Geleceğini geçmişte bırak ya da gelecek geçmişe saldırınca

ÖMER KAYANİ
Abone Ol

“Geldiğim gelecekte insanlar Yönetici (yapay zekâ) ve Fraksiyon (âsîler) arasında ikiye bölünmüş durumda. İki taraf da kontrolü ele geçirmek için savaşıyorlar. Yöneticiyi sıfırladığınızda 21. yüzyıla erişimimiz kesildi. Geçmişi kaybedersek herşeyi kaybedecektik. (…) Yani FBI’daki binlerce kişi Fraksiyondan ve onların kendi planı var. 21 yüzyıldaki en büyük tehdit aşırı nüfus artışı. Yönetici doğal çözümü göremedi. Virüs genetik olarak nüfusun yüzde 70’ini korumaya programlandı. Gelecek, hayatta kalacak.”

Artık yazılarımızı daha rahat yazabiliriz. Bunun için geçtiğimiz hafta beyne takılabilen çipini tanıtan Elon Musk’a teşekkür etmemiz gerekiyor galiba.

Uzunca bir süredir ülke olarak gerçek tehdit algısı konusunda yanlış yere baktığımızı düşünüyor ve yazıyoruz.

Ülkemiz ve insanlık için asıl tehlikenin jeopolitik çekişmelerden ziyade gözle göremediğimiz, sınırları ve ulus devletleri aşan “dijital” bir tehdit olduğunu, blockchain, yapay zeka, 5G, insansı robotlar, akıllı şehirler, nesnelerin interneti, giyilebilir teknolojiler ve kuantum gibi büyük teknolojik sıçramaların gelecekteki etkilerinin tam olarak anlaşılamadığı konusuna, teknoloji karşıtlığı yapmadan şeytani bir aklın “büyük planına” dikkat çekmeye çalışıyoruz.

Yapay zekânın sızılması imkansız beynine sızarak 21. yüzyılda çaresi olmayan bir grip virüsü üretiyor ve geçmişe gönderiyorlar.

“İcat çıkarma”, “başımıza iş açma”, “sen herkesten iyi mi bileceksin” düsturları ile büyütülen ülkemiz insanı hayal edebilme ve geleceği görebilme konusunda nasıl diyelim, çok yeterli değil maalesef.

Bu yüzden konuları anlatmaya çalışırken sıklıkla görüntülü ve sesli bir mecra olan filmler/diziler üzerinden gidiyoruz. Amacımız sinema eleştirmenliği yapmak filan değil, sadece anlatmaya çalıştığımız konuya görüntülü ve sesli zenginlik katarak zaten şuuraltınızı bu sektör üzerinden “önden hazırlamaya” çalışanların planlarını (anlayabildiğimiz kadarıyla) dikkatinize sunmak.

Bu bağlamda kaçırdığımız önemli film ve dizilerle ilgili zaman zaman okuyucularımızdan da tavsiyeler geliyor.

Gelecekte dünyanın başına gelecekler

İşte onlardan biri olan “Travelers” (2016-2018) dizisi kelimenin tam manasıyla bir “gelecekte dünyanın başına gelecekler” (getirilecekler de diyebiliriz) şöleni sunuyor. Geçen hafta bahsettiğimiz “Adjustment Bureau” (ayarlama, düzeltme bürosu) filminin konusuyla da benzerlikler taşıyan bu dizide şuur aktarımı yolu ile gelecekten geçmişe gelen “Gezginler” dünyanın/toplumların çöküşünü engellemek için meydana geleceğini bildikleri felaketleri, bilincin aktarıldığı insan bedenlerini kullanarak önlemeye çalışıyorlar.

Travellers, Brad Wright tarafından Eric McCormack, Mackenzie Porter, Jared Abrahamson, Nesta Cooper, Reilly Dolman ve Patrick Gilmore'un oynadığı K anada-Amerikan bilim kurgu televizyon dizisidir.

“Şuur aktarımı da tam fantazi olmuş” diyenleri duyar gibiyiz. Eğer öyle diyenlerdenseniz bir arama motoruna “salyangozdan salyangoza bilinç aktarımı yapıldı” diye yazın ve bu deneyin başarıyla gerçekleştirildiği tarihine bakın.

Bu yazının yedi bin vuruşa sığması gerektiği için detayları araştırmayı size bırakıp devam edelim.

Beşli gruplar halinde gelecekten geçmişe gönderilen kahramanlarımızdan grup lideri olanı bir FBI ajanının vücudunu devralmıştır. Diğerleri doktor, taktisyen, teknisyen ve önemlisi de tarihçi şeklindedir. Tarihçi, gelecekte olacak her şeyi ezbere bildiğinden grubun finansman sorununu gerektiğinde borsa, şans oyunları, piyangolar vb işlerle rahatlıkla halletmektedir.

Dizinin ilerleyen bölümlerinde “hafıza çipini açarak” güncellemeleri de almaktadır tarihçimiz. Beynindeki hafıza çipinin markasını göremediğimiz için üzerinde Elon Musk imzası var mıdır, bilemiyoruz.

Peki, hiç tanımadığı bir insanın hayatını devralıp onun gibi davranmayı nasıl başarabiliyor derseniz dizide bu “sosyal medya ve internette bıraktığı izler detaylı olarak incelenerek” şeklinde açıklanıyor. Şuur aktarımı sırasında nokta atışı ise cep telefonunun GPS sinyalleri aracığıyla rahatlıkla yapılabiliyor.

Anlayana açık mesaj

Size her yerden ulaşabilirler, sosyal medya ve internette bıraktığınız izlerden sizin karakterinizin ve hayatınızın her detayını öğrenip sizi başkasıyla bile değiştirebilirler ve çevrenizdekilerin ruhu bile duymaz.

Peki, dizi neyi anlatmaktadır?

  • Gelecekte yapay zeka kontrolü ele almıştır ve tüm insanlığı o yönetmektedir. Herşeyi en ince ayrıntısına kadar kuantum teknolojisi ile analiz edebildiği ve görebildiği için kusursuzdur, yani âdetâ ve haşa bir tanrıdır.

Onun emirleri ve kararları kesindir.

Ölüme ve hayata karar verebilmektedir. Ölüm cezasına çarptırdığı kişinin hafızası silinerek istenen şekilde yeniden yüklenmektedir.

Herhalde beyne çip (Neurolink – yani sinir sistemine link) uydu ile dünyanın her köşesine ulaşabilen internet (Starlink – Yıldızlardan link) ve 5/6/7G teknolojilerinin neyi amaçladığını anlamışsınızdır.

Bana linkini atsana

Hani bazen dostlarınıza “bana linkini atsana” diyorsunuz ya işte o yeryüzünün hâkimi olan yapay zekâ ile size link atmayı, resetlemeyi, yeniden yüklemeyi ve istediklerinde de silmeyi planlıyorlar.

Dizide geçmişe gittiklerinde “Gezginler” in uymaları gereken protokoller şu şekilde sıralanıyor.

  • Protokol 1: Önce görev gelir.
  • Protokol 2: Geleceğini geçmişte bırak.
  • Protokol 3: Talimat verilmedikçe kimseyi öldürme, kimseyi yaşatma.
  • Protokol 4: Üreme.
  • Protokol 5: Talimat gelmediği zamanlarda kimliğini aldığın kişinin hayatını yaşamaya devam et.
  • Protokol 6: Çok acil durumlar haricinde diğer hücrelerle bağlantı kurma.

Biraz dikkatli seyredince bu protokollere serpiştirilmiş mesajları çözebilirsiniz.

Geri sayım...
Gerçek Hayat

Sadece kendi şeytani sistemlerine bağlı/görevli insanlar aracılığıyla, ellerinde tuttukları merkez bankaları, borsalar, dev bankalar ve şirketlerler aracılığıyla parayı oyuncakları haline getiren, dünya olaylarını kurgulayıp talimatlar veren, savaşlar çıkaran ya da durduran, halkları kısırlaştıran, dünyanın değişik ülkelerinde bir beyne bağlı ama hücre usulü çalışan ulus üstü yapılar.

Hepsi bu protokollerin içerisine serpiştirilmiş vaziyetteler.

Antimatter teknolojisi

Uzatmayalım, dizide anlatılan hâdiselere gelirsek önce “antimatter teknolojisi” (hani CERN’de aranan ve tanrı parçacığı olarak da isimlendirilen anti-madde) kullanılarak bir göktaşının dünyaya çarpmadan yıllar öncesinden yörüngesi değiştiriliyor.

Ardından gelecekte bir şeyler değişiyor ve âsî bir grup, yapay zekânın “dünyayı iyileştirmeyi/ kurtarmayı” amaçlayan “büyük planı’nı uygulama şekline isyan ederek kendi planlarını yapıyorlar.

Yapay zekânın sızılması imkansız beynine sızarak 21. yüzyılda çaresi olmayan bir grip virüsü üretiyor ve geçmişe gönderiyorlar.

Yani bir başka deyişle “gelecek kendisini kurtarmak için geçmişe saldırıyor!”

Gezginler grubunun doktoru virüsün özelliklerini ve asiler tarafından nasıl yayıldığını şöyle anlatıyor.

Virüsün kuluçka süresi 10 gün. Yaklaşık 14 gün önce 10 tane gezginler takımı (50 kişi) tüm dünyayı dolaşarak virüsü yaydılar. Basit hesaplamayla ilk gün 150, ikinci gün 330 kişi enfekte oluyor. Bunu ilk günden itibaren hesaplayınca bugün itibariyle 4, yarın 10 milyon kişi enfekte olacak.

Dizide âsî grup, anti virüs oluşturduklarını zanneden bilim ekibine farkettirmeden yaptıkları sahte bayrak operasyonuyla genetiği değiştirilmiş yeni bir virüs ürettiriyorlar.

Peki, âsî grubun dizide bu virüsü yayma sebep neymiş, grup üyelerinin birinden dinleyelim.

İktisadî 11 Eylül ve şuur altı hasadı
Gerçek Hayat

“Geldiğim gelecekte insanlar Yönetici (yapay zekâ) ve Fraksiyon (âsîler) arasında ikiye bölünmüş durumda. İki taraf da kontrolü ele geçirmek için savaşıyorlar. Yöneticiyi sıfırladığınızda 21. yüzyıla erişimimiz kesildi. Geçmişi kaybedersek herşeyi kaybedecektik. (…) Yani FBI’daki binlerce kişi Fraksiyondan ve onların kendi planı var. 21 yüzyıldaki en büyük tehdit aşırı nüfus artışı. Yönetici doğal çözümü göremedi. Virüs genetik olarak nüfusun yüzde 70’ini korumaya programlandı. Gelecek, hayatta kalacak.”

İnsanlığın yüzde 30’unu katletmek

Âsî grubun üyesine “yüzde 70’mi? Ama bu iki milyar insanı katletmek demek” sorusu yöneltildiğinde cevabı basit oluyor.

“Önce görev gelir.”

Dünyanın yüzde 30’luk kısmını öldürmeye programlı bir virüs, iyi mi?

Dizide âsî grup, anti virüs oluşturduklarını zanneden bilim ekibine farkettirmeden yaptıkları sahte bayrak operasyonuyla genetiği değiştirilmiş yeni bir virüs ürettiriyorlar

Programlı dediysek aklınıza hemen bilgiyar programcısı, dünya nüfus ile takıntılı, virüs patentleri almayı seven eli aşılı amcanız Bill Gates gelmesin.

Geleceği kurgulayanlar, zamanı donduranlar
Gerçek Hayat

Ya da geçtiğimiz haftalarda “The Economist” dergisinin “sıradaki felaket” manşetiyle yayınladığı kapakta gözüken virüs ve dünyaya yaklaşan göktaşı fotoğrafları.

Bazen denk geliyor işte…