Genelleme ahmakların dilidir

ABİR EN NAHAS
Abone Ol

Suriyeli yaşlı kadının suratına tekme atılan videoyu gördükten sonra dünya daha korkunç bir yere dönüştü gözümde. Bu korku, ırkçılık söylemlerinin tırmanıp seçim propagandasına malzeme olmasıyla, Suriyelilerin şiddete ve cinayete mâruz kalışıyla daha da katmerlendi. Esed’in zindanlarında tecavüzlere uğrayan kadınların söyledikleri üşüştü zihnime. Mâruz kaldıkları zulümler, aşağılık işkenceler... Rejimin alçaklığından geriye kalan, babalarının kim olduğunu asla bilemeyecek olan çocuklar… Bu zulüm elbet dünde kalmadı. Aynı şiddetiyle bugün de devam ediyor.

Cinayet hikâyelerini hatırladım yeniden… İşkenceler altında öldürülen kocamın sureti gelip durdu gözümün önüne… Unutabildiğimi, bunu başardığımı sanmıştım oysa. Ve o tanımadığımız adamın sokakta yatan şişmiş cesedi. Mosmor olmuş, kanları kurumuş, üstünde sineklerin uçuştuğu o ceset.

Ayrıca yanan, yıkılan evim geldi gözlerimin önüne… Alevlerin hatıralarımızı, yaşadığımız her şeyi, duygularımızı yuttuğu, kendimizi güven içinde hissettiğimiz evim.

Güven duygusunu tekrar kazandım

Güven yoksa korku ve boşluk duygusu var. Orta yerde öylece durup bir işi başarmak ve geleceği inşâ etmekten âciz kalma. Korku ve acı nedeniyle geri dönmeye de güç yetirememe. O gün evimden çıkmadan önce kendimi acılar ve üzüntüler içinde, hayal kırıklığına uğramış olarak hissediyordum. Bu acı ve korkuyla baş edip insanların içine tekrar nasıl karışırım, bilemiyordum. Önce, beni güzel tebessümüyle Türk komşum karşıladı. Bir parça rahatlamıştım. Kalbimde tekrar güven duygusu boy vermişti.

Çarşıya çıktım. Kimse bana kötü bakmadı. Kimse “ülkene dön” diyerek suratıma karşı bağırmadı. Hepimizin derdi aynıydı. Fiyatların tırmandığı bir ortamda herkes ihtiyaçlarını giderme peşindeydi.

Avrupa ve ABD dâhil dünyadaki tüm ülkelerin şikâyetçi olduğu küresel fiyat artışı, Türkiye’deki seçim savaşının bir bileşeni hâline geliyor, hükümete karşı tavır alanlar bu durumdan Suriyelileri sorumlu tutuyor. Seçimlerde koltuk kapma yarışına giren, ülkesine ve toplumuna vereceği zararı düşünmeyenlerin elinde yalan haberler birer propaganda silahına dönüşüyor.

Irkçılar kendi ülkelerini sevmiyor

Irkçılığı savunan kesimin kendi ülkelerini ve insanlarını gerçekten sevdiğine inanmıyorum. Bir kere kendi ülkelerini dünyaya kötü tanıtıyorlar. Türkiye düşmanlarını sevindirmekten başka bir işe yaramıyor yaptıkları. Turizm noktasında, Türkiye’yi kendilerine rakip sayanlar daha çok seviniyorlar bunların yaptığı saçma sapan işlere.

Almanya’da 3 buçuk milyon Türk yaşıyor ama dünya basınında Almanya’yı ırkçı bir ülke olarak gösteren haberlere tesadüf etmek kolay değil. Oysa Türkiye söz konusu olduğunda böyle bir imaj oluşmaya başladı bile. Bu durumdan kim sorumlu?

Çarşıda farklı aksanımı duyunca satıcının tavrı birden değişti. Ben oralı olmasam da, Arap ve Suriyelilere duyduğu nefret yüzünden okunuyordu. Oysa ben ona ne kötü bir şey söylemiş, ne de kötü bir şey yapmıştım. Bu, onun meselesi idi benim değil.

Eve döndüğümde komşum elimde çok şey taşıdığımı gördü ve nazik bir şekilde binanın kapısını açıp, beni buyur etti. Diğer komşumun küçük kızı da yardıma ihtiyacım olup olmadığını sordu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği Arapça yarışmalarında tanıştığım bütün o güzel Türkler geldi aklıma. Ziyaret ettiğimiz her şehirde birlikte poz verdiğim öğrenciler ve akademisyenlerin fotoğraflarını aradım.

Dergideki iş arkadaşlarım, Suriye konsolosluğunda pasaportumu yenilemem gerektiğinde gördüğüm yardım geldi aklıma. Açtığım şirket, gerçekleşen yayınevi hayalim. İş değişirken desteğini gördüğüm Türkler.

Acil servisteki doktorun, elimdeki büyük ve tehlikeli yarayı özenle dikip tedaviye devam ederken yüzündeki üzüntüyü unutabilir miyim? Umutsuzluğa düştükten sonra bu dünyada insan gibi insan bulmuşum.

Mülteci olmak acı veriyor

Bu dünyada mülteci olmak acı veriyor. İnsanların ağır bir yük olarak gördüğü yüz milyonluk bir topluluğun üyesi olmak. Mazlum ve büyük bir topluluğun. Bu topluluğu hatta kendinizi savunmaya bile fırsat verilmiyor.

Seçimler yapılana değin önümüzde sinir harbiyle geçecek uzun bir yıl var. Bu ülkede iyi insanların çoğunlukta olduğuna inanıyorum. Suriyelilerin başına gelen olaylara ilişkin tepki ve yorumlar bunu ortaya koyuyor. Bu insanlardan zarar gelmez. Siyasî hedefler için kötülüğe kalkışmazlar. Ülkesini seven, onu zirvede görmek isteyen seçmenin, aşağılık propagandaya aldanacağını sanmıyorum.

Seçimlerin sonuna dek sosyal medyada olup bitenle ilgilenmemeye, sadece güzel ve olumlu şeyleri düşünmeye karar verdim. Yeni projem ve yeni şirketimle ilgileneceğim. Zâten çok vaktimi alacağa benziyor. Zihnimi bunun için boşaltmam gerek. Türkiye’deki hatıralarıma, güzel ve mutlu birini daha eklemiş olacağım.

Ne diyorduk?

Genelleme daima aptalların dilidir.