Bir Trump klasiği... “Savaşları bitireceğim” dedi doğal gaz ve nadir elementlere gözünü dikti

ADEM BİLAL
Abone Ol

Trump’ın Ukrayna meselesine bakış açısının Gazze’ye bakışıyla tamamen örtüştüğünü söyleyebiliriz. “Savaşları bitireceğim” nârâsıyla gerçek niyetini gizleyip, başka halklara ait zenginliklere göz dikmek bir Trump klasiği çünkü.

Trump, seçim kampanyasını “savaşları bitireceğim” vaadiyle yapmıştı. Daha iktidara gelmeden Gazze’de ateşkes masası kurulunca sözünü tutacağını sananlar, Trump’ın şu sözlerini duyana dek barıştan tam olarak ne anladığını bir türlü kavrayamadılar. Ne demişti Trump:

Gazze sahili.

“ABD, Gazze Şeridi'ni devralacak ve orada bir iş yapacağız. Orası insanların yaşayabileceği bir yer değil. İnsanların geri dönmek istemelerinin tek nedeni alternatif olmaması. Bu yüzden insanların Gazze'ye geri dönmemesi gerektiğini düşünüyorum. Gazze Şeridi'ndeki potansiyel inanılmaz. Orada tüm dünyadan temsilciler olacak ve orada yaşayacaklar. Orada uzun vadeli bir sahiplik pozisyonu görüyorum ve bu belki de tüm Orta Doğu'ya büyük bir istikrar getirecek.”

Trump’ın savaşları bitirmekten kastı meğer Gazze’den Filistinlileri sürgün edip, orayı Amerikan toprağı yapmakmış. Ortadoğu’ya istikrar getireceğini söylemesi, kendisinin buna inandığını elbette göstermiyor. Trump her zamanki gibi sadece kendi menfaatlerini düşünüyor, başkalarına ne olacağı umurunda bile değil. “Barış ve istikrar” yalanıyla Gazze açıklarındaki dogal gaz yataklarına çökme planı yapıyor.

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı UNCTAD’ın raporunda bakın ne diyor:

“Gazze açıklarındaki Marine 1 ve Marine 2 rezervleri 1999'da keşfedildi ve BGG, 2000'de gaz için sondaj yaptı. Filistinliler bu sahaları paraya çevirebilir ve 18 yıldır 4 milyar 592 milyon dolarlık net kazanç sağlayabilirdi. Gerçek getiri oranı varsayıldığında, Filistinliler uluslararası hukuk tarafından garanti altına alınan doğal kaynaklardan yararlanma haklarının engellenmesi nedeniyle yaklaşık 2 milyar 570 milyon dolar kaybettiler. İsrail, Filistinlilerin petrol ve doğal gaz rezervlerini kullanmasını ne kadar uzun süre engellerse, bu rezervlerin fırsat maliyetiyle Filistin’in işgal maliyeti o kadar büyük olur.”

Dahası, Gazze açıklarında başka doğal gaz rezervleri bulunmayı bekliyor olabilir. Ayrıca Batı Şeria’daki zenginliği de görmezden gelemeyiz. Gazze’ye bir şekilde el koymayı düşünen Trump, daha sonra Batı Şeria işgalini de gündeme getirebilir. UNCTAD raporu Batı Şeria’daki rezervler hakkında şöyle diyor:

“Gazze Marine rezervleri, Batı Şeria'nın altında bulunan Meged petrol ve gaz sahası tarafından gölgede bırakılıyor. Bu saha 1980'lerde bulundu. Üretim 2010'dan beri yapılıyor. Tahmini 1,5 milyar varillik sahanın değeri UNCTAD tarafından varil başına 65 dolar üzerinden 99 milyar dolar olarak belirlendi. Üretim maliyetleri çıkarıldığında, Filistinlilerin tahmini kaybı 68 milyar dolar civarında. Mevcut OPEC fiyatı olan varil başına 79 dolar ile toplam saha değeri yaklaşık 120 milyar dolar ve maliyetler düşüldükten sonra net 84 milyar dolar olurdu.

(İşgal altındaki) Filistin topraklarında fosil yakıt rezervleri çok büyük. Bu havza, Doğu Akdeniz'in yaklaşık 83.000 km2'sini kapsıyor. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu USGS, burada ortalama 1,7 milyar varil petrol ve 122 trilyon kübik fit doğal gaz tahmin etti. Bu rakamlar, havzanın dünyadaki en önemli doğal gaz kaynaklarından biri olduğu anlamına geliyor.”

Trump’ın “Ortadoğu’da istikrar” derken aslında neyi kastettiği anlaşıldı mı?

Trump gölge etmesin, Filistin halkının kendi topraklarındaki zenginlik onlara fazlasıyla yeter.

Barış ve istikrarın(!) Yeni adresi Ukrayna

Trump’ın Ukrayna meselesine bakış açısının Gazze’ye bakışıyla tamamen örtüştüğünü söyleyebiliriz. “Savaşları bitireceğim” nârâsıyla gerçek niyetini gizleyip, başka halklara ait zenginliklere göz dikmek bir Trump klasiği çünkü.

Trump her zaman öngörülmez biriydi ama doğrusu hiç kimse Putin’den daha Putinci kesilip Rusya’nın menfaatlerini Rusya’dan daha iyi savunacağını tahmin edememişti. BBC Rusya editörü Steve Rosenberg bu beklenmedik durumu, “Putin ve Trump bir haftada dünyayı nasıl sarstı” başlıklı yazısında şu satırlarla özetliyor:

“Amerikalı gazeteci John Reed, 1917 Rus Devrimi'nin görgü şahidi ifadesini kaleme aldığında, buna meşhur bir şekilde “Dünyayı Sarsan On Gün” adını vermişti. Ancak 10 gün Donald Trump ve Vladimir Putin için çok uzun. Bir haftada her şeyi sarstılar. Hâdise, 12 Şubat'ta Putin-Trump telefon görüşmesiyle başladı. Münih Güvenlik Konferansı ve Avrupa ile Amerika arasındaki ayrışmayla devam etti. Rusya-ABD görüşmeleri için bir sonraki durak Suudi Arabistan oldu. Kremlin'in Ukrayna topraklarını işgalinden bu yana iki ülke arasındaki ilk üst düzey yüz yüze temas gerçekleşti. Bu, geleneksel ittifakları altüst eden, Avrupa ve Ukrayna'yı cevap verme noktasında çırpınışa geçiren, Avrupa güvenliği konusunda korkuları artıran ve Rusya'yı hiçbir taviz vermeden küresel siyasetin en üst masasına yerleştiren bir hafta.”

Mesele tamamen ‘duygusal’

Ukrayna Jeoloji Araştırmaları Kurumu’na göre, ülke nadir elementler tedarikinde "ilk beş lider ülkeden biri" konumunda. Ukrayna’nın 19 milyon tonluk grafit rezervi bulunuyor. Grafit, bilindiği gibi elektrikli araçlar için pil yapımında kullanılıyor. Ülke ayrıca Avrupa lityum yataklarının üçte birine sahip. Rus işgali öncesinde dünya titanyum üretimindeki payı ise yüzde 7 civarındaydı.

Rus işgali öncesi dedik çünkü işgalin bu noktada Ukrayna’ya faturası bir hayli ağır. Ukrayna Ekonomi Bakanı Yulia Svyrydenko, Rus işgali altındaki toprakların bugünkü rakamla 350 milyar dolarlık rezervleri barındırdığını söylüyor. Kanada merkezli jeopolitik risk danışmanlığı şirketi SecDev’e göreyse, Rusya, Ukrayna kömür madenlerinin %63'ünü; manganez, sezyum, tantal ve nadir toprak elementlerinin ise yarısını işgal etmiş durumda.

Peki, Trump niçin Ukrayna’nın nadir elementlerini istiyor?

Dünyadaki nadir elementlerin yüzde 75'i Çin'de ve yüksek teknoloji üretimi için olmazsa olmaz bu elementlere ABD’nin ihtiyacı var. Fakat Çin bazı nadir elementlerin ABD’ye ihracatını yasaklamış durumda. Zaten daha önce de bu ihracata sınırlamalar getirmişti.

  • Trump’ın ilk zaferi Ukrayna
  • Dosyamızın hazırlıkları sürerken yaşanan son dakika gelişmesi ilginçti. Önce ABD’nin taleplerini kabul edilemez bulan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin, ABD ile anlaştığı haberleri geldi. Buna göre hâlihazırda kazanç sağladığı projeleri kapsamayacak olan yeni anlaşma iddiasına göre Ukrayna’da gelecekte çıkarılacak maden, gaz ve petrolün yüzde 50’si ABD'nin olacak. ABD tarafının zorlayıcı maddelerden vazgeçip revize ettiği anlaşmanın çok yakında imzalanacağı söyleniyor. ABD’nin, anlaşma çerçevesinde Ukrayna’ya güvenlik garantisi sözü vermeyeceği de iddialar arasında.
  • Putin’den ilginç bir davet
  • Trump’ın Ukrayna meselesinde Putin’den daha Putinci görünmesinin altında elbette ekonomik menfaatler bulunuyor. Nitekim Trump’ın jestine Putin’in karşılığı gecikmedi. 24 Şubat günü devlet televizyonu Rossiya 1'de yayınlanan röportajda Trump’a açık bir davet yapan Putin, Ukrayna’dan ele geçirilen topraklardaki nadir elementler konusunda ortak hareket edebileceklerini söyledi.
  • "Şüphesiz vurgulamak istiyorum ki, Ukrayna'dan çok daha büyük rezervlere sahibiz ve yabancı ortakları çekmeye hazırız.”
  • ‘Hadi dünyayı bölüşelim’
  • Putin bu daveti yapmadan önce Rusya mahreçli Moskovsky Komsomolets gazetesi iki liderin geçen haftaki telefon görüşmesinde birbirlerine ne söylediklerini tahmin etmeye çalışmış ve şunları yazmıştı:
  • Trump:
  • “Vladimir! Senin harika bir ülken var. Benim de harika bir ülkem var. Dünyayı bölüşelim mi?”
  • Putin:
  • “En başından beri ben ne diyorum? Hadi yapalım şunu!"