Türkiye’yi Kemal Tahir’le okumaya başlamak

TUBA KAPLAN
Abone Ol

Bir siyasi mahkûmdur Kemal Tahir, 12 yılını hapishanede geçirmiştir. Mahkûmken gözlemlerini biriktirmiştir. Kemal Tahir gerçek anlamda hapishanede asıl halk ile tanışır. Benimsediği Marksist öğretilerle Türk halkını açıklayamadığını keşfederek yeni bir arayışa girişir.

Yorgun bir isimdir Kemal Tahir;

bile bile yıpratılmış, sol çevre tarafından ötelenmiş, başka muhitlerde kabul görse dahi tiftik edilip yontularak parça parça ele alınmış bir isim. Asıl düşünceleri geri planda bırakılarak “tuhaf” fikirleri olan usta bir yazar konumuna indirgenerek sansürlenmiştir. Edebiyatçılarca; “eserlerine fikirlerini yığarak sanatını gölgelemekle”, sol liberallerce; “milliyetçi-faşist-devletçi”, Marksistlerce; “sapkın, gerici” yaftalarından nasiplenerek; tarihçiler için, “yalnızca bir romancı” olarak kalmıştır. Türk düşünce hayatında merkez fikri inşa etmek üzere çabalayan, aktüel gündem ötesinde bir bağlılıkla meseleleri ele alıp yerel bir temele oturtarak birçok aydını etkileyen bu isim; ideolojilere ve bir takım muhitlerin entelektüel zavallılıklarına hapsedilemez elbette.

1945’lere kadar ki romanımız, “Türkçe yazılmış romadır” Kemal Tahir için, Türk romanı değildir. Çünkü “Batı romanı kopyacılığı çizgisinde gelişmiştir” bu güne kadar roman. Bize özgü paradigmanın peşinde olan Kemal Tahir ise; Batı’daki toplumsal şartlardan ortaya çıkmış bireycilikle beraber tek bir insanın trajedisinden başka bizim romanımızın, “insanın dramı kişiseledir ama kendi kişiliğinden değil toplumsallığından gelir” düsturuyla bireysellikten öte toplumsallığı ele alması gerektiğini vurgular. Daha işin başında bize dönerek yolunu sağlam çizmiştir. Meselesi toplumdur.

Öğrendiği her şeyi romanları aracılığıyla okuyucuya anlattı.

Bir siyasi mahkûmdur Kemal Tahir, 12 yılını hapishanede geçirmiştir. Mahkûmken notlar tutmuş, gözlemlerini biriktirmiştir. Hiçbir muhit, parti sözcüsü olmayarak sonrasında hapishaneyi hayatında kahraman kılmamıştır. Kemal Tahir gerçek anlamda sorgulamasına hapishanede başlayarak asıl halk ile tanışır. Halka temas buradan başlar aracısız olarak. Benimsediği Marksist öğretilerle Türk halkını açıklayamadığını keşfederek yeni bir arayışa girişir. Batı Marksizm kalıpları içerisine sığmayan Türk toplumunu anlamaya çalışır. Batılılaşma tecrübesinin aydın ile halk arasını açtığı konusunda fikirlerini toparlar. Aydının kendi toplumu içindeki yalnızlığına değinir. “Yorgun Savaşçı” da Osmanlı toplum yapısı ile ilgili derinlikli tespitler yapar ve devlet kurumunun Batıda ve Türkiye’de nasıl zıt roller üstlendiğini göstererek devletsiz kalmış Türk aydınını buhranını yazar. Kemal Tahir, Türk halkının Osmanlı’nın geçmişe yüklediği görevin terk edilmesinden doğan sıkıntılı uyumsuzluğun peşine düşer. Devlet kadrolarının yanlışlarını ve bunun köye, halka yansıması tüm romanların iskeletini oluşturur. Onda köksüzlük değil bir devamlılıktır söz konusu olan “Devlet Ana” bu yüzden yankı uyandırır. Kemal Tahir, “Devlet Ana” romanında Avrupa’nın feodal soyguncularının karşısına Osmanlının koruyucu devletini koyar. Kemal Tahir’e göre Batı’da devlet olmadığında, sınıfların ve onu temsil eden kilise toplumları dağılmaktan kurtulabilir. Ama sınıfları olmayan Türk toplumu devletsiz kalırsa dağılır. Türk toplumu için devletin varlığı mühimdir.

Osmanlı ve Doğu toplumlarının tarihin içindeki gelişmelerinin Batı toplumlarının klasik gelişiminden farklı olduğu, Kemal Tahir’de kemikleşen güçlü bir olgu. İdris Küçükömer, Hilmi Ziya da Tahir gibi bu kısma hakikatle değiyor.Osmanlı toplumu, kölelik, feodalite, kapitalizm evrelerinden geçmemiştir ve bunun nedeni de Asya Tipi Üretim Tarzı’dır. Başka bir deyişle Osmanlı’da üretim aracı olan toprağın sahibi devlettir ve özel toprak mülkiyeti olmadığı için servetin bireylerin elinde birikimi ve güçlü bir sınıfın oluşumu engellenmiştir. Sınıf kavgaları, ihtilaller bu yüzden gerçekleşmez bu toplumda. Batının oluşumu sonucu görülen bizde gerçekleşmeyecek sonuçlar yani.

1938'de tutuklanan Kemal Tahir 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

KÖYLÜ MİLLETİN NERESİNDE?

Kemal Tahir’in Türkiye’de döneminin görüşlerinden farklılık içerdiği için dikkat çeken ilk romanı “Rahmet Yollarını Kesti.” Roman, Yaşar Kemal’in devlete başkaldıran eşkıyayı kahramanlaştırdığı, “İnce Mehmed” romanının çok yaygın bir ilgi ile karşılandığı dönemde yazılmıştır. Yaşar Kemal’in aksine Kemal Tahir; eşkıyanın devlet gücü karşısında ezileceğini, bir takım ideolojiler için bu haksız oluşumların yüceltilmeyeceğini söylüyordu. Kemal Tahir’in, Batı’dan esinlenme “devlete karşı halk” romantizmine, ideolojiye karşılık gerçekçi tutumu, buradan bakıp orayı anlamlandırmaya çalışan aydınınkinden çok öte bir bakış açısı. Bugün hala sancısını çektiğimiz bir durum bu.

1954 yılına kadar eserlerini takma ad kullanarak yayınladı.

Bir başka örnek “Bozkırdaki Çekirdek” romanının işlediği; köy enstitülerinin, Batıcı aydın ve bürokratların toplumsal gerçeklerimizle uyuşmayan idealizmlerinin çıkmaza sardığı, tutarsızlığına dair eleştiriler. Cumhuriyet’in Osmanlı şehir kültürünü “Türklüğe yabancı bir kültür” olarak kötüleyip Türk milletinin kültür temeli olarak köyü göstermesine şiddetle karşı çıkarak, Osmanlı kültür mirasını sahipleniyor Tahir. Bununla birlikte köylüleri küçümseme de görülmez onda. Sosyalisttir ancak Marksist sosyalizmden yola çıkarak yerli bir sosyalizmi bulur. Türk sosyalizmin temeli tarihsel kökeni toprak devlet mülkiyetine dayanan Osmanlı düzenidir. Türk düşünce yaşamının dışa bağımlılığından nasiplenmemiş bir isimdir o. Türkiye entelektüel ortamı Batılı teorileri toplumsal yapımızın süzgecinden geçirmeden ele alıp, genel doğru kabul ederek hazımsızlık yaşar. Kemal Tahir ise yerelliğiyle yenmiştir bu bağımlı ilişkiyi. “Devlet Ana”da belirginleşen Türkiye’yi Türkiye üzerinden okuma anlayışı onu farklı kılmıştır.

Toprak, mülkiyet, sınıf, devlet-halk ilişkisi üzerine söyledikleri ile sol çevrelerin kendisini solcu saymamasına sebep olacak kadar tepkisini çeken Kemal Tahir, “Esir Şehrin İnsanları” romanıyla beraber irdelemeye başladığı yeni Türk devletinin doğuşu hikâyesi ile de Kemalist aydınların nefretini kazanır. Cemil Meriç, “Uyanık bir şuurdu Kemal, her an zenginleşen bir şuur” diyerek tanımlar onu. Noam Chomsky kıskacına sığınmış, “muhalif entelektüel aydın”ın dikkatle okuyamayacağı kadar kıymetli bir isim. Kemal Tahir Türkiye.