Bu Ramazan Cezeri Otomotlarından Nabza göre şerbet

HABER MASASI
Abone Ol

Geçmişi çok eskilere dayanan şerbet, şüphesiz Osmanlılarda zirveye ulaşmış bir kültür ürünüydü. Toplumun her kesimine hitap eden şerbete; Şerbetciyan esnafında, seyyar satıcılarda, hamamlarda, sarayda ve ilaç maksadıyla üretilen darüşşifalarda rastlanıyordu. Özel gün ve gecelerde bacası tüten, kandilleri yanan Sufi mekanlarının bahçelerinde, kazanda pişirilen sütle birlikte ikramlar arasında kendisine yer bulurdu.

Bu gözde içeceğin en üst düzey temsilcisi elbette saray mutfakları olmuştur. Öyle ki şerbet renk ve hoş kokusuyla egzotik doğu hayalleri içinde Osmanlı topraklarına ayak basan Avrupalı gezginlerin de ilgisini çekiyordu. Bu gezginlerden birisi de Yunanistan Kralı 1. Otto’nun şekercibaşısı Friedrich Unger’di. İnce, uzun boylu, ince bıyıklı, ekşi yüzlü bu adam özellikle saray mutfağına meraklı olsa da döktüğü dillere, cömertçe uzattığı bahşişlere rağmen Sultan’ın yaşadığı saraya bir türlü girmeyi başaramamıştır. Esnaf arasında dolaşırken de lonca teşkilatının sıkı kurallarıyla karşılaştığından ancak katıldığı davetlerde sofraya gelen helva, hamur işi tatlılar ve şerbet tarifleriyle yetinip bunları Şark Şekerciliği ismindeki kitabında kayıt altına almıştır.

Şimdilerde Şerbet, Ramazan’dan Ramazan’a gazlı içeceklere sağlıklı bir alternatif olarak sofralara gelse de 800 yıl önce Artuklu Sarayı'nda Cezeri’nin olağanüstü robotları tarafından konuklara ve saray halkına sunulan fantastik bir içecekti.

Mekatronik Biliminin Öncü İsmi

Yaşamı hakkında, kaynaklarda pek bilgiye ulaşılamayan Cezeri ya da afili ismiyle Bedîüzzamân Ebü'l-İzz İsmâîl b. er-Rezzâz, kaleme aldığı El-Cami Beyne'l-ilm ve'l-amel en-Nafi Fi Sınaati'l-Hiyel

(Makine Yapımında Yararlı Bilgiler ve Uygulamalar) adlı kitabının ilk sayfasında aslen Cizreli olduğunu, Diyarbakır’da Artuklu Sarayı’nda günümüz tabiriyle “başmühendis” olarak çalıştığını ve kitabını da Diyarbakır Emiri’nin isteği üzerine kaleme aldığını söyler.

  • Cezeri bilgiye açık Müslümanların diğer kültür dünyalarından alıp, getirip, geliştirip, ortaya koydukları yeni bilimler kuşağının önemli temsilcilerinden.

Bilginin düşünce ile yoğurularak oluşturduğu hamur, yüzyıllar boyunca kalıcı ürünler ortaya çıkararak medeniyetler arasında taşındı ve geçmişle mukayese edilemeyecek bir hızla taşınmaya devam ediyor.

Cezeri, kitabının en başında Arşimet’in su saati çalışmasını inceler. Arşimet bu çalışmasında, her gün suyun boşaldığı kaptaki düşme yüksekliğini, dolayısıyla çıkış ağzındaki basınç ve debisini değiştirerek zamanı ölçmek konusunu işlemiştir. Cezeri, Arşimet’in bu aletini yaptığını, ancak doğru sonuç alamadığını şöyle söylüyor: “Yapmak istediğim makineleri evvela "Arşimet" kanunlarına göre tasarladım, lakin bu prensiplerle o makineleri çalıştırmak mümkün olmadığı için; kendi geliştirdiğim prensiplerle bu makineleri yaptım."

Dem Bu Demdir

Filli Su Saati.

Hayatın ta kendisi ve insanın bedelsizce sahip olduğu kıymetli sermayesi zamanı tayin etmek için insanlık tarihi boyunca pek çok farklı sistemi esas alan saatler kullanılmıştır; güneş saatleri, su saatleri, kum saatleri, mum saatleri ile mekanik ve dijital saatler. İlk çağ uygarlıklarında zaman ölçümünde güneş ve su saatleri kullanımı yaygındı. Gündüz işe yarayan ama gece olunca işlevini yitiren güneş saatlerinin yanında su saatleri daha avantajlı bir konuma sahip oluyordu.

Çalışmalarının çoğunu su saatleri oluşturan Yunan Matematikçi Ktesibios, MÖ 200’lerde kurmuş olduğu İskenderiye Mekanik Okulunda hidrolik sistemler üzerine olan çalışmalarıyla halefi olan mühendislerin yolunu aydınlatmıştır.

Yunan Matematikçi Ktesibios.

Ktesibios, rüzgar ve hava gücünün özelliklerini kavrayan, onların gücüne dayalı otomatlar icat eden ilk kişidir. Bir borunun içerisinde kurşun bir bilyeyi hareket ettirdiğinde, ıslık sesini andıran bir ses çıktığını fark eden Ktesibios, bunun nedeninin bilyenin borunun içindeki havayı sıkıştırıp dışarı itmesi olduğunu keşfetmiştir. Bu keşfinden hareketle havanın bir madde olduğunu ve havayı ne kadar çok sıkıştırabilirse, o ölçüde güçlü bir boru sesi elde edebileceğini deneysel olarak öğrenmiştir. Havanın sıkıştırılmasıyla elde edilen basıncın pompalarda nasıl kullanılacağını da ilk defa o açıklamıştır.

Su saatlerinde eşit sürelerin saptanması sorununa ilk kez çözüm getiren de Ktesibios olmuştur. Geliştirdiği su saatlerinde suyun akış hızını belirleyen deliğin çapının zamanla büyüyüp küçülmesi, saatin zamanı doğru ölçememesine neden olur. Ktesibios, deliği cam veya altından yaparak bu problemin önüne geçmiştir. Eski tip su saatlerinde karşılaşılan bir diğer zorluk, geçen süreyi belirleyen delikli kaplardaki suyun akıp gitmesi, akışın bir türlü sabit tutulamamasıydı. Sisteme yerleştirdiği valfli (vana) şamandıra ile kaptaki su miktarını sabitledi ve akış hızını denetim altına almış oldu. Ktesibios ve kurduğu okulun diğer temsilcilerinin buluşları ne yazık ki gündelik hayatta kendilerine yer bularak yaygınlaşamamışlardır. Fakat parlak buluşlarına yer verdikleri eserler İslam Dünyası’na altın çağını yaşatmıştı.

Artuklu Sarayı'nda Altın Çağ

İskenderiye Mekanik Okulunun aksine Artuklu Devleti’nin himayesinde çalışan Cezeri’nin makineleri gerçek hayatta kullanılabilir olmalarıyla ön plana çıkıyor. Bilim tarihi için önemli bir mekan olan Artuklu Sarayı'nda birçok iş Cezeri’nin robotları aracılığıyla görülüyordu. Hatta Emir’in abdest alması için su döken tavus kuşu şeklinde bir otomat bile mevcuttu. Hükümdara ve ziyafetlere gelen konuklara su verip şerbet ikram eden robotlar, yaptıkları müzikle insanları eğlendiren sazende robotlar, bahçe fıskiyeleri, sarayın su dağıtım sistemi ile El-Cami Beyne'l-İlm Ve'l-Amel isimli kitabında tarif edilen meşhur Filli Su Saati.

Bu saat bir mühendislik harikası olmasının yanı sıra üzerinde taşıdığı mitolojik hayvan figürleri sayesinde rahatlıkla bir kültürel zenginlik abidesi sayılabilir. Sahip olduğu 48 intervali, 30 dakikalık aralıklarla Zümrüdüanka’nın dans ederek çıkardığı sesle belirtir.

Böylelikle 24 simetrik saati göstermiş olur. Filin sırtında oturan katip bu aralıkları, yazı kamışını her yarım saat sonunda taksimat çizgisine kaydırarak göstermektedir. Mekanizma, her otuz dakikada bir filin karnındaki su dolu teknenin içindeki şamandıra vasıtasıyla işler. Şamandıraya altında bulunan delikten 30 dakikada boyunca yavaş yavaş su dolar. Bu esnada sağda bulunan şahinin gagasından onunla aynı hizadaki ejderin ağzına top düşer. Ejder; topu, filin omzundaki vazoya bırakır. Seyis elini kaldırır ve filin başına vurur. Top bu sefer filin göğsünden çıkar, boynundaki çana vurarak ses çıkarır. Böylece yarım saat geçmiştir. Aynı işlemler sol taraftaki şahin ve yılan için de gerçekleşir. Böylelikle bir saatin geçtiği anlaşılır.

Cezeri’nin filli su saatinde ve diğer otomatlarında kullanılan şamandıralar Cezeri’den önce de biliniyordu. Ancak bu basit aletin çok çeşitli fonksiyonlar için kullanılması Cezeri’den önce görülmüyor.

İsviçre Çakısı Gibi Adam

Cezeri, büyük miktarlarda suyu yukarılara taşımak amacıyla tasarladığı düzeneklerde krank milini ilk kez kullanmıştır. Günümüzde içten yanmalı motorlardan lokomotiflere pek çok alanda kullanılan krank mili basitçe, dairesel hareketi doğrusal harekete dönüştüren bir mekanizmadır.

Cezeri, Müslümanların diğer kültür dünyalarından alıp, geliştirip, ortaya koydukları yeni bilimler kuşağının önemli temsilcilerindendir. Modern çağdaki bilimsel kalkınmayı doğrudan doğruya Antik Yunan’a bağlamak, insanı İslam kültür dünyasının insanlık birikimini getirmiş olduğu merhaleyi anlamaya tamamen kapalı hâle getiriyor. İşin üzücü kısmı şu ki bu görüş, ortaya çıktıktan kısa bir zaman sonra bütün İslam Dünyasına yayıldı ve Müslümanların insanlığın ortak mirası olan bilimler tarihine hiçbir katkıda bulunmadıkları pesimizmini aşıladı.

Ben Kingsley, 1001 Inventions and the Library of Secrets (1001 İcat ve Sırlar Kütüphanesi)

Bu noktada Ben Kingsley’nin Cezeri’yi canlandırdığı enfes kısa film 1001 İnventions and the Library of Secrets’ı (1001 İcat ve Sırlar Kütüphanesi) anmamak olmaz. Bir grup öğrenci Karanlık Çağlar’ın günümüz dünyasına etkisini araştırmak üzere kütüphaneye giderler ve karşılaştıkları gizemli kütüphaneci onları Altın Çağlara doğru kısa bir yolculuğa çıkarır. Keyifli Seyirler.

Kaynakça

Korkutata, Y., & TOPRAK, Z. F. (2013, Nisan). El-Cezerî ile ilgili yapılan çalışmaların değerlendirilmesi. Dicle Üniversitesi Mühendislik Dergisi, s. 37-49.

Külcü, R. (2018). Ktesibios’un Su Saatinde Gündüz-Gece Fonksiyonun Keşfi.

Akademia Disiplinlerarası Bilimsel Araştırmalar Dergisi, s. 8-18. Sezgin, F. (2011). İslam'ın Bilimler Tarihindeki Yerine Yaratıcı Bir Bakış. Adam Akademi, s. 89-98. Sezgin, F. (tarih yok). İslam'da Bilim ve Teknik 3. Cilt. Topdemir, P. D. (2011, Ekim). Antikçağ'da Önemli Bir Okul: İskenderiye Mekanik Okulu. Bilim ve Teknik.