Mosta Mostarlı İmparator Nejat Biyediç

ŞAHKURT EMİRDAĞLI
Abone Ol

Futbolcuların "Nejat Hoca için oynuyoruz" dediği, mütevazı gençbir Boşnak. Uzaktan attığı sert şutları ve yedek kulübesindesigara içmesiyle meşhur, Mostarlı ve Bursalı bir adam.

Ben mücadeleyi seven bir insanım. Bosna savaşını da yaşadım. İki sene Bosna’da çok acılar çektik. Allah’a şükür ben ve ailem ayakta kaldık.

Nejat Biyediç

1994 yılında teknik direktör Nevzat Güzelırmak, takımda işlerin her geçen gün daha kötüye gitmeye başlamasıyla görevinden ayrılma kararı almış ve o dönem yardımcı hoca olarak görev yapan genç Nejat Biyediç bir anda Bursaspor’un zorunlu ama geçici teknik patronu olmuştur. Hayatta bazen böyle şeyler olur. Nöbetini iyi tutanlar her zaman kazanır. Biyediç inatçı bir adamdır ama takım pek iyi durumda değildir, timsahın dişleri sökülmüştür ve daha ilk hafta İnönü stadyumunda zorlu bir Beşiktaş maçı beklemektedir Biyediç’i. Bir Afrika atasözünde altı çizildiği üzere; bir kaplanın kuyruğunu asla tutma, ama tuttuysan da sakın bırakma. Kaplanın kuyruğuna yapışmak zorunda kalan Biyediç’in mutlak suretle birinci İnönü zaferine ihtiyacı vardır artık. Kaptan Adnan Örnek ve arkadaşları eğer Beşiktaş’ı devirebilirseler bu mucizeyle gelen prestijin Nejat Hoca’yı teknik patronluğa taşıma ihtimali doğuracağının fena halde farkındadırlar elbette. Futbolcular ile yardımcı antrenör Biyediç arasında karşılıklı sevgi-saygıya dayanan sıkı bir bağ vardır. İşte 94 yılının sıradan bir Beşiktaş-Bursaspor maçının hikâyesi böylesi bir heyecanla örülüdür. İnönü’nün siyah-beyaz tribünlerinde oturarak maç saatini bekleyen seyircilerin bilmedikleri şey Nejat Hoca’nın gözlerine benzeyen sahanın yeşil çimlerini, beyaz bulutların aşkıyla boyamaya and içmiş cesur timsahların varlığıdır. Bu da böyle bir maçtır işte.

Kaderin garip bir cilvesi olacak ki; ilerleyen yıllarda Bursaspor’u tarihinde ilk defa şampiyonluğa ulaştıracak ve bir gün gözyaşlarıyla kulüpten ayrılmak zorunda kalacak olan Beyefendi adam Ertuğrul Sağlam da kartalın pençesi olarak santrafor mevkinde oynuyordur. Kaptan Adnan Örnek ve arkadaşları o gün Nejat Biyediç için ölümüne savaşırlar ve maçı deplasmanda 2-1 kazanmayı başararak uzun bir hikayeye omuz vermiş olurlar. Maçtan sonra beklenen olur ve bu galibiyet Nejat Biyediç’i teknik direktörlüğe, Bursaspor’u da tarihin altın sayfalarına taşır. Beşiktaş galibiyetiyle taçlanan bu ilginç sezonu, büyük bir azimle lig altıncısı olarak bitirmeyi başarır Bursaspor. Asıl film şimdi başlayacaktır.

UPUZUN BİR TİMSAH YÜRÜYÜŞÜ

Part II: 90’lı yılların ortası, ülkemiz her açıdan hüsrana komşu, modern futbolun gereklerini yerine getiremediğimiz zamanlardayız yani. Turgut Özal ruhuyla birlikte total futbola göz kırpıyoruz. Adını yeni duyduğumuz ve ilk kez düzenlenen İntertoto Kupası’na lig altıncısı namıyla katılan Bursaspor kelimenin tam anlamıyla fırtınalar estiriyor. Ugandalı Mussusi, gurbetçi golcü Ercüment ve Bosna’dan bir kamyon mandalin parasına getirtilen Baliç üçlüsü tüm rakipleri hallaç pamuğu gibi dağıtıyorlar adeta. İngiliz Wimbledon, İsrailli Jerusalem, Belçikalı Charleroi, Slovak Kosice ve Yunan Ofi Crete sert esen Teksas fırtınasına dayanamayıp bir bir devriliyorlar. Avrupa arenasında büyük ses getiren ve herkesi timsah yürüyüşüyle tanıştırarak büyük sempati toplayan bu fiyakalı takımın teknik direktörü ise elbette ki henüz 30’lu yaşlarının başında olan Nejat Biyediç’tir. Futbolcuların Nejat Hoca için oynuyoruz dediği, mütevazı genç bir Boşnak. Talihsiz bir helikopter kazasında hayatını kaybeden eski Yugoslavya’nın ilk Müslüman Başbakanı Cemal Biyediç’in yeğeni. Uzaktan attığı sert şutları ve yedek kulübesinde sigara içmesiyle meşhur, Mostarlı ve Bursalı bir adam. Kızı Anna’yı ve deplasmanlarda kamptan ayrılıp tek başına bir mekânda kahve içmeyi çok seven bir adam. Atilla Gökçe’ye göre ‘keyif veren balkan rüzgârı’’

Köklü bir aileye mensup, enstrüman çalan, yabancı dil bilen, ekonomi mezunu, entelektüel bir alt yapıya sahip, çok sigara içen, çimen gözlü, Mostarlı, futbol aşığı bu karizmatik adam, Bursaspor’un takım kaptanlığını yapan ilk yabancı futbolcusu olmuştu, ama bu yabancılık pek hoşuna gitmemiş olacak ki, Nenad Bijedic olarak geldiği Bursaspor’da “artık bana Nejat deyin” diyerek meseleyi tümden kapatmayı tercih edecekti. Nejat Hocaydı artık o. Ya da sahada bilinen adıyla İmparator. Türk futbolunun Oğuz Çetin ve Fatih Terim ile birlikte üç imparatorundan biri.

Bursapor'da takım kaptanlığı yapan ilk yabancı oyuncuydu.

İMPARATOR

SENSİZ OLMAZ BURSASPOR

Nejat Biyediç genç bir orta saha oyuncusu olarak 27 yaşında Bursa’ya transfer olmuş, geldiği ikinci sezonda ağlara 17 gol bırakarak rekor kırmış ve taraftarın teveccühüyle İmparator lakabını almıştı. 31 yaşında yaptığı erken jübileyle herkesi şaşırtsa da, futbolcu arkadaşlarının sadakati ve sevgisiyle Bursaspor’un teknik patronluğu yolu suhuletle açılmıştır önünde. Jübile yapmasına rağmen takımının kötü gidişine dayanamayıp, sezon içerisinde 7 maçta daha forma giymesini açıklayacak cümle tribünlerin kalbine asılmıştır; İmparatorlar kimseyi yalnız bırakmazlar!

Nejat Biyediç genç yaşında lösemi hastalığına yakalanmıştı, bu rahatsızlığı sonrasında memleketine yani çok sevdiği Mostar’ına gitti. Evinde ölmek istemişti belli ki. Hayalindeki Nejat Biyediç Futbol Akademisi’ni kurmuş ve en büyük isteği olan dünya gözüyle Bursaspor’un şampiyon olduğunu görmek de kısmet olmuştu. Hastalığı ağırdı ama Mostar köprüsü gibi dimdik kalacaktı, söz vermişti. Sözünü tutamadı. -Yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı- cümlesini onun için de duyduk. Kan kanserine çalım atmayı denedi, ama olmadı. Uzaktan attığı mermi gibi şutları hafızalardaki tazeliğini korusa da, takımdan ayrı düz koşuya sürgün gitti. Allah rahmet etsin.

Biyediç 1 Ocak 1959’da gözlerini Mostar’da açtı, 15 Ağustos 2011’de aynı yerde gözlerini yumdu hayata. Hüzünlü balkan ezgileri ve upuzun bir cenaze korteji eşliğinde defnedilmişti toprağına. Tabutunu Türkiye’den gelen dostları ve genç futbolcular omuzlamıştı, hemen arkalarında ise Baliç-Boliç ikilisi nemli gözleriyle son yolculuğuna uğurluyorlardı hocalarını. Kızımın okulu bittikten sonra Bursa’ya yerleşeceğim diyordu İmparator, olmadı. Mezarına Bursa’dan getirilen bir avuç toprak atıldı. Varlığı Mostar ile Bursa’nın kardeşliğine adanmıştı sanki. Bursaspor tribünleri hastalığı sırasında şu muhteşem tezahüratı yapıyordu ona: Ne Maradona, ne Gullit, ne de Stojkoviç / en büyük Nejat Biyediç / İmparator imparator / Sensiz olmaz Bursaspor