DEAŞile çeteler arasında Çeçen diasporası

YAKUP KONUK
Abone Ol

Çeçenlerin çoğu çocukları için daha güzel bir gelecek adına gâvurun kahrını çekiyor. Topluca sınır dışı edilmemek için ailelerin ayrı yaşadığı, her türlü erozyon ve asimilasyonun olağanlaştığı şartlarda dillerini ve kültürlerini yaşama çabaları nasıl sonuçlanacak? Çeçen gençlerin DEAŞ ile mafya arasında tercih yapmaktan başka seçenekleri olmayacak mı? Ümmet Çeçen meselesine daha ne kadar Fransız kalacak?

Paris banliyölerinden birinde tarih öğretmeni Samuel Paty, 2015’ten beri mütemadiyen yaptığı gibi, Charlie Hebdo karikatürlerini öğrencilerine ders olarak işledi. Bundan on gün sonra, 16 Ekim’de okulun kapısına 18 yaşında bir Çeçen gelerek öğrencilerden bazılarına para verip Samuel Paty’yi kendisine göstermelerini istedi. Çıkışta takip ederek yanında getirdiği ekmek bıçağıyla onu öldürdü ve kafasını gövdesinden ayırdı.

Çeçen gelerek öğrencilerden bazılarına para verip Samuel Paty’yi kendisine göstermelerini istedi

Kesik başın fotoğrafını çekerek Twitter hesabında paylaştı: “Kâfirlerin lideri Macron’a! Muhammed’i küçümsemeye cüret eden cehennem köpeklerinizden birini infaz ettim…” 600 metre ilerde polis tarafından durdurulduğunda teslim olmadı ve kurusıkı tabancasını çekti. Polis, açtığı ateşle onu 9 yerinden vurarak infaz etti.

Eylemci Abdullah Anzorov, Moskova doğumlu bir Çeçen olarak ailesiyle birlikte 6 yaşında Fransa’ya iltica etmişti. Üvey kız kardeşi 2014’te Suriye’ye giderek DEAŞ örgütüne katılmıştı.

Terörle imtihan

Doğrusu Çeçenlerin “terör”le anılması hiç de yeni bir vâkıa değil. 2013’te Boston Maratonu saldırısı zanlılarının iki Çeçen kardeş olduğundan beri Batı’da Çeçenler zaten olağan şüphelilerin başını çekiyordu. 2018 Mayıs’ında 21 yaşında Hamzat Asimov isimli Çeçen, Paris’in turistik bir semtinde elindeki bıçakla bir saldırı düzenlemişti.

Doğrusu Çeçenlerin “terör”le anılması hiç de yeni bir vâkıa değil. 2013’te Boston Maratonu saldırısı zanlılarının iki Çeçen kardeş olduğundan beri Batı’da Çeçenler zaten olağan şüphelilerin başını çekiyordu

Barların kapılarını tekbirlerle yumruklayarak içeri girmeye çalışmış, bunu başaramayınca dışarıdaki insanları hedef almıştı. 5 kişiyi yaralamış, yaralılardan biri daha sonra ölmüştü. Kendisi de polis tarafından olay yerinde infaz edilmişti. Herhangi bir sabıkası bulunmasa da gizli servisin takip listesinde yer alıyordu.

Çeçenlerin DEAŞ’la ilişkisi istatistiklerle de vurgulanan bir konu olageldi. 2015 sonu itibarıyla Avrupa’dan Suriye’ye giden savaşçıların toplam sayısının 31 bin olduğu söylenmekteydi ve bunun 4 bin 700’ü eski SSCB ülkelerinden gitmişti. Bunlardan 2 bin 500 kadarı Çeçen veya Dağıstanlıydı.

Marjinal Çeçen cihadı

11 Eylül sonrasında Çeçen cihadının “küresel cihad”la özdeşleşmesinden kazançlı çıkan Rusya, DEAŞ heyulasından sonra da Çeçenlerin onunla anılmasından âzamî derecede istifade etti. Çeçen cihadı uzunca bir süredir kitlelerden kopmuş ve marjinalleşmişti, bu marjinallik DEAŞ’a yönelimi daha da artırdı ve DEAŞ saflarındaki Çeçen sayısı arttıkça Çeçenya’daki mücadele iyice marjinalleşti.

Kısır döngünün farkında olan Ruslar, bu grupların önünü açarak Suriye’ye geçmelerini kolaylaştırmak suretiyle, tehlikeli bir düşman potansiyelinden masrafsız biçimde kurtulmuş oldular.

Kısır döngünün farkında olan Ruslar, bu grupların önünü açarak Suriye’ye geçmelerini kolaylaştırmak suretiyle, tehlikeli bir düşman potansiyelinden masrafsız biçimde kurtulmuş oldular. Kendi sınırlarından uzakta heba olan bu militan güç, aynı zamanda Çeçenlerin “terör”le bağının teşhiri için de altın bir fırsattı. Rusya bu argüman sayesinde Çeçen diasporasını zan altında bırakmak ve onları izole ederek Avrupa’da da etkisiz hâle getirmek gayesini güttü.

Nitekim Çeçenler gittikleri her ülkede “terörist eğilimli” oldukları gerekçesiyle gizli servisler tarafından devamlı surette yakın takip altındalar. Rusların iade taleplerine karşı da Avrupa eskisi kadar mesafeli değil. İşkence ve infaz gerçeğine rağmen Çeçenlere karşı Ruslar ellerini güçlendirmiş durumda. Terörle anılma korkusuyla Avrupa’daki Çeçenler Türkiye’deki akrabalarının dahi yanına gelmeye çekiniyor.

  • DEAŞ’in askerî liderliğine getirilen Ebu Ömer Şişanî, Çeçenlerin bu yöndeki şöhretine şöhret katan bir isim oldu. Asıl adı Tarkan olan Şişanî, Gürcistan ordusunda görev almışlığından ötürü askerî bir tecrübeye sahipti. Diğer Çeçenlerin de bu tür örgütler içinde hızla yükselmesinin arka planında savaş görmüşlüğün etkisi olduğu muhakkak. Hiçbir savaşa katılmış olmasa bile savaşla aynîleşen tarihleri sebebiyle Çeçenler hep öne çıkıyor. DEAŞ gibi örgütler de hâmîsi yapılarından ötürü onları kendilerine çekmekte kolay hedef görüyor.

Bölge ve rant savaşı

Mamafih cihad olmasaydı da Çeçenler bir şekilde şiddetle anılmaya yatkınlar. Geçtiğimiz haziran ayında Dijon şehrinde 16 yaşında bir Çeçen’in Cezayirli bir uyuşturucu çetesi tarafından darp edilmesini müteakip Avrupa’nın dört bir yanından Çeçen gruplar Fransa’ya akın etti. Sosyal medya üstünden yaptıkları intikam yeminlerinde “Bize hakaret ettiler, halkımıza saldırdılar, onları dövmek ve intikam almak için buradayız” dediler. Kalaşnikoflarla gövde gösterisi yapmakla yetinmedi, Cezayirli çetelerin mekânlarını basarak çok sayıda kişiyi yaraladılar.

  • Bu hesaplaşma, Çeçenlerin salt onurlarına düşkünlüklerinden kaynaklanmıyordu elbette. Bir çeşit bölge ve rant savaşı. Cezayir kökenli çeteler, uyuşturucu piyasasının üçte birini elinde bulunduran Marsilya’da yüzlerce cinayetten sorumlu tutuluyor. İspanya ve Fas’tan gelen esrarla Latin Amerika’dan gelen kokain 2 milyar sterlinlik bir ranta tekabül ediyor ve Cezayirlilerin bunları Çeçenlerle paylaşmaya hiç de niyetleri yok.

Kabîlevî bir zihniyetle tüm akrabaların intikam için çabucak toplandığı Çeçen geleneği burada mafya yapılanmasıyla iç içe geçmiş durumda. Onlarla uğraşmak kimse için cazip değil. 90’lı yıllarda İskandinavya’da ve Almanya’da roketatarlar ve otomatik tüfeklerle güç gösterisi yapan Çeçen çeteler, şiddet kapasitelerini Fransa’da da günlerce süren çatışmalarda göstermiş oldu.

İsrail’in dijital savaşı
Gerçek Hayat

Mafya üstüne kitap yazan Mark Galeotti, “Tüm Çeçenlerin gangster olduğu doğru değil, ancak kesinlikle bir Çeçen organize suç topluluğu var” şeklinde bir değerlendirme yaptı. Fransız kriminologlar, Çeçen çeteleri “Avrupa’nın en iyi yapılandırılmış suç örgütleri” olarak tanımlıyor. Zorlu coğrafyada, 14 yaşından itibaren silah taşıyan, avcı ve asker olarak yetişmiş bir kavmin maço kültürünü esas sebep olarak görüyorlar. Çete üyelerinin bir kısmının eski özel kuvvetler mensubu oluşu da itibarlarını artırıyor.

Robin Hood savaşçılığı

Rusya’da, Moskova’nın göbeğinde Rus mafyasının azımsanmayacak gücüne rağmen en çok korkulan grup olmayı başarmış olmaları az bir şey değil. Gerçi “Ruslar kendi edebiyatlarının kurbanı oldular” da deniyor. Tolstoy’un Hacı Murat, Puşkin’in Kafkas Tutsağı kitapları Çeçenleri kavgadan asla kaçmayan tehlikeli insanlar olarak resmetmişti. Harpteki becerileri ve gaddarlıklarına dair başka rivayetler de bu imajı pekiştirmişti. Rus ordusunun ateş gücüne rağmen tarih boyunca gösterdikleri direniş ise bir realite olarak ortada duruyordu.

  • Abrek kültürünün de bunda payı olduğu muhakkak. Zulme karşı dağlarda özgür savaşçılığı temsil eden Abrek figürü, zengine karşı yoksulu koruyan bir çeşit Robin Hood’luk olarak Çeçen savaşçılığını besleyip günümüze dek gelmiştir. Gangsterlerin de bu damardan beslendikleri aşikâr.

Rusya’da, Moskova’nın göbeğinde Rus mafyasının azımsanmayacak gücüne rağmen en çok korkulan grup olmayı başarmış olmaları az bir şey değil.

90’larda Çeçenlerin Moskova yer altı dünyasını ele geçirişiyle ilgili çarpıcı bir hikâye anlatılır. Rus mafya babalarından 24’ü, yeni yeni adını duyuran Çeçen mafyasından 12 lideri bir toplantıya çağırır. Her katılımcı bir korumasıyla gelecektir ancak silah bulundurulmayacaktır. Sükûnetle başlayan toplantıda biftekler masaya geldiğinde Çeçenler bıçakları kapar ve saniyeler içinde işlerini bitirip gene sükûnetle mekânı terk ederler. Geride 24 Rus cesedi bırakarak.

Vatansever mafya

Moskova merkezli Çeçen mafyası 90’lar boyunca Cevher Dudayev’in emri altında çalıştı. Vatansever duygularla başından beri Dudayev’in yardımına para ve silah teminiyle koştular; 94-96’da savaş kızıştığında bizzat cenge tutuşmak için de geldiler. Bunlar arasında en ünlü çete liderleri dahi vardı.

Taliban-Pakistan tangosunda yeni figürler
Gerçek Hayat

Zaferin ardından kurulan derme çatma devlete süratle sızdılar. Dudayev’in şehadetinin ardından başına buyruk hâle geldiler, Maşadov onlarla baş etmekte aciz kaldı. Çeteler birbirini kırıyor, önlerine geleni kaçırıyor, kanunsuzluk ve haydutluk ülkeyi kaosa sürüklüyordu. Vatansever mafya, Çeçenya’nın içine düştüğü zafiyetin birinci dereceden sorumlusu idi. İkinci savaştaki yenilgide payları büyüktü.

Vatansever mafya, Çeçenya’nın içine düştüğü zafiyetin birinci dereceden sorumlusu idi. İkinci savaştaki yenilgide payları büyüktü.

Eski direnişçi yeni işbirlikçi Kadirov, hazır bulduğu bu çete düzenini kendine bağlayarak yeniden şekillendirdi. Moskova’dan akan fonlarla kayırdığı çeteler her türlü yasal şiddetten yararlanma hakkı kazandı. Haydutluk, işkence ve yolsuzluğa batmış Kadirov rejimi, Çeçen çeteciliğinin de en berbat ve soysuz biçimini temsil etmektedir.

Frengin kahrı

2010 nüfus sayımına göre ülkede 1 milyon 200 bin Çeçen yaşamakta. Nüfusun 4’te 1’i 94-96 savaşında göç etti. Asıl göç dalgası ise Kadirov’un boğucu rejiminden kurtulmak ve daha iyi bir hayat umuduyla 2000’li yıllarda yaşandı. Bunlardan 150 bini komşu İnguşetya’da yaşıyor. Moskova’daki rakam daha kesin: 80 bin hane. Bu da en az 200 bin demek. Çoğunluğu Rus yanlısı eski Sovyet parti yetkilileri, iş adamı ve lümpenler.

11 Eylül sonrasında Çeçen cihadının “küresel cihad”la özdeşleşmesinden kazançlı çıkan Rusya, DEAŞ heyulasından sonra da Çeçenlerin onunla anılmasından âzamî derecede istifade etti.

Stalin sürgününden kalan 100 bin Çeçen hâlâ Kazakistan’da. Kırgızistan’da 15 bin, Ukrayna’da 20 bin, Gürcistan’da 7 bin, Azerbaycan’da 10 bin… Avrupa içinse 170 bin rakamı telaffuz ediliyor. Almanya’da 75 bin, Avusturya’da 45 bin, Fransa’da 40 bin, Belçika’da 20 bin, Norveç’te 10 bin…

Bunların çoğu çocukları için daha güzel bir gelecek adına gâvurun kahrını çekiyor. Topluca sınır dışı edilmemek için ailelerin ayrı yaşadığı, her türlü erozyon ve asimilasyonun olağanlaştığı şartlarda dillerini ve kültürlerini yaşama çabaları nasıl sonuçlanacak? Çeçen gençlerin DEAŞ ile mafya arasında tercih yapmaktan başka seçenekleri olmayacak mı? Ümmet Çeçen meselesine daha ne kadar Fransız kalacak?