Modern olan, hikemî olana direniyor

SAMED KARATAŞ
Abone Ol

Klişeye boğulan bir metin şiir olamaz zaten. Ne kadar hikemî olsa da böyledir. Geleneksel şiir evreninde hikemî olanın klişelerle dile gelmesinde bir sorun yoktu.

Yakın zamanda yayımladığı Kuşlarla Sohbetin Şartları ve Avarelik Görgüsü kitaplarından sonra geçtiğimiz günlerde Şarkıyı Kes isimli şiir kitabıyla tekrardan okuyucusuyla buluşan Şair Ahmet Murat ile son kitabını, günümüz şiirini ve şiirde hikmeti Cins için konuştuk.

"Kalbin Kararı" kitabınızdan sonra " Şarkıyı Kes" ismini bir karar sonrası olarak okuyabilir miyiz? Bir durumun nihayetini çağrıştırıyor sanki.

Şarkıyı Kes ile Kalbin Kararı arasında bir ilişki varsa bu, tema ya da şiir siyaseti açısından değil, belki hepsinin birden aynı şair tarafından yazılmış olmasından ibaret. Bu kitaptaki bazı şiirler Kalbin Kararı'ndan da eskiye gidiyor ama bu kitaba girmiş oldu. Bu sebeple, bu kitapta karar sonrası bir söyleyiş yerine, Kalbin Kararı'nda bile alttan alta beliren kararsızlığın bir devamı bulunuyor. Bir de şiirde her şeyi, her şekilde denemek isteyen biriyim. Böyle birisi için karar sözcüğünün korkutucu olduğunu söylemeye gerek bile yok.

Hikmeti, klişeye düşmeden anlatabilen nadir şairlerdensiniz. Şiirin günümüzde hikmetle organik bir ilişkisinden bahsedebilir miyiz?

Hikmeti söylemek önemli bir iddia. Bazı şiirlerimde, geleneksel şiirin bulduğu, geliştirdiği bir hikemî tarza saptığım oldu. Ama bu tür şiirleri benim, bana özgü hâle getirmek isterdim, o olmuş değil. Bu zor bir ödev. Zorluğu, hikemî olanın modern olanla karşılaştığında devreye siz istemeseniz de ironinin giriyor olması. Modern olan hikemî olana direniyor. Çünkü hikemî olan, her şeyin yerli yerinde olduğu bir dünyanın şiiri. Böyle bir dünya yoksa bu şiiri yapıntı, ucuz ve sıkıcı olmaktan çıkartarak yazmak güç bir iş.

Buradan hareketle popüler din dili ile klişeye boğulan hikmetli şiirlerin birbirini beslediğini düşünüyor musunuz?

Klişeye boğulan bir metin şiir olamaz zaten. Ne kadar hikemî olsa da böyledir. Geleneksel şiir evreninde hikemî olanın klişelerle dile gelmesinde bir sorun yoktu. Gerçek şiirin yanında klişeyle yazılmış hikemî şiir de mazur görülüyordu. Çünkü hikemî şiir, şiirin işlevini yerine getirmekten ziyade, vaazı nasihatin işlevini yerine getirmeye talip olabiliyor, söylediklerinin hakiki olması, hakikat denen bir mertebeye itimatla yazılmış olması sebebiyle, şiir olarak tartışmalı olsa bile anlam olarak güven telkin ediyordu.

Şiir dilinizin geçmişten bugüne daha sarihleştiğini görüyoruz kaos giderek artarken

Öyle mi? Bundan emin olamıyorum. Daha sarih şiirler de yazdım ama öyle olmadığı söylenen şiirler de yazmaya devam ediyorum.

İlk kitabınızdan bugüne, şairin hayatı ve bakışı düşündüğümüz kadar ciddi bir kırılma yaşadı mı? "Ceylan" ve "Bot Hesabın Resti" şiirlerinin aynı kitapta yer aldığını düşünürsek...

Bazı şiirleri geciktirdiğimi düşünüyorum. Bunun sebebi de o şiiri yazmak için ihtiyacım olan dili aramayı sürdürmem. Ceylan şiirini daha önce de yazabilirdim. Ama dilini ancak bulmuşum demek ki. Bot Hesabın Resti şiiri de tamamen rastlantısallığı araştırdığım bir şiir. Bot hesaplardan derlediğim dizeleri, küçük değişikliklerle derledim. Bu şiir hakkında şu sorular bakidir: Buna şiir demeli miyiz? O zaman bu şiirin şairi kimdir? Ben mi, bot hesaplar, yani yapay zeka mı? Buna benzer şiirleri sonsuza kadar üretebilirim. Bu durumda ben şiiri teknik bir kolaylıkla çoğaltan bir tekniker miyim, yoksa bir deneyselci miyim? Bu şiire çokça benzeyen şiirlerden görüyoruz dergilerde. Dolayısıyla bu sorular tartışılmayı hak ediyor. Sanırım bu sorular etrafında bir yazı yazacağım.

Bununla birlikte şiirlerinizde biçimciliğin yanında sık sık muhafazakarlığı da "sabote" ettiğiniz de görülüyor...

Sağcılık anlamında muhafazakârlıkla modern sanat arasındaki ilişki sorunludur hep. Buna işaret etmek yeterli sanırım.