DSÖ’ye açık mektup

HABER MASASI
Abone Ol

Yeryüzündeki tüm yetkililer, bilim adamları ve uzmanlara...İlgili herkese, tüm dünya nüfusuna...Her şeyden önce aşı karşıtı biri olmadığımı belirtmek isterim. Bir bilim adamı olarak, aşıyla ilgili konularda bir duruş sergilemek için genellikle bu türden bir açıklamaya ihtiyaç duymam. Kendini işine adamış bir virolog ve aşı uzmanı olarak, sadece sağlık yetkilileri aşıların halk sağlığını tehdit eden şekillerde uygulanmasına izin verdiğinde, hele bilimsel deliller görmezden gelindiğinde bu kuralı bozup istisna yaparım.

Son derece ciddi olan mevcut vaziyet beni bu acil durum çağrısına zorluyor. Covid-19 salgınında daha önce görülmemiş boyuttaki insan müdahalesi şu an itibariyle eşi benzeri olmayan bir küresel felaketle sonuçlanma riski altında. Bu çağrının yeterince yüksek sesli ve güçlü olduğu söylenemez.

Dediğim gibi, aşıya karşı değilim. Tam aksine, mevcut aşıların her birinin parlak, işinin ehli bilim adamları tarafından tasarlandığı, geliştirildiği ve üretildiği noktasında sizi temin ederim. Fakat bu tür önleyici aşılar, viral bir pandemi esnasında toplu aşılama kampanyalarında kullanıldıkları vakit son derece uygunsuz, hatta son derece tehlikelidir.

Hızlı bir şekilde yayılan, yüksek derecede bulaşıcı varyantların giderek artan tehdidi düşünüldüğünde, zamana karşı yarışmakla beraber, maalesef bilimsel makalemi muhtemelen geç tamamlıyorum

Aşı uzmanları, bilim adamları ve klinisyenler, hastalarda müşahede ettikleri olumlu kısa vadeli etkilerden dolayı meseleyi gereğince kavrayamadıkları gibi, küresel sağlık açısından ortaya çıkan feci sonuçlardan da pek rahatsız görünmezler. Bilimsel olarak yanlış olduğum ispatlanmadıkça, mevcut insan müdahalelerinin dolaşımdaki virüs varyantlarını vahşi bir canavara dönüşmekten ne şekilde alıkoyacağını anlayabilmek zor.

Hızlı bir şekilde yayılan, yüksek derecede bulaşıcı varyantların giderek artan tehdidi düşünüldüğünde, zamana karşı yarışmakla beraber, maalesef bilimsel makalemi muhtemelen geç tamamlıyorum. Ohio'daki son Aşı Zirvesi'nde LinkedIn üzerinden açılış konuşması yapmanın yanı sıra bulgularımın bir özetini yayınlamaya karar vermemin nedeni budur.

  • Geçen Pazartesi, aralarında DSÖ’nün de dâhil olduğu uluslararası sağlık kuruluşlarına, Covid-19'un bağışıklık biyolojisine dair bilimsel verilere dayalı analizimi sundum. Acil durum seviyesi dikkate alındığında, onları endişelerim hakkında düşünmeye, "virüs bağışıklığından kaçışın" zararlı sonuçları hakkında daha fazla kafa yormaya çağırdım. Bu alanda uzman olmayanlar için, bu sinsi fenomenin arkasında duran bilimin daha erişilebilir, daha anlaşılır bir versiyonunu aşağıya ekliyorum.

Pek boş vaktim olduğu söylenemez, yine de şimdiye dek herhangi bir geri bildirim almış değilim. “Bahar özgürlüğü” ve enfeksiyon önleme kurallarını gevşetme konusunda konuşmaya hevesli olan uzmanlar ve siyasetçiler nedense bu konuda sessiz kalmayı yeğlediler. Açıklamalarım bilimden başka hiçbir şeye dayanmıyor. Eleştirisi de bilim cihetinden yapılmalıdır. Emsalleri tarafından eleştiriye maruz kalmadan kimse yanlış bilimsel izah yapamazken, görünen o ki, hâlihazırda dünya liderlerine danışmanlık yapan seçkin bilim adamları sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Bilimsel açıdan yeterli delil sunulmuş vaziyette. Harekete geçme gücüne sahip olanlar, maalesef bu durumu umursamıyor. Virüs bağışıklığından kaçışın şu anda insanlığı tehdit ettiğine dair kocaman deliller varken, bu mesele daha ne kadar görmezden gelinecek? Kimse meseleyi bilmediğini veya bu konuda uyarılmadığını söyleyecek durumda değil.

Bu ızdırab verici mektubu kaleme almakla, tüm itibarımı ve güvenilirliğimi tehlikeye atmış bulunuyorum. Sizden, insanlığın koruyucularından da en azından benzer bir tavır, bir hamle bekliyorum. Mesele son derece acildir. Bu konuyu tartışmaya açınız ve dalgayı artık tersine çeviriniz!