Erdoğan ve imparatorluğun doğuşu

DİMİTRİ KİTSİKİS - YUNAN ASILLI KANADALI AKADEMİSYEN VE YAZAR
Abone Ol

Mevcut şartlar, Osmanlı imparatorluğunu ortadan kaldıran gerekçelerin artık son bulduğuna işaret ediyor. Hatta imparatorluğun yeniden kurulmasının gerekliliğine… Türkiye 2002 yılından bu yana yani Sayın Erdoğan’ın iktidarıyla birlikte stabil jeo-politik bir güce dönüşüyor ve Çin’in batıya doğru sarkmasına doğal bir engel oluşturuyor. Yani Osmanlı imparatorluğu küllerinden yeniden doğuyor.

1453 yılında Doğu Roma imparatorluğunun veraseti Yunanlılardan Türklere geçti. 1821 yılında Yunanlıları ikna eden Batılılar “Şark Meselesi” vasıtasıyla imparatorluğu parçalamaya başladılar. Peki, Yunanlıları nasıl ikna ettiler? 1453’deki veraset değişiminden Yunanlıların zarar gördüğünü ve Hristiyanlık öncesi Yunan değerlerine dönülmesi gerektiğini empoze ederek...

Batı, bu empozeden iki türlü kazanç umuyordu. İlki, Yunanlıları Batılı Frenklere köle yapmaktı. İkincisi ise iki kardeş toplumu 1822 ile 1922 arasında sürecek olan yüz yıllık bir savaşla birbirine düşman ederek Osmanlı Devletini yıkmaktı.

Türk halkının olağanüstü cesareti sayesinde Batı emperyalizmine karşı duruldu ve Anadolu özgürleştirildi. Fakat bunun da bir maliyeti oldu. Tıpkı Yunanistan’da Venizelos eliyle Ortodoks Hristiyanlığın ikinci plana itilmesi gibi Türkiye’de de millî değerler görmezden gelindi.

2002 yılından bu yana Türk geleneğinin kalbinde yer alan İslam düşüncesi Erdoğan’ın katkılarıyla aslî merkezine geri dönüş yaptı.

Aynı vakitlerde Trakya’da yaşayan Yunanlıların Piskopos Christodoulos vasıtasıyla Hristiyan değerlerine yavaş yavaş dönüş yaptığını ayrıca belirtelim.

Dimitri Kitsikis vefat ettiğinde İstanbul’a gömülmek istiyor.

‘ÇAMLICA RÜYASI’

Ege’nin iki yakasında yaşanan bu gelişmelerin neticesi olarak Batı dünyası tarafından 100 yıllık Türk-Yunan çatışmasıyla ortadan kaldırılan imparatorluğun yeniden ihyası düşüncesi belirdi. Trakya yakasında Osmanlı İmparatorluğunun geri gelmesi fikrini yazdığı pek çok eserle açık bir şekilde ortaya koyan kişi ise şahsım oldu. 1960’lı yıllardan bu yana efsane başkent İstanbul’un etrafında şekillenecek İmparatorluk düşüncesi yakın dostum Özal tarafından ilgiyle karşılandı. Sayın Erdoğan da siyaseten benzer çizginin bir takipçisi.

Ben bu imparatorluğu ihya düşüncesine Çamlıca rüyası diyorum. Çamlıca, İstanbul Boğazı’nın Asya yakasında yer alan ve gelecekteki başkente karşıdan bakan bir semt. Bugün birçoklarına bu rüya imkânsız gibi gelse de büyük tarihi hâdiselerin başlangıcında sadece rüyalar vardır.

Dimitri Kitsikis

2016 MİLADI

Böylesi cesur bir rüyanın gerçekleşmesi için görünürde aşılmaz zorluklar vardı. Mesela 15. yüzyıldan bu yana kendisini İstanbul’un varisi, III. Roma olarak nitelendiren Rus adaylığı ile Osmanlı İmparatorluğu'nun kapattığı Doğu Akdeniz geçidini aşarak Asya’daki kolonilerine ulaşmak isteyen Batı emperyalizminin “Şark Meselesi” bahsindeki yıkıcı faaliyetleri.

Bu açıdan 2016 yılı tam bir dönüm noktası oldu. Erdoğan’a başarısız bir suikast girişiminde bulunan Obama yönetimi yenilgiye uğradı ve ABD başkanlık koltuğuna Trump oturdu. Trump’ın o koltuğa oturması ilahi bir armağan gibiydi.

Trump’ın görünürdeki kaotik dış politikası gerçekte münhasıran Çin’i hedef alıyordu.

Çin, Yeni İpek Yolu projesiyle Batı Avrupa’ya doğru sarkma girişiminde bulununca Trump yüzyıllık Batı politikasını değiştirmiş, Doğu Akdeniz üzerine odaklanan merceği Uzak Doğu’ya kaydırmıştı. Bu da Doğu Roma ve Osmanlı imparatorluğunun tam merkezde yer aldığı Orta Medeniyet Havzası’na yeni bir önem kazandırmıştı: Çin’in Batı’ya yürüyüşüne karşı set olmak.

ABD Başkanı Trump’ın kaotik görünümlü dış politikasının yegâne amacı var: Çin’in İpekyolu hattını kullanarak Batı’ya doğru genişlemesini ne olursa olsun durdurmak. Bu amacın gerçekleşmesi ise Doğu Akdeniz-Orta Doğu hattında bir dizi ittifaklar kurmaktan geçiyordu. Hatta gerekirse Rusya gibi amansız bir düşmanla bile.

Yüce Allah, Sayın Erdoğan’ı bu rüyayı gerçekleştirmek için görevlendirmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun yeniden dirilmesi, belki de ABD başkanı Trump’ın katkılarıyla gerçekleşecektir.

YENİDEN DOĞUŞ YAHUT İHYA

Mevcut şartlar, Osmanlı İmparatorluğu'nu ortadan kaldıran gerekçelerin artık son bulduğuna işaret ediyor. Hatta imparatorluğun yeniden kurulmasının gerekliliğine… Türkiye 2002 yılından bu yana yani Sayın Erdoğan’ın iktidarıyla birlikte stabil jeo-politik bir güce dönüşüyor ve Çin’in batıya doğru sarkmasına doğal bir engel oluşturuyor. Yani Osmanlı İmparatorluğu küllerinden yeniden doğuyor.

Fakat bu işin tam manasıyla gerçekleşebilmesi için Ege’nin iki yakasının yeniden bir araya gelmesi, bir Türk-Yunan Konfederasyonu oluşturması gerekiyor.

Naçizane çoğu kez Ege denizini iki akciğeri bulunan bir insan bedenine benzetmişimdir. Akciğerlerin biri Rumeli, diğeriyse Anadolu’dur.

Bu iki akciğerin arasındaki nefes borusu da Ege denizidir. Anadolu ile Rumeli Ege denizi üzerinde birleşemezse doğru düzgün nefes alamayacak, soluksuz kalacaktır. İmparatorluğumuzun bedeni bu birleşme olmadığı müddetçe solunum cihazına bağlı kalacak, ayağa bir türlü kalkamayacaktır.

ABD Başkanı Donald Trump

Nitekim 1912-13 Balkan savaşları sırasında Türkiye ile Yunanistan arasında oluşan sorunlar bugün artık aşılmalı, Ege üzerinden birliktelik için Lozan anlaşması gözden geçirilmeli hatta gerekirse iptal edilmelidir. Maalesef geçmişte yaşanan mübadele hatasını bugün tam olarak onarabilmenin bir imkânı kalmamıştır. Fakat yine de Girit Müslümanları tekrar Girit’e geri dönebilir, Karamanlı Ortodokslar da tekrar Kapadokya bölgesinde iskân edilebilir.

Yüce Allah, Sayın Erdoğan’ı bu rüyayı gerçekleştirmek için görevlendirmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun yeniden dirilmesi, belki de ABD başkanı Trump’ın katkılarıyla gerçekleşecektir. Saygıder Erdoğan, Şark Meselesi’ni yani bölünmemizi savunan güçlere karşı birliğimizi, imparatorluğumuzu savunan güçlerin temsilcisidir. Türkiye’nin Kürtler ve Ermeniler arasında bölünmesi, Yunanistan’ın da Trakyalılar ile Giritliler arasında bölünmesi her iki devletin de menfaatine değildir.

Zira Şark Meselesi sona ermemiştir. Birilerinin bizi küçük küçük parçalara ayırma isteği halen bâkidir.

Ben bir münevver olarak birleşme davamızı, imparatorluk rüyamızı bütün varlığımla savunmaya devam edeceğim. Tek dileğim, Yüce Allah bu rüyayı gerçekleştirsin!

Not: Dimitri Kitsikis, yüz bine yakın kitabını Beştepe Millet Kütüphanesine bağışlamak ve İstanbul’a gömülmek istiyor.