Sultan Hamid diplomasisinden alınacak daha çok ders var!

HABER MASASI
Abone Ol

Kendi topraklarında çevrilen komplolara, devrin padişahı II. Abdülhamid nasıl bir karşılık verdi? İşte Süleyman Kızıltoprak’ın araştırması 1882-1887 arasındaki Osmanlı-İngiliz düellosunu Prof. Dr. Mim Kemal Öke Derin Tarih okurları için kritik etti.

Eser, son zamanlarda rastladığım en doyurucu tarih çalışmalarından biri diyebilirim. Bu açıdan Kızıltoprak'ı kutluyorum. Çıkış noktası bir doktora tezi olduğu için danışmanlarını da tebrik etmek lazım. Akademik kariyerinin ilk aşamasında Kızıltoprak'ı disipline ederek, doktora vesilesiyle altyapısını oluşturmuşlar. Bakınız, bu nokta çok ama çok önemli! Doçentlik jürilerine katıldıkça, çoğu kez yüreğim yanıyor. Sosyal bilimlerde göz doldurucu tezler ortaya koyan adaylar, doçentlik aşamasında maalesef kendi çıtalarını geçemiyorlar. Doçentlik “yayınları" doktoralarından kaliteli olamıyor. Çünkü doçentlik sürecinde “danışman" yok. İkincisi, doçentlik artık teze değil, kısa makalelerle topladığınız puanlara bağlı. Akademik unvan (daha doğrusu bilimsel olgunlaşma), sözüm ona “citation index" (atıf indeksi) uğruna “sayısal" kriterle ölçülüyor. Bu kıstaslarla Türkiye'nin ilmî inkişafından endişe duymaktayım.

Neyse, geçelim eserimize. Konu: Mısır. Emperyalizmin coştuğu, Ortadoğu'nun ise Şark Meselesi olarak bu akıntıya kapıldığı bir dönemde Mısır devletlerarası rekabetin, özellikle de Büyük Britanya İmparatorluğu'nun ilgi alanına giriyor. Ama mülk Osmanlı'nın. Kendi topraklarında çevrilen komplolara, devrin padişahı II. Abdülhamid nasıl bir karşılık vermiştir? İşte Kızıltoprak'ın araştırması 1882-1887 arasındaki Osmanlı-İngiliz düellosunu anlatıyor.


Bu öyküyü anlatabilmek için hemen vurgulayalım, Kızıltoprak çok iyi teçhiz olmuş. Bu konuda yazılmış Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Arapça eserleri taramış. Ama asıl önemlisi, Türkiye (Başbakanlık-Osmanlı), Mısır ve İngiliz arşivinde geniş araştırma yapmış. Türk arşivlerine bugüne değin giren olmadığı için Mısır Meselesi hep karşı cepheden işlenmiş, böylece yorumlar tek yanlı kalmıştı. Kızıltoprak'ın çalışması ise bu açıdan son derece özgün. Belgeler mahir bir elle değerlendirilmiş, öykü ayrıntılandırılarak sürükleyici bir üslupla kaleme alınmış.

Eserin birinci bölümü, Mısır'daki mali kriz ile onun bölgesel ve uluslararası sistemde oluşturduğu komplikasyonlara odaklanıyor. İkinci bölümde Osmanlı Devleti'nin, Mısır'ın İngiltere tarafından işgaline karşı çözüm arayışlarına, bir bakıma çırpınışlarına yer verilmiş. Üçüncü bölümde ise Kızıltoprak'ın “diploması savaşları" diye adlandırdığı misyonlar ve yüksek komiserlik etkinlikleri aktarılıyor. Kızıltoprak, bu çerçevede Mısır'da patlak veren Urabi hareketinin gerçek yüzünün ne olduğunu ilk kez böylesine açıklıkla ortaya koymuş. Tarih yazımında çok tartışılan bu polemikli ayaklanmanın arka planını kitapta bulabilirsiniz.

Arap Baharı'nın kara kışı
Son yıllarda bilimsel çalışmalar yerine “fastfood" tarzı komplo teorileri/romanları revaçta. O nedenle sosyal bilimlerde yazılan tezler kitapçı raflarına pek çıkamıyor. Ama bu iklimde bile alın bu eseri ve okuyun derim. “Arap Baharı" vesilesiyle gündeme gelen bir Mısır hangi badirelerden geçmiş, hangi uluslararası komplolar karşısında kalmış, Türkiye -günümüzün model ülkesi olarak- geçmişinde bu yayılmacılıkla nasıl mücadele etmiş; ilginizi çekmez mi? Çekmelidir! O açıdan araştırmacının sonuçlarını özetlemiyorum. Sadece şu kadarını dipnot kabilinden vurgulayayım: “Günümüzde bile Sultan Hamid diplomasisinden alınacak dersler vardır."

Sonuç olarak, eser nefis! Söylenecek bir söz yok. Ama tenkit değil, tavsiye kabilinden arz edeyim:

Diplomasi tarihiyle uğraşanlar, mutlaka siyasî tarih disiplininden dışarı çıkarak, komşu disiplin olan uluslararası ilişkilere de uğramakla iyi ederler. O zaman çözümleme çerçeveleri de, kullandıkları kavramlar da (terminoloji) yerli yerine oturur. O nedenle disiplinler arası yaklaşımı öneriyorum. Belki o zaman Kızıltoprak, dördüncü bölümü girişte değerlendirebilir ve sonuçta daha toparlayıcı olabilirdi. İkinci husus, çalışmanın 1887'de kesilmesi… Kızıltoprak bunu izah etse de, durumdan rahatsızlığını da yansıtıyor.

İnsan, tarihî perspektifte, kıyaslamalı biçimde Mısır Sorunu'nu resmetmek istiyor. Kızıltoprak'ın bu çalışması da, “Osmanlı Mısırı" konusunda referans kaynak olma özelliğini daha uzun yıllar koruyacaktır.