50 yıldır sırtını ABD’ye yaslamanın acı sonu: Avrupa orduları bitik durumda

HABER MASASI
Abone Ol

İsrail’in Gazze’de 3 aydır devam ettirdiği soykırıma verdikleri destek ve Ukrayna’nın milyar dolarlık askeri yardımları sünger gibi emmesi, Avrupa ülkelerinin ‘askeri güçlerini’ bir kez daha tartışmaya açtı. Wall Street Journal geçtiğimiz ay yayımladığı ‘Avrupa'da zayıflamış ordular ve boş cephanelikler alarm veriyor’ başlıklı haberinde, Avrupa’nın ‘en büyük’ ordularının aslında o kadar da büyük olmadıklarını ve yakın zamanda yaşanacak muhtemel bir savaştan sağ çıkamayacaklarını yazdı. Bunun en büyük sebebi ise soğuk savaş döneminden itibaren Avrupa ülkelerinin sırtını ABD’ye yaslaması ve NATO’ya güvenerek ‘yan gelip yatmaları’. Habere göre İngiltere’nin sadece 227 tankı var ve bir savaş çıksa bunlardan sadece 157'si 30 gün içinde cepheye gönderilebilir halde. Sorunsuz çalışan tank sayısı ise 40. Hollanda ve Danimarka pek çok askeri birliğini tamamen dağıttı. Fransa’nın topçu birliklerinde 90'dan az ağır silah kaldı. Alman ordusunun ise iki günlük savaşa yetecek kadar mühimmatı var.

2. Dünya Savaşı’ndan ABD sayesinde sağ kurtulmayı başaran Avrupa, bulduğu yeni kahramana o kadar güvendi ki sonrasında Rusya ile yaşanan soğuk savaşı da Amerikan battaniyelerine sarılarak geçirebileceğini düşündü. Ve öyle de oldu. ABD ve Rusya arasında nükleer temelli çılgın bir silahlanma yarışı yaşanırken, Avrupa ülkeleri askeri olarak deyim yerindeyse yan gelip yattı.

Yıllarca silaha ayıracakları bütçeleri sosyal yardımlara harcamaları ve konfora alıştırdıkları nüfuslarının çoğalmayı bırakıp hızla yaşlanması, Avrupa ordularını 30 yıl içinde zayıflattı.

Üstüne, sanki 60 yıl önce bir dünya savaşı yaşayan kendileri değilmiş ve sanki böyle bir savaş bir daha hiç yaşanmayacakmış gibi bir havaya giren AB, 2000’lerde ‘daha barışçıl bir dünya için’ silahların azaltılması yönünde küresel kampanyalar başlattı. Bu silah kısıtlama çabaları elbette kendilerini kapsamıyordu ama uydurdukları masal kendilerini de uyutunca 2022’de kâbusun içine uyandılar.

ABD’nin verdiği gazla Ukrayna’yı orantısız bir savaşın içine sokmalarından iki yıl sonra Avrupa orduları nihayet çıplak gerçekle yüzleşti: Yarın ciddi bir düşmanla başlayacak savaş, ertesi gün büyük bir yenilgiyle sonuçlanabilir.

Wall Street Journal gazetesi Avrupa ülkelerinin askeri zayıflığını masaya yatırdığı haberinde bu ‘ciddi düşmanın’ Rusya olduğuna, fakat Avrupa’nın bu düşmanı hâlen ciddiye almadığına dikkat çekiyor. Çünkü Avrupa, NATO’nun dolayısıyla ABD’nin kendilerini yine kurtaracağı hayaliyle yaşıyor.

Avrupa orduları bitik durumda.

‘Şimdilik ciddi bir tehlike yok’

Gazetenin haberine göre Rusya'nın Avrupa'ya yönelik çok yakın bir askeri tehlikesi yok. Batılı askeri ve siyasi liderler, Rusya'nın Ukrayna'daki yıpratma savaşıyla şimdilik kontrol altında tutulduğunu düşünüyor. Ancak yine aynı liderlere göre 2 yıldır bu yöntemle yıpratmayı denedikleri Rusya, Ukrayna'da savaşı kazanırsa, üç yıl içinde tamamen yeniden silahlanıp ‘başka yerlere’ daha güçlü şekilde saldırma kapasitesine sahip durumda.

Warwick Üniversitesi'nde savaş çalışmaları olan profesör Anthony King, Avrupa'nın "para harcamaya gerek duymadığı için kendisini sistematik olarak silahsızlandırdığını", bunun nedeninin ise bariz bir tehdidin olmayışı ve ABD'nin dünya çapındaki askeri hâkimiyeti olduğunu belirtiyor. NATO eski Genel Sekreteri Anders Rasmussen de Avrupa’daki silahsızlanma tehdidine dikkat çekerek "NATO ülkelerinin toplam ekonomik ve endüstriyel gücü, Rusya ve müttefiklerininkini gölgede bıraksa da askeri olarak çok geride kalıyoruz. Ukrayna şu anda bir yıpratma savaşının içinde. Eğer mühimmat üretimi konusunda ciddi olmazsak savaş tehdidi muhtemelen bize daha da yaklaşacaktır” diye uyarıyor.

  • NATO’yu Trump korkusu sardı
  • Zihnî zayıflığı ve fizîkî olarak başkalarına bağımlı yaşaması nedeniyle seçmenlerin gözünde birkaç yıldır değeri düşen Biden, terör örgütü İsrail’in Gazze’de devam eden soykırımına verdiği destek nedeniyle de anketlerde iyice geriye düştü. Bu yılın sonunda yapılacak seçimlerde en büyük rakibi olan Trump ise NATO’ya güvenerek Rusya’ya kafa tutan Avrupalıların, Putin’den sonraki en büyük korkusu.
  • Başkanlığı döneminde ABD’nin NATO’ya verdiği maddî desteği düşüren Trump yeniden seçilirse, Avrupa ülkeleri Rusya’ya karşı kendilerini yapayalnız bulabilirler. Çünkü NATO’nun askeri harcamalarının yüzde 70’ini yapan ABD’de Cumhuriyetçiler bu durumdan hiç memnun değil.
  • Üstelik bu durum yeni de değil. 1959’da yani NATO’nun kuruluşunun üzerinden henüz 10 yıl geçmişken Avrupalıların ABD’ye güvenerek rehavete kapıldığını gören dönemin ABD Başkanı Eisenhower, Batı Avrupa devletlerini uyararak ‘Sam Amcayı enayi yerine koymayın’ demişti.

‘Çuvalın dibi göründü’

Avrupa ülkeleri Ukrayna’ya milyarlarca dolarlık yardım vaadinde bulundu ancak Rusya’nın gaz akışını kesmesi ve ekonomik ambargosu nedeniyle bu sözlerinin büyük kısmını tutamadılar. WSJ’nin haberine göre ABD, Ukrayna’ya yaradı. Keserse, Avrupa'nın bu savaşa bir gün bile destek verecek kadar askeri kapasitesi yok. NATO'nun askeri komitesi başkanı Hollandalı Amiral Rob Bauer bu durumu ‘çuvalın dibi artık göründü’ sözleriyle itiraf etti.

Çünkü AB’nin 2024 baharına kadar Ukrayna’ya bir milyon top mermisi tedarik etme sözünü tutması pek mümkün görünmüyor. AB’den 2023 sonuna kadar sadece 300 bin top mermisi gönderildi ve kalan 700 bin top mermisi AB’nin elinde bile yok. Oysa 25 milyon nüfusuyla ‘fakir bir diktatörlük’ olduğu düşünülen Kuzey Kore aynı dönemde Rusya’ya 1 milyonun üzerinde top mermisi göndermişti.

İngiltere kendini savunmaktan aciz

İngiltere’nin Gazze soykırımının ilk günlerinde İsrail’e destek vermek için bölgeye iki savaş gemisi, bir gözetleme uçağı ile birkaç tane İHA göndermesi aslında ‘dostlar alışverişte görsün’ hamlesiydi. Çünkü ABD’nin gönderdiği uçak ve savaş gemilerine güvenen İngiltere’nin Akdeniz’de ‘kabadayılık yapacak’ gücü yok.

İngiltere Genel Kurmay Başkanı Patrick Sanders, İngiltere’nin şu anda bulunduğu durumu 1937 yılındaki haline benzetiyor. O yıl İngiltere ve müttefikleri bir gün Hitler'in kendilerine de saldırma cesareti gösterip gösteremeyeceğini tartışmış ve sonuçta bunun çok da mümkün olmadığı sonucuna varmıştı. Bu tartışmalar devam ederken Hitler 1940’tan itibaren 8 ayda Londra’yı yerle bir etmiş ve ABD gelip kurtarana kadar İngilizler ne olduğunu bile anlamamıştı.

Sanders, İngiltere’nin şu anda içinde bulunduğu durumu o yıllara benzetiyor ve İngiltere’nin yine benzer bir saldırı altında kalırsa benzer bir akıbete uğrayacağını belirterek, “1930'lardan aldığımız ders, buna hazırlanmaya başlamanız gerektiğini gösteriyor" dedi.

Grafik: Anadolu Ajansı.

Grafik: Anadolu Ajansı.

  • Avrupa beklerken Rusya ve Çin koştu
  • NATO verilerine göre NATO ülkeleri arasındaki askeri harcamalar, Soğuk Savaş sırasındaki yıllık ekonomik üretimin yaklaşık %3'ünden 2014'te yaklaşık %1,3'üne düştü. Rusya'nın 2014'te Kırım'ı işgal etmesinden sonra işler değişmeye başladı ancak bu yavaş yavaş oldu. Avrupa Parlamentosu'na göre son on yılda AB'nin savunma harcamaları %20 arttı. Aynı dönemde Rusya ve Çin savunma bütçelerini sırasıyla neredeyse yüzde 300 ve yüzde 600'e yakın artırdı.

‘10 yıl kendinizi koruyun yeter’

İngiltere’nin askerî açıdan ne kadar zayıf olduğu geçtiğimiz yıl Ocak ayında İngiliz medyasına yansıyan bir haberde ortaya çıkmıştı. ABD’li üst düzey bir generalin, İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace'ı uyararak “İngiltere ordusu şu anda ikinci sınıf bir ordu olmaktan bile uzak. Sizi ve müttefikleri 10 yıl boyunca koruruz ama siz de harcamaları artırıp silah ve mühimmat depolarınızı doldurun” dediği basına yansımıştı.

AB’nin sırtını ABD’ye yaslama alışkanlığı daha NATO’nun kuruluşunda başlamıştı. 1959’da yani NATO’nun kuruluşunun üzerinden henüz 10 yıl geçmişken Avrupalıların ABD’ye güvenerek rehavete kapıldığını gören dönemin ABD Başkanı Eisenhower, Batı Avrupa devletlerini uyararak ‘Sam Amcayı enayi yerine koymayın’ demişti.

Bu uyarının ardından İngiltere’nin açıklanan silah gücü, deniz aşırı ülkelerde operasyonlar yapan İngiltere’nin, kendi ülkesine yapılacak bir saldırıyla baş edemeyeceğini gösterdi:

- Bugün başlayacak bir ‘gerçek savaşta’ İngiliz Silahlı Kuvvetlerinin tüm cephanesi "birkaç gün içinde" tamamen tükenecek seviyede.

- Ukrayna'ya savaşın ilk aylarında düzenlenen füze ve dron saldırıları aynı oranda İngiltere’ye yapılırsa, Kraliyet Hava Kuvvetlerinin bunu karşılayacak yeterlikte hava savunma sistemi bulunmuyor.

- Ordunun gerekli tanklar, toplar ve helikopterlerle desteklenen yaklaşık 25.000 ila 30.000 askerden oluşan bir savaş tümenini sahaya çıkarması beş ila 10 yıl alacaktır.

- İngiltere’nin yüksek hazırlık seviyesindeki kuvvetlerinin yüzde 30'u, NATO takvimi dahilinde harekete geçemeyen yedek kuvvetlerden oluşuyor.

- Ordunun zırhlı araç filosunun büyük bir kısmı tanklar da dahil olmak üzere 30 ila 60 yıl önce inşa edilmişti ve tam yenilemenin zamanı henüz gelmedi.

- İngiltere’nin sadece 227 tankı var ve bir savaş çıksa bunlardan sadece 157'si 30 gün içinde cepheye gönderilebilir halde. Sorunsuz çalışan tank sayısı ise 40.

- İngiltere’nin 1991 Körfez Savaşı'ndan bu yana tam olarak konuşlandırılabilir bir zırhlı tümeni bulunmuyor.

  • İlk 20’de 4 Avrupa ülkesi
  • Ülke ordularının gücünü farklı kriterlere göre sıralayan Global Firepower internet sitesinin yaptığı son listeye göre dünyanın en güçlü 20 ordusu içinde sadece 4 Avrupa ülkesi bulunuyor. Listeye İngiltere 5, Fransa 9, İtalya 10 ve Polonya ise 20’nci sıradan girdi. Fakat Rusya, Çin ve Hindistan, Avrupa'nın en yüksek puan alan ordusu olan İngiltere'den daha güçlü askeri güçler olarak sıralanırken Güney Kore, Pakistan ve Japonya, Avrupa'nın ikinci en yüksek puan alan gücü olan Fransa'nın üzerinde yer alıyor.
  • Kuzey Kore tehdidi nedeniyle Soğuk Savaş'ın hiçbir zaman sona ermediği Güney Kore, artık İngiltere, Fransa ve Almanya'nın toplamıyla aynı büyüklükte bir orduya sahip.

‘Alman ordusunun tuvaleti bile yok’

Soğuk Savaş'ın sonunda Batı Almanya'da 500 bin, Doğu Almanya'da ise 300 bin asker bulunuyordu. 1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından birleşen Almanya’da bugün ordunun toplam personel sayısı 180 bin. 1980'lerde yalnızca Batı Almanya'nın 7.000'den fazla muharebe tankı vardı. Şu anda ise 200 tane tankı var ve bunların yalnızca yarısı çalışır durumda. Alman silah endüstrisi ayda yalnızca üç tank üretebiliyor.

Almanya silahlı kuvvetlerinden sorumlu parlamento komiseri Eva Högl, geçen yılın başında yaptığı açıklamada kısaca "Silahlı kuvvetlerde her şey eksik" dedi. Högl’ün ‘her şey’ den kastı gerçekten ‘her şey’ anlamına geliyordu. Çünkü onun ifadesine göre Alman askeri üsleri sadece silah ve mühimmat yönünden zayıf değil, aynı zamanda çalışan tuvalet sayısı da yetersiz ve bazılarında internet bile yok.

Almanya silahlı kuvvetleri komutanı Carsten Breuer’in itirafı ise Almanya için güzel günlerin bitmiş olabileceğini gösterdi. Breuer, Almanya'nın şu anda bir savunma savaşı yürütemeyeceğini ve Rusya'nın devasa askeri yığınağı ışığında yeniden silahlanması gerektiğini söylerken "Belki de bir savunma savaşı vermek zorunda kalacağımız fikrine alışmalıyız. Toplumun alıştığı barış saltanatı artık yok” dedi.

Hollanda son tank birimini 2011 yılında dağıttı ve kalan birkaç tankı, Alman ordusuna kattı. Soğuk Savaş'tan sonra çoğu Avrupa ülkesinde zorunlu askerlik kaldırıldı.

Batı Avrupa uyandı

2005 yılında Rusya’nın Gürcistan’a saldıracağı sinyalleri, Batı Avrupa devletlerinde askeri bir uyanışa neden oldu. Tamamı da Rusya sınırında ya da yakınında olan Polonya, Finlandiya ve Baltık ülkeleri ordularını kurma konusunda Avrupa’nın en hızlı hareket eden ülkeleri oldu. Polonya 2024’te yıllık üretiminin %4'ünden fazlasını, yani 2022'dekinin neredeyse iki katı kadarını savunmaya harcamak istediğini söyledi. İngiltere Savunma Akademisi direktörü Bence Nemeth, böyle giderse Polonya'nın iki veya üç yıl içinde Avrupa'nın en güçlü konvansiyonel güçlerine sahip ülkesi olabileceği iddiasında.

Almanya silahlı kuvvetlerinden sorumlu parlamento komiseri Eva Högl, geçen yılın başında yaptığı açıklamada kısaca “Silahlı kuvvetlerde her şey eksik” dedi. Högl’ün ‘her şey’ den kastı gerçekten ‘her şey’ anlamına geliyordu. Çünkü onun ifadesine göre Alman askeri üsleri sadece silah ve mühimmat yönünden zayıf değil, aynı zamanda çalışan tuvalet sayısı da yetersiz ve bazılarında internet bile yok.

Sivilleri öldürmekten savaşmayı unuttular

WSJ haberinde, Avrupa ordularının son 50 yıldaki gerilemesini iki büyük nedene bağlıyor. Birincisi, ABD’ye fazla güvenip askeri yatırımları azaltmak. İkincisi ise zaten bu 50 yılda hiçbir Avrupalı devletin gerçek bir savaş görmemiş olması.

İngiltere Kraliyet Akademisinde askeri tarihçi olan Simon Anglim bu durumu "Bizim için tüm savaşlar isteğe bağlıydı" şeklinde açıklıyor. Yani Afganistan ve Irak’ta karşılarında gerçek bir ordu yoktu. Tıpkı Gazze’de olduğu gibi sivillere ve hafif silahlı milislere karşı bir ‘savaş’ veriyorlardı ve bu da kendilerini güçlü hissetmelerine neden oluyordu.

Ordularının çoğunu uzak ülkelerdeki kontrgerilla operasyonları için inşa etmişlerdi. Ukrayna’yı içine düşürdükleri tarzda ezici bir kara savaşı ise gözlerini açtı. Avrupa artık iyi silahlanmış bir düşmanla savaşmak için yetersiz donanıma sahip olduğunu çok iyi biliyor. Bunun için de savaşın mümkün olduğunca kendisinden uzak kalması için soykırım dahil her türlü tedbiri alma konusunda daha fazla acımasızlaşıyor. Ama silahlarını doldurmak için cephaneliğe her baktıklarında, Avrupa’da yaşanacak bir savaşı ancak taş ve sopalarla yürütebilecekleri gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalıyor.