çünkü iyiliğe nazaran daha çok engellenmiştir. Yasayla veya örfle garanti altına alınmamıştır.

8. Kötülüğü bazen çeşitli kavramlarla kesiştiririz. İşimize de gelir bu aslında. Örneğin gerçek ve yalan kavramlarıyla kötülüğü birlikte düşündüğümüzde kötülüğe karşı hemen gerçeğin safında yer alırız. Peki bu yeterli midir? Bir gerçeğin ifadesi de kötülük olarak kullanılabilir. Gerçeğin de her şey gibi yeri, zamanı ve öznesi vardır aslında. Bir gerçekliğin; yerine, zamanına ve öznesine dikkat etmeden ifade edilmesi de kötülük olabilir. Bu açıdan şunu diyebiliriz: Kötülüğü bazen üslup ve niyet belirler.

Şairin dediği gibi: Bir gerçeği kötü niyetle söylemişsen daha kötüdür uydurabileceğin tüm yalanlardan (William Blake - Masumluk Kehanetleri )