Bir gazeteci, üç baron, bir papaz ve bir führer

SÜLEYMAN ŞAHİN
Abone Ol

Siyonizm, umumiyetle Theodor Herzl ve siyonist kongreleri üzerinden okunur. Bir gazeteci olan Herzl’in 1896 yılında kaleme aldığı ‘Yahudi Devleti’ ise hareketin dönüm noktası olarak kabul edilir. Yahudi Eduard Bacher’in neşrettiği Viyana merkezli Neue Freie Presse’in Paris muhabiri olarak daha ziyade magazin yazıları kaleme alan Herzl’in birden aydınlanarak siyonizme yönelmesi dikkate değer bir hâdisedir. Daha ziyade o vakitler Fransa’yı kasıp kavuran Dreyfüs meselesine bağlansa da son zamanlarda bu görüşün revaçtan düştüğü ve bizzat ülkesi Avusturya-Macaristan’da bir Yahudi olarak gördüğü muamelenin onu bu çizgiye savurduğu söyleniyor.

Gerçekten öyle midir?

"Bana İncil hazinelerini gösterdi. Sonra karşılaştırmalı tarih haritasını ve son olarak da Filistin haritasını önüme serdi. Dört büyük parçadan oluşan, serildiğinde odanın bütün zeminini kaplayan büyük bir askeri haritaydı bu. Bir zafer edasıyla 'senin için zemini hazırladık' dedi. Kendi hesaplarına göre yeni mabedin nerede olması gerektiğini de gösterdi. Beytel'de olmalıydı. Çünkü burası ülkenin merkezinde yer alıyordu. Ayrıca bana antik mabedin modellerini de gösterdi ve 'senin için zemini hazırladık' dedi.” Theodor Herzl, Günlükler

Sıkı bir Alman milliyetçisi

Herzl ailesi Budapeşte'de iken

Yahudilerin, hele Herzl ailesinin o zamanların Avrupası’nda hiç de kötü şartlarda yaşamadığını zikredelim. Bugün Belgrad sınırlarında kalan, Sava nehrinin karşı yakası Zemun'dan kalkıp Budapeşte'nin Peşte cihetine yerleşen ailenin hali vakti yerindedir. Herzl tâcir bir ailenin ferdi olarak burada doğar. 18 yaşındayken ablası hastalıktan ölür ve aile başkent Viyana'ya taşınma kararı alır.

Genç Herzl, Viyana'nın burjuva muhitinde hukuk eğitiminin yanı sıra oyun yazarlığı ve gazeteciliğe meraklı bir tiptir. Aynı zamanda sloganı "şeref, hürriyet ve vatan" olan bir öğrenci cemiyetinin, Alba Kardeşliği'nin üyesi olarak sıkı bir Alman milliyetçisidir. Almanları en kültürlü, en eğitimli millet olarak görmekte, Yahudilerin Alman kültürüne entegre olarak medenileşeceğine inanmaktadır.

Cemiyetin 5 Mart 1883'te Richard Wagner anısına düzenlediği mitingde yapılan bir konuşma, bestecinin Yahudi karşıtlığına atıf yapınca ortalık karışır ve hâdiseyi basından öğrenen Herzl istifa talebinde bulunur. Cemiyet, Herzl'in kendileriyle istişare etmeden aldığı kararı bir disiplin meselesi görüp onu uzaklaştırır. Arkadaşı Hermann Bahr, uzaklaştırma kararının kendilerini şok ettiğini, Herzl'in cemiyetin karizmatik üyelerinden biri olduğunu söyler. Yani cemiyet, Yahudi karşıtı filan değildir. Zaten öyle olsa en baştan Herzl'i üyeliğe alıp karizma yapmasına imkân verir miydi?

Herzl'in Yahudi olduğunu herkes bilmektedir, üstelik cemiyette başka Yahudiler de mevcuttur. Fakat enteresandır, cemiyet bu hadiseden sonra birden Yahudi üye kabul etmeme kararı alır. Siyonist kaynaklar hemen bu hâdiseyi antisemitizmin bir örneği olarak Alman gençlere yıkmak ister ama Hermann Bahr başka bir şey söylemektedir. "Yeterince tuhaf değil mi, bu teklif bir Yahudi'den gelmişti" der. Avrupa'da Yahudi karşıtlığının böyle karanlık bir tarafı da vardır. Nitekim Hitler'in hayatını kurcalarken benzer vakalara denk gelmek mümkündür.

Net olmayan bir hikaye

Herzl'in Alman milliyetçiliği bir gençlik heyecanı olarak belki burada biter fakat siyonizm iştiyakı bu noktada başlamaz. Bir müddet hukuk işleriyle iştigal ettikten sonra elit Viyana Yahudilerinin korunaklı ortamında sahneye konmak üzere piyesler kaleme alır, gazeteler için yazılar yazar. O zamanların Viyana muhitinde siyonizmin emaresi yoktur. Bunu siyonizme dair yazılar göndermeye başlayınca Eduard Bacher’in Herzl'e duyduğu öfkeden biliyoruz.

Theodor Herzl'in dedesi Simon Herzl'in Sırbistan'daki mezarı

Paris'te edebiyat ve magazin yazılarıyla meşgul, keyfi tıkırında bir gazetecinin siyonizme yöneliş hikâyesi hâlen net olarak aydınlanmış değildir. Herzl, Dreyfüs meselesini kendisi için bir dönüm noktası saysa da bugün birçok araştırmacı bunun bir bahane olduğuna inanmaktadır. Jacques Kornberg bunlardan biridir mesela. Yine de ne olduysa Paris'te olduğu muhakkaktır. Nitekim Haziran 1895'te Herz günlüğüne şöyle yazar: "Paris'te antisemitizme karşı daha serbest bir tavır takındım. Her şeyden önce onunla mücadele etmeye çalışmanın boş ve beyhude olduğunu fark ettim."

Siyonizm Herzl ile başlamadı

Meseleye Yahudilik açısından bakarsak, 1895 Paris’inin siyonizmin teşekkülü için pek de mümbit bir muhit olduğu söylenemez. Neden derseniz, Avrupa'da Yahudilerin eşit vatandaşlık aldığı ilk yer zaten burasıdır. Fransız İhtilali bir asır öncesinden bunu temin etmiştir. İngiltere 1856, Almanya ise 1871 yılında Yahudi toplumuna eşit haklar vermiştir.

Peki, ne söylemeye çalışıyoruz?

Siyonist hareketin Herzl ile başlamadığı, Herzl’in sıradan bir gazeteci olduğu düşünülürse, hareketin bayraktarı olarak bu denli öne sürülmesi gerçekten mânidardır.

Üç baron, üç ayrı fikir

Buraya bir mim koyarak dikkatinizi 19. yüzyıl Yahudi toplumunun üç liderine, üç barona çekmek isteriz. Bunlar aynı zamanda modern Yahudi tarihinin mimarları olarak görülebilir. Peşinden Hitler'i de ilave etmek şartıyla tabi. Kimdir bunlar?

1. Baron Rothschild: Siyonisttir. Filistin'deki ilk Yahudi kolonilerini kuran kişidir.

Baron Rothschild

2. Baron Hirsch: Siyonist değildir. Yeni dünyaya (Arjantin, ABD vs.) göç fikrinin babası ve finansörüdür.

Baron Hirsch

3. Baron Günzburg: Siyonizme mesafelidir. Göçe hayır demez, fakat entegrasyonu savunur.

Baron David Günzburg

Üç baron içerisinde para ve imkân cihetiyle en güçlüsü Baron Rothschild olsa da Hitler zuhur edene dek Yahudi toplumu içerisinde Baron Ginzburg'un savunduğu entegrasyon fikri revaç bulur. Çünkü Yahudilerin yüzyıllar boyunca Avrupa’da kurulu bir düzeni vardır. Bulundukları memleketlerde umumiyetle yerli halktan daha zengin, daha müreffeh bir hayat sürmektedirler. Rusya haricinde pek sıkıntı çektikleri de söylenemez.

Baron Hirsch'ün yeni dünyaya göç hareketi ise kendi çapında bir başarı sağlamıştır. Siyonizm bu denli palazlanmasa, Avrupa'da sıkıntı yaşayan Yahudiler için belki de en makul hâl çaresi, yeni dünyanın geniş topraklarında yeni bir hayata başlamak olabilirdi. O vakit dünyanın İsrail diye bir meselesi de olmaz, 75 yıldır yaşanan Filistin trajedisi kesinlikle yaşanmazdı.

Herzl-Hirsch görüşmesi

2 Haziran 1895'te Theodor Herzl, Baron Hirsch'ü kendi tezine ikna etmeye gider ve ikili arasında şöyle bir diyalog geçer:

Hitler

- Senin zeki bir adam olduğunu görüyorum Herzl. Fakat çok fantastik fikirlerin var.

- Fikirlerimin size ya fazla basit yahut fazla fantastik görüneceğini söylememiş miydim? Fantastik olanın gerçekte ne olduğunu ve büyük amaçların yalnızca yükseklerden görüleceğini bilmiyorsunuz.

- Tek çözüm göç olacak. Yeteri kadar satılık arazi var.

- Size göç etmek istemediğimi kim söyledi? Bu notlarda hepsi mevcut. Alman Kayzer'ine gideceğim; beni anlayacaktır, çünkü o büyük kararları anlayacak şekilde yetiştirildi. Kayzer'e diyeceğim ki: "Bırakın halkımız gitsin. Biz burada yabancıyız; sizin halkınızla entegre olmamıza izin verilmiyor. Ayrıca bunu yapamayız da. Bırakın gidelim! Göç için hangi yol ve imkânları kullanacağımızı size anlatacağım. Böylece gidişimizle ekonomik bir kriz çıkmayacak, bir boşluk oluşmayacak."

- Parayı nereden bulacaksın? Rothschild beş yüz frank verir, o kadar.

- Para mı? On milyon marklık Yahudi Milli Kredi Fonu kuracağım.

- Bu bir fantezi. Zengin Yahudiler hiçbir şey vermez. Zengin insanlar kötü niyetlidir ve fakirlerin acılarını umursamazlar.

Baron Hirsch, Herzl'in siyonizm tezini hayalperestlik olarak görür, konjonktüre uygun olmadığını düşünür. Ona göre Yahudilerin başı Rusya'da yeterince derttedir. Onları büyük bir nüfus halinde Filistin'e yerleştirmek yeni dertlere yol açacaktır. O yüzden bir Yahudi göçü için en iyisi yeni dünya topraklarıdır. Bu arada Hirsch'in dudak uçuklatan servetini nasıl edindiği ise başka bir yazı konusudur. Sıradan bir bankerken Rumeli demiryolları projesini üstlenmesiyle bir anda Avrupa'nın en zengin adamı olur. Osmanlı bu projeyle mâlî açıdan büyük bir yıkıma giderken, Yahudileri yeni dünyaya yerleştirme işinin bir mânâda sponsorudur.

Rothschild ile Herzl anlaşamıyor

Baron Edmond de Rothschild'e gelince... 1882'de Yahudilere mülk edinme ve taşınmayı zorlaştıran Mayıs Kanunları çıkınca Hovevei Zion (Siyon Aşıkları) örgütünün lideri Haham Shmuel Mohilever, Rusya'dan kalkıp Paris'e gelir ve Baron Rothschild ile görüşür. Zor durumdaki Rus Yahudilerinin Filistin'e yerleşmeleri için destek ister. Böylece ertesi yıl Filistin topraklarındaki ilk Yahudi yerleşimi Ekron (bugün Mazkeret Batya) kurulur. Ekron'u daha sonra başka yerleşimler izler.

Mazkeret Batya 1899

Edmond Rothschild'in siyonizm anlayışı, Rusya'da sıkıntılar yaşayan Yahudileri Osmanlı devletini fazla ürkütmeden Filistin topraklarına yerleştirmeyi öngörür. Bu sebepten Theodor Herzl ile pek geçinemez, kendisinden Filistin'e göç projesi için 15 milyon dolar isteyince de vermez. Herzl'i temkinsiz ve radikal biri olarak görür, Çünkü Filistin'e göçün bir anda yapılmasına karşıdır. Herzl'in hayali ise Baron Edmond'u kendi projesinin başında görmektir, bunun için liderlikten seve seve feragat edeceğini söylese de muhatabını ikna edemez.

Herzl, günlüğüne şöyle yazar: "Ne yazık ki Edmond R. beni anlamadı veya anlayamadı. Tüm diplomatik tezler doğru olsa ve Filistin'i ele geçirsek bile meselenin uygulanamaz olduğunu, çünkü zavallı Yahudi kitlelerinin Filistin'e yönetilemez bir şekilde akın edeceğini ve onlara orada iş veya geçim sağlamanın imkânsız olacağını söyledi. Oysa tüm ülkelerdeki dostlarıma olası bir göç için kadro oluşturmalarını önerip, kitlelerimizin örgütlenebileceğini uygulamalı olarak göstermeye çalışıyorum. Sadece birkaç ay içinde, muhtemelen bahara kadar, bütün ülkelerdeki milliyetçi Yahudilerin sıkı bir şekilde örgütleneceğine inanıyorum."

Herzl'e o parayı vermeyen Baron Rothschild'in, çok daha fazlasını Filistin'e kendi yerleştirdiği Yahudiler için harcadığını ayrıca not edelim.

Günzburg entegrasyona inanır

Baron Horace Günzburg'un entegrasyon fikri aslında Theodor Herzl'in ilk gençliğinde benimsediği fikrin ta kendisidir. Rusya'nın St. Petersburg şehrinde ikamet eden Günzburg, Arap şiirinden anlayan iyi bir oryantalist olmanın yanı sıra Avrupa'nın en geniş kütüphanelerinden birine sahiptir. Baron Hirsch'ün yeni dünyaya göç fikrine bir yandan destek verse de Rusya'daki Yahudiler için asıl çözümün Rus dili ve kültürüne iyi bir entegrasyon ile gerçekleşeceğine inanır. Bu arada Yahudi kültür ve sanatına yatırım yapan biridir. St. Petersburg'daki büyük sinagogun inşasında onun imzası vardır.

Uganda projesi ve Herzl'in ölümü

Shmuel Mohilewer

Baron Hirsch 1896 yılında ölünce yeni dünyaya göç yine devam eder, fakat bu fikri savunan güçlü bir figürün yokluğu hissedilir. Baron Edmond Rothschild'in temkinli siyonizmi ile Theodor Herzl'in radikal siyonizmi de neticede sınırlı kalır, bir türlü istenen seviyeye gelemez. Bu arada Herzl'in İngilizler nezdinde sürekli nabız yoklaması, 1903 yılında Koloniler Bakanı Joseph Chamberlain tarafından Filistin yerine Uganda Projesi'ni gündeme getirir. Proje 6. Siyonist Kongre'ye sunulur, lakin Rus Yahudilerinin sert muhalefetiyle karşılanır. Nitekim Herzl teklifin reddini göremeden ertesi yıl 44 yaşında kalp krizinden ölür.

Uganda projesinin rafa kalkmasıyla siyonist hareket Filistin konusunda iyice gözünü karartır ve 1917 yılında Balfour deklarasyonu yayınlanır. Filistin'e Yahudi göçünün önündeki en büyük engel olan Osmanlı devleti, kaderin cilvesiyle Filistin cephesinde İngilizlere mağlup olarak tarihe karışır. İngiliz manda idaresinde Yahudiler kollansa da işler umulduğu gibi gitmez.

Führer devreye girer

Yahudi göçü yetersizdir, çünkü hallerinden memnun Avrupa Yahudileri için Filistin cazip bir yer değildir. İşte bu noktada Hitler devreye girer. İktidara gelir gelmez siyonistlerle Haavara Anlaşması'nı imzalayarak 60 bin zengin Yahudi'yi milyarlarca dolar ile Filistin'e gönderir. Haavara haricinde Nazi terörüyle cezalandırılan entegrasyon yanlısı Yahudiler de can korkusuyla Filistin'e akmaya başlar. Naziler iktidara gelene dek Filistin'deki Yahudi sayısı 174 bin 610 iken, 3 yıl içinde ikiye katlanır ve 384 bin 78 kişiye ulaşır. O zamana dek en küçük Yahudi fraksiyonlarından biri olan siyonizm, onbaşıdan devşirme Führer'in el atmasıyla Yahudiliğin ana damarı haline gelir.

  • Kim bu papaz?
  • Gazeteciyi, üç baronu ve Führer'i anlattık. Geriye papaz kaldı. Bakın, öyle bir papaz ki bu...
  • Papaz Hechler
  • - Herzl 'Yahudi Devleti'ni yazmadan 12 yıl önce 'Yahudilerin Filistin'e Geri Dönüşü"nü kaleme alır.
  • - Hirsch ve Rothschild gibi Yahudiler bile adam yerine koymazken Herzl'e hep cesaret ve inanç aşılar.
  • - Alman Kayzeri ve daha birçok ünlü insanla tanıştırmak suretiyle Herzl'e muhit yapar, sözü dinlenir biri olmasını sağlar.
  • - Bir Yahudi olmamasına rağmen siyonist kongrelerde Herzl'in hep yanıbaşında yer alır.
  • - Son nefesini vermeden önce Herzl'in vasiyetini fısıldadığı tek kişi olur.
  • - Yine son nefesinde kendisine ve siyonizme katkılarından dolayı Herzl'in saygı gösterilip anılmasını istediği tek kişidir...
  • Herzl bu papazı günlüklerinde şöyle anar: "Bana İncil hazinelerini gösterdi. Sonra karşılaştırmalı tarih haritasını ve son olarak da Filistin haritasını önüme serdi. Dört büyük parçadan oluşan, serildiğinde odanın bütün zeminini kaplayan büyük bir askeri haritaydı bu. Bir zafer edasıyla 'senin için zemini hazırladık' dedi. Kendi hesaplarına göre yeni mabedin nerede olması gerektiğini de gösterdi. Beytel'de olmalıydı. Çünkü burası ülkenin merkezinde yer alıyordu. Ayrıca bana antik mabedin modellerini de gösterdi ve 'senin için zemini hazırladık' dedi.
  • Papaz Hechler Arap kıyafetinde
  • Sıradan bir gazeteciyi, Süleyman Mabedi'ni yeniden inşa fikriyle yani siyonizm ile pazarlayıp, onun için zemini hazırlayan papazın kim olduğunu söyleyelim o vakit:
  • Viyana'daki İngiliz Büyükelçiliği papazı William H. Hechler.
  • Son sözü ise "Hristiyan Siyonizminin Siyaseti" kitabının yazarı Paul Merkley söylesin:
  • "Herzl şayet Hechler ile yola çıkmasaydı, hiçbir vakit bir Dünya Siyonist Örgütü, dolayısıyla bir Balfour Deklarasyonu, bir İngiliz Manda Yönetimi ve bir Yahudi Devleti var olmayacaktı. Gerçek şudur ki, Herzl diplomasisinin ilk siyasi meyvesini bu adam var etti. Bu ilk meyve olmasaydı Herzl'in programını kimse ciddiye almazdı."