Ilya Ehrenburg ve Lenin

MEHMET YÜCE KATIRCIOĞLU
Abone Ol

Ukraynalı Yahudi İlya Ehrenburg hatıralarında Lenin’le tanışmasını detaylı olarak anlatıyor. Bilindiği gibi solun ve komünizmin Türkiye’de siyaset ortamına girdiği ve yoğun olarak tartışıldığı 1960’lı yıllarda Lenin’in de Yahudi olup olmadığı tartışılmıştı. Aynı yıllarda, eğer Lenin erken ölmeseydi ve Sovyetler Birliği’ni Stalin değil Lenin yönetseydi, Sovyetler Birliği’nin de dünyanın da daha farklı bir durumda olacağı tartışılmıştı. Günümüzde siyaset biliminin ve ekonomi-politik biliminin ulaştığı bu aşamada komünizmin başarılı olmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Eğer komünizm başarılı olabilseydi Sovyetler Birliği çökmezdi. Bizim buradaki konumuz komünizmin tartışılması değil, İlya Ehrenburg’un gözünden Lenin’in kişiliği, davranışları ve etnik kimliği...

Biz insanları etnik kimliğine göre değil, kişiliğine, davranışlarına ve yaptıklarına göre değerlendiririz. Lenin’in siyasi tarihteki çok önemli yeri ve etnik kimliğinin siyasi boyutta da çok tartışılmış olması nedeniyle bu yazımızda bu tartışmalara yer vermek istedik.

Çar 2. Ni̇kolay: Lenin ve Troçki̇ Yahudi̇

Rus Çarı 2. Nikolay, Sovyet devrimiyle/darbesiyle devrildikten sonraki günlerde yakın çevresindeki kişilere “Yahudi komplosuyla iktidardan devrildiğini, darbenin liderleri olan Lenin ve Troçki’nin Yahudi olduğunu ve Rusya’yı büyük bir felaketin beklediğini” söylemişti. Bilindiği gibi Lenin; Çarı deviren ünlü 1917 Ekim Devriminin lideri. Leon Troçki ise devrimin ve Komünist Partisinin en önemli güç aygıtı olan ünlü Kızıl Ordu’nun kurucusuydu. Bunların her ikisi de Yahudi idi. Siyasi tarihçi A. Arutyunov, Lenin’in ve âilesinin hayatları ve ilişkileri hakkında yaptığı detaylı araştırmada çok sayıda arşiv belgesi de kullanarak geniş hacimli bir eser hazırlamış ve çok sayıda bilinmeyeni açığa çıkarmıştı.

Moyşa (Moşe)’ni̇n oğlu

Lenin.

Lenin’in anne tarafından dedesi Moyşa (Moşe) İtskoviç Blank’tır. Onun, Rusya’nın tarih arşivinde bulunan dosyasından bazı sayfaların alınmış olduğu başka araştırmacılar tarafından da tespit edilmiştir. Sovyetler Birliği döneminde Komünist Partisi aleyhinde kullanılabilecek bilgilerin dışarıya sızmasını önlemek amacıyla Blank’a ait dosya, Komünist Partisinin özel arşivine alınarak üzerine “gizli” ibaresi konulmuştu.

19. yüzyıla ait yargı defterlerinden elde edilen bilgilere göre, Moyşa Blank 1763 yılında 800 (sekiz yüz) Yahudi âilesinin yaşadığı Lehistan-Litvanya Birliği’nin (Polonya) Starokonstantinova şehrinde Meşan âilesinden doğmuştur. Eşinin ismi Maryam, oğullarının isimleri Abel ve Srul, kızlarının isimleri de Anna, Katerina ve Mariya’dır. Kayıtlardaki bilgilere göre, ticaretle uğraşan Blank âilesi bölgenin zengin âilelerindendir.

Blank’ın 1808 yılında 23 Yahudi âilesinin evini ateşe verdiği/yaktığı suçlamasıyla bir yıl hapis yattığı, ama kendi evinin de yandığını gerekçe göstererek suçlamaları reddettiği kayıt altına alınmıştı. Moyşe Blank hapisten çıktıktan kısa süre sonra âilesiyle birlikte Jitomir’e göç etmek zorunda kalmıştır.

Blank, göç etmesinin ardından oğullarıyla da sorun yaşamaya başlar. Bazı araştırmacılar, bu sorunun Blank’ın oğullarının Ortodoks Hristiyan dinine geçmesi nedeniyle oluştuğunu özellikle vurguluyor. Blank’ın oğlu Srul, Hristiyanlığa geçtikten sonra ismini Aleksandr olarak, Abel ise Dmitriy olarak değiştirmiş.

Ama Rus arşivlerinde, Srul ve Abel’in iş ve eğitim hayatlarıyla ilgili dosyalarda her ikisinin de etnik kimliklerinin karşısına Yahudi kökenli oldukları kaydı yazılmıştır.

Vladimir Lenin’in doğmasından iki yıl sonra Yahudi kökenli dayısı Aleksandr Blank ölmüştür.

Lenin’in babaannesi Anna Ivanovna Grosşopf, Kuzey Almanya Golstein kökenli zengin bir tüccar âilenin kızıdır. Lenin’in baba tarafından dedesi Aleksandr Smirnov’un şeceresiyle ilgili farklı ve tartışmalı iddialar vardır. Bu iddiaları ileri süren araştırmacıların büyük çoğunluğu, Aleksandr Smirnov’un Hristiyanlığı kabul etmiş zengin bir Kalmuk âilesinden geldiği görüşünde birleşiyorlar.

Lenin’in babası Ilya Nikolayeviç’in de “damarlarından Kalmuk kanı aktığını” bizzat ifade ettiği iddiaları ile birlikte antropolojik özellikleri dikkate alındığında, Altın Orda bakiyesi Türk Moğol karışımı bir âilenin çocuğu olduğu anlaşılıyor. Bu önemli iddiaların ispatlanmış olmadığını da özellikle vurguluyoruz.

Siyasi tarih açısından önemli olan bu konuyla ilgili daha geniş bilgiye ulaşmak isteyecek okuyucularımız, Azerbaycanlı kardeşimiz Telman Nusretoğlu’nun Ketebe Yayınlarınca neşredilen “Derin Rusya” adlı kitabına bakabilirler.

‘Lenin beni̇ evinde uzun süre alıkoydu’

Rusya tarihinin de siyasi tarihin de önemli ismi Lenin’in soyu ve etnik kökeniyle alâkalı uzunca satırlarımızın ardından, biraz da Yahudi Ilya Ehrenburg’un Lenin hakkındaki değerlendirmelerine bakalım.

1917 yılındaki ünlü “Ekim Devrimi” öncesinde Fransa’da bulunan Bolşevik/Komünist Rus grup, Paris’in Orlêans caddesindeki bir kahvede toplanıyordu. İlya Ehrenburg’un Lenin’le tanışmak amacıyla gittiği toplantıda 30 (otuz) kişi vardı. Ehrenburg Lenin’le tanışmasını ve sonrasını şöyle anlatıyor:

“Lenin koyu renk bir kostüm giymiş, kolalı yaka takmıştı. Konuşmasını dinledikten sonra, oldukça küstah ve pervasız olduğum için söz istedim ve söylediklerinin bazılarına itiraz ettim. Lenin bu itirazlarıma hiç kızmadı, bazı noktaları anlamadığımı söyleyip, çok yumuşak bir ifadeyle açıklamalar yaptı.

Toplantı bitince Lenin yanıma gelip beni evine çağırdı. Lenin’in evi Paris’in Montsouris parkının yakınındaki Beaunier sokağında idi. Kapıyı Lenin’in karısı Krupskaya açtı. Lenin, düşünceye dalmış bir halde, uzun bir kâğıdın başında oturmuş çalışıyordu. Gözleri hafifçe kısıktı. Ona, Komünist/ Bolşevik öğrenci teşkilatının durumunu anlattım. Beni dikkatle dinliyor, arada sırada belirli belirsiz gülümsüyordu. Lenin, beni evinde uzun süre alıkoydu.

Lenin’in çalışma odasındaki düzene hayran olmuştum. Kitaplar etajerlere düzenle yerleştirilmişti. Lenin’in çalıştığı masanın üzerinde hiç bir dağınıklık yoktu, her şey yerli yerinde idi. Kısacası bu oda ne bizim Moskova’daki arkadaşların odalarına, ne de Savçenko ile Ludmilla’nın odalarına benziyordu.

Leni̇n veya Stalin neti̇ceyi̇ deği̇şti̇rmezdi̇

Lenin’in başı beni şaşırtmıştı. 15 yıl sonra Lenin’i tabutunda gördüğüm zaman bunu hatırladım. Uzun uzun bu eşsiz kafatasına(!) baktım: Lenin’in kafatası, insanı anatomiyi değil mimarlığı düşünmeye zorluyordu…”

Bunlar, Komünist Yahudi Ehrenburg’un, Komünist partisinin lideri Yahudi Lenin’e duyduğu aşırı hayranlığı ifade ettiği hatıralarının küçük bir kısmı.

Bu hatıralar, Komünist partisinin Lenin’den sonraki lideri Stalin ile Lenin’in kişilikleri arasındaki keskin farkı da gösteriyor. Ama Lenin ölmeseydi ve Sovyetler Birliğini Stalin değil Lenin yönetseydi, kişilikleri arasındaki bu fark, komünist sistemin acımasız uygulamalarını değiştirmezdi.