Tuhaf ve tekinsiz: Sanatın boyasıyla boyanan dijitallik

AHMET MELİH KARAUĞUZ
Abone Ol

Bugün NFT her ne kadar sürekli "sanat eseri" olarak adlandırılan işlerin el değiştirmesiyle gündeme gelse de asıl varlık amacı kesinlikle sanat değildir. Belki de en başta, NFT eserlerin sanat eseri olup olmadığı konusu tartışılmalıdır.

Gündelik hayatın içerisinde bir ruh dolaşıyor. Bu ruh, dokunduğu her şeyi daha önce hiç olmamış şekilde dönüştürüp, duyumsanan zamanı ve yaşanan mekânı alt üst ederek bir sonraki hedefine ulaşmak için yola devam ediyor. Her çağda var olan bu ruh, içinde yaşadığımız zamanda hiç olmadığı kadar evrimleşmiş, güçlenmiş, dokunduğu şeyler hakkında fazlaca bilgiye ve onları dönüştürecek etkiye sahip olarak karşımızda. Bu ruh ne medeniyetin ne teknik ilerlemenin ne de savaşların içinde bulundurduğu yekpare bir özü içinde taşıyor. Hayatlarımıza sızan, kendi kodlarıyla her şeyin kodunu alt üst eden ruh, tüm insanlık hafızasını da içinde barındıran dijitallikten başkası değil. Yaşadıklarımızı anlatmak için artık yeni kavramını kullanmak yeterli değil, farklı demek de yaşananları anlatmaya yetecek kadar bu ruhu saracak büyüklükte değil. Belki de doğru kelime tuhaf. Eric Hobsbawn'ın 1900'lü yıllar için kullandığı bu adlandırma, belki de en çok 2000'li yıllar için geçerli. Dünyanın içinde tuhaf ve tekinsiz bir ruh dolaşıyor. Diitalliğin ruhu.

KODLARDAN SARILI BİR EVREN OLARAK DİJİTALLİK

Dijitalin ruhu için tuhaf ve tekinsiz dedik. Tuhaf çünkü görüntü işleyen yapay zekâlar, öğrenen makineler, sürekli genişleyen sınırsız bir hacme ulaşan verilerle insanlığın daha önce şahit olmadığı bir teknolojik ilerlemeyi yaşıyoruz. Tekinsiz çünkü bütün veriler, dijital teknolojiler insanlığın üzerine doğrultulmuş bir şekilde, onun hayatını dönüştürmeye, biçimlendirmeye ve manipüle etmeye hazır bir şekilde bekliyor. Dijitallik ruhu canlılığını, yaşam süresinin sonsuzluğunu insandan alıyor. Çünkü insanlık, bir zamanlar sakin bir şekilde ilerleyen ve büyüyen bu ruha, 2000 sonrasında büyük bir enerji ve hayat verecek davranış pratiklerini hayatının merkezine koydu. Ya da daha doğru bir ifadeyle dijitallik ruhunu bilenler, bu ruhun canlanması için onu insanlığın tüm haz noktalarına, arzularına, hayallerine sızacak şekilde yeniden kodladı.

2008 yılı dijitalliğin ruhu için sadece yaşam çabası değil, var olan tüm sistemler için de bir savaş/ölüm fermanının yayınlandığı yıl olarak kayıtlara geçti. Mortgage krizi, krize bağlı olarak artık gelenekselleşen yapı/kurum/sistemlerin sorgulanması, sosyal ve siyasi patlamalar öncesi oluşan akışkan zeminlerin yanında; iPhone 3G modelinin piyasaya sürülmesi, hâlâ kim olduğu bilinmeyen Satoshi Nakamoto'nun Bitcoin'i ve sistemi anlattığı makalenin yayınlanması, büyük bir paradigma değişimi öncesi sisli bir havayı yarattı. 2008 sonrası iktisadi açıdan dünyanın en değerli şirketleri hızla şekil ve isim değiştirirken, toplumsal/siyasi/iktisadi birçok sistem de dönüşmeye başladı. Bunların temel sebebi yeni medya teknolojilerinin hâkim medya platformu hâline gelmesi, buna paralel olarak internette üretilen verinin artması, bu verilerin yapay zekâ teknolojilerinin gelişiminde girdi olması, bu girdilerin toplumsal/iktisadi/ kültürel yönlendirme konularında kullanılmaya başlanması ve en önemlisi de kod ve şifreleme sistemlerinin ucuz, erişilebilir ve kolay kullanılabilir bir hâle gelmesi yeni bir gerçeği karşımıza çıkardı.

Özellikle Satoshi Nakamoto'nun blockchain teknolojisi odağında gelişen yeni ödeme sistemi Bitcoin'in, 2017'de on binlerce dolar değere ulaşmasıyla birlikte dijitallik ruhu eski sistemleri öldürüp yeni bir dünya kuracak iyi ölüm meleği olarak karşımıza çıktı. Bugünlerde bu ruh, sanatın boyasını eline alarak, NFT teknolojisini, yine yüksek değeri üzerinden hayatımıza sokmakta; tuhaf ve tekinsiz zamanlarda yeni bir aşamayı daha insanlığın önüne getirmektedir.

TUHAF VE TEKİNSİZ ZAMANLARIN ÜÇ ATLISI: BLOCKCHAİN, BİTCOİN VE NFT

2008 yılında Satoshi Nakatomo "metzdowd. com" adlı internet sitesinde "Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System" başlıklı bir yazı yayımladı. Yazıda yeni bir ödeme sistemi olarak Bitcoin'den bahseden Satoshi, geliştirmiş olduğu yeni teknolojinin neleri değiştireceğini şüphesiz öngörüyordu. 2008 finansal krizinden sonra kriptoloji üzerinden, şifrelenmiş, tüm süreçlerin kayıt altına alındığı, şeffaf ve aracıların olmadığı, sistemde bulunan minerların onayıyla gerçekleşerek ve kendi kendisini sürdürebilir bir sistem olarak bitcoin fikri ardından birçok blockchain teknolojisini kullanan kripto birimleri doğurdu. Hemen herkes bunun dünya finans sistemi için tehdit olduğunu düşünüp, bu teknolojik gelişmeye temkinli yaklaşarak, bir finans tuzağı olduğunu söyledi. Ancak tuhaf ve tekinsiz ruh olan dijitallik, ilerlemesini durdurmadı ve her geçen gün daha çok öğrenerek, herkesin katkısıyla daha çok canlanarak güçlendi. Bugün geldiğimiz noktada bir trilyon dolarlık işlem hacmine sahip alternatif bir ödeme sistemiyle karşı karşıyayız.

Dijitallik ruhunu bilenler, bu ruhun canlanması için onu insanlığın tüm haz noktalarına, arzularına, hayallerine sızacak şekilde yeniden kodladı.

Bitcoin popülerleştikçe üstünde yükseldiği blockchain teknolojisi de güçlenmeye, farklı sektörler tarafından kullanılmaya başlandı ve bugün tartışılan Metaverse idealinin ana omurgasını oluşturacak bir kavramsal ve tatbikvarî derinliğe ulaştı. Blockchain teknolojisi her şeyin kaydedildiği, şeffaf, aracısız, sürdürülebilir ve en önemlisi de dağıtık bir yapı olarak, ulus devlet fikri ve ardından gelen küreselleşmeyle birlikte var olan merkezi tüm sistemlerin aksine, karar alırken sistemdeki paydaşlara söz hakkı vermesiyle büyük bir paradigma değişiminin önünü açtı. Bugün geldiğimiz noktada, dijital olan her şeyin sanal varlıklara dönüştürülmesi, bunların kaydedilmesi ve üzerlerinde mülkiyetin sağlanmasının da yine en büyük sebebi blockchain teknolojsidir.

BLOCKCHAİN ÜZERİNDEN YÜKSELEN SANAT MI?

NFT'ler 2015 yılından beri hayatımızda olsa da Beeple olarak da bilinen sanatçı Mike Winkelmann'ın "Everydays - The First 5000 Days" isimli eserinin, 2021 yılında 69,3 Milyon Amerikan dolarına satılmasıyla herkesin gündemine girdi. Ancak NFT teknolojisi her ne kadar görsel eserler üzerine yükselse ve herkesin gündeminde kolay yoldan hızlıca para kazanma aracı olarak yer edinse de karşımızdaki teknoloji sandığımızdan çok daha büyük dönüşümlerin ilk adımı olabilir. NFT, açılımıyla Non Fungible Token, değiştirilemez token olarak Türkçeleştirilmesiyle zihinlerimize kazındı. Bugün genel olarak görsel işler, belli sanatçıların özel tasarladıkları ses/ video/imajlar ve geçmişten günümüze anlam kazanan bir takım dijital değerlerin NFT varlığa dönüştürülmesiyle bildiğimiz teknoloji, hemen her şeyin dijital bir varlık olması, saklanması, satılması, el değiştirmesini mümkün kılmaktadır.

Bir şeyin NFT olması için, Etherium uyumlu kodlar olan ERC-271 ve ERC- 1155 üzerinden kodlanması ve diğer kodlama sistemleri olan Polkadot, Binance Smart Chain, Tron, EOS, Tezos, WAX, Flow by Dapper Labs, Cosmos yeterlidir. Her bir eserin kodu bir diğerinden farklı olacağı için her bir eser, kodsal olarak benzersizdir. Bu kod sistemi üzerinden dijital dünyaya aktarılan eserler bu sayede dijital olarak farklı platformlar arası geçiş yapabilmekte, transfer edilebilmekte ve varlık kazanmaktadır. NFT dediğimizde aklımıza ilk olarak görsel işler gelse de, kişisel bilgileriniz, dijital ikiziniz, verilerinizden oluşturduğunuz kimliğiniz, ses kayıtlarınız, önemli belgeleriniz ve aklınıza gelecek hemen her şey NFT olabilir. NFT, gerçek dünyadaki tüm nesnelerin dijital evrende varlık bulması ve bir şekilde anlamlı biçimde kullanılması için olmazsa olmaz teknoloji olarak karşımızdadır. Metaverse evrenlerin kurgulanmasında, varlık kazanmasında önem kazanacak gibi gözüken NFT'ler, sanat eserleri üzerinden kendisini kurgulamaz ya da temelde sanat eserlerinin değerini koruyup, onun bir başkasına satışı sırasında, üreticisinin haklarını koruma gayesini gütmez.

NFT'ler akıllı sözleşmeler etrafında, blockchain teknolojisi altyapısıyla, varlıkların dijital mülkiyetini sağlama ve nesnelerin de dijital evrende varlık alanı bulmasına yarayan bir teknolojidir. Bugün her ne kadar sürekli "sanat eseri" olarak adlandırılan işlerin el değiştirmesiyle gündeme gelse de asıl varlık amacı kesinlikle sanat değildir. Belki de en başta, NFT eserlerin sanat eseri olup olmadığı konusu tartışılmalıdır zira hemen hiçbir eser, kendinden önceki sanat eserlerinden farklı bir şey söyleme gayesi gütmemekte, aksine sürekli tekrarlanan ve popüler olan bir mecra bulduğu için oradan akmaktadır. Ayrıca NFT, bir dijital sanat eseri de değildir. Zira NFT bölünemez, çoğaltılamaz ve biricik oluşuyla dijital sanat eserlerinden ayrılır. Zira dijital sanat eserleri, dijital araçlarla var edilen, bir kavramsal arka planı olan ve aynı zamanda geleneksel yöntemlerle el değiştiren eserlerken, NFT'de bir fotoğraf bile saklanabilir. Küçük bir kod parçacığı, detaylı bir sözleşme nüshası, bir avatar da yine NFT olarak dijital varlığa dönüşebilir. NFT bir depolama, aktarım aracı olarak karşımızdadır. NFT'ler blockchain teknolojisi içerisinde yer alan tokenlardır.

HAYATTAN BİR SONRASI OLARAK DİJİTALLİĞİN RUHU

Blockcain teknolojisi, üzerine yükseldiğimiz birçok paradigmayı yıkacak bir ruh olarak karşımızda. Dijital teknolojilerin yeni bir evreye geçmeye başladığı günümüzde yeni evrenin ilk araçlarından bir tanesi ve muhtemelen de, eğer kuantum bilgisayarlar şifreleme yöntemlerini çözemezse ya da kriptoloji kendisini yenileyip hızlanabilirse, uzun süre bizlerle olacak gibi durmaktadır. NFT teknolojisi, geleceğin sanal evrenlerinin kurulmasında, benzersiz oluşuyla evrenlerin kabul görmesi ve ilgi çekmesinde öne çıkacak bir teknoloji olacak gibi gözükmektedir. Bugün içimizde dolaşan ruh olan dijitallik ruhu; sanatın, hayatın, acıların, hikâyelerin boyalarına boyanarak dünyayı hiç olmadığı bir şekle sokmak üzere diyar diyar gezmekte ve gezintisini de sürdürecek gibi gözükmektedir. Burada yapılacak olan, teknolojiyi anlayıp kendi anlam boyalarımızla yeni bir dünya kurgulamak için işin başına geçmekten başkası değildir gibi gözükmektedir.