İşi biten Almanlar aşının maskesini düşürdü

HABER MASASI
Abone Ol

Alman aşı tüccarları Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin ürettiği mRNA aşılarının resmi olarak açıklanandan 40 kat daha fazla yan etkiye sahip olduğu ortaya çıktı. Bunu ortaya çıkaran ise yine onlar gibi Alman araştırmacılar. Yayınlanan rapora göre, aşılar yüzünden yüz binlerce insan, hastalığı çok daha ağır geçirdi. Aşının en büyük yan etkisi ise ‘pıhtı atması.’

Aralık 2020’de ABD tarafından âcil kullanım izni aldıktan sonra tüm dünyada ‘koronavirüsten kurtulmanın yolu’ olarak gösterilen mRNA aşıları hakkında tüm dünyaya yalan söylendiği ortaya çıktı. Uygulanmaya başlandıktan sonra hastalığın 4 kez pik yaparak en yüksek seviyelere ulaşması zaten kafaları karıştırmış ama DSÖ ve doktor çeteleri, aşıların ‘hiçbir yan etkisi olmadığını’ iddia etmeye devam etmişti. Türkiye’deki aşı pazarlamacısı doktorlar da bu yalanı yaymak için basında yoğun propaganda yapmıştı.

Prof. Dr. Harald Matthes.

O doktorlarla birlikte DSÖ’nün de dünyayı kandırdığını ortaya çıkaran ise yine Alman bilim adamları oldu.

Almanya’nın önde gelen tıp fakültelerinden Berlin Charité’den Prof. Dr. Harald Matthes yönetiminde bir yıldır sürdürülen araştırma, koronavirüs aşılarının yan etkilerinin resmi rakamlardan 40 kat daha fazla olduğunu gösterdi. Yalan olduğu ortaya çıkan ‘resmi rakamları’ açıklayan ise Almanya’da ‘aşı güvenliğinden’ sorumlu devlet kurumu olan Paul-Ehrlich Enstitüsü’ydü (PEI).

Tamamı Almanya’daki 40 bin aşılanmış insan üzerinde yapılan araştırmada, aşı olmuş her 1000 kişiden sekizinin ağır yan etkilere mâruz kaldığını gösteriyor. PEI’nin resmi rakamları ise 1000 kişiden sadece 0,2’sinin ağır yan etki gösterdiğini iddia ediyordu.

  • Schönbeck.
  • Yönetim kurulu başkanını harcadılar
  • Koronavirüs pandemisinin sürdüğü 2 yıl boyunca ‘aşı karşıtlığı’ neredeyse ‘terörizm’le eş tutulmuş, aşılara karşı en küçük bir şüphesini dile getiren herkes hatta ABD Başkanı Trump bile aşı pazarlamacısı doktor çeteleri tarafından linç edilmişti. Alman sağlık sigortası kurumu BKK Provita’nın Yönetim Kurulu Başkanı Andreas Schönbeck de bu yılın şubat ayında aşı yan etkileri konusunda sigorta kayıtlarıyla, PEI rakamları arasında belirgin farklılıklar bulunduğunu açıklamış ve ellerindeki verileri paylaşmak üzere PEI’den görüşme talep etmişti. Fakat aşı lobisinin hızlı ve sert müdahalesi sonucu, Schönbeck bu görüşmeyi gerçekleştiremeden “aşı karşıtı” olduğu suçlamasıyla görevinden alınmıştı.

Ölenler yine hesaba katılmadı

Alman medyasına konuşan Dr. Matthes, İsveç, İsrail ve Kanada gibi yoğun aşılama yapılan ülkelerdeki araştırmalarda da sonuçların benzer olduğunu açıkladı. Matthes, ağır yan etkiler dâhil olmak üzere diğer yan etkilerin genelde üç ila altı ay sonra azalmaya başladığını, hastaların yüzde 80’inin iyileştiğini, ancak bazılarının daha uzun süre acı çektiğini belirtti. Araştırma sadece hayatta kalabilen aşı mağdurlarıyla yapıldığı için aşının yan etkileri nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısıyla ilgili ise araştırmada bir veri bulunmuyor.

Alman bilim adamı Dr. Harald Matthes yönetiminde bir yıldır sürdürülen araştırma, koronavirüs aşılarının yan etkilerinin resmi rakamlardan 40 kat daha fazla olduğunu gösterdi. Yalan olduğu ortaya çıkan ‘resmi rakamları’ açıklayan ise Almanya'da ‘aşı güvenliğinden’ sorumlu devlet kurumu olan Paul-Ehrlich Enstitüsü’ydü.

‘Lütfen bize aşı karşıtı demeyin’

Almanya’da şimdiye kadar 179 milyon doz aşı uygulandığına işaret eden Matthes, “Almanya’da Covid aşıları sonrasında yaklaşık 500 bin vakada ağır yan etki görülüyorsa, doktorlar olarak harekete geçmemiz gerekir. ‘Aşı karşıtı’ diye etiketlenmeden kongrelerde, kamuoyu önünde açık bir şekilde tartışmamız gerekiyor” dedi.

Aşılandığı hâlde ağır yan etkilere maruz kalan hastaların doktorlar tarafından ciddiye alınmadığını ve yalnız bırakıldığını belirten Matthes, doktorların bir kısmının da siyasî olarak linç yememek için semptomları aşıyla ilişkilendirmekten kaçındığını söyledi.

İyi bir tedavi alabilmek için aylarca kapı kapı dolaşan fakat muhatap bulamayan aşılı hastaların kendilerine başvurduğun belirten Matthes, doktorların bu hastalarla ilgilenmeme nedenini de ‘şüpheli vakaları resmi kayıtların dışında tutmak’ olduğunu açıkladı.

Charite.

Aşının etkileri ‘ölümcül’

Hastalığı çok uzun ve ağır geçiren hastaların gösterdiği belirtiler ile aşının yan etkilerinin neredeyse aynı olduğuna dikkat çeken Matthes, sadece virüs konusunda değil tüm tedavi alanlarında uzmanlaşmış kliniklerin aşı yan etkisi yaşayan hastalara hizmet vermesi gerektiğini söylüyor. Çünkü araştırma sonucuna göre, aşı yan etkileri o kadar ağır ve çeşitli ki, nöroloji ve kardiyolojinin yanı sıra kan yıkama (aferez) konusunda tecrübeli olan yoğun bakımlar da aşı yan etkisi yaşayanlara açılmalı.

Prof. Dr. Matthes, aşının bu kadar çok yan etkiye neden olmasının asıl nedeninin; vücudun kendi hücrelerine karşı geliştirdiği antikorlar (otoantikorlar) olduğunu belirtiyor: “Hastanın kanında çok fazla otoantikor oluşuyor. Bu nedenle, öncelikle hangi otoantikorların ne kadar bulunduğu tespit edilmeli. Durum tespit edildiğinde de fazla antikorların, bağışıklık sistemi kanser tedavilerinde olduğu gibi ilaçla baskılanarak ya da özel kan yıkama yöntemiyle kandan uzaklaştırılması gerekiyor.”

Aşı virüsle değil hücrelerimizle savaşıyor

23 Ekim 2020’de yani henüz koronavirüs aşıları için ön çalışmaların yapıldığı günlerde, Emory Üniversitesi İmmünoloji Merkezi’nden Matthew Woodruff yayınladığı bir makalede, koronavirüsü ağır geçiren hastalarda ‘otoantikor’ geliştiğini, vücuda giren virüsler yerine vücudun kendi hücreleriyle savaşan bu otoantikorların hastalığı ağırlaştırdığını açıklamıştı. Makalede, otoantikorların, ‘pıhtı atma’ vakalarının da en büyük nedeni olduğu belirtilmişti.

Son yapılan araştırmada, koronavirüs aşılarının tıpkı virüs gibi bir etkiyle bağışıklık sisteminde ‘otoantikorlar’ ürettiğini ve virüsle savaşmak yerine bağışıklık sistemimizle savaştığını gösterdi.

  • FDA: Pardon, aşı ölümcülmüş
  • Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA, Johnson & Johnson firmasının ürettiği korona aşısının kullanımını durdurdu ve ülke genelinde yasaklanmasına karar verdi. FDA’den yapılan açıklamada, “trombositopeni sendromu (TTS) ile tromboz riskinin, aşının izinli kullanımını sınırlamaya imkân verecek seviyede olduğu” belirtildi. Bu tıbbî terimin anlaşılır açıklaması ise şöyle: Korona aşısı, beyinde pıhtı atmaya neden olduğu için yasaklanmıştır. FDA, 27 Şubat 2021’de Janssen’in korona aşısına acil kullanım izni vermiş, fakat gelen ‘pıhtı atma’ şikâyetleri üzerine 13 Nisan 2021’de inceleme yapmak amacıyla bu izni askıya almıştı. 10 gün gibi rekor bir sürede incelemelerini tamamlayarak aşıya yeniden onay veren FDA, aşının ‘çok güvenli’ olduğunu açıklamıştı.