Ali Rıza Efendi hakkında ne biliyoruz?

HABER MASASI
Abone Ol

Mustafa Kemal üzerine birçok enstitü, hatta resmî kurum bulunmasına rağmen kendisi ve ailesiyle ilgili resmî kaynaklarda yer alan malumatta hala çok ciddi problemlerin var olduğu gözlemlenmektedir. Özellikle babası Ali Rıza Bey ile ilgili bilgiler bir hayli sınırlı.

Resmî kaynaklarda verilen bilgilerde 1255/1839’da doğduğu ve gümrük/rüsumat memuru olduğu, Mustafa Kemal’in o devirde, Zübeyde Hanım’ın arzusunun hilafına mahalle mektebinde değil, Avrupaî tarzda eğitim veren Muallim Şemsi Efendi’nin mektebinde okumasını arzu ettiği ifade edilmekte, bunun dışında başkaca bilgi verilmemektedir.

Burada elbette bağcıyı döğmek gibi bir amacımız yok. Rıza Nur’un kabul edilemez, spekülatif iddialarını da kesinlikle dillendirmeyeceğiz. Ancak Mustafa Kemal’in babası Ali Rıza Bey gibi bir şahsiyetle ilgili hala birçok karanlık noktanın bulunması düşündürücüdür.

Son yıllara kadar Ali Rıza Bey’in sölümüyle alakalı olarak Mustafa Kemal 7-8 yaşlarındayken hastalanarak vefat ettiği kaydedilmiş ve okullarda da öğrencilere hep bu yönde bilgiler aktarılmıştır. Ayrıca ona ait olduğu söylenen bir fotoğrafa da kitaplarda yer verilmiştir. Falih Rıfkı Atay, Mustafa Kemal’in hayatını ve onunla ilgili hatıralarını anlattığı Çankaya adlı eserinde, Mustafa Kemal’in ailesi ve babasıyla ilgili şu ilginç bilgiye yer verir:

“Atatürk 1881 tarihinde Selânik’te Ahmet Subaşı Mahallesi’nde Sanayi Okulu karşısında orta hâlli bir ahşap evde doğdu. Babasının adı Ali Rıza, anasının Zübeyde’dir. Otuz yaşını geçen evli kadınlara dendiği üzere, Zübeyde Molla Selânik’e birkaç saat uzak Sarıyer adlı bir Yörük köyündendir. Mustafa Kemal ana tarafından yörüktür. Ondaki Altaylı tipi bundan olsa gerek.

Ama aslı Tesalya fethinden sonra Anadolu’dan göçmüş, 1810’da Vodina’da Sarıgöl bucağından Selânik’e gelip yerleşmiştir. Bu göçmenin adı Feyzullah’tır, soyadı Hacı Sofular. Kızı Zübeyde’nin iki kardeşi vardı. Biri Lankaza’da ahçılık eden Hasan, ikincisi Selânik eşrafından Hacı Sami Bey’in çiftliğinde Subaşı Hüseyin.

Genç yaşında evlendiği Ali Rıza Efendi, Katerin ilçesinin Pasaport Köprü denen yerinde gümrük muhafaza memuru idi. Aralarında 20 yaş fark vardı. Kızıl bıyıklı ve iri yarı idi. Babasına Kırmızı Hafız Ahmed derlerdi. Aydın’ın Söke taraflarından gelmişlerdi. Memurlukta iyi geçinemediği için keresteci Cafer Efendi ile ortak olmuştu. Önce iyi kazanıyordu. Islahhane semtindeki üç katlı evi bu sırada aldı. Sonra işleri bozulunca 1887’de kayıptan ve sıkıntıdan acılanarak öldü. Bir kızı Naciye’yi daha önce kaybetmiştir.

Şark’ta büyümüş kimselere çok defa hanedanımsı bir kütük uydurmak istiyenler çıkar. Mustafa Kemal kendinden öncesine meraklı ve pek bağlı değildi. Gerçi 1876’da, ilk Kanun- ı Esasi’nin ilân edildiği güne rastlayan 23 Aralık’ta Selânik’te kurulmuş Asakir-i Milliye Taburundaki gönüllü subaylardan biri babası olarak öne sürülmüştür. Resmi ötekilerden ayrılarak büyütülmüştür.

İstanbul hürriyetçilerine yardım etmek için toplanan bir millî kuruluşta babasının da bulunmuş olması Mustafa Kemal’in hoşuna gidecek bir şeydi ama inanmış mıdır, sanmıyorum. Hatta bir gün alaylıca bir dille:

-Bu bizim peder değildir, dediği kulağıma gelir.

Ali Rıza Efendi sağ iken bu orta hâlli ailenin başlıca kaygısı çocuklarını okutup yetiştirebilmekti. Mustafa yedi yaşına basınca ana baba arasında anlaşmazlık çıktı. Zübeyde Mollaya göre oğlu ilâhilerle Kasımpaşa semtine yakın medrese ilkokuluna, babasına göre yeni usul eğitim yapan Şemsi Efendi Okulu’na gitmeli idi. Atatürk der ki:

-Nihayet babam bir kurnazlıkla işin içinden çıktı. Önce ilâhi ve alayla mahalle mektebine başladım. Biraz sonra Şemsi Efendi Okulu’na yazıldım.

Mustafa pek küçük yaşta öksüz kaldı. Ailenin geçineceği olmadığı için anası oğlunu okuldan alarak Lankaya taraflarında ağabeyi Hüseyin ağanın çiftliğine gittiler. Dayısı Mustafa’yı çiftlik işlerinde yetiştirmeğe karar verdi. Atatürk kız kardeşi ile beraber karga kovmak için bakla tarlası bekçiliği ettiğini hiç unutmamıştır.”

Çelişkili bilgiler

Resmî tarihi yansıtan diğer kaynaklardaysa özetle şu bilgiler yer almaktadır: “Ali Rıza Efendi: (d. 1839, Selanik - ö. 1888, Selanik), Osmanlı Gümrük Muhafaza Teşkilâtı’nda bir memur, kereste tüccarı. Zübeyde Hanım’ın eşi, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Makbule Atadan’ın babasıdır. Bazı kaynaklarda ölüm tarihinin 28 Kasım 1893 olduğu ve hastalanarak öldüğü söylenmektedir.

Muhtemelen 1839 yılında Selanik’de dünyaya gelen Ali Rıza, kimi tarafından Arnavutlar kökenli olduğu, kimi tarafından Osmanlı Devleti’nin Makedonya ve Teselya’yı Türkleştirme politikası çerçevesinde 1460’larda Makedonya’nın Manastır Vilayeti’nin Debre-i Bala Sancağı’na bağlı Kocacık Köyü’ne, oradan 1830’larda Selanik’e göç etmiş olan Kocacık Yörüklerinden olduğu; dedesi Ahmet Efendi ve Amcası Hafız Mehmet Emin Efendi’nin taşıdıkları Kızıl lakabının, Kocacık Yörüklerinin Orta Asya’dan gelerek Anadolu’da Konya-Karaman bölgelerinde yaşayan ‘Kızıloğuz’ Türkmenlerinden olmasından kaynaklandığı ileri sürülmektedir. Falih Rıfkı Atay’ın aktardığına göre 1830’larda Selanik’e Söke’den göç eder.

İlkokulu Abdi Hafız Mahalle Mektebi’nde okur. Selanik’te Evkaf İdaresi’nde kâtiplik, sonra da Gümrük Muhafaza Teşkilatı’nda gümrük memurluğu yapar. Memurluğunu, Osmanlı Rumelisi’nin Yunanistan sınırında, Olimpos Dağı eteklerinde, Çayağzı veya Papazköprüsü denilen dağlık, ıssız, Yunan eşkiyanın herkesi haraca bağladığı tehlikeli bir sınır geçidinde yapar.

Memurluğu sırasında 1871 yılında Zübeyde Hanım’la evlenir. Yenikapı Mahallesi’nde bir eve yerleşirler ve beş çocuklarından ilki, Fatma 1872 yılında bu evde dünyaya gelir. Fatma’dan sonra kısa aralıklarla iki erkek çocukları olur. Ahmet 1874’te, Ömer 1875’de doğar. Ömer’in doğduğu sene, ablası Fatma vereme yakalanır ve ölür.

1876 yılında Selanik Asakir-i Milliye taburunda subay olan Ali Rıza Efendi, daha sonra da kereste ticareti yapmaya başlar. Bu sayede gelir düzeyi yükselen Ali Rıza Efendi, eşi Zübeyde Hanım, çocukları Ahmet ve Ömer’le birlikte Selanik’in Islahane semtinin Ahmet Subaşı Mahallesi’ndeki bir eve taşınırlar. (Lozan Antlaşması ile kaybedilen bu ev, 1937 yılında Selanik Belediyesi tarafından Atatürk’e armağan edilir, günümüzde de müze olarak hizmet vermektedir.) Ali Rıza Efendi, 1881 yılında bu üç katlı evde dünyaya gelen oğluna, çocukken kazayla beşikten düşürüp ölümüne yol açtığı ve hiç unutmadığı kardeşinin ismini verir: Mustafa... Birkaç yıl sonra da Makbule doğar.”

Ali Rıza Bey’le ilgili verilen bu bilgilerde bir hayli çelişkili hususlar yer almaktadır. Özellikle Falih Rıfkı Atay’ın bazı imalı ifadeleri bu konudaki kuşkularımızı artırıcı niteliktedir. Elbette yukarıda da ifade ettiğimiz gibi amacımız spekülasyonları artırmak değil, sadece bugüne dek belgelere dayalı araştırmaların niye yapılmamış olduğunu sorgulamaktır.

Oysaki o dönemde memuriyet yapmış herkese ait resmî kayıtlara ve sicil dosyalarından pek çok bilgiye ulaşmak mümkündür. Selanik gibi önemli bir merkezde gümrük/ rüsumat memurluğu yapmış bir kimseye ait herhangi bir belge bulunmaması mümkün değil. Bugüne değin bu yönde hiçbir belgenin bulunup kamuoyuna sunulmamış olması Falih Rıfkı Atay’ın imalı kuşkularınıdoğrular niteliktedir. Doğrusu bu konuda neden bir gizlenme gayreti içine girilmiş? diye sormadan edemiyoruz.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde yaptığımız kısa bir araştırmada rüsumat memurluğu yapmış 1255/1839 Selanik doğumlu, Eğribozlu Şerif Ahmed Bey’in oğlu Ali Rıza Efendi adına düzenlenmiş bir sicil dosyasına rastladık. Hatta bu şahsın 1 Rebiülahir 1306/5 Aralık 1888’de vefat ettiği kaydı da yer almıştır. Ancak bu sicill-i ahvâl dosyasında gerek Rumeli, gerekse Anadolu’da birçok yerde memuriyet yaptığı ve en son Erzurum rüsumat nezaretine intisap ettiği (girdiği) kaydına yer verilmiştir. Yanda sicill-i ahvâl dosyasında bulunan bu vesikayı ve yine Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan Selanik vilâyeti maiyet memuru olup 1308/1890’da vefat etmiş olan başka bir Ali Rıza Efendi’ye ait kayıtları da aşağıda aynen yayınlıyoruz:

  • Evrak Numarası: 671/10 Tesvîdi Tarihi: 11 Haziran 1306 Tebyîzi Tarihi: 8 Zilka’de 1307 ve Fi 13 Haziran 1306 Selânik Vilâyet-i Celîlesine Mekteb-i Mülkiye-i Şâhâne mezunlarından olup vilâyet-i celîleleri ma’iyyetinde bin (1000) kuruş maâşla istihdâmı iş’âr olunan Ali Rızâ Efendi üç yüz altı (1306) senesi Martının yirmi sekizinden itibaren işe mübâşeret etmiş ise de, mezkûr me’muriyette bulunmuş olan Ali Nevzâd Bey’den sonra bir müddet diğeri ta’yin olunmasından nâşi, maâş-ı mezkûr vilâyetin sene-i hâliye dâhiliye muvazenesine idhâl olunmadığından icrâ-yı icâbı ifâdesine dâir tevârüd eden 26 Nisan 1306 tarih ve otuz altı numaralı tahrîrât-ı aliyye-i âsıfâneleri muhâsebe-i nezârete lede’l-havâle ol babda yazılan der-kenârda zikrolunan bin (1000) kuruş maâş üç yüz altı (1306) senesi Dâhiliye muvâzenesine idhâl ve Ali Rızâ Efendi dahi 15 Mart Sene 1306 tarihli tahrîrât-ı âcizî mucebince işbu maâşla tâyîn edilmiş olduğundan mezkûr maâşdan oraca da muvâzeneye idhâl edilmesi hususunun savb-ı âlî-yi dâverîlerine tebliği gösterilmiş olmağla ol vechile ifâ-yı muktezâsına himem-i aliye-i vilâyetpenâhîleri masrûf buyurulmak bâbında…

Tesvîdi Tarihi Ve Umum Numarası: 6 Nisan 1307

Tebyîz Tarihi. 9 Ramazan Sene 1308

Selânîk Vilâyet-i Celîlesine Vilâyet-i Celîleleri ma’iyyetinde bulunan Ali Rızâ Efendi’nin vukû-ı vefatı cihetiyle yerine ta’yîni inhâ olunan Mekteb-i Mülkiye-i Şâhâne mezunlarından Nâil Bey’in icrâ-yı memuriyeti tensîb kılınmış ve mumaileyh işe mübâşereti tarihinden itibâren verilmek üzere şehrî bin (1000) kuruş maâş tahsisi ve kaydı tesviye olunduğundan oraca dahi ol vechile ifâ-yı muktezâsıyle Ali Rızâ Efendi’nin vefatı ve Nâil Bey’in işe mübâşereti tarihlerinin inbâ ve karârnâme ahkâmına tevfîkan Nâil Bey’in ilk alacağı maâşı nısfının tekâüd ve bir def’aya mahsus olmak üzere maaşının tamamından yüzde onunun (%10) dahi bi’t-tevkîf Mülkiye Harîk Komisyonu sandıklarına isrâsı hususunun savb-ı âlî-yi âsıfânelerine izbârı muhâsebe-i nezâretden ifâde olunmuş olmağla icrâ-yı icâbına himem-i aliye-i dâverîleri derkâr buyurulmak bâbında…