Kenelerden bulaşan hastalıklar ve korunmak için dikkat edilmesi gerekenler
İlkbaharın gelmesiyle birlikte piknik sezonu açıldı. Ancak doğayla iç içe vakit geçirmenin keyfi, kenelerle ilgili riskleri de beraberinde getiriyor. Kenelerden bulaşan hastalıklar, kırlarda fark edilmesi zor olan bu canlıların doğada yaygın olarak bulundukları bahar ve yaz aylarında daha fazla görülüyor. Bağ, bahçe, tarla, orman, mesire yeri, açık alan gibi yerlerde bulunan keneler, insan vücuduna tutunarak kan emme esnasında bu mikroorganizmaları insanlara bulaştırıyorlar. Keneler, vücutlarında çeşitli bakteriler ve virüsler barındırarak Kırım-Kongo kanamalı ateşi, Lyme hastalığı, Q ateşi, kene kaynaklı ansefalit, Akdeniz benekli ateşi, granülositik erlihyoz ve babezyoz gibi hastalıkları insanlara bulaştırabiliyor.
Korunmak için neler yapmalıyız?
Kırlara, ormanlara, dağlara, göl kıyılarına ve piknik alanlarına giderken kenelerin vücuda yapışmasını engellemek amacıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmeli. Oturulacak yerlere de açık renkli örtü serilmeli. Kedi, köpek, büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar başta olmak üzere pek çok hayvanın derisi, keneler için uygun bir yaşam alanı oluşturmaktadır. Bu nedenle kırda, piknikte gördüğümüz hayvanlara çıplak elle dokunmamamız gerekmektedir. Riskli alanlardan döndükten sonra kene olup olmadığını görmek için vücudun ve elbiselerin her yerine dikkatlice bakılmalı. Özellikle diz arkası, koltuk altları, kulak arkası, ense, saç dipleri ve kasıklar dâhil vücudumuz titizlikle kontrol edilmeli ya da ettirilmeli.
Kimler risk altında?
Burada belli bir ayrıma gitmek kolay değil. Doğada zaman geçirmeyi seven, kırlarda sırtüstü hayaller kurmaya bayılan, otlarda yuvarlanmayı, yeşil sahalarda top koşturmayı eğlence olarak gören herkes risk altında diyebiliriz. Elbette listeyi uzatabilirsiniz, fakat takdir edersiniz ki bu saydıklarımızı en çok yapanlar da gençler oluyor genellikle. Bu nedenle asıl risk faktörü de gençlerdir diyebiliriz.
Kene vücudumuza tutunmuşsa ne yapmalıyız?
Kenenin düzgün çıkarılması hastayı daha fazla enfekte etmemesi açısından önemlidir. Bu nedenle kene tarafından ısırılan vatandaşlarımızın öncelikle en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalarını öneriyoruz. Eğer bir sağlık kuruluşuna gitmek mümkün değilse kişinin keneyi vakit kaybetmeden çıplak elle dokunmadan (bir pensle sağa sola oynatarak, ezmeden, çivi çıkarır gibi) kendisinin çıkarmasını veya çıkarttırmasını tavsiye ediyoruz. Kenenin uzaklaştırılmasından sonra eller su ve sabunla yıkanmalı, kenenin tutunduğu bölge tentürdiyot, kolonya veya deterjanlı su ile temizlenmelidir. Kenenin bulunduğu bölgeye ateş basmak, kolonya veya gaz yağı dökmek gibi yöntemlere kesinlikle başvurulmamalıdır.
Ne tür belirtiler gösterir?
Virüsün bulaşması durumunda, üç ila yedi günlük bir kuluçka süresini takiben, vücut ısısının 39-41 derecelere yükselmesi sıkça rastlanan bir durumdur. Bu aşamada kas ağrıları, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal, gözlerde kızarıklık gibi belirtiler başlar. Bu dönem, üç-beş gün sürer. Bu zaman aralığında kişinin hastaneye başvurması ve derhal tedaviye başlanması son derece kritiktir. Bu dönemin sonunda pıhtılaşma mekanizmaları ve karaciğer fonksiyonlarının bozulması ile hastada kanamalar başlar. Döküntü, cilt altı kanama, burun kanaması, iç organlarda ve vücut boşluklarında kanama sonucunda şok ve çoklu organ yetmezliği gelişebilir. Hastanede uygun tedavi alan vakalarda bu tarz ciddi komplikasyonlar oluşmadan iyileşme dönemi başlar, ateş düşer, kanamalar durur ve hastalar, bir ila dört haftada tamamen iyileşir.
*Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.