Kızıl Saros'a mercek

KEMAL ÖZER
Abone Ol

Selanikli ama Paris’te doğdu. Amerikan misyoner okulu Robert Koleji’ni ve Manchester Üniversitesi’ni bitirdi. İlk olarak bir zamanların şöhretlisi Commodore 64’ün Türkiye Distribütörü olarak tanındı. Bilderberg Örgütü’nün Türkiye mümessilliği ve Galatasaray Kulüp Başkanlığı yapan şöhretli mason ve Sabetaycı Selahattin Beyazıt ile Britannica Ansiklopedisinin Türkçesini neşreden Ana Yayıncılık’ı kurdu.

Okurlara Ermeni kültür ve edebiyatını tanıtmak amacıyla Mıgırdiç Margosyan, Yetvart Tomasyan, Ardaşes Margosyan ve Hrant Dink tarafından kurulan Aras Yayıncılık’a ortak oldu, finanse etti.

Suriye iç savaşı başlayınca, Suriye’deki Ermenilerin sessiz sedasız Türkiye’ye gelişine öncülük etti.

Selanik’ten Darıca’ya göç eden dedesi Tahir ‘Kavala’, amcası Hüseyin ise ‘Bölükbaşı’ soyadını tercih etti. Bu yüzden Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu zannedile geldi. Oysa hiçbir akrabalıkları yoktu.

Babası ‘Tütüncü Mehmet’ olarak bilinirdi. Zenginleşti ve 1982’de ölünce işleri oğlu devraldı.

Sevan Nişanyan’ın Robert Koleji’ndeki en samimi arkadaşıydı ve birlikte ticaret bile yaptılar. Neredeyse yapmadığı iş, girmediği sektör kalmadı. Ticaretin yanı sıra TEMA Vakfı, TESEV, Tarih Vakfı, TURSAK (Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı), İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Demokrasi ve Uzlaşma Merkezi, Kültürel Mirası Koruma Derneği, Hafıza Merkezi gibi sözde STK’ların ya kurucusu oldu yâhut yönetimlerinde yer aldı.

Macaristan doğumlu, Yahudi, siyonist, borsa spekülatörü ve ‘Turuncu Devrimler’in finansörü olarak bilinen ‘Londra Şeytanı’ lakaplı George Soros’un yakın adamıydı. Can Paker, Kerim Paker, Üstün Ergüder, İshak Alaton, Leyla Alaton, Murat Sungur gibi isimlerle beraber Soros’un ‘ülkeleri karıştırma projeleri’ni organize ve finanse etmekle tanınan Açık Toplum Vakfı’nın Türkiye ayağını kurdu. Bu ve benzeri faaliyetleri nedeniyle ‘Kızıl Soros’ adıyla anılmaya başlandı.

Türkiye’ye yönelik düşmanca tavırlarıyla tanınan ‘Uluslararası Af Örgütü’ adlı yapıdan, PKK’yı destekleyen sözde insan hakları örgütlerine dek pek çok yapıya maddi kaynak aktardı. AB destekli ‘Kültür İçin Alan’ oluşumunda yer aldı. Gezi kalkışmasındaki rolüyle tartışılan ‘Anadolu Kültür Vakfı’ ve ayrıca ‘Anadolu Kültür AŞ’yi kurdu. Kars Sanat Merkezi üzerinden Türkiye, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan arasındaki ‘ortak kültür’ adlı çalışmaları yürüttü ve destekledi. Boğaziçi Üniversitesi’nden CHP’li Prof. Binnaz Toprak’ın ‘mahalle baskısı araştırması’ projesini finanse etti.

Ticarette hep vardı

İletişim Yayınlarından sonra Bilderbergci Beyazit ile kurduğu yayınevini, Ermeni vatandaşlarla kurduğu Aras yayıncılık izledi. Ermeni, Yahudi ve Sabetaycı vatandaşların ortak girişimi olan Teleteknik şirketinden sonra Mehmet Emin Karamehmet ve Murat Vargı ile birlikte meşhur telefon dağıtıcısı K.V.K. (Karamehmet – Vargı – Kavala)’yı kurdu.

Navigasyon işine ilk giren de oydu. F-16 uçaklarının koruma sistemlerinin geliştirilmesi ihalesini alan da. Türkiye’nin ilk Yap-İşlet-Devret modeli olan Hidro Elektrik Santrali’ni işleten Aksu Enerji de onundu.

Birleşik Yatırım Bankası’nı kurduysa da, 1999’da bankacılık lisansı iptal edildi. Pes etmedi, onlarca şirket daha kurdu. Yetmedi, Türk-Yunan İş Konseyi ile Türk-Polonya İş Konseyi’ni teşekkül ettirdi.

Teleteknik, MİKES, Aksu Enerji, Birleşik Yatırım Bankası, Ana Yayıncılık, İletişim Yayınevi, Romar Pazarlama şirketlerinin yanı sıra Birleşik İnşaat, Çatı Pazarlama, Beyaz Adam Kitabevi, ABC Kitabevi, Zeytintepe Madencilik, Cezayir Lokanta İşletmeciliği, Anadolu Kültür Sanat, Menka Ticaret, Plato Danışmanlık, Turmenka Madencilik, İki Nokta Bilişim Teknolojileri, TSB Turizm anonim şirketleri gibi pek çok şirket kurdu veya ortağı oldu. Birgün Gazetesi’nin de onun projesi olduğu bilinir.

Dinler arası ve kültürler arası projeleri

FETÖ, global yapının ‘Dinler Arası Diyalog Projesi’nin İslam dünyası ayağını oluşturmaktaydı. Ona ise ‘Kültürel Diyalog’ projesinin Türkiye ayağını koordine görevi verildi.

Gezi’nin finansör ve organizatörü iddiasıyla yargılandı ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 2017’den bu yana tutuklu. Mehmet Osman Kavala’dan söz ettiğimizi belirtmeye elbette gerek yok.

Milliyetçi cenahın hatırı sayılır edebiyatçılarından, Şişli Terakki Mektebi öğretmenlerinden, Abdi İpekçi’nin solcu Milliyet’e yazar yaptığı Tarık Buğra’nın kızı ile evli olduğunun da not edilmesi gerekiyor. Yani Osman Kavala’nın hanımı, Prof Ayşe Buğra Kavala, gazeteci Yalçın Doğan’ın da dayısı olan Tarık Buğra’nın kızı.

Amerikan misyoner okulu olarak kurulan Robert Koleji mezunu Kavala’nın aynı yapının uzantısı Boğaziçi Üniversitesi ve oradaki yapılanma ile olan irtibatını söylemeye de hâcet yok. Eh ne de olsa kendisi gibi Robert Kolejli ve kocasından 6 yaş büyük karısı, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu ‘UYGAR Merkezi’nin başkanlığını yürütüyor. Bu da tesadüf değildir herhalde.

İşin bir başka ilginçliği ise radikal solcu bir kişinin, milliyetçi yönüyle tanınan Tarık Buğra’nın kızıyla evlenmesi... Öte yandan annesinin Jale Baysal, Osman Kavala’nın ise ikinci kocası olduğu da pek bilinmez. Şunu da belirtmeliyiz ki, bu işler gönül işidir kimseyi ilgilendirmez… Bizi ilgilendiren kısmı, Osman Kavala’nın Ermenilerin soykırım yalanını desteklemiş biri olmasıdır.

Karısının o meşhur 300 kişilik bildiride ‘Ayşe Buğra’ adıyla imzası vardır. Tabii ki kocasının da… Eski mason Hürol Taşdelen’e göre ise karısı pek çok bildiriyi hazırlayandır ve masonları aklayan tezlerin de hocalığını yapmıştır. Bir başka ilginçlik ise Türk Ordusu’nun PKK’ya yönelik operasyonlarını durdurma çağrısı yapmasıdır.

1 Kasım 2017 günü “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” ve “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla tutuklanan Kavala hakkında Yalçın Küçük, ‘Gizli Tarih’ adlı eserinde şöyle yazıyor: “Osman Kavala, Türkiye’nin büyük silah tacirlerindendir, İletişim yayınları da bu holdinge aittir. Bir kez, kılı kırk yararak, İletişim’in ibrâniyet (Yahudilik) hatıraları yayınladığını tespit edince bunu bir dayanak olarak kullanabiliyoruz. İletişim’in çıkardığı Tesal’ın anıları, Vassaf’ın anıları ve benzerleri bizim kaynaklarımız arasındadır. ‘Şebeke’yi bulmamıza yardım ediyorlar.”

Osman Kavala masum mu?

Osman Kavala’nın veya bir başkasının suçlu veya mâsum olup olmadığına karar vermek şüphesiz ki mahkemelerin işidir. Lâkin kimine göre liberal sol, kimine göre radikal solcu olan, Türkiye’nin hasmı 10 ülkenin büyükelçilerinin sahip çıktığı, en samimi arkadaşının hapisten çıkınca Almanya’ya sığınma ihtimalinden söz ettiği, ülkeleri karıştırma, yönetimleri devirme hareketlerini organize ve finanse eden Yahudi Soros’un temsilcisi, PKK’cı yapıları finanse eden, Türkiye’yi ‘Ermeni soykırımı’ yapmakla suçlayan, Suriye Ermenilerine bile hamilik yapacak kadar ‘girişimci’, Batı’nın kültürler arası diyalog projesinin Türkiye-Ermenistan ayağı, çevrecilik maskesiyle hükümeti devirme, İslam’a saldırı, yağma girişimi Gezi’yi koordine ve finanse etmiş birisinin ne kadar Türkiyeli olduğu üzerinde durmak gerekiyor. Biz de onu yaptık…

Ayrıca bir ‘işadamı’nı bu kadar aktif kılan ve kaldırdığınız her taşın altından çıkmasını sağlayan şey nedir? Merak etmek gerekiyor!

Suriye'deki Ermenileri Türkiye'ye getirmek için gizli plan

Gelin olup biteni Abdullah Gül’ün basın başdanışmanı olan Ahmet Sever’in ‘Abdullah Gül ile 12 Yıl’ adlı eserinden okuyalım: “Osman Kavala ile bir gün İstanbul’da Cezayir Restoran’da sohbet ederken, “Ahmet, biliyorsun Suriye’deki Ermeniler zor durumda. Türkiye onlara kapılarını açsa her yönden çok iyi bir adım atılmış olmaz mı?” diye bir fikir ortaya attı. Sayıları yaklaşık 50 bin civarında olan, daha çok Halep ve Şam’da yaşayan Ermenilerin çoğu zaten Türkiye kökenliydi.

Sevan Nişanyan, Osman Kavala tutuklandığında, Türkiye’yi yönetenlere ağır hakaretler ettiği yazısında Ermenileri kastederek “kaçırtabildiklerini kaçırtacaklar, gerisini günü geldiğinde 1915 muamelesine tabi tutacaklar” diyor. Oysa 1915 yalanlarında olduğu gibi bugün için de yalan söylüyorlar. Bakın hiç gündeme gelmeyen ‘Suriye Ermenileri’ne neler yapılmış neler!

Gelin olup biteni Abdullah Gül’ün basın başdanışmanı olan Ahmet Sever’in ‘Abdullah Gül ile 12 Yıl’ adlı eserinden okuyalım:

“Osman Kavala ile bir gün İstanbul’da Cezayir Restoran’da sohbet ederken, “Ahmet, biliyorsun Suriye’deki Ermeniler zor durumda. Türkiye onlara kapılarını açsa her yönden çok iyi bir adım atılmış olmaz mı?” diye bir fikir ortaya attı. Sayıları yaklaşık 50 bin civarında olan, daha çok Halep ve Şam’da yaşayan Ermenilerin çoğu zaten Türkiye kökenliydi.

Fikir aklıma çok yattı. Ertesi sabah Tarabya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Gül ile bir toplantımız vardı. Dışişleri Başdanışmanları Ferden Çankçı ve Sadık Arslan da oradaydı. Bu öneriyi orada dile getirdim. Abdullah Gül, böyle bir hamlenin doğuracağı olumlu sonuçları anında gördü…

Orhan Dink, Delal Dink ve Rober Koptaş cumhurbaşkanlığına geldi. Abdullah Gül; “Yalnız bu konuştuklarımız aramızda kalsın. Basına yansımasın. Çalışmalar gizlice yürütülsün” dedi…

Suriye’den Ermenistan’a giden Ermenilerin de Türkiye’ye gelmesi sorulduğunda, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun cevabı şu oldu: “Onlar da gelebilirler.”

Türkiye’ye gelecek Ermenilerin iş bulma, barınma gibi sorunlarını, Cumhurbaşkanı Gül’ün bilgisi ve onayıyla TÜSİAD Genel Sekreteri Zafer Ali Yavan ile konuştum. Kısa bir süre sonra Zafer olumlu bir mesajla geri döndü. TÜSİAD’ın Suriye’den gelecek Ermenilerin hem mesleklerine göre işe yerleştirilmelerinde hem de bu süre içerisinde barınma ve beslenme konularında bir yıllık proje kapsamında destek vermeye hazır olduklarını bildirdi.” (s.132-134)

‘Öcalan'a selam göndermiş’

PKK’nın şehir ayaklarından biri olan HDP’lilerin PKK elebaşısı Öcalan ile buluşmalarının olduğu herkesin mâlumu. Bu görüşmeler bir kitap şeklinde neşredildi. Öcalan imzasıyla yayınlanan ‘Demokratik Kurtuluş…’ adlı kitabın 129. sayfasında Selahattin Demirtaş, Öcalan’a şunları aktarıyor: “Birkaç gündür aydınlar ve gazetecilerle toplantılar yaptık: Mithat Sancar, Cengiz Çandar, Filiz Koçali, Oral Çalışlar, Nuray Mert, Osman Kavala ile görüştük. Sizlere selamları var…

Öcalan ise aktarmakta fayda olan şu mânîdar cümleleri kuruyor: “Bu devlet, Türk ve Kürt’ün dışında herkesin devleti olmuş. Paralel devlet aygıtı devleti ele geçirip, Kürt-Türk boğazlaşması yarattı. Birbirimizi boğazladık, yaktık…”

Büyükelçi krizi

2021 Ekim’inde ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda’nın Ankara büyükelçileri, Osman Kavala ile ilgili Türkiye aleyhine ortak bir açıklama yayınladı. Bu bildiri sonrasında ciddi bir kriz meydana gelmiş, adamlarının serbest bırakılmasını isteyen büyükelçiler derhal Dışişleri Bakanlığına çağrılmıştı. Gelişmelere tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Kavala için “Soros artığı” demişti.

‘Umarım rotayı Almanya'ya kırmaz’

Yahudi Soros’un temsilcisi, PKK’cı yapıları finanse eden, Türkiye’yi ‘Ermeni soykırımı’ yapmakla suçlayan, Suriye Ermenilerine bile hamilik yapacak kadar ‘girişimci’, Batı’nın kültürler arası diyalog projesinin Türkiye- Ermenistan ayağı, çevrecilik maskesiyle hükümeti devirme, İslam’a saldırı, yağma girişimi Gezi’yi koordine ve finanse etmiş birisinin ne kadar Türkiyeli olduğu üzerinde durmak gerekiyor. Biz de onu yaptık…

Sevan Nişanyan “1974- 1984 arası en yakın arkadaşımdı” dediği Osman Kavala’yı şöyle tarif ediyor: “Orijinal ve zor bir adamdır. Gençliğinde, benden çok daha radikal bir şekilde devrimciydi. Türkiye’nin en büyük iş imparatorluklarından birinin başına geçtikten sonra da solculuğunu ve devrimciliğini korudu. 1983’ten bu yana Türkiye’de akıl ve özgürlük yolunda yapılmış olan her güzel işin ve bir sürü saçma işin arkasında, açık veya kapalı mutlaka Osman Kavala’nın imzası vardır. İletişim Yayınları, Yeni Gündem dergisi, BirGün gazetesi, TESEV, Anadolu Kültür daha bildiğim ve bilmediğim neler neler…”

“Bir sürü saçma işin arkasındaki kişi” dediği Osman Kavala hakkında isteyerek veya istemeyerek de olsa ardında Almanya’nın olduğunu şu cümlelerle ifşa ediyor: “Osman er veya geç çıkacaktır. Çıktığında umarım rotayı Almanya’ya kırmaz.”

Sevan Nişanyan ile Osman Kavala sadece liseden arkadaş değil, aynı zamanda 1984 yılında Commodore 64’ün Türkiye temsilcisi olan Teleteknik firmasında ortaklık yapmışlar. Ticaret Sicil Gazetesinin 1164 sayılı 21 Aralık 1984 tarihli nüshasına göre, Teleteknik firması Mehmet Osman Kavala, Recep Zeki Türkkan, Rıza Çebi, Osman Babaoğlu ve Jozef Biton tarafından kurulur. Sevan Bedros Nişanyan’ın ise idare kurulunda yer aldığı görülüyor.

Nişanyan, Kavala’ya ‘dolum’ yapıyor.

‘Osman Kavala ve annesi’

‘Osman Kavala ve avenesi’ tanımlamasına dikkat çekmek için Sevan Nişanyan’ın ‘Aslanlı Yol’ adlı eserinden kısa bir iktibas yapalım: “... Vaktimin büyük kısmı Osman Kavala ve avenesiyle beraber Akıntıburnu’ndaki Ali’nin kahvesinde briç oynayarak geçti… Benim nikah şahidim Osman Kavala’ydı…

CB ile ben Amazon’dan aşağı Leticia’ya ineceğiz. Oradan Bogota’ya, sonra da memlekete uçacağız. Osman’ın dönüşü Quito’dan, onun için Ecuador’a geçmesi lazım. İki gün sonra New York’ta buluşacağız. Yol boyu pasaportlarla cüzdanı ben taşımışım, Osman’a güven olmaz çünkü... Osman’dır, bulmuştur bir saçma hikâye gene…

Bu arada Dink ailesinin fertleri Rahil Dink, Hasrof Dink ve Fırat Dink, Osman Kavala’nın Aras Yayıncılık Ltd. Şirketindeki eski ortaklarıdır.