Korona günlerinde af

TEVFİK ŞAHİN
Abone Ol

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 2018 yılındaki bir konuşmasıyla gündeme gelen, Eylül 2018’de Meclis’e yasa teklifi şeklinde sunulan ve Aralık 2019’da tekrar geri çekilen ‘af yasası’ yeniden gündemde. ‘3. yargı paketi’nde yer alan ve ‘infaz düzenlemesi’ adıyla bu hafta Meclis’e gelecek olan teklif, yaklaşık 100 bin tutuklu ve mahkûmun serbest bırakılmasını öngörüyor. Peki, toplum buna hazır mı? Yahut da devlet cezaevlerinin üçte birini boşaltırken herhangi bir hazırlık yaptı mı? Konuyu Hukukçular Derneği Genel Başkanı Cavit Tatlı’ya sorduk.

Yıllardır mütemadiyen gündeme gelen af yasasının, korona virüse rağmen çalışmalarına devam eden Meclis gündemine bu hafta gelmesi bekleniyor. Yasanın detayları da geçtiğimiz hafta kamuoyuyla paylaşıldı. Ancak yasa nihai şeklini Meclis görüşmelerinde alacak.

Yasa Meclis’te nasıl tartışmalara yol açar bilinmez ama çok fazla itiraza yol açmayacağı aşikâr. Zira yasayla ilgili siyasetçilerin en büyük itirazı ‘neden kapsamı daha geniş değil’ şeklinde yoğunlaşmış durumda. AK Parti zaten teklifin sahibi. MHP ve diğer partiler de ne istediklerini açıkça belirttiler. PKK ve siyasi kanadı kapsamın genişletilmesini istiyor. FETÖ’nün sözcülüğünü yapan bazı vekiller ise tüm mesaisini kurtarabildiği kadar FETÖ’cü terörist kurtarmaya adamış durumda.

Zamanlama Manidar Değil

Yani ne kanun koyucunun ne de o kanunları çiğneyip başkalarının hakkını yiyenlerin ‘af teklifi’ne bir itirazları yok. Tek itiraz, o kanunlara uyduğu için mağdur edilenler ve kanunları çiğneyenlerin mağdur ettiği vatandaşlar.

Toplumu kesin bir şekilde ikiye bölen infaz yasasını, zamanlamasını ve olası etkilerini Hukukçular Derneği Genel Başkanı Cavit Tatlı ile konuştuk.

Tatlı, öncelikle ‘infaz yasası’ olarak sunulan bu düzenlemenin kesinlikle bir ‘af’ olduğu, ancak zamanlaması ve cezaevi koşulları göz önüne alındığında makul karşılanabileceği görüşünde.

‘Hiçbir Affın Faydasını Görmedik’

Bir hukukçu olarak bütün af düzenlemelerine karşı olduğunu baştan belirten Tatlı’ya göre, bugüne kadar çıkan aflar toplumda hiçbir fayda sağlamadı. Fakat koronavirüs bir af için şu anda gerekçe sağlayabilir. Bugün 250 bin kişilik cezaevlerinde yaklaşık 300 bin kişi bulunuyor. Afla salıverilmesi planlanan 100 bin kişinin ceza evlerinde rahatlama sağlayacağını belirten Cavit Tatlı, bu yeni durumu şöyle özetliyor:

  • “Bu düzenleme kesinlikle bir ‘infaz düzenlemesi’ değil. Bu açıkça bir af düzenlemesidir. Ve hukuki gerekçelerle alınmış veya ihtiyaçtan doğmuş bir şey de değil. Koronavirüs gerekçesi ile olduğu söyleniyor. İçerdeki insanların sağlığı af için gerekçe olabilir. Ama ceza hukukunun amaçladığı hedeflere bir katkısı olmayacak.

Cezaevlerinde fazla insan olması bulaşmayı kolaylaştırabilir. Ben bu af için bundan başka bir gerekçe bulamıyorum. Af meselesi bu defalık mazur görülebilir mi? Eğer korona konusunda içerdeki insanların sağlığını güvenceye alamayacaksanız, evet mazur görülebilir. Bir mahkûmun hasta olması demek, içerdeki neredeyse herkesin hasta olması demek. Cezaevlerinde kalma şartları vardır. Kaç metrekareye kaç mahkûm düşeceği bellidir. Ama bugün cezaevlerinde yatakların dönüşümlü kullanılması durumu bile var. Yani gündüz biri yatıyor gece biri yatıyor. Bu insanlar arasında ağır cezası olmayıp da orada o şartlarda kalanların salıverilmesi bana makul geliyor.

‘Düzenleme, Erken Yaşta Evlilikler İçin’

Suskunluk ideolojisi ve yalnızlık hissi acı veriyor
Gerçek Hayat

Tatlı, af tartışmalarının kilit noktasını oluşturan ‘cinsel suçlara indirim yapılacak’ iddialarının ise, çıkış noktasına bakılarak anlaşılabileceğinin altını çiziyor:

“Bu af kanunu düzenlenirken cinsel suçlar kapsamına alınanlar sadece erken evlenme nedeniyle cezaevine girenlerdi. Ayrıca AK Parti, CHP ve MHP’nin ‘çocuk yaşta evlendirilenler’ ile ilgili bir çalışması vardı zaten. Yani evlilik bağı oluşmuş, ailenin çocukları olmuş. Sonra bu insanlar çocuk yaşta evlendiği için cezaevine atılmış. Almanya’daki uygulamalarda, eğer olay evlilikle sonuçlanırsa dava kapatılıyor. Almanlar erkekte de 21 üst yaş sınırı arar. Almanya’da bu kanunlar çok net belirlenmiştir. 15 yaşını doldurup 16 yaşından gün alanlar hâkim takdiriyle evlenebiliyor. Bizde ise TCK 103,104 ve 105’te değişik şekilleri düzenlenmiş. Yaşı küçük mü büyük mü, rıza var mı yok mu, cisimle mi, sarkıntılık mı, tecavüz mü? Bunların hepsi tek tek düzenlenmiş.

Ben yeni af düzenlemesinin, 15 yaşından gün almış ama 16 yaşını doldurmayanların evliliğiyle ilgili bir düzenleme olmasını bekliyorum. 15 yaşın altı zaten çocuktur ve evliliği kavrayabilme şansı yoktur.

  • Diğer taraftan, ülkemizde tecavüzcüsüyle evlendirme diye bir şey de var ve çocuk bu evlilikten sonra hayatı boyunca işkence görmeye devam ediyor. Bu açıdan itiraz edenlere de kesinlikle hak veriyorum.”

Tek Çare Çok Sıkı Denetim

Cavit Tatlı’ya göre afla salıverilenlerin, yeniden mağduriyet yaşatmamalarının ve toplumun ‘korktuğunun başına gelmemesinin’ tek yolu, salıverilen kişilerin çok iyi takip edilmesi ve denetlenmesinden geçiyor:

“Eğer cezasını 3 yıl erken bitirmişse, 3 yıl boyunca o insanların denetlenmesi lazım. Bu insanlara ayrıca psikolojik destek verilmesi lazım.

  • Bizim en büyük sorunumuz bu. Bir düzenleme yapıyoruz ve sonrasında takibini yapmıyoruz. Bunun arka tarafını da konuşalım. Aile Bakanlığı bu kişilerin ailesiyle ilişkisini kontrol etmeli, Sağlık Bakanlığı tıbbi takiplerini yapmalı, Çalışma Bakanlığı işe girmelerini sağlamalı. Yaptık oldu ile bu iş olmaz yoksa ‘Rahşan affı’ döneminin aynısını yaşarız.

Bana göre, bu hazırlıklar henüz yapılmadı. Ama koronavirüs nedeniyle şimdi salıveriliyorlar. Zaten memlekette işsizlik var. Adam zaten hırsızlıktan girip çıkmış. Çıkınca ne yapacak? Benim evime mi musallat olacak? Bu yüzden bu insanların hayata adaptasyonunun sağlanması gerekir. İnşallah arka tarafta da bu planlama yapılmıştır. Bu kontroller devlete ek bir yük mü getirecek? O zaman psikologlar istihdam edin. Yeni personel istihdam edin. Yoksa ‘ben saldım oldu’ diyerek olmaz.”

‘Affın Zararlarını 3 Sene Sonra Göreceğiz’

Bu affın FETÖ’cüler ve terör suçlularını kapsamayacağının açık olduğunu, ‘terör örgütüne üye olmayıp yardım etmek’ suçunu kapsayıp kapsamayacağına bakmak gerektiğini belirten Tatlı, asıl endişesinin kontrolsüz yapılacak bir uygulamasının adalet sistemini ve asayişi sarsacağı yönünde olduğunu söylüyor:

Af çıkarmak insanları suç işlemekten alıkoymuyor.Hatta tam aksine, cezasızlık insanları suç işlemeye teşvik ediyor. Sürekli af çıktığını gören zanlılar, davaları uzatıyor, kaçıyor, mahkemeler uzadıkça uzuyor.

  • Biz bu affın zararını da 3 sene sonra göreceğiz. Çünkü bu affı gören hiç kimse davasını bitirmek istemeyecek, suç işleme oranı artacak, çıkanlar geri girecek, 3 yıl sonra da, yeni cezaevleri yapmamıza rağmen kapasiteler yine aşılacak.

Bunu yazın bir kenara. Çünkü hem afla çıkanların önemli bir bölümü tekrar içeri girecek, hem de suç işleme oranları artacak. Diyelim 4 yıl hapis cezası verdiniz. Ama 4 yılın altında hapis cezası alan hiç kimse cezaevine girmiyor ki.”