Hakka Fransızlar ile Ermeni ve Pers tarafı kaybedecek

KEMAL ÖZER
Abone Ol

Gerçekten tarihî günlerden geçiyoruz. Bu günler dengelerin allak bullak olduğu günler. Renkli devrimler, başarısız kalkışma ve darbelerin küresel tefeciler adına sponsoru olan Macar Yahudi’si Soros’un beslemelerinden Ermenistan’ın şımarıklığının bedelini ödemek üzere olduğu zamanlar…

Ermenistan’ı, Soros dolayısıyla Batı’ya kaptıran Rusya’nın kısmen keyifle izlediği son savaşta, Ermeni tarafının en büyük hâmîsi Şii İran rejimi. Onu ise Fransa, BAE, İsrail izliyor.

Fransa, Ermeni diasporasının en güçlü olduğu ülke. BAE ve Suudî’nin derdi Azerbaycan’dan çok Türkiye ile.

İran’ı korkutan ise iktisadî ve siyasî olarak tam bağımsız ve güçlü Azerbaycan ve dahi Türkiye. Zîra 1941’den bu yana Azerbaycan’ın toprağının büyük bölümü, İran’ın işgali altında. Türkiye ve Pakistan’la el ele vermiş güçlü bir Azerbaycan, İran’ın korkulu rüyasıdır. Öte yandan İran nüfusunun yarıya yakını Türk. Türklerin çoğunluğunu ise işgal altındaki Güney Azerbaycanlılar oluşturuyor.

İşte Ermeni işgalindeki Karabağ’da patlayan silah, aslında Kum ve Tahran yönetimlerinin yüreğini parçalıyor ve kalp atışlarını duraksatıyor.

İran rejiminin Ermenistan’a sağladığı maddî, askerî ve siyasî destek, etme bulma dünyasının bir neticesi olarak kendisinin karışmasına neden oldu. Evet, İran, halkının taleplerini, sıkmaya başladığı kurşunla bastırabilir. Lâkin Türk’e ve kendi vatandaşına yönelik sıktığı her tetik aslında İran rejiminin kendi geleceğine sıktığı kurşundur. Fakat İran rejiminde bunu görecek basiret yok. Zîra o, şu an akılla değil hırs ve korku ile hareket ediyor.

Tarih, şimdilerde her zamankinden daha yoğun bir biçimde kimin mazlumdan, kimin de zâlimden yana olduğunu sıcağı sıcağına kaydediyor. Sessizliği ile Türkmenistan, Tacikistan ve Kırgızistan yönetimlerinin yanı sıra Ermenistan’ı açıktan destekleyen Kazakistan ve Özbekistan yönetimleri de İran’ın düştüğü hataya düşüyor.

  • Azerbaycan halkının toprağını koruma âşkı, ardındaki yönetiminin siyasî iradesi, Türkiye’nin devlet ve millet olarak Azerbaycan’da yaşayan gardaşına verdiği her nev’i destek ve moral, her tür maddî varlıktan çok daha değerli mânevî bir güçtür. Hiçbir zafer sadece maddî güçle kazanılamaz. Kazanılsa dahi kalıcı olamaz.

Herkes ateşkes derken, Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kalıcı barışın yolu, Ermenilerin işgal ettikleri her karış Azerbaycan toprağından çekilmelerinden geçiyor” demesini, hangi silah veya maddî destek sağlayabilir? Türkiye ile kurulan samimi kardeşlik bağı olmasa, Cumhurbaşkanı Aliyev’in sözleri karşısında dut yemiş bülbüle dönen Macron’a, Aliyev “Eğer ihtiyacımız olsa Türkiye bize her türlü yardımı yapar. Ama hiç merak etmeyin bizim yeterince paramız ve imkânımız var. Tüm silahlarımızı, paramızla alıyoruz. Eğer isterseniz sizden de alabiliriz” diyebilir miydi?

Azerbaycan’ın bugünkü güce erişmesi, Türkiye ile kurduğu bağ ve Türkiye’nin de gardaşına sahiplenmesinden kaynaklanıyor. Azerbaycan’ı yalnız bırakan Türk Cumhuriyetleri bu dostluk ve kardeşlikten ders çıkarması gerekir, lâkin bu yönetimlerin zihniyet kökenlerindeki zehir nedeniyle bu bağ pek kolay gözükmüyor.

  • Rusya’nın Ermenistan rejimini köşeye sıkıştırıcı açıklamaları hiçbir zaman Azerbaycan ve Türkiye’yi rehavete sürüklememelidir. Zîra Rusya İran’dan, Pers zihniyeti de Rusya’dan daha beter komşulardır ve dostlukları düşmanlıklarından kat be kat tehlikelidir. Ecdadın bu husustaki atasözü miraslarını asla hatırdan çıkarmamak gerekir.

Bütün gelişmeler, neticesi ne olursa olsun Türkiye ve Azerbaycan’ın lehinedir. Bu savaşın kaybedeni Hakka ve hukuka Fransızlar ile Ermeni ve Pers tarafı olacak. Azerbaycan halkının özellikle Şiicilik yapanları, İran’ın gerçek yüzünü artık görmeliler. Artık, içine düşürüldükleri cehalet ve taassup hastalıklarından kurtulmaları gerekiyor.

Ey iman edenler! Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve gerisini Allah’a bırakın!

Vesselam!